ürriyetten mahrum insanlar: Amerikanın sinema yıldızları SON POSTA CASUSLUK l tarihinden birkaç yaprak Dreyfüs meselesi Haksız yere casusluk töhmeti altında kalan Yahudi topçu zabitinin Fransayı altüst eden macerası Bundan 44 yıl önce, bir teşrin sabahı Carol Lombard saçlarınınrengini değiştiremez. Deanna <« uluda, yütbe Düeyüüei erkinihar Durbin deniz kenarında bir evde yaşayamaz. Betti | Davis güneş banyosu yapmaktan menedilmiştir Merle Oberon yiyecek ve ıçecekıınnm.m'u :Ğel::;ı ı:: KA tayin edildiğini, yışlarına istika- sÜ- met verildiğini okumuş VE düymüş: nuzdur. d ll aratöyü ıktıdlı:l,ırl..î(üm- istibdad içinde yaşami li , yet onlara ancak mukıv:ldı::ı:;î: SE tuldukları ve yeni bir ınıtl. lgw );uı-riyı— tinden mahrum lerle müdürü Merle Oberon: Kumpanyası Samüel Goldwyn müsaade !y!ımcden hiçbir veçhile evlenemez. ki Carole Lombard: Saçlarının bl:î:l:l- değiştiremez. Fakat buna mukab Ca panyaya istediği bir elektrikçiyi, Y kostümcüyü aldırabilir... —| Georges Brent: Herhangi bıre)ır:zl:g sebebiyet vermemek üzere SeTt EMK ler yapamıyacaktır. Ne tayyarey' bilir, ne polo oynıyabilir... Claudette Colbert: Kumpany! laması matlub olduğundan Te) etmesi memnudur. K Deanna Durbin: Sesini mııı!!;-' :Ğaı Mesi ve koruması için cıqılıi SiT ikamet edemez. Bu keyfiyet biT Je tesbit edilmiştir. gevirmiş olan bu yeni ve yıldızının — geceleri - tiyatroya memnudur, Alice Faye: Bu yıldızın konturatında garib bir madde vardır. Meşhur — Rudy Vallee orkestrası radyoda konser verdiği sırada işini terkedip bu kanseri dinliye- bilir... Richard Arlen: Otomobil kullanmasın- dan çok hoşlanan bu san'atkârın saatte 60 kilometreden fazla sür'atle seyreyle- 1 memnudur. mîoel Mac Crea: Karısı güzel sinema yıldızı Frances Dee ile ayni filmde rol NAZ. y'Rpo"brm Taylor: Kendisine gönderilen bütün kadın mektublarına cevab vermek mecburiyetindedir. Bu mektublar evvelâ kumpanya neşriyat Wm > hn(mşh_ın tedkik edilir ve sonra keud.ısln'e verilir. Mektubların kenarlarında (resim imza - lanâcâk) kaydı olanlara da birer resmini imza etmek müccburiyetindedir. Hüususi mektubları dahi kumpanya tarafından sür edilir. ";rm Garbo: Daima az konuşmak, es- yarlı görünmek, umumi eğlence yerle - rinde ancak 20 dakika oturmak mecbu « iyetindedir. n);:'nbcrn Stanwyek: Sirkeli, limonlu geyler yemek, kumpanyası tarafından nediimişlir. Dalma genç erkek arka « e esi şarttır. Stüdyoda da si - a geziii ğ d::ı:îcmâ menedilmiştir. Bu suretle se- fmm tonu çok çabuk kaybolduğu — ileri 5üülmı;vg;t: Bir çok yıldızlar et, ekmek MA*“ yemekten mahrum bırakıldığı ve Yeğime Gübi tutulduğu Halde Mae West yerleri teftiş için çağırıldığını sanıyor - du. Fakat dairede hiç ummadığı bir va- ziyetle karşılaştı. Binbaşılardan biri su- dan bir bahane ile onu doğrudan doğru- ya genel kurmay başkanının odasınaâ gö- türdü, Ne başkan, ne de muavini daha gelmemişlerdi. Odada onların yerinde emniyet müdürü ile yüksek rütbeli bir kaç zabit, bir de kurmay binbaşı vardı, Bu binbaşı (Dreyfüs) e: — Başkan birazdan gelecek. Acele ya- zılacak bir mektub var. Benim.elim ağrı- yor. Söyliyeyim de yazıverin, dedi. Halbuki bitişik oda kâtiblerle dolu idi, Dreyfüs ses çıkarmadan kâüğıd kalemi aldı. Yazmıya başladı. Fakat binbaşı va- tan hainliğine dair bir kaç satır yazdır- dıktan sonra birdenbire durdu. Hiddetle: — Yüzbaşı Dreyfüs ne oluyorsunuz, neye öyle titriyorsunuz? diye çıkıştı. Dreyfüs, binbaşının yazıyı beğenmediği- ni zannetti. Daha düxgün yazmıya ça » lıştı. O gün hava pek soğuktu. Gelirken üşümüştü. Soğuktan elleri uyuşmuştu. Bunu âmirine olduğu gibi anlatmak iste- di. Fakat binbaşı yerinden fırladı ve ba- Birdi: - — Yüzbaşı Dreyfüs sizi bir vatan haini gıfatile kanun namına tevkif ediyorum, Dreyfüs şaşaladı, ürktü. Üstünü arı - yan iki zabite önce bir şey diyemedi. Sonra: — Arayım, anahtarları alım bütün evi- mi altüst edin. Ben masumum>» demiye başladı, Binbaşının dosyaların altından bir tabanca çıkardığını görünce: diye isyan etti. Binbaşı — O kurşunu sıkmak bize düş- mez, cevabını verdi. Bununla mevkufa İntihar etmesi lâzım geldiğini anlatıyor- du. Dreyfüs silâhı bir hamlede yakaladı, beynine götürdü, fakat birdenbire eli yanmış gibi uzağa fırlattı: — Hayır, dedi, hayır, masum olduğu - Mmu isbat için yaşıyacağım. * Dreyfüs neden tevkif edilmişti? Paristeki Alman ataşesi #ransız mu - kabil casusluğunun mütemadi gözcüsü altında idi. Hizmetçisi rüşvetle satın a- lınmıştı. Her gün ataşenin kâğıd sepeti- ne attıklarını getirip Fransız casuslarına teslim ediyordu. Bu kâğıd kırpıntıları birleştirilerek Almanlara ald esrar ya - kalanmak isteniyordu. Ataşenin muha- beresi de kontrol altına alınmıştı. Gelen ve giden bütün mektubları açılıyordu. Bu işle Brucker adında bir ajan meşguldü. Bu adam günün birinde ataşeye gide- cek mektublar arasında esrarlı bir vesi- kaya ladı. Bu, bir nevi casusluk alış verişi idi. Bir Fransız, mühim askeri plânları hangi fiatlarla, satabileceğini a- taşeye bildiriyordu. Brucker bu İip ucunu derhal Fransız mukabil casus ve İstihba- rat memurlarından .kurmay binbaşı Henry'ye götürdü. Gizli faturanın sahibi kim? Bu gizli faturayı Ferdinand Walsin Esterhazy adında bir Fransız kurmay sübayı yollamıştı. Alman ütaşesi bu a - damı ayda 12000 mark mukabilinde sa - tın almıştı. Ve onun vasıtasile 126 mü - him PFransız vesikasını ele Beçirmişti. Gizli fatura, mütehassıslar tarafından tedkik edildi. Yazanın bir topçu kurmay olduğu anlaşıldı. Böylece şüphe bir kaç zabite inhisar ettirilebildi. Bunlardan da Dreyfüs seçildi. Diğerleri unutuldu. Çün- kü Dreyfüs Yahudi idi. Mesleğindeki kudreti herkesçe tanınmış olduğu halde haksız bir şüphe, bütün meziyetlerini örttü, Erkâmharbiyeye çağırıldığı gün yazı yazarken ellerinin titremesi suçlu - Tuğuna delil sayıldı. İhtardan sonra ken- dini toparlayıp daha düzgün — yazması heyecanlarına hâkim tecrübeli bir hain olduğuna atfedildi. Halbuki gizli fatura ile ilk meşgul olan binbaşı Henry, Drey- füsün tamamile masum olduğunu bili - yordu. Fatura öyle ince, hafif bir kâğıda yazılmıştı ki eğini Fransız kâüğrd piyasa- yemek hususunda serbesttir. Ancak uy - kusuz kalmamak, gece saat 11 de mutlak surette yatağa girmek mecburiyetinde - dir. Kay Francis sinemayı terkediyor «Tovariç» filmindeki baş rolü elde ede- mediğinden dolayı meşhur sinema yıldızı Kay Francis büyük bir teessür ve hoş - nudsuzlük - içindedir. Sinema hayatını terkedeceği söylenmektedir. Sinemayı bırakmadan kendi hayatın - dan mülhem olarak (Lady Pilot) adın- da bir film çevirecektir, Uzun senelerdenberi Hollywoodda bu- lunmasmma rağmen muhitin tesirine ka - pılmıyan ve kendi şahsiyetini muhafaza etmeğe muvaffak olan bu çok cazib eş - mer yıldızın takdirkârları çok mühim bir yekün tutmaktadır. Kay Francis sinemaya iIntisab eyleme- den evvol tiyatroda artistti. Azmi, gü - zelliği, san'attaki kudreti sayesinde ken- dini herkese sevdirmişti, Kay Francis şimdiye kadar fiç defa ev- lenmiş, üçünde de boşanmıştır. Buna Tağmen esrarengiz mahiyetini hâlâ mu - hafaza etmektedir. En son bir habere göre bu esmer yıldız meğhur bir Alman tayyarecisi ile evlen- ek Üzeredir. W AAA 3S C KS S NNĞN ĞNFN CA GAĞ — Beynime bir kurşün sıkın da öleyim, | y Dreyfüs yalnız erkânıharbiye dalresindeki bin " başı Esterhazy kullanmakta idi, Eenry bunu bir çok kereler görmüştü. Fakat arkadaşını ele vermedi. Bütün şüphele. rin Dreyfüs üzerinde toplanmasına Ça. lıştı. Bunda Yahudi düşmanlığının bü « yük bir tesiri olduğu şüphesizdir. Bir ri« Vayete göre de serseri bir macera adamı olan Esterhazy bir yandan Almanlara sa- tılmıştı, bir yandan da Henry'nin aja « nıydı. Henry onu mahküm edebilecek bir vesikayı, Bruckerin haberi olmasa, ihtimal bütün bütün gizlerdi. Meydana çıkarmıya mecbur kalınca dâ Ester « hazy'yi ele vermemek için bütün gücü ve kârlığile Dreyfüsün mahvına yürü « hülştü. Tevkiften sonra Dreyfüs tevkif olunur olunmaz askert hapishaneye sevkedildi. İki ay karısı ile bile görüşmesi menedildi. Mevkuliyet haberi ailesine genel kurmay dairesi ta- rafından bildirildi. Dreyfüsün menfaatl namına hiç ses çıkarmamaları ihtar edil- di. Neye uğradığını bilmiyen aile mec« buren sustu. Dreyfüsün evinde araştırmalar yapıldı., Bir şey bulunamadı. Muhtelif el yazıları Mütehassıslara todkik ettirildi, Gizli ve« sikadaki yazıyı tutmadı. Hattâ kurmay başkanı, mevkufiyeti sırasında Dreyfüs. |le pek yakından temas eden askeri hapisa hane müdürünün de fikrini sormuştu, Müdür: *— Madem ki sordunuz. Müsaade bu« yurunuz da açıkça söyliyeyim, Yüzbaşı Dreyfüs bu işte benim kadar suçsuzdur» cevabını verdi. Başkan da ayni fikirde olmalı ki: «— Harbiye nazırı bu mMmeselede bana sonsuz bir salâhiyet verdi, keşki verme « se de işi kendi üzerine alsaydı, daha iyi ederdi.» Dedi. Davası son derece gizli tutulmamış ol sa daha böyle milyonlarla insah Dreyfü. sün masum olduğunu anlıyabilirdi. Za- vallı tekrar tekrar sorguya çekildi. Ken« dini müdafaa bile edemiyordu. Yalnız bir düziye: «Ben masumum, Fransaya hi « yanet etmedim» diyor ve casuslukla pas ra kazanmıya ihtiyacı olmadığını anlat. mıya çalışıyordu. Dreyfüs masıl yetişmişti? $ Gerçekten de paraya ihtiyacı yoktu, zengindi, yılda 50,000 frank geliri vardı. Aslen Alsaslıydılar, 1872 harbinden sonra Bismark Alsaslıları milltyetlerini — ilâna mecbur edince Dreyfüs ailesi Fransaya geçip yerleşmişlerdi. Dreyfüs burada as« ker mektebine girmiş, topçu zabiti ol « muş, akademiyi bitirmiş, Yahudiler ara. sından Fransız ordusuna kabul edilen ilk kurmay zabiti olmak şerefini kazanmışiı. Tevkif edildiği sırada Paris garnizonunda kıt'a stajı görüyordu. Hattâ bunun için sonbahar manevralarına iştirak etme « mesine karar verilmişti. Bu nokta. Dreya füsün masumiyetini isbat edecek mühim delillerden birini teşkil ediyordu. Çünkü; G_ııl.i vesikayı yazan adam ımanevnları. Bideceğinden» bahsetmekte idi, Bütün bunlara Tağmen Dreyfüs haksız- (Devamu 13 »ei sayfada)