YA SŞ D KON 8 Sayfa BON POSTA “Son Posta,, nın Hikâyesi BİR TREN YOLCULUĞU ! HMH nnn Yazar : Peride —Celâl — #gWlllillir Trene bineceğim sırada asabım biraz|teşti, görleri parladı. Genç talebenin ise| yorlardı. Bu şekflde biz, üç kadın öbür- bozuktu. Vapurdan yeni çıkmıştım, yor-|duduklarında davetkür bir tebassürn be- | lerinden ayrılmış ve onlara muhali bir güundum, sanra tren rötar yapmıştı. Çok | lirdi. Vaziyet tehlikeli idi. Kadın oesa -| tavır almış oluyorduk. Sarışın kadına ge- beklemiştik. Bekleme salanu yollarda'ret almış, kompartımana yerleşmiye ha- | lince.. Şunu -a itiraf etmeliyim V insa- çalışmıya giden amelelerle dolu idi. Bir-|zırlanıyor, valizlerini koymak ister gibi | nın sinirine dokunacak kadar happa mi - birlerine sokulmuş bekleşiyor ve Biyah | filelere bakıyordu. Yanımdaki kava kuru, | zaçlı idi. Erkeklere sokulmuyor, fakat ba- somunlarımı işliha Te ısırıyorlardı. Bun- 'sivri burunlu hanım hepimizden cesa -| kışları ve tebessümü Tle cesaret veriyor, larm arasında dilenciye benzer adamlar|retli ve dilli imiş. Kaşlarım hafifçe ça -| yüksek sesle, Jâübali konuşuyordu. Onun da vardı. İnsana garib garib bakıyorlar-|tarak: «Burada yer yok kızcağızım» Ge -| sayesinde, hem üç erkeğin, hem de kendi- &. Duvarlarda gördüğüm resimler de içi-İdi. Sarışın, kırmızı yanaklı, fakat süslü ' sinin hayatını Öğrenmiş olduk. Eğer v me tiksinti vermiş, beni garip bir şekilde |kadın yerinde iyice yerleşerek onun sö-|kadar neş'eli ve Tütursuz görünmese v- sarsmıştı. Bu resimler yüzleri yara içinde |zünü tasdik eder gibi ölkeli bir vaziyet na acıyacaktım. Çünkü bir senelik evli erkek ve kadınları, karınları şişmiş, cı-|aldı. Genç kadın bana baktı. bılııuu[olduğmuiıy]emi;ü. Kacasımm başka bir liz bacaklı, hasta yüzlü çocukları göste-|çatmamakla beraber gözlerinden gözleri- | kadının peşinde evden kaçması Üzerine riyarlardı. Altlarında sıtmadan ve züh-|mi kaçırdım. Doğrusu bizim larafa » - annesinin yanına dönüyordu. Adama dur- revi hastalıklardan korunmayı tavsiye e-|turmasını hiç istemiyordum. Kara kuru| madan Jânct etmekte |di. Bu genç Gul den vecizeler vardı.Trene bindikten son-|kadınla birbirimize pek yaklaşacaktık. | namzedine iştiha ve ümldle bakan er - ra büsbütün sıkılarak somurt! bü -|Halbuki kadın ter kokuyordu. Öbürü bu. keklere gelince askeri doktor bekârdı, va- tün kompartımanlar tıklım tıklım dolu |sefer bakışlarını erkeklere gevirdi ve or- | zifesi başına âönüyordu. Üniversilenin idi. Bir tanesinde güçlükle yer bulabil-|taya hitab oderek: «<Öbür kompartıman- | ilk sınıfında bulunan talebe de tatilini dim, lar daha dolu, me yapacağımı şuşırdim!» | geçirmek üzere ailesinin yanına gidiyor- Size arkadaşlarımı takdim — edeyim |diye söylendi. Derhâl beklediği muka - Evvelce, o gelmeden evvel biz altı kişi 'Tren hareket eder etmez, pencereden İidik ve hiç birimiz birbirimize üstünlük Yüzümüze oturmak için müsaade ister gibi idik. Ben söze hiç karışmıyarak yal- Bgibi baktı. Biz kadınlar sıkışacağımızı, | nız seyrediyor, dinliyordum, Kara kuru rahatsız olacağımızı hissederek sıkıldık. | kadınla şişman farla güslü, küpelisi de Kaşlarımz çatıldı. Erkeklerde ise bunum görünüşte beni taklid ediyorlardı. Yalnız aksi oldu. Köşede uyuklıyan şişman u - bir fark varsa onlar sarışın kadımı kindar, yandı. Çiçek bozuğu doktorun başı dik -| öfkeli nurarlarla süzmekten geri kalmı - du. Şişman ise tüçcardı, keyfi için ve bir akrabasını ziyaret maksadile seyaha- te çıkmıştı. Dördü de bizim mevcudiyetimizi unut- müş gürünü yorlar, hiç umurl . Bu hareketin öbür iki kadında yazattığı kini ve mefreti gözlerinden sezmek pek kolaydı. Tüccar bizim sırataydı. Fukat öne doğru eğiliyor, kana kuru kadını vü- cudü ile iterek kaba kahkahalarla gülü - yor. Onların sohbetlerine bu gekilöe ika - rışıyardu. Öğlen olunca üç düm sarışın İkadıma se . |petini açtırmadılar, kendi yiyeceklerini i| çıkardılar. Ona her şeyin en #yüsini we » verek paylaştılar. Yemaklerini bitirince bir müddet kadınla beraber dışarı korı - dorda dolaştılar. Bu sırada biz üç kadım yalnız kalmıştik. Sarışın, Tazla s'islü, sal- kım küpelisi içini çekerek «Dünyada şır- fıntılar çoks dtye, ilk defa konuştu. Bun- dan cesaret alarak yanımda oturan kara kuru kadın ince sivri burnunu kıstı: «Al- lah canlarımı alen> diye, homurdandı ve benim yüzüme bakarak yakasını sükele- yip: <Erkek değil mi, hepsi yertn Gibine geçsin, böyle bir kadm gördüler mi ca - navara dönerler» diye, ilâve etti, 'Gayri Ytiyar? gülümsedim. O, büsbütün hara - retlenerek: <Ah hemşire, benimki de be- (Devamı 9 uncu sayjada) Ağukles 22 . . . -Müsabaka imtihanı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasından: I.— Bankamıza müsübaka Tle <l0> müfottiş namzedi alınacaktır. 2 — Bu mümbakaya girebilmek için Siyasal Bilgiler veya Yüksek İlktisaii ve “Ticaret okullarından veyahud Hukuk Pakültesinden weya bunların yabancı mem- leketlerindeki muadillerinden diplomalı olmak lâzımdır. 3. — Müsabaka 7, 8 we 9 Eylül/938 günlerinde Ankara we İstanbul T. C. Zimat Barikalarında yazı ile yapilacak ve İkazananlar Teşrinievvel üçinde södlü bir üm- tihana tâbi tutulacaktır. 4 — Müfettiş namzedlerine <140> lira aylık verilir. Askerliklerini yapmak ü- Zzere ayrilan müfettiş ve mülettiş namzedleri askerlikten avüeilerine kadar maaşsız mezun Hayilıilar, Müdettiş namzedleri iki senelik bir #tajdan sonra müfettişlik imtihanına — tâbi tutulacaklar ve kazanırlarsa «175> lira aylıkla müfettişliğe terfi ettirileceklerdir. «Yeni kanunumuz mucdlkünce bankamız memurları da Hekaüdlük hakkını halz- dirler.» $.— İmtihan programı Üle sair şartları gösteren matbunlar Amkara, İstanbul ve İzmir T. C. Zaraat Bazkalarından elâe edilebilir. € — İstekliler, aranilan vesikaların arıllarını vaya noterden tasdikli suretle- rini bir mektubla Ankarada Türkiye Cumhuriyeti Zirast Bankası 'Teftiş Heyeti Reisliğine vermek veya göndermek suretiyle müracsat etmelidirler. Bu müm- camt mektub'yle vesikaların en geç 24/2/938 tarihinde Teftiş Heyeti Relsliğine gölmiş olması meşruttur. — «288l. — sil0d. Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. HN HM MN İcebinda gönde 3 kaşe lmbüir. GH KN İ Ankara Tarih, Dil, Coğrafya Fakültesi Direktörlüğünden : 1 — Talebe kaydına 15/9/938 tarihinde başlanacak 15/10/998 tarihinde son verilecektir. ? — İkmul ümfiharları 10/10/038 de başlryacuk Y5/10/9B8 Üe Viteciktir. 3 — Tedrisata 17107938 Puzartesi günü başlanmcaktır. 4 — Bu yü 'yatilı talebe #lmmryacaktır. — «5 — 0807 İSTANBULA VYAŞ MEYVA GÖNDERENLERİN DİKKÂTİNE 1 Bizliğimizin İstanbılda Meyva Halinde 72 nommarada açtığı büroda, bil- tün İstanbula meyva göndermek #steyenlerin maltarının da komtisyorila satış muamelâtı yapılmaktadır. Arzu edenlerin Halde mezkür yazıhaneye, wveya Bulıkpazarında Maksodiye bamnda 4 - G numuraya mürncamtlerı rica olm- nur. Telefon : 20460, Telgraf adresi: "Twuriş Üstenbeli. #zmir Üncir ve Üzüm Tarım Satış Kooperatifleri Birliği İstanbul Bürosa Bir bardak Jokman ruhu karışık su içir- | yarak, uzaktan ku - di. Ağzından: Tak misafiri oluyor — Takvort dan başka kelime çıkmı- | lardı. yordu. Bunun ne demiye geldiğini hiç | İfakat hanım ar - kimse kestiremedi. Fransızca, Alman-|bk dinletecek biri - ca, İngilizce, İtalyanca, Resca, hesili |( ni 'bulmuştu ya ? her çeşid dil bilen satıcıları çağırdılar. | Lüzumsuz bir sü - Hiç biri kadının meramını anlamıyordu. İrü tafsilât ile der - Derken, nereden çıktı? Allah mu gön-|(âmi dökmeğe baş - derdi? Hemen oracıkta biri zuhur edi- |tadı: verdi. Kızıl saçlı, çi yüzlü, çipil gözlü| — Ben, bilader, bir adamdı. Yakın tezgâhlardan birinin | Üsküdarlıyım.. önünde kumaşlara bakıyordu. Kulağı- — Usyudardan TANIN İP 8CS>AN l iyök. Burası Allah vermesin, dükkân değil, kendimi aylık günü tekavit san« dığında sandım. Öyle kalabalik. Onun âçin, sevaptır: Ya şu adamı bul, yahud iki 'beni otele kadar götürüver, — Didiğin adami bulamam. Seni yö- türmesine yotureyina ama, nereye? — Söyledim, Yârüf ettim a? — Madem *ârif etmesini Viliyorsun, yendin yitsens! Boyle kölay adöres o - —24- imağa bu dükküna (Juncaz çabucak bulursun. Bunuylan geldim' Onu söylü -| barabar, 'hele dişariya çikip öyle duşu- yozum., melim. — Ya, Romanya-| Aşağı indiler. Kapının eşiğinden çı- 'da neye yeldin? karlarken, Takworla hapa hap karşı - — Değdim a: Efen- |Jaşmazlar mı? Meğer, adamcağız olele diye piyonga ver -|kadar bir hoy gittikten ve İfakat hanı- du. Buralara gez -İman orada bulunmadığını anladıktan miye geldik. Bura - sonra, korkudan gerisin geriye dönmüş dan da onun kulun- | ve etrafına bakınarak buraya kadar cumu dedavi için gelmiş imiş. başka yerlere, St -| Koca kar;yı görür görmez, terden fara gideceğiz, sırsıklam olmuş üstünü başını göstere- — Maşalla, ma -İyek: şalla! Nerede oturi- Raz » — Beğendin ettiğini? dedi. Fırfar bö> neği gibi, seni aramaktan hellak ol - na, koca karının sarfettiği Türkce| mi? Ben da Kuz - — *Otelde.. dum. Narelere saklandın, go? kelimeler çalınınca hemen yanına 80- | ğuncukluyum. Em - — Anyisinde ?| ” v 5.: İtakat henımın yorine cevab kuldu. Su katılmamış bir Balat şivesile: | şeri sayiliriz. Adim Burda otel çok. serdk — Ne var, ne çok, hanum efendi? de- | Yasef. İskiden Ba - — Haniya, orta - bi ,i a. di. Davan nedir?, bana soyle. Cuzda - nini yankisiciye mi kaptirdin? Yoksam bu adamlar senden ziyade para mi al- dilar? Ayasofyanın top kandili altında Hı- zır'a rastlamış olsaydı, İfakat hanım| bakalum Usyudarli hanım? bundan farzla sevinmezdi, Herifin iki ellerine birden sarıldı: — Hay AHlah razı olsun! Çoluğunu, unu bağışlasın! Allah işini rast - Ömrüne bereket! Vücuduna yazitta saraflik ya- yongadan büyük para vurdu.. acitmaz! iyet! kafta mümeyyizdi. Herif güldü: — Evkafta mumiyiz mi? Adi ne? — Maşalla —maşalla! Yüzel Guva| — Gurabf. Halil Gurabi efendi. Omu ediyorsun.. hepsine amin soyleyolum.. |herkes tanır. Tam kırk bir yıl hizmet Yel yelelim, bu kadar şamatanin sebe - pini soyle. Koca karının derdini anlıyan biri çı- kıverince, öoradaki Kkalabalık dağıldı. oyma yapar.. — Vursun! Para ne kadar vursan —Ef.enrlîyibetkîmdımvu- Yahudi düşünüyor, rihriinin karan -| Ağzından: — Tdakvor'dan 'başka kelime çikmıyordu piyordum. Babaliyede çok muştirim|lıklarını yokluyordu. n vardi. Haçan datreler Anlkaraya yitti -| — Yuzumu yorsem belikkim da tana-|meydan yok mu? 'Bizim otelin pencere- san işler buzuldu. Ben da şimdik ufak|rim, dedi. Evkaf mazaretinde —“benim|leri o meyduna bakıyor. tufek ticaret yapiyorum.. E, anlattir|çok muştirim vardi. Yazık ki tefterim yanimda yok. Yoksam ismini bulacay-|tan adam.. elinde yitab.. eh, artik o -| du: — Adım İfakat, Bizim efendiye pi -|dim, Bellkim hala da kindisinden «la - |lay bulunur. Sen, bana 'baksanal 'Te- cayim vardir, İfakat hanımın, bu alacak sözü Tze- rine, yüneği <hapls ettl Yasef devamla, dedi ki: — Ne isan; bunlari bir tarafa braka- 'lurn. Senin Romamyada ne işin var? — Terlik Almağa geldim. — Nasil? Romanya yihl bir yere ettikten sonra tekavit oldu. İnci gibi |sade bir tirlik almaya mi yeldin? Bu yazı döker. Hafizı kur'andır. Güzel |nasfl iş? İstaribölda tirlik yasek mü ol- &d? | — Yok, ayol, ters arilama! 'Terlik isında taftan Bir a - dam var.. elinde kitab — tutuyor.. bir | Haştunuz ya, ona bakin. 'Takvor, Türkçe konuşan bu fuzult #vukatın yüzline tere ters buktı; ve v — Ne yuzdl anlatiriyorsun be! "Taş- | sini yavaşlatarak, İfakat hanıma sor - — Bu üa'kim d'l;:H inden haniya at -| 'Bu #özler Yahudinin tulağından DÖN sökaeTEr t 0 SÜ y aai ga a L ae lör Keriliri “Tekvora "tanttterdk —Takvoru keybettim.. arkarm ö -| Çü 'birden yöla çüktler, nüp de şuncağızlara bakıncıya “kadar, "Gurabit efenül vtelin altındaki kah - muhuset herif sırroldu. vede, camekfiinm önüne tek — başma, — 'Tdkvor kimi? bağdaş kurup olurmuş, eşmeye esmneye — Bizim sağdiç. 'Ne yol, nd de üi |sokağı seyrediyordu. bilmediğimizden © 'bize ialavuzluk edi-| “Karısının yanmdaki Hid kişiyi vedk - yor. tan seçemedi. 'Onu bir kaza sevuştur - — Yuzel kilavuz imiş! En evel kin-| muş, yabud Ki yeniden 'bir hüdise çikar- disi kayboldu. | mış zamıifle yüreği rehopl> etti. — Ne “yapalımi? 'Onun Üa kübuhat TAvkan var)