ra ile lagilir, Bavyeralı, Atinada çıkan Katimerini gazetesinin 18/8/38 tarihli sayısında meslekdaşımız N. Moshopulos şu satırlarla başlıyan bir akale ştar: 1 ilemleketinin dinl reisi olduğunu da iddia eden koca Rus Çar tarafından, kendini bütün müslümanların halifesi, islâm dininin peygamber vekili ve Alla- hın gölgesi sayan padişaha hıristiyanlık teklif edilirken Birinci Nikolsnın neye istinad ettiğini araştırmak icab etmez mi?» Yunanlı meslekdaşımız ikinci Mahmu- du bir inkılâbcı olarak anıyor. İnkılâbcı|, demek şahsi menfaat ve sempatilerini değil, umumun ihtiyaç ve selâmetini dü- günerek «kökten değişmez yapabilendir. İnkılâbcının ilk vasfı herkesten daha ileriyi görebilmek ve geriye sid bağlar- dan sıyrılmış olmaktır. İkinci Mahmudda bu vasıfları arama- ğa kalkışmak bile büyük bir gaflet ve bu müstebid padişaha füzuli iltifat olur. İkinci Mahmud (bazı değişiklikler yap- madı değil. O zaten her şeyden evvel ye- niçeri ocağını yıkmasile meşhur olmuş- tur, Bu işi yapmak için an sekiz sene bü- yük bir sabırla beklediği, fırsat kolladığı doğrudur. İkinci Mahmud yeniçeriler | den korkuyordu. Çünkü onlar üçüncü | Selime karşı isyan etmişler, sarayı bas- mışlar, Mustafayı tahta çıkarmak İste- mişlerdi. Üçüncü Selim yeniçerilerin is- tinad ettikleri şehzade Mustafayı idam ettirince yeniçeriler de onu öldürdüler. Böylelikle Osmanlı hanedanından sağ 0- larak yalnız genç şehzade Malımud kalı- yordu. O da kendisini öldürmek için ku- durmuşçasına Saldıranların ellerinden, Cevriye adında bir kadının âsilerin göz- lerine kül savurmak suretile vakit ka- #andırmasi ve bâcadan yukarı kaçırılma- sile kurtulmuştur. Alemdar Mustafa © ğer imdada yetişmeseydi damda kovalâ- narak yakalanacağı ve öklürüleceği mu- hakkaktı. Ölümü gözlerile görmüş ve bir mucize kabilinden kurtulmuş olan bir a- dam yeniçerilere nasıl düşman olmazdı? Kaldı ki ondan evvel de yeniçeriler bir k padişahlara boyun eğdirmişler, taht- an indirmişler, hattâ boğmuşlardı. Ye- niçeriler padişahların mutlak bir hüküm- dar olarak saltanat sürmesine engel olu- yorlardı. Bü da ikinci Mahmudun onlara düşmün olması için pek makul hattâ tek başına müessir olarak bir sebebdir. Bun- dan başka ikinci Mahmud tabta çıktığı zaman Rumelide ve Anadoluda «Sirozlu İsmail, Cebbarzade Süleyman, Kara Os- man oğlu Ömer, Kalyoncu Mustafa» gibi her biri binlerce asker çıkaran ve âyan denilen mütegallibe birer küçük hüküm- l 20RO| JaH N 1807-1881 Bu kadın hayatında ve her seferinde başka bir hükümet merkezinde evlermiştir. Kadın Yunaslı, İtalyan, Suriyeli, Arab, Türk, Bedevi ie evlenmiştir Kangurular yav- palarını karınlarındaki keselerde taşırlar. Bir tebiike esansında bu ker #e birdenbire kapanır 9 defin Arnavüd, Birinci Nikold göre hareket ediyorlardı. Ülema sınıfı da hükümdarı önliyen ayrı bir kuvvetti. İkinci Mahmud tek başına bunları te- mizliyemez, yıkamazdı. Fakat en belâ- ısının yeniçeri ocağı olduğuna şübhesi yoktu. Bunun için mütegallibeyi meşve- ret için İstanbula çağırdı ve Alemdar Mustafa Paşa vasıtesile bir «ittifak şe- medi» yaptı. Ülemaya iltifat etti. Topçu askerlerine güler yüz gösterdi ve böyle- kle yeniçerileri yalnız bıraktı, zira ye- İniçerilerden herkes yılmıştı. O kadar ki «Yeniçerileri yenebilen kuvvet bütün! dünyayı yener!» diyen budalalara dev-| let adamları arasında bile raslanıyordu, | Fakat yeniçeriler Alemdar Mustafanm «sekban» denilen talimli asker yapmak İkinci Mahmudun boynuna yular taka- rak tam bir orta çağ saltanatı kurmuş o- lan «Halet efendi: ise yeniçerilerin tara- fını tutuyordu. İkinci Mahmud bu se- beble ancak on sekiz sene geçince ve Ha- let efendinin idamından sonra ocağın kaldırılmasma teşebbüs edebildi. İkinci Mahmudun yeniçerilere düş man olması için sadece mutlak bir hü- kümdar olabilmek ihtirasının bile kâfi olduğuna çok açık bir misal de vardır: lemdar Mustafa Paşa sadaret konağın- da muhasara edildiği zaman sultan Mah- mud eğer isteseydi elindeki kâfi kuvvet- le onu kurtarabilirdi. Fakat göz yumdu, zira bizzat Alemdar Mustafa Paşa padi- şaha nazaran bir at boyu ileriden gidi- yordu. Yeniçerilerin imhası işinde oülemaya istinad etti, onlara büyük iltifetlarda bu- Tundu. Edirne muahedesi sırasında * bir münasebetle «Benim muradım şiârı di- niyeyi ilâdır. Varın dârı fctveda meşve- ret edin; demişti. 1812 de Rus generali Kamenskinin kendi hükümetinin arzula- rı hakkında: z — Yapılmazsa İstanbul civarına kadar gelir, yaptırırım. Diye mektub yazması üzerine «Mecli- “Surrey hayalet nehri,, Her yedi senede bir kere kaybolur. Ba kaybolaş emamcda bulunmn birçok âlimler, suyun çekilişindeki muamanaya bir #örlü bir sebeb belamamışlar, urun tediiklerinin nes ticesi boş çıkmen bundan vaz geçe mişlerdir Avrupada, yemek yerken patutan ve makarusyı bıçak onlara herkesten ziyade ehemmiyet ver- diğine delildir, İ Yeniçeri ocağını yıktıktan sonraki bir mecliste nutuk vermiş; devletin masraf- larını karşılamak üzere bazı ölül assa devlet adamlarının miraslarının letçe zaptolunmasını doğru bulma- mış, bu usulü Kaldırdığ lemişti. Halbuki bir sene sonra, verdiği sözü ken- disi bozdu. Bu da onun müstebid ruhu- nun tezahürüdür; Şimdi meselenin diğer; tarafına gele- lim: Hüsrev - Paşanın külelerinden - olup #erasker kaymakamı ve daha sonra pa- dişaha damad olan Halil Paşa Edime muahedesinin tasdikli nüğhasını götür- mek Üzere Petersburga gittiği zaman bir aralık hıristiyanlığın faziletlerinden bah- sederek padişaha hıristiyanlık teklif et-| tiği, fakat bunu padişaha söylemeye kim- | senin cesaret edemediği hakkında pek nesinin bir Burbon prensesi olduğu ve bu tesirle gizlice kuristiyanlığı kabul et- tiğine dair de rivayetlere tesadüf olu- nur, Fakat Türk tarihinde iki Osmanlı İprens taslağının hiristiyan yapıldığından ve Cem sultana hiristiyanlık teklifinden başka vesikâlı malümat yoktur. Buna için girdiği teşebbüsü hayatile ödettiler. | mukabil Moshopulas şu satırları yazıyor: «Çar Nikola, yaptığı teklifin nezaketi- ni bildiğinden Halil Paşaya verdiği mek- tubda bundan hiç bahsetmemiş ve sade- ce «büyüklerin, tebaalarından ekseriye- tinin dinine mensub olmasının faydalı olacağını» Halil Paşaya hatırlatmıştır.» Zaten birinci Aleksandrın siyasetini ta- kib eden Nikola Osmanlı imparatorluğu- nu yutmak istiyordu. Buna bahane ola- rak kendisinin Türkiyedeki ortodoksla- rın da ruhani reisi olduğunu ileri sürü- yordu. Mahmud hıristiyan olursa acaba Çar Nikolayı kendisinin de reisi mi sa- yacaktı, yoksa Türk ortodokslar otoma- tik bir suretle Çarın reisliği altından çı- karak Mahmudun tabiiyetine mi geçe- ceklerdi? Herhalde Çar bunu yapmakla bir koz kaybetmiş olacaktı. Bir tek ma- kul sebeb bulabiliriz. O da Mahmudu hıristiyan olmağa teşvik ve bunda mu- vaffa kolmak suretile tebaasını ondan soğutmak, ihtilâl çıkartmak ve böylelik- le Osmanlı imparatorluğunun inhilâlini çabuklatmak... Zira din, tarihin bütün devamınca hakiki hüviyeti ile halka bi- rakılmamış, saltanat ve kuvvetin ellerin- de, onların arzularına vasıta olmuştur. NN. Moshopulos'un müsaadesile, maka- | Tarihi Tedkikler | Tarihte yeri olmıyan bir iddia Rus Çarı birinci Nikola, Osmanlı padişahlarından ikinci Mahmuda hıristiyan olmasını teklif etmiş Yazan: Kadircan Kajlı Cemubi Gelde #43 buraya burn kılan bu balon tom bulunduğu zaman aradan 3,30) sene iğ, gla belde bâlâ kokun muhafaza etmekte idi büyücülükten o bahseden ükümlerine göre Meksikada 0 bis kadın diri diri yakılmıştır Bu suale cevab verebilir misiniz? “Kadın mıyım, erkek mi?,, Londralı Hannah Joyut'u m bir kısmı “ Erkeksin , , bir Londrah olan Hannah Joyut yarı ka- dın, yarı erkektir. Vücudünün bu ga - ripliği, Avrupanın tanınmış 50 doktoru- nu âcz içinde bırakmıştır. Bu zavallı mahlük, senelerce halkın içine çıkama - mış, çıkmaktan kaçmış, ve kendisini mu- hitine intibak ettirmek için elinden ne! geldiyse yapmıştır. Bir erkek gibi giyinerek, ve erkek ar- kadaşlarile haşır ve neşir olarak söneler- ce yaşamış, çalışmıştır. Fakat bu işin böyle devam edemiyeceğini anlayınca, erkek elbiselerini atmış, kadın tuvaletleri giymiş, rujlar sürmüş, tuvalet yapmış, ve bu sefer de «kadınlığı denemek» istemiş- tir. Hattâ, bir erkek arkadaşı bile edin- miştir, Fakat gene de saadete erişememiş, ruhunun isteklerini dindirememiştir. Şimdi 27 yaşlarında, ve dünyadaki mevkiinin ne olduğunu anlamamış oldu- ğu halde, İngiliz gazetelerine ilk defa o- larak ıztırablarını anlatmış, derdini dök- müştür. Felâketi, talihsizliği, kendisini ailesin « den de uzaklaştırmış, ve zavallı, sırrını saklamak için uğraşmış, durmuştur. «Bütün arzum, beni kimsenin bilme - diği, tanımadığı bir yere giderek, yeni - den bir erkek olarak işe başlamaktır» di- delikanlı gibi de görünmektedir. Fakat nasıl giyinirse giyinsin, derhal göze bat- maktadır, Kısa kesilmiş saçları, kalın ke- mikli vücudü ve erkek gibi hareketleri derhal nazarı dikkati çekmektedir. Bir erkek gibi olunca da, tatlı bakışları ve kadın jestleri ayni alâka ile karşılanmak- tadır. Doktorlar bu yarı oğlan - yari kızm cinsiyetini tayin edememektedirler. Beş sene evvel ona «erkek olduğunu söyle - mişler, ve Londranın tanınmış mütehas- sıslarından biri de son günlerde bu id - diayı reddederek bu hilkat garibesinin kızdan başka bir şey olamıyacağı iddia- sında bulunmuştur, Hannah erkek elbisesi giydiği zamanlar çok mes'uddur, ve erkek oârkadaşlarile neş'elenir, keyfine son olmaz, Fakat yün örmekten, dikiş dikmekten, yemek pi - şirmekten ve diğer ev işleri görmekten de ziyadesile, zevk duyar, hazzeder. Hannah erkek şahsiyetile bir fırında çalışmış, bir güzellik enstitüsünde hade- melik etmiş, bir evde uşak olmuş, bir çok fabrikalarda da kız olarak bulunmuştur. Her seferinde de sırrının meydana çı - kacağından ödü kopmuştur. Üç sene erkek ismi ile panayır yerle rinde çalışmış, arkadaşları güzel oğlan diye sataşmışlar. O bunların hepsine gö- ğüs geçirmiş, icabında yumruk yumruğa kavga bile etmiştir. Fakat odasına çeki « lince de bir kadın gibi saatlerce hüngür hüngür ağlamış, ve bu garipliğin, talih- İesindeki bir iki noktaya dokunmadan darlık kurmuşlardı, devlet merkezinden | si Meşveret» i Fatih camiinde kurmaşı | geçemiyeceğiz: len emirlere değil, kend Pl | is onun ila adamilinne islinad. setin, | (Devamı 13 ncü sayfada) sizliğin sonu neye varacak diye düşün -! müş durmuştur. Hannah mektebde çok atik, çok çevik uayene eden 50 doktordan kısmı “ Kadınsın ,, dediler i a | © i 3 z Sa Şi Hannah o Joyutun kadın ve erkek kıyafetlerinde çi sanlmış iki resmi yen zavallı, ancak 22 yaşlarına basınca işler çatallaşmıştır. Doktorlara müracaat etmiş, doktorlar ö zayıl bir rivayeti hatırlıyoruz. Fakat N.|yen Hannah Joyut, kumral saçları, ma- böyle bir hilkat garibesi karşısında kal Moshopulos'un da dediği gibi etarihte/vi gözleri ve kısa kesilmiş saçları ile İmaktan doğan bir aczile şaşırmışlar; ni- müsbet bir şey göremiyoruz» Fatihin an-| alımlı bir kız olduğu kadar, yakışıklı bir| hayet, kız mıyım, oğlan mıyım suali kar- şısında: — <Oğlansın; demişler.. O da o gece €- vinden kaçmış. v Hikâyenin devammı kendi ağzından dinliyelim: — Bu haber beni fena halde sarstı. Â- deta çılgına döndüm. Danışacak, akıl a- lacak kimsem yoktu. Aileme söyliyecek cesaretim de yoktu. Onun için, bir kâ - kıda <ben gidiyorum, merak etmeyiniz» diye yazdım ye evden kaçtım. Saçlarımı kestirdim, bir takım elbise, bir gömlek, bir de kravat satın alarak iş aramıya ko- yuldum. Erkek kılığı ile dışarıya çıktı » Bım zaman bir tuhaf oldum. Ellerimi ce» bime soktum, ıslık çala çala (aklım sıra i taklid etmek istiyordum) yü“ rürken, birisinin gözlerini üstümde his- seder etmez, kan beynime sıçradı, «Ai « Tahım, şu kaldırım yarılsa da içine gir - sem» diye dua ettim. Bir müddet sonra, bir fırına girdim. İşim, ağır, un çuvallarını sırtlıyarak ha- mur odasına götürmekti. Çok yorucu bir. işti bu. Hasta oluncıya kadar burada kal- dım. Sonra çıktım. Yavaş yavaş erkek elbisesine alışıyor» dum, Bir akşam bulunduğum pansiyon » da adamın biri bana her nedense balta oldu, suratı budur, diye indirdim, herifi yere serdim. Ondan sonra beni rahat bi » raktılar. Uşak olarak girdiğim bir evde, hanımın başka bir yere çıkması üzerine, oradan da ayrıldım, bir hastaneye hade- melikle girdim. Hastaların şüpheli bakış- Yarından uşanarak, oradan da kaçtım. Ce- bimde meteliğim kalmamıştı. Londraya gelmek istiyordum. Ve 19 saat aç, susuz yürüyerek şehre vardım. Fakat erkek kıs imiş. İlk zamanlar hiç bir gey hissetmi - (Devamı 10 ncu sayfada)