*Son Postar nin zabıla raması: 28 Vard ç Ad Bu müddet zarfında siz bir telefon rehberi bulur, fakat konsierje maksa- n ne olduğunu hissettirmekten irsiniz. Kuşku: telefon olup olma- k için Jisteyi dikkatle rİz, eğer varsa abone- nin ismini yazarsınız, maamafih bu is- min bugünkü kiracıya âid olması icap etmezse de bilmek gene bir faydadır. Bunu n akip köşk civarında bir ge“ zinti yaparız, geceleyin de yolumuzu Drummond gülümsedi: — Gece de gezintimize devam ede- llah m, diye haykırdı, köşke ha- e girmek niyetinde değilsiniz (E şimdi haydi bakalım bir telefon reh- beri bulmiya... içinde ıır pf—ı evvel Standiş ile I)rum- monduün binemedikleri ayni küçük va- pur, Fransız sahiline yakın olarak ha- yal meyal görünüyordu. Drummond aradığı iskarpinciyi ko - laylıkla buldu ve istediklerini alarak ötele döndü, bir garsonla odasına yol- fadıktan sonra bara girdi Arşi Kranmer oradaydı ve arkadaşını görür göürmez: — Müjde, diye söylendi. Bir nokta üzerinde talihimiz gülümsedi. Mevzu- mbas olan köşkü Mayer isminde bir zat k uş. Maamafih İsviçrede Mayer *ismi, İngilterede Sm: ismi kadar mim olduğu için bu malâma - ze fazla yarıyacağını sanmı - yorum. Ne olursa olsun gene bir şeydir. İskarpinleri aldım, sizinkiler de benim odamdadır. — Akşam yemeğinden sonra alırım, — O halde çıkalım İki adam bir meydana varıncaya ka- dar şoseyi sessizce takip ettiler. Sonra solda bir yola saparak bir tepeye çık- tılar, Bulundukları noktanın takriben bir kilometre aşağısında göl ve gölün bir kennruıdu orta asırdan kalma, şim- Küçük bir ev kümesinden sonra köşkler seyreldiler, » Kranmer birdenbire: — Geldik, dedi. Sağ ilerimizdeki ilk Köşktür. — Durmiyalım, önünden geçtikten sönra konuşüruz. Köşk yoldan takriben -40 kılomnm: eydi ve uzaktan gayri meskün ünüyordu. İçinde bir köpek bulun- unu gösteren bir şey de yoktu. Maa- mafih birinci katta bir pencere açık kalmıştı. Perdeleri rüzgârın tesiri al- tinda arasıra dalgalanıyordu. Tam iki Tngilizin geçtikleri sırada evin içinde bir ziya parladı. Bunun sayesinde ge- niş omuzlu bir adamın hayalini göre - bildiler. Magmafih bu, bir sanilye sür- dü. Drummond ile Kranmer yüz metre kadar yürüdükten sonra birincisi dur- du: — Artık bu taraflarda yapılacak bir işimiz yoktur. Otelin barına dönelim. Dostum bilmem dikkat ettiniz mi, ben İşimize yarıyacak iki şey gördüm. Bi- rincisi şoseden ayrılarak eve giden yo- Jun her Iki tarafında fundalık bulunu- şu, ikincisi de köşkün yola nazaran e- peyce mall! bir satıh üzerinde bulunu- Şuduür. İcabında fundalığa saklanmak mümkün olacağı gibi şeseden köşkün İçini görmek de mümkün olacaktır. Kranmer güldü: — Bana öyle geliyor ki bu gidişle hapisaneyi boylıyacağız. Maamafih İs- vi çrclncr insan adamlanir mahpusla- ra fena müuamele yapmazlar, bunun için pek merakta değilim. dolmuştu. Ekseriyetle konuşulan dil Fransızca idi, Masamafih Almanca ile | İngilizce de işitiliyordu. Bar memuru siparişleri alırken bir aralık Drummonda: — Tam karşınıza gelen zatı görüyor musunuz, buradaki konsolosunuzdur, demişti, adı Mösyö Lenod'dur. Drummond mırıldandı: — Garip şey; bu isim İsviçreliye ben- ziyör. — Evet, İsviçrelidir, fakat İngiltere- de uzun müddet yaşadığı için İngiliz- ceyi pek iyi konuşur, Drummond: — Teşekkür ederim, dedi ve arkada- şına dönerek fısıldadı: — Acaba istediğimiz malümatı ve- - |rebilir mi — Sormaktan bir bu tarafa doğru geliyor. Mösyö Lenod bir emir barın ortasından geçerken Drummond yaklaşarak: — Beni mazur görünüz, dedi, eğer jyanılmıyorsam İngiliz konsolosusunuz? — Evet efendim. — O halde bana bu gece bir kaç daki- |kalık bir mülâkat verirseniz size min- netdar kalırım. şey çıkmaz, zaten 't SON POSTA Müösyö Lenod cevab verdi: — Eğer işten bahsetmek istiyorsa- İnız beni yarın büromda bulabilirsiniz. Otelin barı gaybubetleri - esnasında | — Korkarım ki yarın pek geç olur, Çeklerin meşhur Slavya mı-w-— v ee |takımı şehrimize geliyor Köşkde neler oluyor? Slavya bir ay sonra Taksimde biri Galatasaray - Güne diğeri de Fenerbahçe - Beşiktaş muhtelitlerile olma üzere iki maç yapıcıkhr Bu mesele için resmi etiketten vazgoç- mek suretile bir istisna yapacak olur- sanız kıymetini takdir edeceğim bük yük bir lütuf göstermiş olursuruz. — O halde bir iki dakikaya kadar yanınıza gelirim. Nazikâna bir selâmla ayrıldı. Drum- mond da arkadaşının yanına dönünce: — Şu masanın etrafı daha tenha, o- raya gidelim, dedi. On dakika sonra konsolos yanların- daki sandalyoye oturarak: — Size ne hizmetim — dokunabilir baylar? diye soruyordu. — Bir derecede müsaade ediniz kendimizi takdim ede'lim: Ben yüzbaşı Drummond, arkadaşım — Kranmer, bu sabahtanberi Territet'de bulunuyoruz, albay Talbonun ölümü münasebetile, um ki gezetelerde oku - vermek üzere |da Drümmond bir sigara yaktıklan son- ra devam etti: — Veytoda bir adam vardır ki bu meseleye karışmış olması ihtimal da- (Arkası var) Günün Bulmacası SOLDAN SAĞA: 1 — Polis ve jandarma merkezi - Şart lâ- hikası. 2 — Yavaş - Etek. 3 — Bakırdan tabak. 4 — Köle, 5 — Hatırlatmamak. 6 — Bir ecnebi kadın i&mi - Yağmur su- yundan hazıl olan dereler, 7 — Bir nota - Bir meyva., 8 — Olmamış - cAraboa» evet. 9 — Büyüklük. 10 — Yemek arasında yenen yeşillik - Ne-| tet, YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Toparlak makarna - Duygu. ? — Uzun baston - Bayı, $ — Ruhu olmıyan - Deniz ölçüsü, 4 — Çok iyi - Sporda takım - Bir nota. 5 — Bariz - İşitmek masdarından emrl- bazır, | 6 — Ateş - İçilen şey - Sonuna bir «Rs getirilirse kışın yağan. | T — Bir nota - Ana babâdan intikal ede- rek. 8 — Bir nevi reçel. 9 — Şart lâhikast - Almak masdarından emrihazır. 10 — Hatırlamak - Şet. | Bir doktorun günlük notlarından Bârsaklnrdaıı Gelen entanlar Müzmin kalın barsak iltühabları ekseri- yetle (Koli basil) denilen bir mikrobun nr-meı—hc alâkadardır. Bu mikrobların kana karışarak böbreklerde hüveyza ilti- Babı «piyelite husule getirdiği ve idrarda fazla cerahat çıkmak suretile hastalığın Nân olunması sık sik tesadüf edilmekte- dir. Bu gibi böbrek ve hüveyza iltihab- larında birçok defa yapılan tedaviler ne- tice vermez. Fakat idrarın esaslı tedkik ve tahilli ile ve muayenel huürdebiniye yapılarak koli basiller idrarda görülür. O zaman koli basili telef etmek için ya aşı veyahud birçok müzadı taaffün idrar İâcları kullanmak suretile hastalığın te-| davisine çalışılır. Bu piyelitler bazan çok uzar. Fakat bıkmadan sıkı bir surette te- daviye devam olunmalıdır. Muhakkak ki devamlı ve fenni bir tedavi ile hastalık iylleşir. Dalma barsaklarınızı sağlam tut- mağa çalışınız. Bilhassa kalın barsaklar- daki iltihabın perhiz ile, ilâola tedavksi- ne gayret ediniz. Viktor Poşe'nin dediği gibi, İnsanları ihtiyarlatan kalın barsaklardır. Cevab isteyen — okuyucularımızın — posta pıdu yollamanlarını rica ederiz. Aksi tak- dirde İstekteri mukabelesiz kalabilir. Nöbetci eczaneler Bu gece nöbetci ılııı eezaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Ziya Nurl). Alemdarda: (E- sad). Beyamndda: (Cemil) Samatyadı (Brofiles) Eminönünde: (Salih Necati). Eyübde: (Arif Beşit). Fenerde: (Hüsa- meddin), Şehremininde: (Nâzım), Şeh- zadebaşında: (Azaf). — Karagümrükte: (Suad). Küçükpazarda: (Yorgü), Bakır- köyünde: (HNâD). Beyağtu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Galatasaray « Gü- rih), Galatada: (Hidayet). Kurtuluşta: (Kurtuluş). Maçkada: (Feyzi). Beşiktaş- ta: (A Riza) Roğuriçi, Kaudıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (Ahmediye), Sariyerde: (A- sa0). Kadıköyünde: (Saadet - Osman Hulüsi). Büyükadada: (Halk)., Heybeli- de; (Halk). KAYIP: 1924 senesinde Beykoz Darül'ey- tam mektebinden aldığım — şahadetnanlemi kaybettim, yenisini alacağımdan — eskisinin hükmü yoktur. (1118) Gümrükler Başmüdüriyetinde İstanbul festivali münasebetile yapıla- cak spor hareketlerinin başında, şehrimi- zi üçüncü defa ziyaret edecek olan Çek- lerin meşhur «Slavya» takımının yapa- ği İki mühim maç gelir. Slavya memleket futboalünün inkişafın- da belli başlı ral oynamış bir takımdır. Galatasaray ve Fenerbahçe - klüpleri- nin teşebbüsile 1923 de ilk defa İstanbula gelmiş olan «Slavya» şehrimizde yaptığı üç maçı da mühim sayı farklarile kazan- mıştır. Galatasarayı 7-0, Altınorduyu 7-0, Fenerbahçeyi 10-1, üç klüp muhtelitini da 5-3 mağlüb etmiş ve hiçbir. Avrupa takımına nasib olmıyan buyyüksek neti- celerle memleketimizde unutulmaz - bir batıra bırakmıştır. Slavyanın İstanbulu ziyaretinden bir sene sonra ilk defa iştirak ettiğimiz 1924 Paris olimpiyadının futbol turnuvasında 'Türk milli takımı - Çekoslovak milli ta- kimile karşılaşmış ve takımımızın - çak güzel oynamasına rağmen Çekler, bizi 5-2 mağlüb etmişlerdi. Avrupada büyük bir nam ve şöhret yapan Çek futbol takımalrı o tarihten |sonra sık sık İstanbula geldiler. Moravska Slavya ve meşhur Sparta da şehrimizde güzel ve parlak maç yapan maruf Çek takımlarıdır. Merkezi Avrupada hatırı sayılır. fut- ların tertib ettiği «Dünya kupası» maç- kaların haricinde kalmışlardır. Şimdi ise Merkezi Avrupa maçlarında önlerine çı- kan takımı yenip durmaktadırlar. Slavya takımının bugünkü formu hak- kında bize kuvvetli bir fikir verecek olan İtalyanların Ambrosyana ile yaptıkları maç güzel ve parlak misaldir. Maruf İ- talyan takımını bu maçta 9-0 gibi çok |yüksek bir sayı farkile mağlüb ettiğine göre tam otuz gün sonra şehrimizde iki 'maç yapacak olan Slavyanın kuvveti i- çin fazla izahat vermeğe lüzum görmü- | yorum. | Mevsim tatili tçinde bulunan dört klü- bümüz, kuvveti cihana yayılmış olan Slavyaya karşı çok fena bir vaziyette çıkacakları için bugünden tezi yok ge- ceyi gündüze katıp çalışmaları icab ede- cektir. Haddi zatında otuz gün bu kadar mü- him bir maç için kâfi bir zaman değilse de, iyi ve ciddi bir mesai programı on, beş sene evvel bizi tanımış olan Slavya- ya karşı dayanabilmemizde bir hayli de röl oyniyabilir kanaatindeyim. Bizden Bekirlerin, Zekilerin, Nibadla- rın onlardan Ştapel, Çapek ve Vanikle- İrin yerlerini alan oyuncular bakalım on beş sene sonra yapılan bu üçüncü karşı- laşmada nasıl neticeler alacaklardır. Slavya ile yapacağımız maçın mühim ?husus:_vcllcr:;den biri de öon beş sene ev- vel Taksim stadında ilk maçı yapmış o- lan Çekler, bugün gene o stadda maç ya- pacaklar ve sahanın hâlâ eski hamam, eshi tas olduğunu görünce de biraz olsun bolcülerin başında olan Çekler, Fransız-| larında çok talihsiz bir oyunla müsaba- | Güneş - Galatasaray munhteliti &l için Taksim stadının ucube duvarla meçhuldür! Örmer Besim Tekirdağlı Babaeskili ibrahimle karşılaşıyor Pazar günü yapılacak ola: bu güreş çok heyecanlı olacaktır iBabaeskili Torahim Geçen hafta bir takım karışıklıklar do Tayısile tehir edilen serbest güreş bakaları pazar günü Taksim stadındi yapılacaktır, Serbest güreş müsabakalarının r) dolayısile Eyübde yağlı güreş müsal kası yapan Tekirdağlı Hüseyin ile Bab eskili İbrahim elli beş dakikalık mü bakada çok çetin bir Mmücadele yapmışl: ve neticede berabere kalmışlardır. Ötedenberi Tekirdağlı Hüseyine mey dan okuyan Babaeskili İbrahim, bu m' nasebetle fik defa serbest güreş müsab kasında Türkiye başpehlivanı Tekirdağ Hüseyin ile karşılaşacaktır. 'Tekirdağlı için bir izzeti nefis, Bab eskili İbrahim için de bir şöhret meseli olan bu müsabaka bu hususiyeti itibaril büyük bir ehemmiyeti halzdir. Amerikalı atletler İsveçde ilk müsabakalarını yaplılar Avrupada büyük birturneye çıkan merikalı atletler birinci müsabakayı İt veçte yapmışlardır. Amerikalı koşucu Venzhe bin beş yül: metrelik yarışta 3.49,4 gibi fevkalâde b derece almıştır. Müsabakalarda birinciliği kazanan &! letler şunlardır: 100 — Johnson 104 (Amerika) 400 — Mallat 47.8 (Amerika). 1500 — Venzhe 3494 (Amerika). 110 manla — Walcott 14.2 (Amerika)| Sırık atlama — Varoif 427 (Ameriks) Üç adım — Anderson 14.66 (İsveç). Gülle — Kreek 16.05 (Estonya). Disk — Kotkas 4.50.02 (Finlandiya).