ŞY iyede “Türk (Baş tarafı 1 inci sayjada) bir nüsha neşretmiştir. Kemalist Türkiyede başarılan MuâZ - v zam inkılâblardan hayranlıkla bah bu nüshada Londra büyük elçimiz Okyarın ve İngilterenin Anfârl elçisi Sir Perey Loraine'in birer yaz ke ve İngilterenin eski Ankara büyük çisi Sir George Clerk" İstanbul başlığı) bir yazısı Taymis'in 'Taymis hususf nüshas. sinde şöyle demektedir: «Büyük harbden sonra Fethi da vardır. olup bit birer mucizedir,, n (Hatıralar şehri | vukua gelen İn- iki aa kün, mali, sınai, iktısadi ve kültürel sa - halarda ilerleme ve tekâmül, cumhuri - tin ana umdeleridir. Böyle bir program, bir çok sınıflara ensub İngiliz elkârını celbetmekten ge- iurtamazdı. Ve belki de, İngiltere ile Türkiyeyi birbirine bağlıyan yeni dqxt - luğun sırrı da işte bunda mündımxçgn'. Times gazetesi, bütün bu şeyleri dos - doğru yükseltecek, bu gazetenin büyük otoritesile, yeni Türk devleti, adamları, mat », İideal ve meseleleri hakkında neşriyatta anın başmakale- bulunacağını düşünerek memnun oluyo- rüm. Bundan hâsıl olacak neticenin de, devlet arasında dostane hisleri, ve kılâblardan en az beklenen ve çok $aYS- | v LA bil anlaşmayı ilerletmek olaca - na dikkat neticeleri olan inkılâb, Türk ;:ı kılâbıdır. Türk mülli inkalâbı, mevkii X tidara yeni adamlar getirmekten î;kyaün la iş görmüştür. Bu inkılâb, Tür Si siyasi, içtimaf, iktısadi cephesini ve halkının görüş, düşünüş 4 mile değiştirmiştir. Türkler mr"'î;n beri Avrupada bulunm.ıkta_ldikr._ Avrupalı değil idiler. Geniş diğer milletlerle azami men, antikalaşmış, Şark çamurunda, Jaşmış demiyelim de, sa Avrupa devletleri Türkiyenin bir devletin himayesine gığınmadan yar| yorlardı. Türk impa- ratorluğunun sukutundan sonra yeni ba şb tan canlanacağına asla inanmıyan galil devletler, Türk nasyonalizminin yük b selişini, ileri hamlelerini kızgın bir !_ay - retle, âdeta inanarmyarak seyretmişler, ve ı;hnııl bir nevi endişe ile karşıla - mışlardır. Maamafih hâdiseler on]_zrmwbn korkularım izale etmiştir. Çünkü Türk gıyamıyacağını sanı inkılâbı, Avrupalılarla Türkler arasında | şile, bütün matbuatın sempati üznhm *|sondan yanlmış şekillerini öğrenmek. A- y işletmekten ziyade kapat -| Jayışları ve hele, teslihat kredtleri mesc- | man Allahim, ne korkunç, ne müşkül B CSU Ke a DA -İlesini Avam kamarasındakt aşağı yukarı | bir lisandı o. İçinden çıkamadım. Ara -| 74Z. Çünkü bizim yaptığımız muhare - mıştır. Ve bu da, kısaca, Türkiye eum aat m.m”’mwn'lü' huriyetini ker ol 3ı:ieîsıdımı yönünden daha büyük şah- sının bir neticesidir. Reisicumhur Atatürkün müstaid a - Gamları, ve kendisine bağlı nuakkibleri vardı. Fakat cumhuriy kuruluşundan beri, Türkiyenin dahili ve harief politi - kasını esaslıyan realizm ve radikalizm, Atatürkün şahsi dehâsının eserleridir. Türk diplomasisi, Yunanistanla sıkı bir | almış anlaşma, Irakla Balkan antantile mua- hed;]cr yapmıştır. Asya p:ıktîm kurmnı— tur. Montrö konferansında Türkiye bü - yük bir muvaffakiyet kazanmış, bu suretle harble kaybettiği M:"ı", hs: kimiyetini tekrar geri almıştır, E ü nelik bir zaman içinde şayanı dikkat bir sicil teşkil eder. Ş Bugün, Türkiyenin harici n en başta gelen gayesi, Şarkta, îğ:ıu- larda, garbi Asyada İunmk::kkl B min etmektir. Ve Wv::uul:: T M lar ;l;:;kkınlînamıwıv Avrupanın par- çalanma tehlikesine maruz birlerinin aleyhine matuf heler vücude getirmekten dir.. ürk - İn- Başmakale, bundan sonra, 'Nr Bgiliz mali anlaşmasından, T'ı'ır“nymk: de- miryolu siyasetinden, içtimai wv;ıu.a' T sahalarında tahakkuk ıu'ın Te lardan sitayişle bahsederek bül D ların Atatürkün eseri olduğunu & mekte ve şu cümle ile yazısına vermektedir: zi «Zamanımızda hiç bir ön,deı;n bu yık Mmıyan şahsiyetin n şartlar dıhilyiıde, memleketine, bu ;N' ce büyük hizmetler ifa etmiş değildir.. Sir Perey Loraine'in mesajı İngilterenin Türkiye büyük ulçuısî Perey Laraine de yazdığı mesajda ŞOY- demektedir: b «Taymis gazetesinin Türkiyeye wxîw susl bir sayı neşretmesi hy'üych. A malist cumhuriyet tarihinde dıkkl:;d| z ğer bir hâdisedir. Bütün dünwd:_& K, geler, öyle bir sür'atle ilerlemeki e İngiliz hâlkı, bir çok yabancı ülkelerde bi hâdiseleri karşılamakta güçlük Çekmiş B olacaklardır. Bu güçlük bilhassa Ş ıdnühhl' için daha variddir; zira cumhun)';' İ Tuluşundanberi 15 senelik kısa Ka Manda, milli faaliyet ve'yenili hesinde büyük adımlar atılmış, bir siyasi sistem kök salmıştır. | Şebbesider Jehinde banı nümayişler yap- |di — SÜ : n anla ae giltikyo artan karşısında Türk maksadile m Rgazetesi idare -| — «Biz u.l_ıidev_ı kür imişiz, bizi okutan | ptlarından igın girildi. Evvelâ Atatür- | nıldığı, Halkevlerinde müsamereler :; lerle Türkiyenin komşuları istikbele bü- | mab bir içtima akdettikleri baha -| Atatürk gözlerimizi açtı.. dedi. — kün heykeline çelerik konuldu. Sonra | meydanlarda konferanslar terti Ş Ö bir « h bir hayli muhalif tevkif edilmiştir.| — Bundan sonra Üniversite coğrafya |İbrahim Necminin nutku dinlenildi, duğuü bildirilmekti Sti DUĞDR Hariçte sulh, dahilde politikasının | güzel getirmektir. | demektedir: kaldığı ve bir-| mucizedir. Kazamlanlar bir milletin İ ideolojik ceP -| di sâyi ile ve büyük bir adamın dühiyane inkılâbının bütün ehemmiyetini tebarüz | mmtakada hücum olacak, sen dört sıh-İti.. Biz kurtulacaklar-| gevk ve idaresile elde edilmiştir.» Her yıl |lığına aZ v eee iana inanıyorum, Timesin husust nüshasına tam bir mu- | vatfakiyet dilerim.> Fethi Okyar'ın mesajı Lonâra büyük elçimiz Fethi Okyarın veçhesini tama-| (| ayni nüshada şu mesajı çıkmıştır: «The Times tarafından Geruhde edilen bu Türkiye hususi nüshasmı hararetle Ve | karşılarım. Bu nüshanın iki devlet ara - 4 temaslarına Tağ-| 10 Göha geniş bir surette anlaşmıya yardım edeceğine, ve İngiliz efkârı umu- bit olarak kal -|i C in TTürkişenin iktısadi imkânla- rına dair daha fazla malümat elde etme- sine yardım edeceğine eminim. Türkiye, İngiltere gibi sulhsever -bir ülkedir. En büyük gayesi, sulhu muha- faza, tabil kaynaklarının inkişafı, ve ça- Tışkan ahalisinin yaşama şartlarını, sevi- yesini düzeltmektir. e Şurasını beyan etmekle bahtiyarım ki, son senelerdekt Türkiyenin maksad ve ihtiyaçları, İngiltere hükümeti tarafın - dan gitgide takdir olunmaktadır. Son kredi anlaşmalarını İngiliz efkâ - fırkaların müttehiden tasvib etme- lmak bakımından büyük, bir | jeri Türkiyede derin ve memnumiyetbahş öğrenmiştim. Taflı, sıcak, ahenkli bir Wi- toprakları zapta giden askerler — belki |bir tavırla cebinden çıkın gibi bağl bir intıba uyandırmıştır. | Bu vesile ile, iki dost devlet arasında iktı sadi ve kültürel bağları ilerletecek ve sağlamlaştıracak olan böyle hususi bir nüsha neşrettiği için The Timesi tebrik ederim, Kimseye bağlı olmıyan, kimseden kork mıyan, kendi mukadderatını kendi idare eden ve dünyada sulhun âmillerinden bi- ri olan bu millet, Türk milletidir.> Sir George Clerk'in hatıraları Eski İngiliz büyük elçisi Sir George Clerk te Taymisin hususi nüshası için bir makale yazmış, hâtı - ralarından bahsederken eski ve yeniyi mukayese oderek her şeyin nasıl millileş- tirildiğini tebarüz ettirdikten sonra şöyle olup bitenler bir ken- «Hülâsa, Türkiyede Şamda tevkifat (Baştarafı 1 inci sayfada) miş olduğunu söyliyecekleri Başka bir gün de Türklerin Hatayda camilere gi - den Arabları namaz kılmaktan menettik- derini ve bunların başlarna zorla şapka irdiklerini yazıyorlar. Bunlar kâfi gel- mediği zaman da Arabların kütle helinde hicrete başladıklarımı, yirmi bin Arabın birden yola çıkmak üzere bulunduğunu söylüyorlar. Ekseriyetle «İskenderunu müdafaa komitesi>» tarafından neşredilen bu nevi uydurma havadislerle Türkiye aleyhine yapılan bu tahrikât kâfi gelmi- muş gibi, bu komite tarafından ge - Mğ bir de beyanname neşredildi ve bunda Türklerin müslümanlığa ve A - düşman olduklarını ilân etmek üzere ateşli cümleler kullanıldı. Hülâsa, Şamın bütüm sektor fnuhlll Türkiye a « le Ancak, bir Şam birlerile lunuşor! unıınbüyle.tıhrw”- öte tarafta bir- tekrar mücadeleye geçmiş bu- olan doktor Abdürrahman enler| - Geçende yazı geçirmek ü -|leri öğrenmekteki kolaylığı anlattı. Ve ,,nxu;:r:dmblrdtnhkemudmyu-hıhwmnymghhn her ağızdan «yaşa, varol Atatürk» ses- | İhkılâbımızın lar zaferi nas kazanılmıştı? yıldönümü dünkutlulandı (Baştarafı 1 inet sayfada) ve halkı okutalım.» Türk milleti Atatürkün işaretile yapıl- a maş bütün inkılâblarımız gibi harf inkı-| — Türk tarihinin en şanlı günlerin - Jâbını da derhal benimsedi. Çünkü ona | den biri olan Anafartalar zaferi bun - a: karşt büyük minnetler duyan bu millet | dan tam yirmi üç sene evvel dün ka - her iyiliğin kendisine ondan geleceğini | Zanıldı. ; biliyordu. Buna imam vardı ve nitekim| — Türk milletinin Büyük Şefi ve kur- gayet kısa bir zamanda bu kültür mü - | faritısı olan Atatürk henüz — genç bir cadelesi halkı okutmak, cehaletten kur -| Kaymakam iken dokuz ve on Ağustos farmak savaşı başarıldı. Halk mekteble- | günlerinde Anafartalar ve Conk bayı- rine koşan köylü ve şehirliler kısa za -|"" Zaferlerini kazandırdı. manda bu harfleri öğreniyorlar. Memle - kette okur, yazarların sayısı " Anafarta Kend; kolordu ve fırka kumandar rının girilmesini — yasak ettikleri | yere onu nöbetçiler sokmak — isteme mişler fakat 0: «Ben emir aldım. Ör: sını gidip gezedeğim,» demiş. Arkada larma: «Siz burada bekleyiniz!» emi i : O başımızı bu tehlikeli yerde yafnız bı rakmak erkeklik şanına yakışmaz» di) onun peşi sıra oraya girmişler... Ali onbaşı önde gitmeğe ilarr derecede artmağa başladı. a K dört nefer arkada... Bu vaziywh?e tak Bugün bundan on sene evvelki vazi- | Miş efraddan biri olan Hasan oğlu Kâ- görülmüşler. Düşman ateşe başlam yet bundan yüz sene evvelmiş gibi uzak /ZIM umumi harbin sayısız kahraman - |İşte tam bu sırada bir şarapnel, birlil ve yabancıdır. larından biridir. te giden dört arkadaşın tam topelerit İşte dün bu uğurlu günün yıldönümü | — Göğsünü düşman güllelerine çevi -|de patlamış, ikisi yere serilmişler, Bı memleketin her tarafında kutlulandı. Bü|Terek memlekete vücudünü ve genç- İnu farkeden Ali onbaşı hemen ge tün Halkevlerinde bu inkdâbın ehemmi-|liğini siper etmiş bir neslin çocuğu ©- |dânmüş, bakmış iç yetini ve manasını tebarüz ettiren nu -| lân Hasan oğlu Kâzım, şimdi İstanbı : tuklar söylenildi, konserler verildi. 'lun bir köşesinde kahvecilikle maiş: Eminönü Halkevinde yapılan merasim | tini temin eden bir vatandaşdır. Dün Eminönü Halkevinde muharrir İs- Hâsrbh*;ıımhnm şöyle anlatıyor: kender Fahreddin bir nutuk söyledi. Bu| -— Se lik çıktığı zaman on do - |ferlerinin hiç bir yaralı yerindi nutukta yeni harflerin meziyetlerini ve| KUz, yirmisinde ya var, ya yoktum. Ta- kdavi emmşıuî;rğ—;ı ;r):ır venîem:. |faydalarını anlatırken bir Amerikalı ga-|lim görüp Çanakkaleye — sevkedildik. Çünkü pansrman yapmak için yaralı |zetociden işitmiş olduğu bir hikâyeyi | Muharebe on dokuz yaşındaki bir gen- İnim üstüne eğilen sıhhiye neferleri d nakletti: cin evvelâ gözünü yıldırmaz — dersem İ «Geçen yıl Amerikadan gelen bir ga- "ı_",' söylemiş olurum. Gençlikte can zeteciyi gezdirirken dilimizi öğrenmenin | Sevilir. Ana, baba kucağından, evin - |çok kolaylaştığını gören Amerikalı bize | deN, yurdundan ayrılmasını kim isteri | — Pakat arkadaşırım ölüm halinde ol Şöyle bir vak'a anlattı: İstemez... İslemez ama!. Geçmiş gün duğunu gören Ali onbaşt bu emirler — Abdülhamid zamanında sefaret şı_mdı ne diye övüneyim. Türk aske: pansıman takımını çıkarmış, Meğer bir emir varmış, Sihhiye ne tasyonuna sevki emrolunmuş. ' ü Ti */unutmuş... Kumandanı uzaktan dür : nin kendi € 'mden. kendi arkadaş- |bönle onun hareketlerini görünce ı: ; den &ö! 1 kahramanlık dersle- 'nirlenmiş, çadırda bağırıp durmuş. Ge ri ona daha ilk harbe girdiği — gün bu İ.ri dönünce ben ona gösteririm, diyor : â.uıı" ’lî;rkuslmn kirli bir gömlek — gibi (muş. ü ünden sıyırtıyor. — — Yaralıya sar; tıktan sonra iki Kim bilir be)şı de biz kendi toprak- İneferle onu henînyagîrl gönderen Ali larımızı korumak -üzere harbetmiş 0l- |onbaşı orada kalarak vazifesini yap - Iduğumuı için o kadar cesur ve atak o0-|mış, akşam raporunu — vermek üzere lüyoruz. Canımızı fedadan çekinmiyo - İkumandanın yanma girmiş. Kuman - dan emre muhalif hareket ettiği için o- nu tekdire başlayınca, halim ve sessiz maiyetine memur olarak İstanbula gel - miştim. O zaman çok gençtim. Hüküme- tim bana en kısa zamanda türkçeyi öğ - renmemi emretmişti. Derhal bu işe baş - ladım.. Bir hoca tuttum, Bana arabça bir alfabe getirdi.. Bir sürü kaideler.. Garip garip şekiller, Her harfin baştan, ortadan, dan altı ay geçti. Konuşmayı çok çabuk be kendi topraklarımızda oldu. Başka san. Fakat okuyup yazmasını bir türlü bununrıçın daha ıforkakk"“ ve b““b“ mış bir mendil çıkarmış ve kumanda - öğrenemedim. Ve hükümetim beni ceza| MMA için gelen düşmanın topuna, tü - İnın masası Üstüne koymuş... Bu man - olarak Çine tahvil etti. Gariptir ki, Çinde| feğine, tayyaresine ard arda gelen ge- içinde tam atuz beş tane misket| okuyup milerine karşı koyabildik. — Onlardan | yarmış. Bu misketleri Ali onbaşı arka- daha çok cesur ve çok merdce dövüş - |daşının delik deşik olan vücudünden tük. Lâfı uzatmıyalım, çocuktum. Bizi (küçük bir âletle, hir doktor maşasile Geliboluya sevkettikleri zaman, Allah |çekip çıkarmış. Eli bir cerrah gibi bilir ya, ataş hattına yaklaştıkça içimde |işe yatkın olan Ali onbaşı ar hırıunuwhırhıkııh.i—diyuıdım hayatını kurtarmak için sade bir Her gün ön hatlara — sevkedilenler, |sarmamış, ateş altında bir ameliyat birkaç gün sonra geri döndükçe içle -| yapmış. Bu hali gören kumandan onu | Tinde yüzde sekseninin eksilmiş oldu - (azarlamak şöyle dursun, bağrına Basa- ğunu dehşetle görüyordum. rak yanaklarından ve alnından öpmüş., Bende bu korkuyu öldüren şey, be-| — Bu hikâye sonra hepimizin kulağı - apan, <Anafartalar zaferinde |na geldi.. Hepimizin tüyleri diken di * lr kahramanlık hissem var- İken oldu. Hepimiz göz yaşı döktük... göğsümü. iftiharla kapartma- | ertesi sabah Büyük Atatürk... (Kayma: ğa sevkeden şu oldu: — kam Mustafa Kemal) emir verince ben Aziz Baba oğlu Alinin kahramanlı- | köndi — hesabıma — hiç övünmeden söylüyorum, — bir aslan — gibi düş- çinceyi türkçeden daha çabuk yazmıya başladım'» için değil, bir hakikat olarak göylemişti. Dün çinceden daha güç sanılan dili - mizi bugün, en müşkülpesend bir yabancı bile çok kısa zamanda kolaylıkla öğrene- biliyor. Üniversitedeki tören sekize Saat sekizde İstiklâ! marşile başlıyan raşim profesör Fuad Köprülünün harf|çağırttı ve: «Yarın sabâah şafakla filân İmiyen bir sürü kahramanları idare Anafarta harbini böyle hı.:ı::ğ e ettiren bir nutkfle açıldı. Bundan sonra |hiye neferile git, hücum — mıntakasını ( dık» pembe ipek elbiseler givmiş küçük bir|bir gör, yarın yaralıları nakletmek için Kiz çocuğu, yedi yağındaki Güler kür e|nasıl tedbir almacak, şimdiden gör.» B — Canım senin için de büyük kali sünün üstüne konuldu ve küçük kız aşa-| — Dediğini duydum. Kumandanın söy |çamanlıklar yaptı, diyorlar. Onlardan Ü yukarı şanları söyledi: lediği müdhiş bir yerdi. O yere yakın İhahsetsene?... Y A «Ben yedi yaşındayım, okuyup yaz - |süngülü nöbetçiler dikilmiş, kimse ora- | — Rski mülevazi asker yeni bir gelin masını bilirim, hem gayet çabuk öğren-| ya çıkartılmiyordu. Çünkü düşman ©- gibi kızarıyor ve: Tasınt topa tutuyor, oraya — çıkan sağ| —. Ben Anafarfalarda arkadaşlarım * Halbuki annem, babam bana oku - dnnmu_î?r. d_.'.ıhn ilerdeki siperlerimize | dan fazla hiç bir şey yapmadım, diyor yup yazmayı ne kadar güçlükle öğren- | Kadar gidemiyordu. belki çok eksik bile yaptım. Öyle ar - | diklerini anlatırlardı. Sonra öğrendim| — İşte bizim Aziz Baba oğlu Ali onba- |kadaşlar gören bir insanın — kendini | ki eskiden bu harfler değil, başka bir İ o gün arkasına dört sıhhiye neferi | beğenmesine artık imkân kalmıyor ki.. | takım harfler, Arab harfleri varmış ve |ni aldı. Sonradan öğrendik: £ Suad Derviş — t iedan - DÖN nn f';:'; îîîümb:;;ı;"x:n:î* ’î"' şubesinden Orhan Dengiz bütün üni -) — Parktaki açık hava sahnesinin bi ha üü e Bide yi eeeti _;“' “|versite gençliğinin hislerine tercüman |tün seyircileri dolmuştu. Halk — hati - miş. Ah onu bir gün karşımda görsem | n bir mutuk söyledi. bin ağzından her Atatürk ismini işiti * Fener alayı şinde büyük bir alkış tufanile hatibir. | bize yaptığı bu iyilik için kendisine - » — İ feşekkür edeceğim, ellerini " öpeceğim. mdîumı müteakib Üniversiteden Çı -| sözünü kesiyordu. İbrahim Necmi es « Abialarım, ağabeylerim, eğer — içinizden biri onu görürse ne olur küçük Gülerin tqekk_ürkxinl kendisine bildiriniz.> Alkışlar içinde yerine oturân çocu- iun yerine kürsüye yaşlı bir zat çık - * K tı. O da elinde yeni harflerle tuktan sonra sahnede bir temsil verild. — tuttuğu kâğıddan nutkunu okudu. du. ' * e i İhtiyar da tıpkı çocuk gibi bu harf-| — Beyazıd meydanında biriken kala -| Ankara 9 (AA.) — Bir çok vilüyet ve balık bir halk kütlesi alayı seyrediyor, | #azalarımızdan gelen tolgraflarda, har? çe onuncu — yıldönümünün parlak merasimle kutlulandığı, Büyü K d, Büyük Önder Atatürkün minnet ve şükr. bi * 4 İ bir nutuk söyledi. | Sürekli alkışlar arasında biten nu - harflerin ne kadar iyi olduğunu söyle-|leri yükseliyordu. Nihayet Gülhane parkının açık ka-