M A Antonyo, hizmetçi Tinet'in elini tutarak avucuna baktı, saf ve yaşlı kızın bütün mazisini birer birer anlatmıya başlayınca, Tinet'in gözleri hayretle açıldı: “Şaşılacak şey, hayatımı, adeta bir kitab gibi okuyorsunuz! ,, dedi Tamamen ülfiyet kesbedinceye ka- dar burada kalabilirsiniz. Kont haz- retlerinin hasta atını da tedavi edersi- niz. Şimdilik bu kadar konuşmak kâfi. Haydi bakalım, şu sıcak puncu da içi - niz. Ondan sonra da istirahat ediniz, e MAHİR BAYTAR, MAHİR FALCI Antonyonun yataktan kalkması, bir hafta bile sürmemişti. Şato kâhyası Baba Morelin yaptığı pansımanlar sa- yesinde çarçabuk iyileşmişti. Bu müddet zarfında oda hizmetcisi Tinet hergün bir kaç defa geliyor, ha- tırını sorüyordu. Böylece; Antonyo ile 'Tinet arasındaki dostluk ta, arttıkça ar- tıyordu. Antonyo, Tinete hayatının bütün maceralarını anlatıyor, ona da bir ta- kım sualler sorarak hayatının bütün igizli sırlarını öğreniyordu. Antonyo, on beş gün süren bir teda- viden sonra, artık tamamile iyileşmiş- ti. Ve ilk iş olmak üzere kontun hasta atını tedaviye girişi Bu kıymetli at, bir i hayrete şayan iyilik eserleri göstermiş- ti. Evvelce, bir türlü yem yemiyordu. Fakat aradan üç gün geçer geçmez, â- (deta yem torbasına saldırmıştı. Kont, hayretle sormuştu: —Bu hayvanın iştihasını nasıl aç - tınız? Antonyo, yerlere kadar eğilerek ce- Wwab vermişti: — Kont hazretleri.. muhterem ve mü- teveffa, #sıilzade hocamdan aldığım dersleri birer birer size öğretirsem, baytarlıktaki maharetimin bütün sırrı- ni ifşa etmiş olurum. Siz; yalnız, böyle kıymettar hayvanlar besleyiniz. Onla- yın bakılmasını ve tedavi edilmesini, bizim gibi fakir at hekimlerine terk ediniz. Sayenizde, biz de geçinmiş ola- Lım. Diye cevab vermişti. Halbuki Antonyonun takib ettiği te- davi usulü, gayet basitti. Zavallı hay- vanı üç gün, üç gece aç bıraktıktan son- ra, bir torbaya yem doldurmuş; kâhya İle bütün uşaklarını ahıra davet ede - rek: — Tedavinin birinci kısmı hitam bul- du. Hayvana verdiğim iştiha ilâcı şim- di tesirini gösterecek. Geliniz de, onun nasıl yem yediğini görünüz, demişti. Ve onların gözlerinin önünde aç hay- vana büyük bir iştiha ile yem yedir - mişti. Kont, bu mahir baytara karşı büyük bir minnet ve memnuniyet hissetmiş - t1. Ahırın üstündeki dairede, ona başlı başına bir oda verilmesini emretmişti. Antonyo, artık tam mânasile refaha ermişti. Kış, bütün mânasile hüküm sürerken, 6 bu sıcak odaya çekilmiş; bütün zamanını hasta hayvanın ikinci tedavi devresine hasretmişti. Hizmetci Tinet, muntazaman onun odasına devam ediyordu. Aralarındaki samimiyet, günden güne artıyordu. Antonyo bir gün sözü döndürüp do- Taştırmış; — Herkes, benim baytarlıktaki ma- haretimi medhüsena eder. Halbuki benim ne mahir bir falcı olduğumu bil- mezler, demişti. Bu sözler, derhal Tinetin nazarı dik- katini Gelbetmişti. — Ne dediniz, Mösyö Antonyo, fal- e« mı? — Evet, — Şu halde, şimdiye kadar niçin bu- nu söylemediniz? — Falcılığa töbe ettiğim için bunu lüzum görmedim. için töbe ettiniz? — Uzün hikâye, âdeta, şahsıma âid bir sır... gün zarfında, — Bu sırrınızı öğrenmek için ısrar | Evvelki bulmacanın halledilmiş şekli | muş. çok alkışlanmışlardır. ıeLmiyorum. Lâkin, herhalde benim fa- lma bakarsınız değil mi? — Maalesef, madmazel Tinet, — Niçin?, — Söyledim ya., töbeliyim. — Ah, dostum, siz, feylesof bir damsınız. Hayatımızda töbe ettiğimiz | ne kadar şeyler vardır ki, icab ettiği zaman onları yapmaktan çekinmeyiz. — Öyle amma... Tinet, yalvarmıya başlamıştı. An - fonyo, dayanamamıştı. — Ne ise.. hatırınız için, ricanızı ka- bul edeyim. Esasen ben, yalnız erkek- ler ile evli kadınların fallarına bakmı- ya töbe etmiştim. Bari sizi mahzun et- miyeyim, Uzatınız, bakalım elinizi... Demiş ve Tinetin sol avucuna baka - rak ona bütün mazideki hayat ve hâdi- sa$ı birer birer nakletmişti, Tinet, işittiği sözlere hayrette kalı- yordu, Antonyo söyledikce: — Şaşılacak iş. Hayatımı, âdeta bir kitab gibi okuyorsunuz. Diye bağırıyordu. Antonyo, bu sâf ve yaşlı kızın vakti- le yaptığı boşboğazlıktan istifade edi- yor, ondan vakit vakit işittiklerini, ken- di zekâsile birbirine ekliyerek gene ©- Jna anlatıyordu. Antonyo, bu bilgisi hakkında Tinete | kanaat verdikten sonra: — İşte, bütün mazinizi söyledim. Bu size, falcılıktaki maharetim hakkında kâfi derecede kanaat vermiştir. Simd.l' gelelim istikbalinize.., Günün Bulmacası 6 — Bir apor, çürük. T — Okumuş, her odada bir tane bulunur. 8 — Bir peygamber, akıl. © — İstanbalun bir semti, bir harfin o- kunuşu. 10 — Tazyik eden, namazın bir kısmı, Yukarıdan aşağıya: 1 — Baatin kıtımları, bir rakam, $ — Bildirmek, orta. $ — Boğuk bir hayvan, bir çiçek. & — Teşrih ilmi, kısa zaman. 5 — Aydınlık verir. 6 — Bvin bir kısmı, gizli şey. ?7 — Musallat olmak, bir harfin okunuşu. 8 — Rabit edatı, surata vurulur. 9 — Ayağa giyilir, nola, Mayıs 17 AM SPOR EE Ankara at yarışları ve güreşlerinden intıbalar SON POSTA Yazan: A.R. Demişti. Ve istikbali hakkında, bu safdil kıza bir çok parlak ümidler vere- cek sözler söylemişti. Tinet, sevincin- den çÇıldırma derecelerine gelmişti. — Ah, Mösyö Antonyo!. Şimdi siz- den bir ricam daha var, demişti. Antonyo, mağrur bir eda ile cevab vermişti.: — Durunuz. Söyliyeceğiniz sözü, az çok keşfettim. Mutlaka, bir başkasının falına baktırmak için bana rica ede - ceksiniz. Tinet, büyük bir hayretle sarsılmış- tı. Derin bir nazarla Antonyonun yü - züne bakmıştı: — Ah dostum.. sizden korkuyorum. Bunu nasıl bildiniz? diye bağırmıştı. Antonyo, ayni gurur ile cevab ver « mişti: — Görüyorsunuz — ya. Insanların kalblerini, gözlerinden okuyacak ka - dar maharetim var, Söyleyiniz baka - hm, kimin falına baktırmak istiyorsu- nuz? Tinet, kısa bir tereddüd devresi ge- çirmişti. Ve sonra: — Şey.. arkadaşlarımdan, zavallı bir Paz var. Aylardanberi ıztırab çekiyor. İstikbalinin ne olacağını son derecede merak ediyor. Eğer, onun kalbine de bir ümid ve şifa verebilirseniz. — Kâfi, madmazel Tinet. Mademki bana muztarib bir insandan bahsedi - yorsunuüz, şu halde, ona İyilik etmek, vazifemdir. MMMW:WHWMMWWCM#_ İngiliz büyük elçisi Perri Loren ile görüşürken (Arkan var) Ankara ilkbahar at yarışlarında muvaffakiyet kazanan iki 0t Bir doktorun günlük notlarından Nekris — Gut) — Hastalığı Vücudde yenilen yemeklerin muhakkak çalışmak ile, muhtelif harekât ile yan- ması ve bu ihtirak bittikten sonra ba- kayanın harice idrar, ter ve mevadı galte çeklinde def ve itrahı nor- mal bir fizyolojik hüdisedir. Eğer yenllen yemekler gene çalışmamak, harekât yapmamak vesair sebehlerle ya- kılamıyacak olursa o zaman bu nata- mam ihtirakattan mütevellid bir takım maddeler hâsıl olur ki bu maddelerin ba- şında (asld ürik) gelir. Eğer ihtirak tam olsaydı. yanan gidalardan (üre) de- nilen madde hâsil olacaktı ki bu son müdde suda mütehammildir ve idrar ile #ür'atle vücudden mündefl olur. Asit ü. rik ise gayri münhaldir. ve tamamlle münhal bulunmadığı için vücudün Ööte- sinde berisinde tavazzu etmeğe başlar, Bühassa ayak mafsallarında ve — diğer mafsallarda teraküm eder ve nakris de- milen hastalığı meydana getirir. Tam bir nekris ârüzı, ekseriya ayak büş parma - dının birdenbire şiddetle acıması, iztirab vermasi, şişmesi ve kızarması ile başlar ve gece sabaha karşı meydana gelen bu mtırablı hal nekrisin ilân olunması de - mektir. Nekriste yapılacak şey ldrar ve kan tahlilâtfle azid ürik derecesini tayin etmektir. Esas tedavi de azotlu yemekle- Te pehrizdir. Bilhassa et, yumurta, be- yin, ciğer, böbrek, havyar, ve bazı kuru sebaeler, kaşar peyniri, balık ve sucuk, pastırma, dül gibi şeyler kat'iyen mem- nudur, Yaş ve yeşlil sebaeler, meyvalar, — sütlü şeyler bilhassa şayanı tavsiyedir. (Üro- dönal )bu gibi vak'alarda çok Iyi gelen bir Hâçtır. Hastanın bol mikdaçda ma- den suyu ve iyi su İçmesi pek mi ktır. Cevab isteyen — okuyucularımızın — posta pulu yoliamalarını rica ederiz. Aksi tak- dirde istekleri mukabelesiz kalabilir, — ——— ——— 'Atatürk altın kupası için Ankarada yapılan — serbest güreş M birinden heye canlı bir an / Osmancıkta Kızılırmak taştı ee ereeerereeeemereeeeneserme sesneneenene İzmitteki müsamereler İzmit (Hususl) — Akçakoca ve Necatibey okulları talebeleri tarafından çok güzel bir müsamere verilmiştir. Müsamere iki akşam devara Ütmiş ve küçük yavrular, yaşlarından umüulmaz büyük bir muvaftakiyet — göster- mişlerdir. Müsamerede vali ve büyüklerimiz, çocuk mnne ve babaları, kalabalık bir halk bulun- Osmancıkta Kızıl trmak sahili Kızılırmak Osmancık kasabasının or-| humu'Nazilliden gelmiş ve sürrek tasından akıp gider, Arasıra taştığı ve u-| tılmıştır. faktefek zarara sebeb olduğu görülmekte| (Gıda maddeleri bir hayli Vei ise de bu yıl fazla taşmıştır. Bu'tuğyan | ğundan kazamız çevresinde '#;t' çeltik, pamuk ve sebze zer'iyatına hayli| yerlere nisbetle daha kolaydIr. zarar vermiştir. Bu zer'iyatın diğer yıl-| güzel olan kasabanın bir kat lara nazaran bu sene $6 50 noksan ola-|leşmesi için belediye Çlfâld'” cağı tahmin edilmektedir. Bu sene Ziraat|ları istimlâk ederek yıktırı Vekâletince 4300 kilo yeni tip pamuk to-| mıştır.