8 Sayfa aneanı” “Son Posta,, nın Hikâyesi SATIĞCI AAA KNYK OKM AAA A — Yazan : İsmef Hulüsi «Zarif Dir kadına bir işci kazin — elbisesi yakışır. fakat en güzel işci kız, zarif bir kadının elbisesini giymemelidir.» A, de Musset Bir mağazada tezgâhtardı. Mağazada ondan başka daha yüzlerce genç kız ça- lışıyordu. Kimi sarışındı, kimi esmerdi, kiminin saçları kudretten kıvırcıktı, ki- minin saçları berber maşasile kıvrılmıştı. İçlerinde çirkinler vardı, güzeller vardı, çok güzeller vardı. Fakat o, hiç birile kı- yas edilmiyecek kadar güzeldi. Mağaza - tan erkek müşterileri onun bulunduğu kısımdan alış veriş etmek için can atar -« Jardı. Kadın müşterilerse kocalarile bir- likte bir şey almak alış verişlerini mümkün olduğu kadar ça- buk yaparlardı. K | için ona giderlersel O her şeyin farkında idi. Çalıştığı ma -| ğazada kendinden güzel bir satıcı kız ol> madığını biliyordu. Saçlarının tuvaletine; yüzünün, dudaklarının boyasına çok dik- kat ederdi. Ve ne vakit gözü mağazanın duvarlarındaki aynalardan birine ilişse kısa bir zaman için işini gücünü unutur. Aynaya bakar, kendi kendine: — Ben hakikaten çok güzelim! Derdi. Giyinişinde bir fevkalâdelik yok- tu. Vücudüne göre yapılmış siyah gömle- ğinin üstünde daima bir beyaz yaka bu- lunurdu. Ve onu hep öyle görürler, öyle olduğu halde beğenirlerdi. * Mağazanın müşterilerinden bir genç o- nunla fazla alâkadardı. Bu genç zengın ve iyi bir ailenin çocuğuydu. Parası var- dı, Her ziyafete çağırılır, her topluntıda bulunur, hemen hemön bütün balolara adan dışarıda birbirlerile görüş - memişlerdi ama; genç, her gün bir kere mağazaya uğrayor; güzel satıcı kızdan kendisine hiç te lizumu olmıyan bir e- ya satın alıyor, ve bu arada bir kaç keli- me koanuşuyorlardı. Birbirlerinin isimle - rini de öğrenmişlerdi. Satıcı kız onu gö- Yünce — Bir emriniz mi var Necati Bey? Diyor, Necati bu suale cevab verme - den: — Nasılsınız Güzin Hanım? ye evvelâ hatır sorüyor ve sonra İl- in bir şey istiyor ,alıyordu. Necati, Güzin hakkında — tahkikat yapmiştı. Güzin çok küçükken babası ölmüş.. Annesi, babadan kalan az maaşla kızını biraz okutmuştu. Anası namuslu «Bir emriniz mi tıktan sonra bir yerde buluşamaz mıyız? Güzin evvelâ tereddüd etmişti. Fakat Necatinin ciddi tavırları karşısında te - reddüde mahal olmadığını hissetmiş: — Hay hayi Demişti. O akşam üuzun uzün konuştüular ve ka- rar verdiler, Hemen nişanlanacaklar, ve az müddet sonra evleneceklerdi. Nitekim bir hafta sonra aile arasında nişanları yapıldı. geldi. yok. fiği çok şık bir robu giydi. Ve beraber leği içinde olduğu kadar güzel değildi. Süvare kalabalıktı. Yeni nişanlılar gel- pacağını, ne söyliyeceğini, nasıl hareket etmek icab ettiğini bilmiyordu. Şık el- bisesi kendisine iğreti gibi geliyor. Ha - reketleri bayağı düşüyor, susması hoşa gitmiyor, konuşması herkesi sıkıyordu. Geç zaman oradan ayrıldılar. Yolda he men hemen hiç konuşmadılar, ve Ne - bir kadındı. Kızı da namuslu bir genç kızdı. Necati bu kızla evlenebilirdi. Gerçi o hangi kızı istese alırdı ama, Güzin kadar güzel, Güzin kadar sevimli ve mütevazi birini bulmasına imkân yoktu. Necati kararını vermişti. Bir gün ge- * ne mağazaya girdiği zaman: — Güzin Hanım, dedi, sizinle çok ciddi ve hayati bir mesele hakkında görüş - mek isterim. Bu akşam mağazadan çıl SAA «Son Posta> nn edebi romanı: cati onu evine bıraktığı zaman dosdoğru Mevsimlik muhammen kirası 20 lira * Nişanı müteakib Güzin mağazadan çe- ilmişti. Annesinin yanında oturuyordu. Düğün hazırlıklarına başlamak üzere idi- ler, Bir akşam geç vakit Necati evlerine — Güzin, dedi, bu akşam seninle ben bir süvareye davetliyiz. Gitmezsek ol - maz. Hem gitmememiz için de bir sebeb | Güzin, Necatinin kendisine hediye et - çıktılar, Güzin, bu rob içinde siyah göm- diği zaman herkes onlarla alâkadar olmı- | ya başladılar. Güzin şaşırmıştı. Ne ya - SON POSTA UĞK KDA DF KKD 10411 DL AAA0 1K KARAAAAAE )L IZ var, Necati bey?» odasına koştu ve hıçkıra hıçkıra ağladı. Sabah yeni olmuştu. Annesi odasın- dan çıktığı zaman Güzin merdivenleri iniyordu. Arkasında siyah gömleği, ko - lunda eski mantosu vardı. — Güzin bu ne hal? — Hiç anne gidiyorum. Patron tekrar mağazaya alırsa gene çalışacağım! Fazla bir şey söylemeden kapıdan çik- mış gitmişti. * * Nocati Güzinin bir akşam evvelki ha - lini gözönüne getiriyor. düşünüyordu. — Acaba fena mm ettim, ben onunla ni- şanlanmamalı mıydım? Bu sırada, uşak kapıyı vurdu: — Beyefendi bir mektub! Mektub, Güzindendi, gayet kısa yaz - mışti: «Necati Bey, sebebini söyliyemiyece - #tm bir meseleden dolayı sizden ayrıl - mak mecburiyetindeyim, Bana karşı gös- |terdiğiniz iyiliğe teşekkür ederim.» * O gene ayni mağazada çalışıyor, gene Veskisi kadar güzel.. Fakat eskisi kadar şen değil.. Eskiden gözlerinin içi gülerdi. Şimdi dikkat edilirse gözlerinin içinde büyük bir yelsin bıraktığı izler var. Ü xezr aa aA m lAn l anr ahi YARINKİ NÜSHAMIZDA: İhtiyar bekçi ile köpeği Yazan: Muazzez Tahsin Berkund | | İstanbul EFelediyesi İlânları olan Kınalıadada Ayyıldız caddesi so - kağında deniz banyo yuri 938 veya 939 ve 940 seneleri mayıs sonuna kadar kiraya verilmek Üzere açık artlırmaya konulmuş ise de belli ihale gününde istekli bulunmadığından arttırma 8.6.9388 Çarşa mba gününe uzatılmıştır. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 1 lira 50 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber yukarıda yazılı günde saat 14 de Daimi Encü - mende bulunmalıdırlar. 80 (B.) — (3294) ÇINARALTI Ve ileri gittiğini farketmiş gibi aya- ğa kalkıp elini uzattı: — E nasıl bakalım bey oğlumuz, ge- ceyi iyi geçirdiniz mi? Bu sualden sonra uzattığı eli sıkar- ken kendimi kaybedecek gibi oldum. Başım uğulduyor, gözlerim kararıyor- du. Bu fenalığımı o da hissetmiş ola - — Vah, vah, dedi. İçki sizi çok sars- Miş. Beynim kaynamış gibi.. dudaklarım titriyor. Bu adam bana hangi gecenin macerasını soruyor. Çıldıracak gibi o- luyorum. Beni harab eden o iki kadeh içki miydi? Ne yapacağımı, ne söyliyeceğimi bil- meden her şeyi itiraf eden bir suçlu Bibi bu adamın önünde yerlere geçi - yorum. Bu adama o kadar temiz bir bağlılı- ğım vardı ki bir kadın macerasının bu bürmeti ve dostluğu bozması ağırıma gidiyordu. İçki müsabakasında beni yaya bırak- tığı için haktı bir gururla koltukları kabaran bu babayiğit adamın karşısın- Bürhan Cahid aa. da kendimi o kadar zayıf görüyorum ki konuşacak küdretim yok. © bütün bu perişanlığımın sebebini tahammül edemediğim iki kadeh içki- hnix tesirine verdiği için şimdi bana na- sihat ediyor ve: — Anlaşıldı bey oğlumuz. Kabahat bende oldu. O kadar israr elmiyecek- tim! Diye özürler dilemeye çalışıyordu. Beynimi allak bullak eden bu karşı- Jaşmadan bir an evvel kurtulmak, bu- ralardan kaçmak için çareler ararken Bayrakdaroğlu lâkırdıyı değiştirdi: — Sizin misafirleri gafil avlıyamadı- nız. Vakit gecikti. Onlar her halde çok- tan kalkmış olacaklar! — Tahmin ederim efendim, dedim. Müsaade ediniz de bizim kır atı getir- sinler. Büsbütün gecikmiyeyim. O, ellerini çırparak çağırdığı yanaş- maya hayvanı getirmesini emrederken ona teşekkürümü bildirecek kelimeler #riyorum, Beni evinde misafir eden bu adama nasıl teşekkür edecektim? Ben bu müşkül vazifeyi nasıl yapa- cağımı düşünürken o tapu memurunu İstanbul Vakıflar Direktörüğü ilânları Ayasofya, Kabasa - kal Sarayburnu Balıkpazarı, Ahiçe - lebi Çarşıda Kadirga Kâtipsinan Fesçilerde Yağlıkçılarda Feracecilerde Nuruosmaniye Emirler Darüşşafaka 4 üncü Vakıf hanın asma katında. 4 üncü Vakıf hanın 1 inei katımda, Kale dışında Nevfidan camil al « tında. Kalpakçılarbaşı » » Fatih, Kirmasti Fatih, Kirmasti Bahçekapıda Bahçekapıda Dükkân Cami hademe odaları Dükkâ 85 34 Oda —. Gamas 5 8 KRREERERE 5 *0 Yukarıda yazılı mahaller 939 senesi M ayıs sonuna kadar pazarlıkla kirayâ € rileceğinden istekliler 7/Haziran/938 Salı günü saat 15 e kadar Çemberli! İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğünde Va kıf Akarlar kalemine gelmeleri. Emniyet Umum Müdürlüğünden ! 1 — Elde mevcud nümunesine ve şartnamede yazılı vasıfları dairesinde memurları için azı 8700, çoğu 6000 çift fotin kapalı zarf usuliyle 20/6/938 bf zartesi günü saat 15 de münakasaya konulmuştur. 2 — Beher çiftine 475 kuruş fiat biçilen fotinlere aid şartnameyi almak ve munesini görmek istiyenlerin Umum Müdürlük satınalma komisyonuna caatları. 3 — Eksiltmeye girmek istiyenlerin 2237 lira 50 kuruşluk teminat veya banka mektubunu muhtevi teklif mektublarını ve 2490 sayılı 2-3 üncü maddelerinde yazılı belgelerle birlikte eksiltme günü saat 14 de komisyona teslim etmeleri, — <3271» 1KAŞE sizi günlerce ıztırab çekmekten kur- tarır, En şiddetli baş, diş, adale ağrıları- nı, Üşütmekten mütevellid bütün sancı ve sızıları keser, Nezleye, ro- matizmaya, kırıklığa karşı çok mü essirdir. Mideyi bozmaz, kalbi ve böbrekleri yormaz, İcabında günde 3 kaşe alınabilir. İsmine dikkat. Taklidlerinden sakı- nınız. Ve Gripin yerine başka bir marka verirlerse şiddetle reddediniz. dar geçiremiyeceğine üzülüyor, özürler diliyordu. Binek taşına çekilen kır atın yanına kadar benimle beraber geldi. Büyük bir nezaket göstererek hayvanın yula- rını tuttu. Meydanda görünmeyen Ja- Jeye de teşekkür etmek lâzımdı. Fakat buna bir türlü dilim varmadı. Bayrak- daroğlu bu nezaketsizliğimi hatırlat- mak ister gibi gülerek: — Bizim hanım hepimizden akıllı çıktı, dedi. Akşamdan keyfini kaçırma- dığı için sabah erken hergünkü gibi at- la gezintiye çıktı. Bütün cesaretimi, kudretimi toplıya- rak kekeledim: — Hürmetlerimi söylemenizi rica e- derim. Veda edemediğim için aflarını dilerim. Dudaklarımdan dökülen perişan ke- limeler kulaklarımda uzaktan söylen- miş gibi kesik, dağınık geliyordu. Bu işkenceye daha fazla mukavemet edemiyeceğim. Hayvanın karnına sap- lanan mahmuzlar onu bir ok gibi fır- lattı. Çiftlik avlusundan bir şimşek gibi çıktım. Şimdi dolu dizgin Yılanlıdağlara doğ ru sürüyorum. Filiboz çiftliği ağaçlar ve dağlar arkasında kalıncaya kadar dört nala gittim. Yükselen güneş kayalıkları kor hali- ne getirmiş, yakından geçerken ateşi yüzüme vuruyor. Bizim hududa girince biraz ağırlaş- tım. Önümdeki küçük ağaçlı tepeyi &- şınca bizim değirmen gözükecek. Zihnim © kadar meşgul ki dizginleri- ni gevşetliğim kır atlım kendi insiyakı |ile yürüyor. Sekiz on kestane ağacınım kümelen- diği tepeye yaklaşırken hayvanın ku- lakları dikildi. Yılanlı dağları aştığım için tehlike yoktu. Fakat hayvanın bu hareketi be- ni de dalgınlıktan uyandırdı. - İleriye baktım, yükselmiş fundalıkta bir şey görünmüyor. Fakat sık bir çalılığı ge- çince Jale ile karşı karşıya geldik. Bu korkusuz kadında ne cür'et var Yarabbi. Başını sardığı filizi ipek örtü ile bu dağlarda çok görülen o mühlik Yeşilbaşlara benziyen bu kadın Âdemi cennetten çikartan o dessas şeylan gibi karşımda belirdi. O kadar şaşırmışım ki dilim değil, gözlerim bile konuşamıyor. Hayvanım tabil bir yürüyüşle ona yaklaşıp dur- duğu halde kafam işlemeden, göz be- fistofelik kahkahası bu ıssız dağ başın- da bir daha çınlayınca kendime geldim. | oi — kadl L MA a T e aa K e Son Posta Yermi, ll_yıd. Hındlln Blll gaik! İSTANBUL Gııcuırîizde çıkan rvesimlerin — bütün yazı haklafi ımhmınnıımunıl“’ ABONE FiATLARİ Cevab için mektublara 10 Pul Mâvesi lâzımdır. — Korkuyorum Jale, dedim. korkutacak, kendini de tehlikey€ cak şeyler yapıyorsun. Bu sabâlh tırab çektiğimi bilmezsin. Çi ayrılıncaya kadar kendime Bildim. ©, hayvanını biraz daha sokuldu. Şimdi at üzerinde wıl miz birbirine sürünüyor. a nt w k ge dan eksik etmediği o müstehzi j sümü bırakmıyor. Uzattığı eli rum, Bu elin hararetinde ne Yarabbi. Geçirdiğim buhranı selli ediyor: — Çılgınlığımı mazur Ben de biliyorum. Fakat kim olamıyorum. Bak bu çılair pel f e yalnız görebilmek için de yOİW' buralarda ledim. Bir saattir rTum. — Ya görürlerse? — Ne olursa olsun, artık bİr beklerim hareket etmeden bakıyorum. |şünecek halde değilim. Buray& Fakat onun çapkın ve müstehzi me-|min de mühim bir sebebi VAF- — Ne gibi? (Arkasi © VENBLES 1 E Ğİ / LEETCEEE YAK C APEAFE SbÇİF BF