Nevseruisine gidelim, fakat böyle yanlış kararlarla ne re lmilel sergisi Beree dı. Sergide Nevyork 5 men -iştirakimiz kararlaş 80,000 metre murabbalık ge bir d;î:,- Türkiye paviyonu kurulacak; memle timizin cumhuriyet devrinde yaptıkları burada yeni dünya halkına anlatılaı ı.:. tanda, mahalli kıyafetlerile Ay- rın da sergide yer almalarına iştir. Bu karar üzerinde bazı rımızın ikaz ve irşadile düşün- şey şu oldu: gibi, memleketimi Amerika bol b prlan bir diyarda köylü kıyafetleri: y görünmeleri doğru bir hareket M almak istediğim münevyerl. Türk he cemiyeti yoloğg Fethi Erden diyor ki: — i <— Şarkın en fena, en kölü vaziyet- lerini bütün garblılar senc -rdcınbı*n teş- ve bu arada bizi âdeta alaya özl . 'Türk denince onların gözle- kuşağı olan ve mezar- yİZ mleri dostlük ve umumi kâtibi doktor bakteri - rine yalağanı ve hklarda dilenen insanlar gelir. Biz, artık bu şekildeki propagandalar- dan bıklık, usandık. Bizim uıılı'rdın hıî farklı olmadığımızı ve büyük bir lııh—ğn geçirdiğimizi anlatmamız ıca_b “'f HvRRa iptidal bir şekilde giyinmiş bir köylü n nı orada te etmekle inkil zın bü- edilemez. yaletler, rde, amlarda yer alır. bizi çok halde onla ve onlar gibi ü lat - ler olduğumuzu an medeni bir kı- az tanıyan bir gibi çalı - in- gibi kılâbsever kimse' mak için daha modern Ve lıkla ortaya çıkmalıyız. Fikr , Ameril i İ rin kayafeti ile giğer bir şehrin 4 VO ttirilmek istensin. Eğer kızlarımız. seyreltir r Bu mülâhaza warid bulunsaydı, meselâ daha y de bir hareket olmak â - î:o c“-n.[ı—rıımn de teşhiri dcab ederdi. Ben Amerikadaki sergiy çok iy lı.ıa_rı bilen, bir Amerikalı ile konuştuğu vakit onun retini mucib olacak dı-ıîcede kültür seviyesini haiz bulunan kız şn.; mazım - hangi vilâyet ahalisi usnl;._:;_ olsun - gönderilmesinin çoök faydi cağına kanilm.» Bay Reşid Saffet A- bana şunları söyledi: sine kızlarımızın Ay- derllip gönde - ye kat'i fikrim ekspozisyon Ü- etler pavyo - 'Turing klüb reisi tabinen bu hususta «— Nevyork sergi din köylü kıyafeti ile gön' rilmiyec v yoktur. Ancak 1837 P: niverselinde Fransanın €Y 4 nunda ve İtalyanın mrşlıur_!:dunlnîs;;:" iş gören kızların yerli kıı_'uî er giymiş olduklarını herkes görmüştü. Bununla berabher, t(zılyam?r:ı"n yafetlerini göstermelerile Türk'er . ki kıyafetlerin! ghsıeımclcn &n fark vardır. Türkiyenin ”?:n:'mi: gandanın büsbütün başka bir ıh f.ıyılıîı ka bir zihniyetle yapılması dal iıı dlık: 4 olur. Maksadımız, yalniz nazar © ;kn celbetmek değil, kendi eh'ımızr.Amo' i efkârını imale cihetine T atuf ;S"ıür:lw tile ne olduğumuzdan ziyade, u.,'en-ıh olmak istediğimizi gunex:nfk ger a Ayni zamanda, güzel san îilı mlw'u ğ yeni, eski ve bilhassa eski güzel ;h ğ nelerimizi göz önünde tutmalıyız. solâ Dolmabahçedeki Tarih sergisinden birçok eserleri koleksiyon lı_;ı'ıındc Ne_v; yorkta teşhir etmemiz, zengin ınedmî - yetimiz hakkında Amerikalılara pek iyi bir fikir verebilir.» * Avukat Salâhaddin Arif Merey de ayni fikirleri tekid ediyor: e— Amerika gibi hc:(:nv ığımız, bilâkis y İ ::x?gükşînnhkunn ithamı ?“md.vik:ğı dığımız bir memlekette, kulıılr_ s;— .Vj T yüksek Türk kızını gdünün _değllı kuâr;ğ— nün medeni kıyafeti ile teşhir etme rudur, ö teti, bizim ne olduğumuzu, Nâ> Köy kıyafeti, 1 bir kılıkla gezip dö sıl yaşadığımızı, nası 4 Z ü lar için bir cazibe laştığımızı bilen insanlar * > ., Fakat, orada bü esva u'"—” cd:_hilr öwenle - getirecek midir? hemen hiç ta- anlış zanların sleyhimizde |3 ti | yapamıyor! ye ' değil! rüyorsunuz ya? Hâlâ vahşi birer mahlük olmaktan kurtulamamışlar!» dedirtmek fırsatını da vermiş olacağız. Onun için, köylü kıyafeti ile Nevyork sergisine İş - tirak etmemizin aleyhindeyım!e * Eski şehremini operatör Emin Erku - hun kızı Bayan Hürrem Erkul da, fikirle- a şekilde izah ediyor: timizde bi | sini $ l | — Memleke oldu. Biz de, A olmıyan bir se amadığımız Âmer katin böyle olduğunu, şa vo maalesef zannedildiği gibi Hlüklar olmadığımızı isbat et- nize geçti diy rgiye köy ük bir inkılâb dük. Se iki kıyafetleri muhafaza let miyiz k ede - Biz, hâlâ bu esi eden, bu şekilde giyinen bi ki, sergiye köylü kılığı il lim? Hi ç Bana kalırsa Nevyork sergisin derilen kızlarımız, bir kaç lisana âşina yüksek kültür sahibi, giyinmesini bilen ve her türlü muaşeret kaidelerine vuku- fu olan İstanbullu, İzmirli veya bir baş- ka şehirli âile kızlarından seçilmelidir. Aksi takdirde, Nâsreddin Hoca gibi, üs. tünde oturduğumuz ağacın dalın! kesen bir insan vaziyetine düşmüş olacağız'» Sabih Alaçamı Baylar, dinleyelim, Beşiktaşı kuran ve yaşatanlar konuşuyor (Baştarafı 5 inci sayfada) Demek istiyorum ki, cemiyetin as - tığını itdiren ve onun yerine, dilediğir ni bügün 'talik eden ferd, hiç — şüphe etmesin ki, yarın tarih huzurunda ay - n yet tarafından daha süs- lü ve daha cazib olarak şerefle yerine asılacaktır. * Süleymaniye Teamli nasıl bir, sem- Hn camil mânasını ifade — etme - yip, bütün bir milletin — varlığını anlatan bir âbide ve isim ise — «Şeref Stadının» da ismi ayni noktadan mü - talea edilmeğe değer. Bu stadın bânisi Şereftir. Cemiyet, ona Şeref demiştir. Tramvay kumpanyası, Şirketi Hay- riye, biletlerinde istasyon durağı ola - yak bu stadı «Şeref> diye kaydetmiş - ünaenaleyh ferd tarafından uydu- erine asılan levhanın ismi ne «Şe - yefe diye yâd edecek vo «Şerefs ismile ra acırım... Eski Futbol Ajanı Diyor ki: Eski futbol ajanı avukat Abdullah da fikrini şöyle izah etti: «— Ne 0, ne de bu! Bütün mesele bu işi beceremi , — becerikli ve azimkâr Şeref gibi insanları çekeme - « O yaptı, bunlar yapamadı ve lar. Mesele bundan ibaret - yanla: meleridi tir.» Beşiktaş kaptanı Hüsnü ne diyor? Beşiktaşın en emektar oyuncusu ve tak:m kaptanı Hüsnü diyor ki: «— İsabetli bir iş yaptınız. Hakikat çok kısa bir zamanda meydana çıka - caktır.» Bir Sovyet tayyareci rökor kırdı Moskova 19 (A.A.) — Tayyareci Ka- rataşef 17 Temmuzda iki kişilik bir örle yanında bir yolcu olduğu hal- de Moskovadan hareketle Uşnia civa - rında yere inmek suretile 640 kilomet. yelik bir uçuş yapmıştır. 15 Mayısda gene Sovyet tayyarecisi — İlçenko'nun 552 kilometre 100 metre olarak tesis ettiği doğru hat üzerinde enternasyo * nal mesafe rökorunu kırmıştır. —M7——— Pul ve kıymetli kâğıdlar ara 19 (Hususi) — Maliye Ve- yiler SÖON POSTA Mustafa Kemaldir ,, İngiliz hükümdarları dün Fransaya ne vakittenberi beklenilen ve hazırlanılan resmi ziyaretlerini yaptılar, ve telgraf haberlerimiz arasında — okuyacaksınız, Fransız milletinin misli görülmemiş se « vinci ile karşılandılar. İngiliz hükümdarlarının pek kısa sü - recek olan bu ziyareti esnasında şerefle- rine yapılacak muhtelif törenlerde ha - zar bulunduktan başka Anzakların Fran- sız topraklarında ihtiyar ettikleri feda - | kârlıkları hatırlatmak üzere Vilier - Bre- tonnoda y mine de pılan. âbidenin açılma merasi- aset edeceklerdir. izcede Avustralya ve Yeni Zelânda kolordı mânasına -gelefi bir cümlenin ilk harflerini almak suretile yapılmış bir kelimedir. Avustralya ve Yeni Zelânda kolardı Anzak dildi ve ilk ateşe de 25 nisan 1915 günü Çanakkalede karaya çıktığı zaman girdi. | «|rasim yapılır, ölüler hatıçlanır, amıdlar Bunun içindir ki 25 nisan 1915 tarihi A - vustralya ile Yeni Zelândadâ bir şeref günüdür, Ö gün bütün memlekette mo - süslenir. Avustralya ve Yeni Zelânde kolordusu Çanakkaleden çekildikten sonra Fransa- ya yollanmış, Alman cephesinde kullanıl- mıştı. Şimdi bu kolordunun hatırasın taziz için yapılan anıd münasebetile tabif muhtelif hatıralar nakledilmektedir. İşte| size Jour gazetesinde çıkmış olan bir ma-| kaleden alınmış bir kaç salır: ginlemekten vazgeçerek talihlerini — bir genç miralaya, Mustafa Kemale tevdi et-| memiş olsalardı, Anzak askeri harbi ka-| zanacaktı, Mustafa Kemal şimdi Türkiye Reisicumhuru olan Atatürktür.» İt'vrupanın en taze dedikodusu (Baştarafı 2 inci sayfada) vardır: Birincisi siyaset sahasında dast- luklarının hududunu kabil olduğu kadar genişletmektir. Bir fazla doştluk, bir faz- la sulh kuvveti demektir; şu halde Tür - büyük muhârebenin ilk yılında teşkil e- |Ğ — Eğer Türkler Alman nasihatlerini | « “Çanakkaleyi kurtaran' Hind kadını hakkında bilmediğimiz şeyler (Baş tarafı 7 inci sayfada) veren de gene erkektir. Hindli kadın çok hisli ve çok uysaldır. O, bütün manasile kendini aşkına verir, Anlıyorsunuz değil mi kardeş? Biz u- zün zamanlardanberi sevgiliyi de takib ediyoruz. Bir kadın erkeği öl- dükteh sonra ne için yaşımalı, ona ka- vüşm k için neden ihtiyarlamayı bekle- meli? Biz bu ebedi ve kat'i birliğe mes'ud ve mağrur olarak koşuyoruz, Etrafımdakiler hep susmuştu. — Bütün Hinâdlilerin böyle olmadıkla- yaını zannederim. — O şübhesiz. Fakat ne de olsa garb- hlar gibi de değiliz. Orüâda hariçi hayat mce âdeti, çocuk yapmamak lar) evliler arasında uzun ve devam- h bir birliği zorlaştırır. Bununla beraber bizde kocasile beraber yanmak keyfiyeti meeburi değildir. Kocasile yananlar — Siz hiç böyle kocasile yanma vak'a- sında hazır bulundunuz mu? Evet. İngiliz idaresinin bu âdeti kal- dırmasına rağmen gene oluyor. Bir defa Bingalede kiymetli bir arkadaşımın çok olduğunu ATZI a. Muvasa-| h Arkadaşım şaş sesini çıkarmıyor, kimseye tek bir kelime iyordu. Derin süküti içinde ” ço- ına aid miras muamelesini bitirdi, Zannediyorum ki sırrını yalnız yakın mabedden eve gelmiş olan ve evden çı- kımcıya kadar yanından ayrılmıyan Ta- | hib biliyordu. Cenaze alayının, kenarında dini mera- sim yapılacak, nehre doğru hareketinden evvel arkadaşım bana yaklaştı. Cenaze için hazırlanacak ateşin iki misli yakıl- Mmasını emredeceğini söyledi. Ben mak- sadını anladım. İngiliz polisinin müda- halesine meydan bırakmamak için ben- den başka kimseye bir şey söylemedi. Meserretle karışık bir yeis ile birbiri. mize veda ettik, ruhunun kararından kiye, sulh ister, sulha çalışır. İkinci he- defi de iktışadi münasebetllerini arttır - mak. İktısadi münasebetlerin artması dönmiyecek kadar kuvvetli olduğunu bil- diğim için ben sadece onun vücudünü bir daha göremiyeceğimi düşünerek ağlı- mde | isimlendirecektir. Bunu fazla zorla -| için Türkiyede iktısadi faaliyetin artması, daedani mahsulün ve mamulün mikdarca çoğal- ması, işin ve istihlâkin yükselmesi, umü-| Merasim yerinde akraba ve dostları mi hayat seviyesinin iyileşmesi lâzımdır. | bir araya geldiği zaman genç dul, fikrini Bütün bunları yapmak ta bir takım şart-| onlara da söyledi. Onlar da cesaret ve - larla kabildir. Bu şartları, karşılıklı ola-|manının yüksekliğinden kendisini tebrik rak, nerede, hangi madde üzerinde ve ki-|ettiler. Rahib onu takdis etti. Bir pren- | minle bir araya getirebilirsek orada bir|ses kadar süslü genç kadın odun yığını- genişlik yapmiya muvaffak olmuşuz de-İnm üstüne çıktı. Sert kuru dalların üstü- mektir. ne sevgili kocasınm yanına uzandı, kol- 'Türkiyenin Almanya aleyhine yapılan |larını başırın altına koydu, gözlerini ka- bir tertibe iştirak etmesi için biç bir sobeb |padı. Odunlar ateşlendi. Nehrin kenarın- yoktur. Almanya ile iktısadi münasebet-|da mabedden ellerinde büyük, sedef bo- lerimiz büyüktür ve temenni ederiz kilrularla gelmiş olan rahiblerin hazin çak sardığı bu biri ölü, biri diri çiftten boğuk Az sonra kıyıleamların çıtırtısı. her geyi Örttü. Birkaç saat sonra da sevgililerin külleri büyük nehre atıldı. Çeviren: Nezahat Alkaç Dünün, buginün ve yarının tarihi (Baş tarafı 7 inci diler. Tümirat komisyor. derek takat!i sayfada) Si alalli bir diplomat olan Stresemamn, itilâf deva letlerine maziyi gömmek ve pek ağ makla beraber sadık kalmak istediklerini 1sbat eyledi. (Arkası var) — Garib bir hoşanma davası (Baştarafı 1 inci sayfada) hakaret gördüğü iddinsile mahkemey& müracaat ederek ayrılmak talebinde bun lunmuştur. Hacer şimdiye kadar kocasık nin hakaretlerine çocuğu yüzünden ta « ü1 ettiğini, fakat son senelerde Sağfl n her ne zaman bir şey alsğ den imzalı bi dayanamadığınğ miştir. Şahidlerin de bunu teyid e& tahiyette ifadeleri dinleyicilerin ae —— lâkalarını uyandırmıştır ve mahkeme die ğer şahidlerin celbi için talik edilmiştir, 'a para verse kendi hed islemesine arlık Hasaserseneacaseane e LedŞ İstanbul Asliye mahkemesi altıncı hukuk dairesinden: İ Esma tarafından Fatih Çarşamba Küti Muslahaddin mahallesi Mehçmarl df'dqığ.ılz kak 10 numarada polis mütekaldi Veysel hge nesinde iken ikametgâhi meçhul — bulunati Zekeriyya aleyhine açılan boşanma dava e sınan kat günü 10/10/938 Pazartesi 4ga at 9,90 olarak tayin kılınmış ve davetiye « nin bir nüshası da mahkeme divanhanesing asılmış ve keyfiyetin on beş gün müddetle #ânen sebliğine karar verilmiş almakla mus ayyen gün ve saatte müddesleyhin mahkes mede hazır bulunması lüzumu tebliğ yerine geçmek üzere İlân olunur. 19/7/938 VA İstanbul Asliye Birinci Ticaret Mahi- kemesinden: Adviye ve Sabiha namlarına Alpkâaya tarafından Galatada Topçuları — da 169 numaralı eezanede Ülü Mehmed — Hurşid Hidayet oğlu Ahmed Selâmi aleyhine — 937/922 dosya numarasile açılan — bedeli icardan mütevelltd 1460 lira alacak dad vasında oturduğu yet bolli olmıyan müda deialeyh hakkında ilânen tebligai ifdsie — na karar verilerek dava arzuhalile malie keme divarhanesine asılmıştır. Müddek aleyhin mahkemeye müracaatla dava are zuhalini alıp cevab lâyihası vermesi ve |daha ziyade büyüsün. Nitekim, bu mü - nasebetlerin, alış, verişin önümüzdeki senelerde artacağı da muhakkaktır. 'Ifıı—[ kiyenin iktısadi inkişafı demek iktısadi | münasebetlerinin her tarafta genişlemesi demektir. Bir tarafta daralıp öbür tarafta genişliyen bir alış veriş hareketi, bir in- kişaf değil, belki de bir inhitat fade eder, Diğer taraftan, şunu biz pek iyi bili - riz ki Alman milleti gibi müdhiş bir is- tihsal ve istihlâk kuvveti hiç bir iktısadi çember altına alınamaz. Almanyaya karşı böyle bir çember vücude getirmeğe çalış- mak, Avrupanın sulhuna kundak koöy - mak demektir. Ne biz böyle bir kundak- çılığa ölet oluruz, ne de İngiltere gibi sulhun muhafazasını şlar edinmiş bir memleket böyle bir harekette bulunur. Zaten böyle bir sIyaset, Almanların haklı olarak söyledikleri gibi, muvaffak olma- mâaya da mahkümdur, Yarın Tuna üze - den daha geniş ve daha kolay bir nakliyat rinde gayet küçük navlunla bugünkün- hareketi vücude getirmeğe hazırlanan Al- manyanın vereceği fiatları, Türkiye de dâahil olduğu halde, bütün Tuna ve Bal- kan memleketleri hiç bir tarafta bula - mazlar. Şu halde Almanya Hle bu memle- ketler arasındaki bir kısım iktısadi mü- nasebetler tarihan mukadder ve iklısa - den zaruri olan hâdiselerdir. Bütün bu izahattan sonra görülür ki Atrupanın en taze dedikodusu nihayet bir dedikodu olmaktan daha fazla bir kuvvet ve kıymeti haiz değildir. Muhittin Bü gı sesleri yayıldı. Bu sesten orada bulu- nanlar genç dul kadının kocasile beraber yandığını anladılar. Duman ve tayin edilen 12.9.038 pazartesi saat 14 de de mahkemeye gelmesi lüzumu ilânez alevin 'tebliğ olunur, — (9123) Aydın Daimit Encümeninden: Kapalı zartf usulile eksiltme ilânı 1L — Eksilimeye konulan iş: Aydın Vilâyetinin. Söke kıl, R n y - Ortaklar — yolunda 14 J- 000 — 18 4 000 kilametreleri arasında esaslı i 15749 lira 44 kuruştur. HŞ eee Ka BN Yapılacak iş: £ kilometre uzunluğunda şose tamiridir. 2. — Bu işe aid şartnameler ve evrak şunlardır: A.— Eksiltme şartnamesi. B.— Mukavele projesi. C.— Bayındırlık işleri genel şartnamesi. D.— Tesviyel türabiye şose ve kârgir inşaata dair fenni şartname. .E.— Hususi şartname. F.— Keşif cetveli, silsilei fiyat, metraj cetvel G.— Grafik, proje. İstiyenler bu şartnameleri ve evrakı bedelsiz olarak Nafıa Müdürlüğünde görebilirler. $.— Eksiltme 23/7/938 tarihinde Porşembe günü saat 11 de Vilâyet Enc'imo: ” ninde yapılacaktır. — 4 — Eksiltme kapalı zarf usulile yapılacaktır. 5.— Eksiltmeye girebilmek için isteklinin 1181 lira 20 kuruşluk muvakkat te. minat vermesi ve Nafı Vekâletinden alınmış müteahhidlik vesikası ve yaptığı en — büyük işin bedeli 12000 liradan aşağı olmaması mütcahhidin bizzat — diplomalı — mühendis veya mimar olması veya bunlardan birisile müştereken teklif yap- ması ve mukaveleyi bizlikte imza etmesi lâzımdır. " 6 — Teklif mektubları yukarıda üçüncü maddede yazılı saatten bir saat ev. veline kadar Vilâyet Encümenine getirilerek eksiltme encümen reisliğine maks b_ı_ız mukabilinde verilecektir. Posta ile gönderilecek mektubların nihayet üçi cü maddede yazılı saata kadar gelmiş olması ve dış zarfın mühür mumu i! iyice kapatılmış olması Mizımadır. Postada elaeek gecikmeler kabul edilmez eA3lAn