l;ll'eııır.! Sovyet - Mançuko süren bir çarpışma Oldu ——— (Baştarafı T önci sayfada) — ker himayesinde 300 Sovyet askeri, dudu teşkil eden Ussui nehrini geç ler ve Yanlin ve Hsinhsingtin işgal ederek Manço evlerini ateşe vîı- mişlerdir. Japon kuvvetleri m.n'bı_ı_ ta- arruzda bulunmuş ve Sovyet kıt'alarını geri atmıştır. Çarpışma beş sadi sürmüş- tür, | Diğer taraftan Dömel ajansı da şu ha- beri ğışerrıneım-aıı: Gazetelerin Possort körfezini hudud muntakasından — alarak neşrettikleri haberlere göre, Sovyetler, dün, Kingçungun cenubu garbisinde Mançuko arazisine daha iki taarruz yap- mışlardır. Her iki Üefada da Sovyet a5- kerleri hudud muhafızları tarafından ge- Ti püskürtülmüştür. Bundan başka Mukdende tie bazı kari- şıklıklar çıktığı haber werilmektedir. Bu şehirde bulunan Japonlara ai bazı silâh ve mühimmat depolarında yangın çık- Mıştır. Yangın sebebleri ve karışıklıkla- rın mahiyeti hakkında henüz tafsilât yoktur. Pekinden bildirildiğine göre Şansi e- yaletinde bulunan Japon kıt'ıl.ıxmdı'n bir kısmı sür'atle Mançukoya Rönderil- Türk sporu namına (Baştarafı T inci sayfada) di. Büyük Britanya futbolünü idare eden <Futbol Asosiyeşin» in umumi kâtibi Mister Rous'ı bu maksadla ziyavet ıllı::ı. Ziyaret sebebini dinliyunb Mlm;; :ws toptan verdiği cevab şu oldu: —— ha:'î l'ıı:ilr):iyeık" gdönen — antrenörlerin hepsi şikiy('tçldlrler!ı Ben ise buna şü mukabelede dum: FaK aç «— Bizde futbol amatör bir teşkilâta bağlıdır ve amatör klüpler arasında oy- talebe, memur ve İş- bulun- nanır. Bu vaziy . ; cilerden teşekkül eden takımlarımız. si- zin antrenörlerin istediği şırşlu_ içinde çalışamıyorlar, memnuniyetsizlik bun- dan husule gelmiş olsa gerektir» dr_ıd.::]; Bu kısa görüşmeden sonra nrımız_d.-ı ınlışnmnmubk halledilmiş ve Mısl_er Rous iş bekliyen antrenörlerden beşini bana takdim etmişti. : Londradan İstanbula gelir £ B da gözüme kestirdiğim antrenürlerden bi- ri üzerinde arkadaşlarla da :nuı.:bıkbı):ı hp konturat işleri üzerinde mektu mağa başladık. Ben ber iş ©! İ Asosyeşinden dün hiç mektub aldım. elmez ora- ldu bitti derken. 'l"u!b_ol beklemediğim bir hududunda 5 Saat 37 Japon generali teknüde sevkedildi Tnkı;:n% — Aralarında 37 si general olmak üzere 105 Japon sübayı yeniden |tekaüde sevkedilmiştir. Maoskova 26 VA-A.) — Tas tıjansı bı!dı- Harbinden gelen haberlere göre, Japon polisinin kanunsuz hareketleri yü- zünden Sovyetler Birliği vatandaşları arasında nefret ve endişe ile heyecan artmaktadır. Ş San zamanlarda, Sovyet vı'.ındış.ırî ni Sovyet yatandaşlığını ı.crı( için — açı surette icbara teşebbüsleri çok fazlalaş- e halen faşlalaşmakta butunmuştur. i zamanda muhakkak u_hıı".ık Sovye_! watandaşları hakkında umümi bir katli- âm hareketi hazırlanmakta ve — Sovyet watandaşlarının oturduğu eviere polisler tarafından hususi işaretler konulmakta- dır. Beyaz Rus gazeteleri, açık süretle bu işaretlerin düşmanları tanımaya yar- dım edeceğini hiklirmekten çekinmemek- tedir. Bu hareketlerin Japon - Mançu makamlarının yalnız malümatı tahtında değil, fakat ayni zamanda müzaheret ve teşviki ile olduğu muhak- kaktır. Fakat Japon - Mançu mnkamılan. watandaşların — karşılıklı vızı,vıllcnı_ılııı mütekabiliyet esasına 3un tanzım edil- diğini herhalde nazarı dikkate almamış olsa gerektir, riyor: mış Ayni ağlanacak bir hal:: zarak Londraya döndüler. z Orada neler anlattıklarımı bıimlymm'ı.w olaydır. 1936 Berlin işti. m?hlıhı Ankarada yapılacak bir. maç veya bir takığı görüşmeler için davet e- dilen baş antrenör bazı mali şartlar ileri sürmüş, bu yüzden çıkan bir ihtilâftan sonra mevsim başında ve yarı yolda kon- turatı bozularak Londraya donmüştü. Evet, şu olmuş, şöyle olmuş, böyle ol- muştu... Bunları Türk sporu namına yü- zümüz kızarmadan hatırlıyamazken şim- di dayak attığımız, çalışmalarına imkân vermediğimiz antrenörlerin bir de para- larını gasbetmiş vaziyete giriyoruz, doğ- rusu bir bu eksikti. Gülmeli mi, ağlamalı mı? Ömer Besim Mısır Bahriye Nazırı ve Kralın yaveri şehrimize geliyor (Baştarafı 1 inci sayjada) rimizden beklenmekte olan Mısır Kralın yaveri Mah - Şehi bahriye Nazırı ve “|socuklarına yüzde on tenzilât 'SON POSTA Çocuğunuzu hangi ı mektebe vereceksiniz? Bütün mekteblerin kayıd ve kabul şartlarını veriyoruz Üniversite fakülteleri İstanbul Üniversitösine bağlı fakültelere, ancak tam devreli lise mezunlarından ol - güunlük imtihanlarında muvaffak olanlar ka- bul olunuyor. Kaydolmak ve devam etmek için hiç bir yaş kaydı yoklur. Bir fakülte - den veyahud ecnedi bir Üniversiteden me - zan olup da başka bir fakülteye girmek is- teyenler de kabul edilir. Ancak ayni zaman- da iki fakülteye birden devam etmek caiz değildir. Kayıd — muamelesine bir Eylülde başlanır, 30 Eylüle kadar devam olunur. 30 Eylülden sonra mürucaat edenler dekanlar meclisi kazarlle alınır. Kaydolunmak iste - yenler pullu bir istida ile rektörlüğe müra - ekat ederek girmek istedikleri fakülteyi tas- rih edeceklerdir. İstidaları ile beraber altı totograf, aşı kâğıdı, sihhat raporu, — nüfun kâğıdı veya tasdikli sureti, ikametgâh se - nedi ve olgunluk imtihanı — şahadetaamesi Yoraz edeceklerdir. Üniversitenin — edebiyat, fen, hukuk ve iktısad fakültesinde — tahsil müddeti dört sene, tıb fakültesinde P. C. N. kursu da dahil olduğu halde 6 senedir. * Galatasaray lisesi Derslere bir 'Teşrinlevvelde başlanır. Tuh- sil müddeti 12 senedir. Beş senesini iptidal sınıflar, dört senesini lise birinci ve son üç esini de lise ikinci devre sınıflar teşkil e- der. İptidal sınıflara ? - 12 yaşındaki ta - lebe alınır. Bundan yukarı — yaştakller lise el devre birinci sınıfa, yani altıncı sı - kabül edilir. Lise sınıflarına alımacak talebenin yaşları herhalde 12 ve bundan yu- kanı olmalıdır. 'Tedris ücreli Eylül, Kânunuevvel ve Mart aylarında ve üç müsavi taksitte verilmek ü- zere Tik kısım için 275, tâli kısım ve İhzari sınıflar için 300 liradır. Bir kurm — memur ılir. Kad%yiındd—hır ev yıkılırken döşeme altında fişekler hulundu (Baştarafı 1 inci sayfada) Altıy caddesinde eski Osman- h hânedanına aid harabh birkaç bina vardır. Bu binalardan birisi, yakın za- mana kadar inzibat karakolu — olarak kullanılımakta idi. Sen zamanlarda Ka- dıköy belediye mühendisliğince bun - ların maili inhidam oldüklarına dair erilen rapor üzerine binaların enka - zı bir müteahhide satılmıştır. Mütcah- hid de dün sabah binaları yıklınmağa başlamıştır. Odalardan birisinin döşe - me tahtaları sökülürken kazmanın ucu sert bir cisme tesadüf etmiş, biraz son- ra bunun çok eski zamandan kalma bir bonba olduğu anlaşılmıştır. Biraz son- ra döşeme tahtaları kaldırılıp altında- ki toprak kazılmağa başlanınca, çürü- müş çuvallar içinde binlerce tüfek mer misi de meydana çıkmış ve derhal hâ- (Baş tarafı 7 ünci sayjada) büranın yabancısıyım.. İki ay oldu me- muren geldim.. — Bilen yok mudur?.. — Bilmem, bir saruşturayıı Bitişik masada oturan Kılığı afeti yerinde bir adamdı bu.. Bilmesi lâzımdır düşüncesile sordum.. Olmadı... O da me- rak etmiş olacak ki, sormağa gitti... Am- ma bir daha da dönmedi.. Fazla bekleme- ğe de vaktimiz yok.. Malüm a, husust otomobille seyahat etmiyorum, eşya dö- lu kocaman bir kamyonla onlar bana de- ğil, ben onlara tabiim.. Şaka değil, İrana fabrika (!) yetiştirecekler.. Çabuk yola çıkmamız lâzım... İşte biz de çıktık.. ö İşte buraya «Kopdağı hanları» der- — Yani? — Yani, meşhur Kopdağının burası e- teğidir.. Şimdi burada bir mola verdik - ten sonra ha babam tırmanacağız.. — Bir kahve içelim. — Olur... — Hasan!! Hasan!!. — Buyurr!!.. — Bize kahvo getir... — Başüstüne... Kahveler geldi... Adamın elinde bir de Bazoz şişesi gibi bir şişe vardı.. — © nedir? — Maden suyu — Aman ne iyi, ne maden suyu bu? — Bayağı maden suyu işte.. — Canım adı ne?, Kisarna mı, Afyon mu' — Bu Afyon mafyon değil. Hem bu - nun ismi de yok.. Tâ şuradan kayaların arasından çıkıyor.. Ben Rizeden — gelip $ yıldanberi konuşmıyan ve gülmiyen garib adam Biga, (Hususi) — Şehrimize bağlı Kocagür köyünde sekiz senedenberi sa- Bir ve dilsiz olmadığı halde hiç kimse ile tek bir lâf konuşmıyan ve hiç gül- miyen bir adam yaşamaktadır. Bu a- damın ismi Veli Tatardır, daima etra- fma bön bön bakar, yatmayı çok sever, bu yüzden de ömrünün çoğunu yatakta geçirmiştir. Karısı tarafından hazırla- nan yemeği tek başma, gizlice yer, ye- mek esnasında kendisine bakıldığını hissederse derhal sıçrar ve yatağına sokularak saklanır. Bu yüzden aç kal- dığı bile olmuştur. Kaf Dağının arkası € burada kahve açtığım zaman köylüler «acı su> diye bir şeyden bahsediyorlardı Merak edip gidip baktım. Bizim maden suyu dediğimiz şey işte.. Şimdi iki üç şişe tedarik ettim. Gelen geçen yolcula » ra veriyorum.. Köylüler de şaşıyorlar; Bunu nasıl içiyorlar, diye., İstersen ııçlı— yım da iç! ğ — Aç ya. — Patttit... — O ne yahu!!?.. — Gazozlu bayım, gazozlu... k Ben bu kadar kuvvetli ve bu kadar şiddetli patlıyan maden suyu Avrupa K nın hiç bir yerinde görmedim.. En kuv « vetlisini Moskovada içmiştim.. Kafkas « yadan geliyor, demişlerdi. Amma o da böyle değildi... 4 Hey güzel yurdum hey!.. Böyle nadi de şeyleri bağrında saklayıp bizlere gös- termiyecek kadar hasis değilsin.. Amma ne edelim ki: Bahşettiğin nimetin rini bilip ondan istifade çarelerini asır « Tarca düşünmemişiz.. Esasen bu yerle bizim değilmiş ki.. Şimdi seni benimse dik artık... Gücümüzün yettiği kadar lü- tüflerinden istifadeye çalışıyoruz... Sen öyle cömerd ve öyle zenginsin ki: Bize #erptiğin nimetleri toplamağa yetişemi. yoruz bile... Amma çoğu gitti, azı kaldı. artık.. Bundan sonra biz sana bakacak, sen bizi besliyeceksin... İşte bunu yapar bilmek için değil mi ki, sırtında yor yer *mektebler açıyor, cahil evlâdlarının 10 « runlarını bilgiye, saadete doğru yollu » yoruz... Çok değil.. Az bir zaman sonra sana da uğrıyacaklardır... Vasfi R. Zobu Erzurumda Yeni inşaat BErzurum 26 (AA.) — Bu sene, vilâyetinin en mühim iş yıllarından biri alae caktır. Başlanan büyük yapı ve imar işleri Çok ileri safhalar arzetmektedir. — Vilâyetin — hususi büdessinden ve imar birliğinden girle gilen işler, dokuz yüz bin lirayı geçmektedir. Bu meyanda birisi merkezde on beş sınıflı irmi dokuzu nahiye ve küylerde beşer, 1 otuz ilk okulla, iki yüz bin lira- hk büyük sincma, Erzurum şehrinin elek - triği, betonarme köprü ve menfetler, pari kaldırımlar, doğumevi, nümune evleri, sıfı istasyonları, Kaymakam ve nahiye müdür. leri konakları, parklar, büyük fidanlıklar ve teferrünti olmak üzere üzerinde — ç: doksan dört parça büyük inşaat vardır. N Evdekiler kır işlerine gttiği zaman Veli yatağından kalkıyor, evde ne bu- lursa yiyor, sonra yeniden gidip yatır yor. Yatağı da karısından ayrıdır. Ba- zan karısının yanana sokulduğu, bir ço- cuk gibi kendisine yaltaklandığı ve o- nun efinden yemek yediği vakidir. Kendisine ne zaman bakılsa yatağı içinde gözleri kapalıdır. Fakat uyuyup uyumadığı belli değildir. Harc ve para Cezaları hakkında — Vekâletin bir tamimi Ankara 26 (Hususi) — Hare ve p Ta cezalarının ne süretle alınacağı kında Adliye Vekâleti alâkadarlara şu tamimi göndermiştir: j Hürriyeti bağlayıcı ceza ile birlikte * Nisan bidayetinde kendisile 5 görijşîlx: ğüm zaman bana ilk söz olarak ı_T;ır ğ yeden dânen antrenörlerin hepsı şikâiye' İcak ve Soradlk çidir» diyen Mister Rous, mektubunda n TİRRLA sda yama| Amerikanın genç «— Sizin klübe antrenör — 9ön lermei K maliye nazırı için çok çalıştım, mâmuf_'m“î;';: hemen hepsi Türkiyeden '*f“’*_','l_m No (Baş tarafı 7 inci sayfada) nörlerden aldıkları malümat Ü” için babası ona, bilhassa Velinin yaz mevsiminde garabeti a-|hükmedilen para cezası ve harcın zalır, Bazan bir fki ay muntazaman köy | siline başlanmak için hürriyeti bağla- kahvesine çıktığı olur. Fakat gene hiç|yıcı cezanın infaz edilmesini beklem konuşmaz, gülmez, yalnız bön bön ba- | mecburiyeti hakkında mevzuatımızd kar. Veli yanında konuşulan her şeyi | hususi bir hüküm mevcud olmamasına anlıyor, fakat hissiz kalıyor. Hattâ a-|binaen bu gibi ceza mahkümiyetli leyhinde bile bulunulsa susuyor, ço- | kat'ileştiği takdirde hürriyeti bağlayıcı cuklarının yaramazlıklarına ses çıkar- |cezanın infazına başlanmakla bera - miyor, ber para cezası ile harca aid olan kıs - "|diseden zabıta haberdar edilmiştir. Fi- şeklerin ve bombanın umumi harbden kaldığına ihtimal verilmektedir. Zabı- ta tahkikata devam etmektedir. ingiliz Başvekili Çek, Çin - Japon ve ispanya damza paşa mera! Bd birkaç gün kalacaktır. y A semediler, Hattâ entre-| adam olduğu Kai Te $ k 3 u N gaa Te St GU klaple 10 İngili çara nlerine d M 7 GS lmeselelerinden bahSetli oe nebat bem, vücedi mğlanan | da Serbal intez işin iâma İi - Tirası alacağı olduğunu. Dere T e e ai yapmak istedi Baban ea AA McU Bi Yardır. ŞAİ ; M:::.:ı );:::: ::"meiıtuhn göre bizim | tav'ın “hkmhwamîmî f:;:xnıg;:::lulnwun—eîu'b'ın ı;:.ı:.q : AA Banem Sole aa biya w:.ı;hd:m antrenör mîn;:“ fakat mavatlak olamadı (sının da mer'iyete girmiyeceğini ilve Emet'in imarı için istimlâklere hlşıalld' GA EE S gnn | K a a aa a ea eti tüt Çi ha | ÇS ( Teti * BÜREAARRRE GT tahmin edebilirdik. Çünkü: apkİ Ka D1 ve nüfuzlu gördüğünü kabul et-İbine intikal ettirerek, Çine istikraz ya-| SÜ — Öüst beede çf LN senesinde Taksim stadında yi iyetinde kalmıştır. Hmadığını fakat bu memlekete yar - 1933 da | mek mu:hıı!'?“"ğ_,___ D v rı üzerindeki çalış- lan Galatasaray - Fonerbahçe — maçın! Te dıra için başka çareler düşünülmekte Saz e —| o LARNR SÜyNN ee aa Ka a mberlayn gilterenin — silâhlanma | Mel ur, Sön Umîadın geldikten'bir ay sonra Iİ" (Baş tarafı 7 inci sayfada) hnş:krııno temas ederek memleketin çok |Yaptırılan memle - en mühim maçı seyreden Galatesarayı | —D L Ve ti küreğinin ortasına kes- | kuyyetli olduğunu ve sulh için çalışıl- |ket haritasına göre & antrenörü Padifut balkonun ğ""”d:_d““ kin ve sivri bir şey batmış, başı dön -| akla beraber İngiliz rnenfaatlerinin ve | istimlâk — işlerine mali hayretle o pârlak dö""!“:::r ;,: müş, dizginleri sımsıkı tutan eller gev -| ha yrağının şerefinin çiğnenilmesine asla | başlanmıştır. Şim « ken, Fenerbahçe öyüncületini gl şemişti. Kuvvetli bir el anu omuzun -| , 5, verilmiyeceğini de söylemiştir. |diye kadar iki ek -« hızla koşup gelmiş ve ağzında "î“m'_“: dan itti, çalıların arasına M dü -| — Muhalefet lbderlenndfn Atli ve Ar«İmekçi dükkânı, 1 'şaşkın şaşkın etrafına bakman an! rdü. Timurtaş gözlerini son bir kuv - şibald Sinkler, Başvekilin beyanatının İterzi — dükkânı, 6 noktalarını tenkid etmişlerdir. gNa açi T Ya e atıma baktı. O, birdenbire Gamalı Haç taşıyanlar bir yumruk atıp balkona £ Landraya | misli hızlanarak uzaklaşıyordu ve A bakkal ve | yazıha- O yumruktan sonra Padifut y he istimlâk olunmuş döndü. Herhalde: <dİşini yıçıa;kll:ııırîız :::m“:de kanlı hançerini hâlâ elinde tu -| — prag 26 (A.A.) — Zabıla, — Düşko | ve ae ne için geldin?» diyenlere bir tan genç ve yakışıklı uşak vardı. — | mıntakasında ceketlerinin iç tarafın -| , L b L lak hikâyeler anlatmıştır. muhtelif| “Mehmed Çelebinin süvarileri yetişti -| da ufacık gamalı haçlar tasıyan. bir ta- || | Ci L D A ; K Taki futbol h'd"”y"un“; mam: — |Jer. Timurtaşı Şehzadenin önüne 30;"’ *İkım Henlaynistler yakalamıştır. Hal - Yepözdlilünz — — ” — — . tarihlerde getirdiği Sleyt ve Pegnam: | L e N Cölebi önüm başını kes - (buki bu haçın taşınması Çekoslovak -/” p a L elerde “met bambaşka Ve çok güzel bir çeti e saltanat süren en bü- | /a ga yasaktır. Henlayn taraftarı iki me «— Milli takım için program yok, gönder- | yur bü haçları tevzi ettiklerinden do - Kaflı a R kolu bağlı sokak sokak dolaşıp düruyo- ra veriyorsunuz!> de- üle b kınmış olacaktır. tirdi ve Edirnedi ; Yukarıdaki resimde Emet belediye bina: kardeşi Süleyman Çelebiye b di Kat Sâk MÜĞ , “Kadircen görülmekti M