karı mesi tehlikes olursa ols: i, nu, fırsat bulup prense S0y ar mı?.. Belki de!.. Ziyan yok. Gem ki ruhum ona bdı:kn?dı, oT tehdid edebilecek her vehmi, her T söylemiye mecb, y Prens hâlâ meydanda küçük vapür içinde sank' y n âleme yiz, onlar Parisin güneş Afrikanın bilmediğimiz şe ne varıncaya kadar ra hâkim.. dilleri olsâydı. yazmazlardı. Serin bir rüzgâ narirn vücudünü okşuy tuğumda, ana kucağının unu beşiğini andıran masum bir 'h“xki;î:e' Güvertede benden başka hıç_ n yok. Çıktığımı gören n]mıdığ( için &r :iım'da bekliyen çifte çifte hıımc(::ır Bile.. şa dakika dağ b:ış'.mii: knmsı:; alan yetim çoban kadar yâ ıfım! D âü-nleı:imin baş uyuşturucu gukm lufc Tinden sonra bu ne hoş bir sü ir ğ Ansizin titredim. Yanıbaşımdı gölge. kaçmnk istedi, )'aıînlı'ııdı. îî:ı).ı;;' ül. im, Etrafı kollama h. yağ birdenbi tesadüf!.. en vahşi kö” bin bir diya” ne tarihler cisinin âr, Akdeniz inı yor. Sallarlan 1 (ının — unutulm B T 1 ye bulutjara karıştı. Bir kadın sesi: — — Prenses, korkima; Hâve etti — Sizinli : satını arıyan b_ir dı:s — Nistenberi mi. —— —Evet, Çünkü geldiği rendik!.. Bir mı ce ziyareti. — Siz.,, Prensin nız?. — Evet. y — İsteğinize rağmen n ce konuşmadınız? # #at — Fırsat bulamadım, FM*S;,Z&; deniz — ini in snlanlapndş ee başka bir kadınım gezebilmesi m kün mü ki? — Şu halde başka — Yüz kadın!. ue — Peki ama... Buntar ... Bi -e m;ıd saraylarının hizmetkârları Tubaf ıyınız!.. Bir kadınl. Nistenberi konuşmak fır- ınizi orada Öğ- uamma: Beklenilmedik bir gee adamlarından mısı” e diye günler- kadın var mi?. yalandır. dolu olmakla beraber îî:î i, tek odalığı bile yoktur. — - . rî;' îı birisi buna belki sevinirdi. Ben s bir endişe duydum: 'Türkoeyi nası) olup da bu kadar ':'Ze kemmel konuştuğunu sormağa d.ıı- vakit bulamadığım Kadın ansızın rakladı... Sesinin titrediğini farkeder . Prens serbest de“ « dedi.. labı, Kreli — ÇU K ütün bu harem ğildir ve bi çeye n — Hangi kraliçeye — Kraliçe. Sözünü a ar çanıbaşımızda bi ğ slığın yar- âıag".;n lişşm.im ve titredim. İri bir 'îh;::n linin gözleri, birer canavar feneri yanıba: — Yerine!.. ç Diye haykırdı bir ses. nuşan kadın, islik çalan ğırdım: daireleri arasında kayboldu. Bağır eee 2 ;;aml:yamadı. Birdenbire avayı bir Benimle ko” İri bir Hindli gözleri birer canavar gi bi parlıyarak yanı başımızda belirdi ilmez insanlarla tanışmanıza bir Wengcl olmak değil midir, prenses?... lerini yakaladım. Yarı gülümseyen | * gözlerinde samimiyetin sanki sahte bir | yanmı bulmağı : — Prenses, alkdığım emri yerine g: tirmeğe mecburum. Esirlere, efe lerle konuşmak salâhiyeti verilmemiş- Bütün sinirlerim donmuş r Ellerinde kırbac, esir i- köle besliyen insanlar, âmirlerin sözünü dinlemeğe — mecbur- (Siz, modern cemiyetlerin en gözde bir durlar. Bu kaide bozulmasın!. Jinsanısınız. Nasıl oluyor da, Bunu söyliyen prens idi. Prens, acı acı güldü: — Ya bu kadın?... diye baykırdım.| — Oturalım. — Bir delidirt... El çırptı. İki hizmetkâr, karanlıklar lara::nda birer hayalet gibi fırlayıver- | di. Bir işaret. | (Arkası var) Niğde tahrirat kalemin darağacı altında biten || Devlet kapısında e de başlayıp İstanbulda memuriyet hayatı: 42 Ii yıl Yazan: Eski Dahiliye Nazırı veeski meb'us Ebubekir Hâzım Yazanı Vedna Veti |Abdürrahman paşa için söylenenler çoktu. Birisi! “ Allah selâmet versi n, paşamız bir demir leblebidir, 3 senede 4 mühürdar kaçırdı ! ,, diyordu Biz, bir dağdan bir çok ve ye rine pek yakın olan zikzaklarla yarım saatte indikten sonra, Hüseyin, kira-, aıya: — Ahmed ağa, dedi, telgrafın neden bu kadar çabuk gittiğini ben şimdi an- |Y ladım. Baksana, bizim döne döne bir saatte indiğimiz dağdan, telgraf, üç, beş direkle iniverdi! Kestirmeden gi- | diyor! Niğdede telgraf var. Fakat mü- |t dürü yalancı bir adam. Bizim bey| Konyada iken, babası benimle bir kâğıd gönderdi ve — Bu telğraf acı hemen çekil-| mesini rica etliğimi üre söyle, de- di. Söyledim. Müdür: — İşte çekiyorum, cevabını vererek makineyi tıkırdatmağa başladı. Hemen aşağı koştum. Kâğıdın nasıl geçin gi- deceğini görmek için sokakta boyuna © bekledim. Ne kâğıd geçti, ne de başka bir şey! Bıraktım, geldim. Bu akıllı Hüseyini, iki ay sonra bâ- bama yazdığım şu mektubla Niğdeye gönderdim. «Hüsey T n duru ata teslimen dı Mübarek ellerinizden Li ve hürmetle öperim.» de kılin- k iştiyak —İ17— VALİ ABDURRAHMAN PAŞA 1885 senesi martının başında tekrar Kastamonuya vardım, Kışın en şiddet- Vernin seksen günde atinde tesadüf meşakkatin dörtte birinden ziyade idi. Senelik muhar Selmanağa mahaltlesinde Kuaracaahmed caddesinde 79/91 numaralı dükkân 939 ve M0 senesi Mayıs sonuna kadar kiraya verilmek üÜzere açık artırmaya konulmuştur. Şartnamosı Levazım Müdürlüğünde gürülebilir. İstekli olanlar 4 lira 05 kuruşluk ilk teminat mektub veya makbuzu ile 8/8/938 Pazartesi günü saat 11 de Daimi Encümende bulun- malıdırlar. (B) — 4639) YA Büyükdere meyva fidanlığı için almacak bir tane kamyon açık eksiltmeye ko- nulmuş ise de belli ihale gününde giren bulunmadığından eksiltme 29/7/938 Cu- ma gününe' uzatılmıştır. Buna 2750 lira bedel tahmin edilmiştir. Şartnamesi Le- vazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 numaralı kanunda yazılı vesika ve 206 lira 25 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber yukarıda yazılı günde saat 11 de Daimi Encümende bulunmalıdırlar. — (İ) — (4640) BAA Keşif bedeli 6354 lira 38 kuruş olan Kadıköy 11 inci mektebinin tamiri açık ek- siltmeye konulmuştur. Keşif evrakile şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görü- lebilir. İstekliler 2490 No. h kanunda yazılı vesikadan başka en z 5 bin liralık bu işe benzer iş yaptığına ve eksilimeden bir hafta evveline kadar Nafın Müdür- alacakları fen ehliyet vesikasile 476 lira 58 kuruşluk ilk teminat mak- <at 11 de Dalmi Encüâmende Sİnekleri FLIT İLB ÖLDÜRÜNÜZ FLİT daima ÖLDÜRÜR £ N, Gülam, Yaymda'Ma | İştania, Kardan, soğuktan ziyade müntazam yolsuzluktan, nakil vasstalarının ipti- dailiğinden, kasabalara tesadüf etmi - yen konaklarda, köy odalarında, ya- hud ahır kabilinden hanlarda gecele - mek sefaletinden çok müuazzep olmüş- tum. Abdurrahman paşa, beni umduğum- dan çok ziyade necibane iltifatlarla | kabul etti. Yalnız geldiğim için, vali odasının yanında bulunan bir - odayı| bana verdirdi. O zaman takriben kırk ık altı yaşlarında bulunan paşanın, vücudü gürbüz ve kaşları siyah olmasına rağ- men, saçı, sakalı, bıyığı tamamile ağar- mıştı. Böylece, pembe yanakları, etrafına kar yağmış bir güz elmasına dönmüş, siması vakur bir güzellik almıştı. Görenlere, mutlaka hürmet hissi ve- ren yüzünün mehabetini, esbak Baş kil (Sadrâzam) unvanı da artır- maktan heli kalmıyordu sanırım. O zamanlardanberi rüyalarımda gör- düğüm üç insan, babam, Said ve Ab- durrahman paşalardır. Her üçü de bir- birine istihale ederler, Hasan Fehmi paşanın bunlara ilti- hak etmemesi, yanında birkaç ay ka- mamdan ileri geliyor zannederim. Konyadan Kastamonuya gelinceye kadar uğradığım hnahiye, kaza, Jliva merkezlerinde Abdurrahman paşanın iffeti kadar azametinden de bahsedi- yorlar: — Allah yardımcınız olsun, “diyar- lardı. Ol için paşanın, yalnız ilk gör- düğüm değil, tamamile alışını kadar, karşısına çıktıkca yüreğimde bir çarpınlı duyuyardum. Paşanın eski adamlarından olan def- teri hakani müdürü Reşid beyin ikide, birde: — Allah selâmet versin, paşamız bir demir leblebidir, üç senede dört mü- hürdar kaçırdı, demesi de beni büsbü- tün tedhiş ediyordu. Paşa, yalnız, uyumak ve abdest al- mak için harem dairesine gider, nama- z, ekseriyetle, vilâyet dairesindeki mescidde cemaatle kılardı. Sabah kah- valtısından mâda yemeklerini de kala- | balıkla yerdi. Sofrada en az sekiz, on | telgrafhaneye in, burada lâzım olmiyacağı İk İe'si ve halk şarkıları (Ferah feza Sadece söfra cemaatine mazların - ekseri namaz borelarımı bitmez (Tesbih namazları) ile bol rını vali oda- imamlık n benim içim celik entarisli ncu Şam hurkası, sılmış, kolalanmış — ük ve kısa püsküllü takkesi, sesinin ği, süreleri Arab şivesile okumar eti iİle o kadar mudhikti ki gülüp namazı bozmamak için kendimi, vakit ında bulunduğu ve meclise riyaseli arda tezahür ediyor gibi i, yanında şatranç oynadığır gülünç fıkralar söyle- bahleyin makamına ah setre, hiç olmazsa siyah ceket giymek mecburiyetinde » dik, Abdurrahman paşa, yalnız gündüz- leri değil, geceleri de alaturka saat buçuk, beşe m büyük de üşarünileyh kadar fikir ve zamanını ne hasretmiş bir zala rastgel: medim, Başvekâlette bulunduktan sonra Kase — tamonuya — gönderilen Abdurrahman — paşada, bütün emsalinde görülen küs- künlük eseri hiç hissolunmazdı, ' Mektubecu akşamdan sonra yazı işler — y imek kabiliyetini kaybet4 esna olmak üzere beni, isinin iki kâtibi ile mektubi kalemi müsevvidlerinden Ahmed Rıfat beyi (1) insalsızca çalıştırırdı. (Arkası var) (D Ahmed Rıfat, İzmir. mektubeuluğun Bugünkü program İSTANBUL 20 Temmuz 1938 Çarşamba ÖĞLE NEŞRİYATI: <$ M30: Plâkla Türk müsikisi, 1450: Havüa fiz. 15.06: Plâkla Türk musikisi. 15.30: Muhe — telif plâk neşriyatı. AKŞAM NEŞRİYATI: vi 18.30: Plâkla dans musikisi. 1850: Nihas Asım ve arkadaşları tarafından Türk müsle ve Ma- hur), 19.20; Konlerans; Bayoğlu Halkevi nü- — mına, Cemal Günk (Halkın be.led.l.,!n karşı vazifeleri), 19.55: Borsa haberleri, 202 Saat üyarı: Grenviç rasadhanesinden nake len. Şehir Bandasu: Cemlil Dölener idarem — ginde 2040: Hava raporu, 2043: Ömer Rıza Doğru! terafından arabca söylev. 21; Şan: Bedriye Tüzün. Stüdyo orkestrası refakati- Ö: Tahsin Karakuş ve arkadaşları tak rafından Türk musikisi (Hlcaskür fashı). 22. 10; Müzik ve varyete: — Tepebaşı — Bolediye bahçesinden naklen. 2250: Son haberler ve — ertesi günün programı. 23: Saat Ayarı. aarn ANKARA 20 Temmux 1938 Çarşamba ÖĞLE NEŞRİYATI: 1430, Karışık plâk neşriyatı. 14 50: Plükla — Türk musikisi ve halk şarkıları. 15.15: Ajans haberleri. AKŞAM NEŞRİYATI: ğ 18.30; Plâkla dans müsikisi, 1915: Türk musikisi (Hikmet Rıza), 2000: Saat âyarı ve Arabca noşriyat, 20.15: Türk müsikisi (Mak- bule), 21.00: Konferans (Şakir Kuraçayı, kişi bulunurdu. (Vekiliharce) demek ©- ZL15: Stüdyo salon orkestrası, 22 00; haberleri. e M