8 Sayfa Hava transatlantiğini inşa eden ÂAmerikalı adamın meraklı hayatı eee L el | Daha mektebde iken kâğıddan tayyare yapan mühendis| saatte 432 kilometre giden ve 42 yolcu taşıyan | muazzam bir tayyare imal etti Amerikanın en seri ve en büyük tayyaresinin modeli Nevyork, (Haziran) — Bana Ameri - çevirdi ve bütün mesaisini hep bu saha kada son haftanın en mühim hâdisesinin içinde teksif etti. Fabrikasından çıkan ne olduğunu size hiç tereddüd etmeden: |modellerin hep bu düşüncenin mahsul - SON POSTA 1 — 10 haziran cuma günü öğleden sonra ortalık kmgın güneş altında yanarken Hacıcsman bayırından geçen bir çoban, bir çukunda galılarla örtülmüş bir cesed gördü ve derhal Derbend Jandarma karakoluna koşarak haber verdi. Jandarma zabıtayı ha- berdar etti ve bu esrarlı ölüm zabıtayı harekete getirdi. Cinayet gerçekten osrarlı idi. Maktul gık, temiz giyinmiş, 28 yaşlarında bir adamdı. Başının sağ tarafında 2-3 san- tümlik bir mesafeden ateş edilerek husule getirilmiş bir tabanca yarası vardı. — «D. C. 4> Üün ilk uçuşu cevabını ve- ririm. D. C. 4 bir kuştur. Fakat alominyom - gdan yapılmış bir kuştur. Kanadlarının u- zunluğu 47 metre tutar, pervanesinden kuyruğuna kadar olan kısım ise 33 met- re gelir. Ağırlığı 33 tondur. 15 saniyede bir mil mesafe kateder, Amerikanın tayyarecilik âlemi bir se- neden fazla bir zamandanberi gözlerini D. C. 4 e çevirmişti. Zira D. C. 4 alelâde bir tayyare değildir. Amerikada mevcud bütün posta tayyarelerinin en rahatı, en büyüğü ve en sür'atlisidir. Bu itibarla Ona havanın transatlântiği de diyebiliriz. Çok pahalıya malolmuştur. Kıymeti bi - zim paramızla tamam 2 milyon liradır. 2 milyon Türk lirası ise, kâğiıd da olsa havaya kolaylıkla uçurulmıyacak bir pa- tadır, Büyük bir endüstrinin tarihi 1912 tarihinde Amerikanın Annapolis deniz mektebinde bir zabit namzedi var- dı ki bütün hocalarını kederlendiriyordu. Bir zırhlının nasıl idare edildiğini öğre- necek yerde bütün vaktini kâğıddan tay- yare yapmakla geçirirdi. Bu oyuncakları havaya atarak uçurmıya çalışır, yere dü- genleri itina ile toplar, yırtılanların ye - rine yenilerini yapmıya koyulurdu. Bir gün bu tayyarelerden biri sınıfın Açık kalan penceresinden uçarak © sırada aşağıdan geçmekte olan bir amiralin kas- keti üzerine kondu ve o gün de Donald Duglas adını taşıyan bu tayyare heves - İisi gencin denizcilik mesleğinin son günü oldu. Delikanlı — Annapolisten ayrılarak (Massacest) e gitti ve orada Amerikanın «n büyük fen mektebi olan Tehik ensti - tüsünün tayyarecilik kısmına girdi. Par - lak bir talebe olarak göründü. Tahsilini gok iyi bir diploma ile bitirdi ve mek - tebden çıkar çıkmaz Amerikanın en bü - 'yük tayyare imalâthanelerinden biri olan Glon, L. Martin mühendisi olarak girdi, “Amerikada bilgisi ve mahareti olanın ça- buk yükseldiğini işitmişsinizdir, bir kaç gene sonra başmühendisliğe terfi etti. Ta- mam 25 yaşındaydı. * Donald Duglas'ın bir çokları için ideal #lan bu mevkide yapışıp kaldığını sanma- 'yınız. Hırsı ve hevesi daha yüksekler - deydi. 1920 yılında onu Los Angels'de kendi başına bir iş kurmak peşinde gö- rürüz. Hayali geniş, kesesi dardı. Büro- sunu da bir berber dükkânının vitrinine iliştirilmiş olan küçük bir plâk şöylece anlatıyordu: Donald Duğlas Tayyare mühendisi Birinci kat — Sol kapı. İşte Duğlas ve Kumpanyası müessesesi böyle başladı, bugün 420,000 metre mü- rabbaı bir saha ile 6 bin işçiyi işgal edi- yor. * Duğlas pratik bir gencdi. . Tayyarenin ş#imdiden spor otamobili derecesine in - mediğini görmekte gecikmedi ve gözle- rini derhal en sağlam müşteri olan deniz ve kara orduları jile nakliyat şirketlerine Hleridir. Fakat son eseri yanında hepsi de birer başlangıçtan ibaet kalır., D. C. 4 Son zamanlara gelinciye kadar tayya - renin ilk faydası sizi gitmek istediğiniz yere, mümkün olduğu kadar ârızasız ve çabuk götürmekten ibaretti. Bugün bu, artık kâfi değildir. Tayyare ile seyahat itiyadlarımızın arasına girdi. Bu vasıtayı kullanın yolcuların sayısı bütün dünyada milyonları buluyor. Bu azim müşteri kütlesi artık fazla rahat, fazla sür'at, fazla emniyet isteğindedir. İşte Duğlasın ortaya attığı yeni tayyare bu ihtiyaçlara cevab vermektedir. Dört tane motörü vardır ki 5600 bey - girlik bir kuvvet temin ederler, Bu mo - törler o derece kuvvetlidirler ki içlerin - den yâlnız iki tanesi tayyareyi havada tutmıya kâfidir. Havalanması için de üç motörünün işlemesi bol bol yetişir. De- dek ki her halde tayyarenin yedek mo- törü bulunacaktır. Sür'atine gelince: Saatte 482 kilamet - ,red:rv en güç beğenirleri de memnun e- debilir. Depolarına doldurulacak ben - zin hiç durmadan 5000 kilometre yap - masına müsaiddir. Demek ki tek istas - yon ile Amerikayı bir ucundan öbür ucu- na kadar geçebilir. Fakat D. C. 4 ün bü- tün hususiyetleri bundan ibaret değildir. D, C. 4 tazyiki nesimisi daima ayni de- recede duran kamaralara malik ilk trans- atlântik tayyaredir. Bu tayyare daha Kadınlar tarafından Traş edildiği yer Cenubt İngilterenin erkek berberleri - nin ekserisi kadındır. Bunlara saçlarını kestiren, traş olan erkekler, kadın ber - berlerin daha ustalık ile ve acıtmıyarak traş ettiklerini söylemekte, ve ayni za - manda İş görürken güzel hikâyeler an - lattıklarını, canlarını sıkmadıklarını iti- raf etmektedirler, 3 — Ömer Lütfinin idare ettiği 2072 numaralı taksi otomobili de meydanda yoktu. Niko otomobilini ve şoförünü bekliyor, fakat her ikisinden de haber alamıyordu. Zabıta her tarafa telgraflar çekerek 2972 numaralı otamobilin tev- kifini istedi 11 haziran cumartesi günü gece yarısına doğru İpsaladan bir tel- grat geldi 9 — Gerek şoför Ömer Lütfünün, gerekse Muhittinin katili All Razadır. Muhittin İpsalada Ali Rızayı görmüş ve büyük bir korkuya kapılarak jandarmalardan birine: «Sana gayet mah- rem bir gey söyliyeceğim!» demiş, fakat sözünü bitirmeğe vakit bulamamış, Ali Rıza birdenbire yanına sokularak Muhittinin ka- fasmına ateş etmiştir. (Resimde Muhittinin ölüsü görülüyor.) 7 — Tahkikat bunun üszerine Ali Rıza le İpsalaya gitüği söylenen — sarışın kadının elrafında cereyana başlamıştır. Bu kadi- nn All Rısa ile Beyoğlunda bir pansiyon- da düşüp kalktığı, sön defa kendisile be- raber İpsalada görüldüğü söylenmiştir. U- zun süren tahkikat sonunda bu kadının Bekişehirde bulunduğu ve lsminin de Be- vim olduğu anlaşılmıştır. Sevim İstanbula getirilmiş, sarışın değll, kumral olduğu Börülmüştür. © — Bevim, sarışın kadının kendisi de- Bi, Neclâ isimli bir artist olduğunu söyle- miştir. Neclâ gerçekten sarışın ve artisttir. Hacıosman bayırında başlıyan ve hudud- da biten esmarengiz ve kanlı seyahatte bulunmuş mudür, Ali Rıza ile beraber mi- dir? Vaziyeti «Evet» cevabını vermeğe mü- aald değildir. Adliyenin ve zabıtanın şüb- heleri daha xiyade Sevimin üzerinde top- lanmaktadır. © — Zabıta cesedde, maktulün hüviye- tini isbat edecek bir şey bulamayınca der* hal harekete geçti. Babaha kadar uğraştlı muhtelif ve küçük ip uçları ile Hhüviyeti moydana çıkardı: Maktul Trablusgartli Mehmed oğlu Ömer Lütfü isminde bir â“ damdı. Niko Kalaycıoğlunun şoförü oldu” Bu anlağıldı. 4 — Telgraf gu mealde idi: 42072 nu> maralı otomobil tevkif edildi.. içinde sarıs gn bir kadınla Ali Riza isminde bir adai var. Ali Rıza yakalandığı zaman metdü“ #oloji memuru Muhittini öldürdü.» 6 — AH Rıza bu kanlı işini bitirir bitirmez, elindeki tabancâ* alle kaçmak istemiş, fakat biraz sonra ayağı bir taşa takılmilk kendi kurşunile yaralanarak, ayni! şekilde cansız yere yuyarlar” mıştir. 'Tek bir ifadede dahi bulunamamıştır. bu suretle kendisile beraber mezara götürmüştür. (Resim Ali Ri* zanın ölüsünü gösteriyor). Faclanın esrarıni # — Birbiri ardı sıra işlenen bu iki G” nayette ve bir esrarlı ölümde izmi geçtü bir adam daha vardır: Uzunköprüde Y” kalanan arabacı Ali... Bu adamın Yenl” kapıda 2072 numaralı — otomobile bindiğ'e Ali Riza ile ve sarışın kadınla Uzunköprü” ye kadar gittliği tesbit edilmiştir. Kendi” ginden şübhe edildiği için de — İştanbulk getirilmiştir.