MİSAFİR azla sevilmez, her zaman İs- tenmez ama her evde en iyi odayı gene ona ayırırlar ve odaya onun ismini verir, «misafir odasız derler, : * Misafir umduğunu yemez, bulduğunu yer, ama bulduğunu beğenmez... Umdu- ğunu arar, * Büyükler, küçükleri: korkusu küçüklerinkinden kat dai fazla slür, * Çocuğunuzun akıllı olup olmadığını anlamak istiyorsanız. arkadaşlarile « safirlik oyunu: öynarken dikkat edin oyunda ey sahibi oluyorsa akılsızdır.. mi- saftr oluyorsa akıllı! * Bir dostumun evine gitmiştim. Birden. bire şaşırdım, sordum: — Evi yıkıcıya mı verdiniz? Cevab verdiler: — Hayır, çocuklu misafir gelmişler de. | Bunları biliyor mu idiniz? Ji Şekeri çok seven insanlar Dünyanın en Yazla şeker yiyen "Avrupa memle - 'keti Danimarka - dır. Danimarka - (— da bir senede a - ( am ına elli > Se ayinde is > tihlâk olunmaktadır. İkincilik İngüte - rede, üçüncülük de Amerikadadır. İn- gilizler adam başına 49,5, Amerikalı - lar ise 46,5 kilo şeker yemekte şmişler. NE Papazca bir hesab meselesi | otururmuş. Ben de akıllı geçinirim ame,| BON POSTA Kadın Köşesi Damalı kumaş modası ve örgü Bir saat için gelen misafi karşılanır. Yemeğe gelen âstırır.. gece yatısına gelen yi bir yer mi? Farkında değilim, misafirler bilir- ler, onlara sorun! * firperverlik bi ortaya çıkara sevenler değil, nlerdir, meziyett Ya fazla misafirliğe * «Misafir ağırlamak; tâbiri misafirin ev sahibine ağır gelmesinden olacak, * Ev sahibinin akıllısı baş köşeye geçer, misafirlerim benden akilli baş köşeyi bana bırakmıyorlar, * Kapi çalındı, pencereden baktım. mi- safirler gelmiş. aleyhlerinde yazı yazdı- Hım içlerine doğdu galiba ki, gelip ya- zımı yarıda bırakmama sebeb oldular, İsmet Hulfei çizgili, ! kadar, | Bu sene karışık kumaşlar İdamalı, benekli- düz kumaşlar belki de daha çok moda, Bu Yi güde de kendini gösterdi. ceketinizi düz re bilirsiniz. Bunu, her zaman bi tercihan çorap örgüsü örers ni düz örgü... Karelerin enine olan çiz- gileri ceket örülü lir, Farzedelim ki modeldeki gibi yeşil bir ceket örüyorsunuz. Üstünü de kır- mızile çizgilemek niyetindesiniz. Yeşil yünden (veya bükletten) dört sıra ör- dükten sonra kırmızıdan iki sıra koyar- sınız. Bütün ceket bu 4 yeşil - 2 kırmı- zi sırayı tekrarlıyarak bitirilir. Tarihin en büyük dahisi Leonardo da Vinçidir Tarihin en bü- yük dâhisinin Leo- nardo da Vinçi ol. duğu kabul edile - gelmiştir, Herkes onu Mona Lisa ile son ziyafet sah - nesinin © yarstıcı ressamı ve san'atkârı olarak tanır. Leo - nardo da Vinçi ressam olduğu kadar heykeltraş, mimar, mühendis ve fen bii- gini idi, Sar'atkâr ayni zamanda arziyat okumuştu, denizaltı gemileri hakkında etüdler yapmış, dalıcı makineleri, zehirli gazlar, zırhlı arabalar, tayyare ve telsiz telgraf hakkında düşüncelerini yazmıştı. Hattâ bazı fen adamlarına göre de, New- ton, Galileo'dan evvel de astronomi ilmi ile uğraşmıştı. Einstein'in ortaya attığı Bu suretle enine yollâr hazırlanmış demektir. Boyuna çizgiler sonradan ör| günün üstüne iğne ile tıpkı zincir gibi ilmikler iç içe geçirilerek işlenir. Uzak tan bakılınca her iki istikametteki çiz- giler birbiri gibi görünür. Ve cekete da mah parça manzârası verir. Tıpkı karışık kumaşlarda olduğu gi- bi böyle örgülerin (o garnitörleri düz — Bir hristiyan papaz mektebinde o - kutulan bir hesab kitabında şöyle bir hesab meselesine tesadüf edilmiştir: «Yolcusunun on beşi huristiyan, on beşi müslüman 'Türk olan bir vapur fır- tınaya rastlamıştır. Gemiyi ve tayfa - sw kurtarmak için yolcuların yarısını safra olarak denize atmak icab ediyor. Bütün yolcular bir daire halinde vapu- run güvertesine toplanmışlardır. Kap- tan bunları o suretle sayacaktır ki her dokuz mumaralı yolcu feda edilecek - tr. Hıristiyan yolcuları kurtaracak bir Eman ye erden renk olmalıdır ki. kendini gösterebil - sin, Modele düz yeşil bir yaka konul - muş. Eteklerinin kenarına da düz yeşi) birkaç sıra sık iğne örülmüştür. * Yılan zehirine karşı tahtakurusu Hindi Çini'li bir doktor, Hindi Çini tib - cerrahi cemiyetine (tahtakurusu hakkında mühim bir tebliğde bulun - muştur. Eğer kâfi mikdarda tahta ku - rusu eritilip de yılan sokmuş bir ada - ma bir parça su ile karıştırılarak içiri- lirse derhal iyi olurmuş, Hindi Çinili doklorun başlıca iddiası budur, NN pe ba ar * ter, Şeker, tereyağ, elma veya elma ez- Dünyanın deniz hareketi arttı | mesi, çilek reçeli, 1937 yılında dünyanın deniz hare -İ Pirinei sötte iyice pişiriniz. Bunu ke- keti artmıştır, Meselâ Süveyş kanalın- lı bir kaba bir kat yayınız. Üstü dan 32 milyon kü tonluk gemi geç- narlı bir r kat yayı İstünü miştir, 1936 da bu mikdar 25,5 mil - yondu. Panama kanalından da 275 sile örtünüz. 'Toz şekeri de serpiniz. (Ta- milyona mulsbil geçen sene 29,5 mil-| dı arzunuza tâbi olduğu için şekerin mik- yon tonluk gemi geçmiştir. Hamburg | darını tayin de size aiddir.) Tekrar sütte ve Rötrdam limanlarının faaliyeti de | pişmiş pirinçten bir kat yapı niz. Bunun Yemek bahisleri: Pirinçli elma tatlısı ya rendelenmiş elma, yahud elma ezme- #ayı formülü bulunuz?» Bir tavsiye * Bana mektub yazan L H.G.on yedi yaşındadır. Az müddet sonra öayalını kazanacaktır, Çocukken ta- aıdığı bir kızı bir müddet evvel ye- «iden görüyor ve sevişiyorlar. Er- kek iş icabı ayrılıyor. Fakat birbirle- rini unutmuyorlar ve mektublaşı- jorlar. Fakat her ikisinin aileleri de onların mektublaşmalarından mem- nun olmuyorlar. Kız evini değiştir. yor. Erkek yeni adresi bilmediği için mektub gönderemiyor. Kız da aile- sini dinliyor, bu yüzden mektub ya- tamıvor ve adresini bildiremiyor. mühim surette artmıştır. üstüne parça parça tereyağ diziniz. Ya kalıba, yahud yağlanmşı herbangi bir kaba koyup fırında yirmi dakika tatu- nüz. Kalıbdan çıkardığınız vakit üzeri- ne çilek reçeli sürünüz. Hem m: hoş olur, hem kokusu ve tadi güze Genç erkek bana soruyor: — Onu seviyorum. Halasının da adresini biliyorum, halasına bir mek- tub yazıp nişanlanmak teklif etsem olur mu? A Olur çocuğum evvelâ ailenin fik- rini al. Halasına mektub yaz ve ni- şanlanmak istediğini söyle ve haya- fını kazanır kazanmaz evlen, Fakat ıwektubuna muvafik cevab gelmezse fazla üzülme, Daha çok gençsin, ne Yakit olsa bir başkasını da sevebilir we onunla evlenirsin! TEYZE | halkı da onun bu tanmmamak arzusuna | Berke en po “Beni gal bir ii Haziran 20 püler hükümdarı isveç Kralına aid birkaç fıkra galiba Amerikalı rsandınız ?,, 81 inci yıldönümünü idrak eden Güstav Niste 75 frank istenilen bir kravat üzerinde pazarlığa girişti ve kravati | 65 franga satın almağa muvaffak oldu ği Beşinci Güstavın Stokholmdaki sarayı İsveç kralı Majeste beşinci Güstav bir | kaç gün evvel doğumunun 81 inel yıldö- nümünü idrak etti, İsveç İngiltere gibi kral tarafından #- ÖT- “dare edilen bir cumhuriyettir ve dünye- İ mın en popüler devlet reisletinden biri de İsveç hükümdarıdır: — Çok sevilen çocuğun çok adı olur, -İşeklinde bir atalar sözü vardır. Bu cümlenin hükmüne uyarak İsveç jkrah hakkında birkaç fıkra anlatalım: 1 — Kral her sene Cenubf Fransaya giderek birkaç hafta kalır, geri dönerken de Almanyadan geçer, Alman devlet rei- sinin verdiği ziyafette hazır bulunur, Bu defa da öyle yapmıştı. Ziyafeti müteakip gazeteciler Alman nazırı Rudolf Hes'i/ çevreliyerek kral hakkmda bir kelime rica ettiler. Rudolf Hes yarı ciddi, yar lâtife gülerek: — Diktâtörler hesabına bir tehlikedir, dedi. Diktatörlüğün zannedildiği kadır Hüzumlu olmadıklarını gösteriyor. * 2 — Beşinci Güstav bu sene de her yıl olduğu gibi Nis sahillerinde mütenekki- ren, (enkonyito) bulunmuştu ve ehir hürmet ediyordu. Beşinci Güstav bir gün yanında sade- ce bir kâtibi bulunduğu halde kravat sa- tın almak üzere bir gömlekçi dükkünma gitti. Bilhassa beğendiği bir kravatın fi- atını sordu. Dükkânci: — 76 frank efendim, dedi. Kral şehir halkından biri gibi: — Fakat siz beni galiba Amerikalı bir milyarder sandınız diye söylendi, Dükkâncı gülümsedi, ible bir göz bakışı teati ettikten sonra: — Mademk i bir Amerikalı milyarder değilsiniz, o halde 65 frank diyelim, Beşinci Güstav «iyi bir ip yaptığına sevinerek 65 franktan 6 tane kravatı sar- dırarak mağrurane oteline döndü. # 3 — Geçen yıl Mente Karloda beşinci Güstavın şerefine bir ziyafet verilmişti. Wemek yenirken fransizca ile para piya- sası üzerinde konuşuyordu. Birden Ame- rikalı bir gerç kadın hükümdara döne- rek yüksek sesle sordu: .— Pardon Majeste şimdi (ruron) unu- zun kıymeti nedir? Kuron hem bir İsveç sikkesidir, hem de İransızca tac manasına gelir, Bu itibarla hükümdar hazır oevab ol- masına rağmen biraz şaşırttı. (Bereket Çe m nın gece ışıklar içinde bir görünüşü speç kralı, Danimarka veliahdi Prensi İngrid ile bir çay masasında hararet” konuşuyor i versin gafcı karının zevci oradaydı, w rısının bir İsveç altınının rayicini ÖğU renmek istediğini anlattı. oeisenasasenn. e veasnsasroranesnesi* İİ Tireboluların bir kadirşinaslığı' Trabzon (Hususi) — Tirebolu malö' dürü Hulki 34 yaşında kalb sektesin vefat “etmiş ve arkasında relikasile La yetim yavru bırakmıştır. Hulkinin velsti | Tireboluda büyük bir keder uyandırmiğ borçları halk tarafından ödendiği yetimlerine bir de ev hediye edilmiştir. Hırsızlık yapan iki küçük Çanakkalede bir hırsızlık vak'asi muş, ortamekteb ikinci sınıf talebesin! 14 yaşında Celâl ile ilk okulun dördü! İsmıfından tasdiknameli 12 yaşında Yi” maz adlarında iki çocuk bakkal TevBikif çekmecesinden 25 lira para çişini dl Yılmaz kiraz almak bahanesile bakkal Tevfikin dükkânma girmiş, bakkal klr8f| tartarken, Celâl de çekmeceden 25 Ji aşırmıştır. Çocuklar dükkândan ay? ld tan sonra hırsızlığın ferkıta varan dü” kân sahibi derhal polise müracaat etmi hirsiz Yilmaz ve Celâl yakatanmışlard. Celâlin üzerinde 15, Yılmazm üzeri de 5 lira bulunmuştur. İki hırsız parıl aşırdıklarını itiraf etmişler ve beş lirasi bisiklete verdiklerini söylemişlerdir. z il z l General Dirik teftişden döndü Edirne (Hususi) — Bir haftadan?f ri teftiş gezisinde bulunan Umumi fettiş General Kâzım - Dirik yanın Tekirdağ Valisi Sakip Bengü — o! abi) halde Edirneye avdet etmiştir. | Bacaksızın maskaralıkları : Kuş yuvası | |