Hatay ba;;;;ım Selâmlarken... atay hududları içinde Türk hâ- kimiyetini temsil eden yeni bay- rağı, bütün Türkiye, bütün Türkler hür- metle selâmlamalı ve sevgi ile kucaklı- malıdırlar. Çünkü, o Türk için bir muzaf- feriyet bayrağı ve bir hâkimiyet timsa- lidir. Yirmi senelik bir mücadelenin mahsulü olarak doğan bu bayrak, belki geniş bir hudud ile gevrilmiş büyük bir kıt'ayı gölgelendirmiyor; belki de Hatay küçük bir memlekettir; fakat, bütlün bunlar onun büyük bir muzafferiyete sembol olmasına mâni olamaz. Çünkü, Hatayın bayrağı, Türkiye ile Avrupa arasında yirmi sene sürmüş bir mücade- lenin mahsulü olarak doğdu. Onun temsil ettiği zafer, Lausanne (Lozan) zaferinin bir parçası, onun yegâne eksi- ğini tamamlıyan bir hâdise teşkil eder. Kıymeti de, yirmi senelik bir mücadele- nin mahsulü olmasındadır. Hatay bayrağı Türk bayrağıdır; onu kendi bayrağımız gibi selâmlamak — ve öylece sevmek te bize bir vazife olur. * Hatay bayrağı, Hatay meclisinin çatısı üzerine çekildiği gün Hatay, kendi Ana Kanununu da ilân ediyordu. Bununla, artık Hatay müstakil bir devlet olarak kendi hayatını resmen yaşamıya başlamış bulunuyor. Daima tekrar ettiğimiz gibi bugün de, bu yeni vesile ile bir kere daha söyliyo- lim ki Hatay halkı ellerine geçen nime- tin kıymetini takdir ile mükelleftirler. Dün bir müstemleke olan bu kıt'a, bu- gün müstakil bir devlettir ve harici em- niyeti Türkiye ile Fransa gibi iki memle- ketin garantileri altında — bulunuyor. Hatay memleketinde, Hatay devletinin vatandaşı olarak yaşamak, her insana nasib olmıyan saadetlerden biridir. Çün- kü, o memleketin insanlarına — mes'ud plmak için çalışmaktan başka bir iş kal- mıyor. Hatay vatandaşları bu vaziyetten istifade etmesini bilirler ve lâfı bırakıp kendilerini işe verirlerse bu memleket pek yakın bir zamanda bolluğun, mamur- luğun ve nibayet saadetin yuvası haline gelir, * Bununla beraber Hatay, bugünkü içti- maf varlığı ile dünyaya yeni doğmuş bir memleket değildir. Eski imparatorluğun Antakya ve İskenderun sancakları, bülün tarihi hususiyetleri ile yeni bir şekil ve nizam altında toplanmışlardır. Bütün Anadoluda göze çarpan hususiyet, bütün eski ve yeni Suriyede mevcud olan ma- halli şartlar orada kendini gösterir. Hatayın mahalli ve içtimal hususiyetleri, bir taraftan Anadolunun, diğer taraftan da Suriyenin tesirleri altındadır. Şu halde, Hatay Anadolu ile Suriye ara - sında mütevassıt bir içtimaf hususiyet arzeden ve bu hususiyeti de Osmanlı ta- tihinin asırlar süren tesirinden almış bulunan bir memleket demektir. Anadoluda yakın zamana Kkadar kuv- vetli bir <eşraf» meselesi vardı; Suriye ise hâlâ o eski «eşraf» rejiminin içinde bulunuyor. Her biri kendi muhitinde bir hükümdar olmak istiyen bu «eşrab reji- mi, Hatay hududları içinde, elbet, bir - denbire yokolamaz. Halbuki Türkiyeyi ilerlemekten —meneden ve Suriyenin müstemleke vaziyetine düşmesine sebeb olan tarihi âmillerin en mühimlerinden biri de bu davadır. Bugünkü Türkiye, ortadan bu davayı büsbütün kaldırmakla meşguldür. Dere- beylik devri için manası kolay anlaşıla - bilen bir nizamla bugünkü —medeniyet hayatını yaşamıya imkân olmadığına gö- rye Türkiye, kendi hududları içinde asri bir millet hayatı yaşamak için <eşraflık» ve <ülelâde halk» gibi mefhumları, en basit tezahürlerile de olsa, artık ortadan kaldırmıya azmetmiş ve Türk bayrağını Bir millet kütlesinin ve tek bir millet kanununun timsali — haline getirmiştir. Hatay bayrağı da ayni şeyleri ifade eden bir timsal olmalıdır. * Şu halde Hatay Türklerinin aralarında halledecekleri meselelerden biri de bu olmak icab ediyor: «Hatayda bir vatan- daş kütlesi ve bir de Hatay kanunu var- dır» prensipini kuvvetle artaya atmak ve «eşraf> namı altında halk kütlesinden ayrılıp bir tarafa çekilen bir zümrenin rakib unsurları arasında sakim ve hattâ SON POSTA z Kıymetli iş, güç olandır. —a Sözün l(ısası Meslg aa Cümlemizi korusun ! E Talu kinci Abdülhamid devri sosyetesi- , nin meşhur simalarından bir Doktor Şemsi Molla vardı. Hem ülemadan, hem de zürefadan bir hekimdi. Yaz kış Büyükadada oturan Şemsi Molla, a vaktin çürük çarık (İdarei Mahsusal vapurları için derdi ki: — «Bu vapurlarda kaza vukua gele memesi ne teknelerinin ve makineleri« nin sağlamlığından, ne de kaptanları- nin Mmaharetinden değildir. Bunlar bi- zim duamızla işler ve bunları batmaks tan bizim hülüsumuz kurtarır!.» Bütün bu tedbirlere ve yasaklara rağmen çok sık vukuüa gelen otamobil kazaları içerisinde, evvelisi gün Küçüke çekmece yolundak! facla bize bir ibret olmahdır. Düz yolun kenarına çarparak dört defa taklak attıktan sonra kapaklanan ölüm makinesinin şoförü, yarı baygıfı bir halde sorguya çekildiği vakit: . — Ben, dört defa tımarhanoye girip çıkmıştım.. adım Deli Şükrüdür!. diyor, Bu ifadeyi, belediyenin ve seyrüsee fer dairesinin dikkat nazarına arzedee Bfu kimseler vardır ki hangi işi yapmayı tasarlasalar her Hayatı kolay tarafından görmiye alışınız, ve kendi ken- şeyden evvel güç olan tarafını görürler, kendi kendilerini — dinize başkalarının başaramadıkları işleri de muvaffaki- yıldırırlar, nihayet o işi yapmaktan vazgeçerek bir diğerine — yetle neticelendirebileceğiniz hakkında itimad telkin ediniz. h_ıkulır, hayatları kıymetli işten kıymetsize doğru inen — Ve unutmayınız ki kolay olan işi herkes yapar, kıymeti yok- bir merdiven basamağında yuvarlanmakla geçer. tur, kıymetli iş güç olan daha doğrusu güç görünendir.. SÖZ ARASINDA İngilterenin Ç YO yaşında krlkoi — İSmşp'ne, isanbalun yüzlece hemer En ihtiyar kedisi Herglln bir fıkra Oynuyan ihtiyar Öldü damm ruht vaziyetini, sıhhi mâsebakı- : Üa aa nı inceliyecek onlardır. Bu kedi İngil - ş İki üstad arasında 103 yaşında bu Bir müşteri, ctomobile binerken, şo- farenin en ihtiyar — ÖĞN lunduğu halde zi. före: «Senin tımarhaneye girmiş, çıkı mışlığın var rmdır?» yahud da: «Arada gırada sar'an tutar mı?» diye soramaz. Fakat alâkadar daireler, makinenin, motörün ve frenlerin sağlamlığını, na- da dalgın yürüyordu. Abdülkak Hâ- mide rastgeldi. Şairi âzam sordu: — Neyin var Ekrem, dalgın gibisin? kedisidir. Ve tam 23 yaşındadır. İs - mi de Gingerdir. yadesile — hareket istiyen, daha fazla gençlerin — oyunu Üstad: $ Sol kulağı, gençli- — Sorma, dedi, zihnim o kadar pe- j| Olan kriket oynı sıl araştırıyorlarsa, o makineyi, o mo- ğinde — kavgacılığı Tişan ki tarif edemem, Meselâ, Namık ]yın. Uzun yaşama- törü ve o frenleri kullanacak elin ve yüzünden ezilmiş, Kemal sana vaktile: j Hun sırrını gıkı ça- | idare edecek dımağın sağlamlığını da yırtılmıştır, — İh » «Hâmid, sana Kitab için isminden | hışma ve günde bir öylece araştırmalıdırlar sanırım. İnsan, bazı hâdiseler önünde, orta« çağ cezalarının ihyasını temenni odi yor. Meselâ, bu hâdisede, adile, sanile «Deli» Şükrüye şoförlük vesikasını veek ren kim ise onu, bu adamın idaresinde- ki bir otomobile bindirip, bir pazar gü« tiüi, sabahtan akşama kadar Maslak yo« lunda bir aşağı, bir yukarı gezdirmeli. di ki mütenebbih olsun! Yoksa, hepimizin canımız tehlikedee aa Te aa aKi için 190 dönlaır. Hemen Mevlâm cümlemizi, bugüe İngiliz hastabakıcısı 81 dlyuıl olduğu ne kadar nasıl koruyor ise, gene öylece hi korumakta devam etsin! alde ölmüştür. E. Talu büyük kelime bulamıyorum. demiş- ti. İnanır mısın? Ben bugün sana hi- j| tab için senin adını bulamayorum. — j # | tiyarlığına |men gözleri pırıl pırıl yanar, Olur olmaz yemekler - |den hoşlanmaz, ek mek içi ile ezil « miş sardalyeye bayılır, düble birada bu. lan 107 lik Kapel isimli İngiliz, 22 ağustosta doğum günü- nü kutluladıktan birkaç saat gsonra öl- müştür. Zevki için 100 kişi öldüren hastabakıcı ! Üstad Recaizade Ekrem bir gün yol- İ Bkar nn Erkekleri yenen Tayyareci kız z DA 35 kızçocuğu kaçıran kadın Romanyada Yaş'da 35 yaşlarında ve isminin Katinka Barbalote olduğunu söy- liyen bir kadın yakalanmıştır. Kadın 7 ile 9 yaşlarında bulunan 35 kız çocuğu- nu kaçırdığını, çiftçilere veya çingenele- re sattığını itiraf etmiştir. muzır mücadelelerine müni olmak, Ha - taylılar, Hatayın bilhassa münevver olan unsurunun bu vazifeyi gözönünde tutarak | ona göre hareket etmeleri lâzım geldi -|- Resmini gördüğünüz genç kız Ameri - ğini söylemeğe bilmem ki lüzum var mı? | kanın usta pilotlarındandır. İsmi Jacgıle- Hatay münevverleri ve bilhassa kendi-|line Cochrandır. Erkeklerin de iştirak lerinin husust bir şeref sahibi olduklarını | ettiği bir müsabakada 4000 kilometrelik iddia eden ceşraf» unsuru bu zarüreti ve | hir mesafeyi 8 saat 10 dakika 31 saniyede bu vazifeyi hakkile anlamıya mecburdur- | katederek birinci gelmiş ve 1900 dolarlık lar. Aksi yaldan gitmek Türklüğe hiyanet | mükâfatı kazanmış, müsabakanın biricik etmek demektir ki Türke hain olanların |kadın müsabıkı olduğu için de kendisine âkıbetlerini hep gördük ve biliyoruz. ayrıca 500 dolar verilmiştir. Hatay bayrağını selümlar ve bir Türk sıfatile, onu bütün ruhumuzla kucaklar- ken Hataylılara bu tavsiyeyi yapmayı da unutmuyoruz. Hatay yeni hayatına, eski kafaları geride bırakmak ve muzır düy- Bulardan kendisini kurtarmakla başlıya- caktır. Bir Türk münevveri sıfatile, u - zaktan Hatayın hayatını takib ediyoruz. Temenni edelim ki bu bakımdan münte- rid bazı Hataylılar hakkında acı sözler yazmıya Mecbur olmıyalım! 1902 senesinde bir hastanede çalışır- ken, 15 sene zarfında 31 kişiyi kasden ze- hirliyerek öldürdüğü için taammüden öldürme suçile mahkemeye verilen has- tabakıcının deli olduğu anlaşılarak ser- best bırakılmıştı. Zç Bundan otuz sene evvel Kambriçin en — |iyi hastabakıcısı diye telâkki edilen bu tehlikeli kadın, her ay muntazaman dört hastasını öldürmüş, kendilerine baktığı hastaların yanında farla kalarak daha fazla para almak hevesile, ilâçlarını de- Biştirmiş, hastalıklarını uzatmıştı. İngilterede futbol mevsimi uğursuzlukla başladı İngilterede futbol mevsimi — başlamış- tır. Bir hafta evvel maç yapan takımlar- dan dördünün kalecileri yaralanmış ve her dört takım da oyunu kaybetmişler- dir. Futbol meraklıları, bu hâdiseyi, fut- bol mevsimi için uğurlu addetmemekte- dirler. ——I;I—y_ı-ıı ticaret hey'eti ayın on dördünde gelecek İtalya ile aramızda imzalanacak tie earet mukavelesi müzakerelerini yap « moük Üzere bir İtalyan hey'etinin mema leketimize geleceğini yazmıştık. İtal w yan ticaret hey'eti bu ayın on dördüne de şehrimize gelecek ve müzakerelet İstanbulda cereyan edecektir. Bu müzakerelerde — memleketimiz! Hariciye Vekâleti umumt kâtibi Nu « man Rifat Menemencioğlunun riyase e tinde Türkofis Reisi Bürhan Zihni vi diğer alâkadar memurlardan teşekki edecek bir heyet temsil edecektir. 'Türkofis İstanbul şubesi müzakere- ter için hazırlıklara başlamıştır. Permanand makinelerinin muayenesine başlandı Permanand makinelerinin muaye e ŞAYA nelerine başlanmıştır. Müuayenelerim İnanılmıyacak bir tesadüf |yapıdığı mühendis mektebi, berber « İngilizin biri, futbol seyrederken | (?Te uzak geldiğinden, bu işe ölçü vg kalb sektesi uücu!nd::îwüımr. İşin | Âyarlar baş müfettişliğinde bir yer talle garibi, bu tarihten iki sene evvel, ayni | SİS edilmesi ve muayenelerin qndı,.ı' günde, ayni futbol meydanında, ölen a- | PİMASI İSİENİİ damın kardeşi de, futbol seyrederken Muhittin Birgen İrek dördüncü ravundda pes demiştir. İkalb durmasından ölmüştü. TAKViİiM İSTER İNAN, İSTER İNANMA! Çürük çorap meselesinin bugünlerde bütün memleketi — Çorapçıların bütün yerli mallara karşı bir suikasd, bir alâkadar etmiye başladığını görüyoruz. sabotaj yaptığını söyledi. Bir arkadaş Çürük çorap meselesinin uyandırdığı asabiyet yalnız halk — Çorapçılarımıza sağlam çorap yaptıramadığımız takdir- | arasında, yalnız gazete sütunlarında değildir, hükümet te :ı':n “;*“;':" Bimsaya için eçnebi yorupları “Ğ"m meseleye el koymuştur, gittikçe artan bir dikkatle takib et- ” B mektedir. Fakat bütün bunlara rağmen bugün dahi piyasada t bir defa giyilişte yırtılmıyacağından emin olduğunuz kadın — Çorapçıların yerli mallarımızı eçürük mallar» haline sokmıya hiç hakları olmadığı» düşüncesini ileri sürdü, niha- | çorabı yoktur. Ve geçen her gün çorapçıların biraz daha zenginleşmelerine yardım etmektedir. yet bir başka meslekdaş ta: İSTER İNANMA! Erkeklere meydan okuyan kadın boksör dayak yedi Filipinolu on yedi yaşlarında bir bok- sür kız, kendi yaşında bulunan erkek ve- ya kadın boksörlere meydan — okumuş, kendisinden daha uzun boylu ve tecrü- besi daha fazla bir erkek boksör tara - fından mükemmel surette dayak yiye - İSTER İNAN, z —ii ÜG Hai aKASMAŞEŞARMAR ÜN DAĞ MÜD