17 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

17 Mayıs 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BSON POSTA 5 - Hayaletin el yazısı kata inip elektrik saati ile si- bulunduğu köşeyi keşfetmek &;hum_ Fenerin ziyası bu köşeye Nesi tdilince vaziyeti anladık. İki ta Müstesna olmak üzere bütün sigör- dem, Malarından çıkarılmış, aşağı dö Ve h"“y"lnrlnı konulmuşlardı. Bu su- h anı ve ikinci katlar karanlık- DüRüneeeim M"îllyeyo çıkan serkomiser ü - İin i parmak izlerini bozmamak Bi aları mendili ile tutarak birer %î"'rim taktı ve ev yeniden ay R :dv"l Sadullah: Haydi acele edelim, dedi.Bu katta Kü,_ lüzum yok. Bodrum katına î.h'mau- sordü: Güç Övvelâ bu kattaki odaları arasak ç xı olmaz mı hocam? hl'dasıı Osman bey, ben taban- lErede patladığını biliyorum. ıg_";““—ıüp bodrum katına inen mer- —t:;h koşan Rıdvan Sadullahı On a İP ettik. N'Mı—"“ bir çok küçük odaların İki ayaklık merdiveni indikten .."ı, Ü bu koridorun elektriği sö Vq,,d:"’“- Odalardan birinin açık ka- h.”l: Bızan elektrik ziyası ile hafif- lîx llmnıqtı. kapısı açık odaya girince Rıdvan &q&ı n tahmininde aldanmadığın: Tün Y Zavallı Kenan bey yerde upu M:’Y“rdu. Başından aldığı kurşun Sirde e. derhal ölmüştü. Döşeme kan '&Mü’dL Cüce uşak da meydanda gö- Yordu, Van Sadullah cesedi muayene |- "h.::;" diz çöktü. Yara tam alnır Kaf “da idi. Kurşun içeride kalmışlı. :“ız.';?k:?nük olduğu için çehrenin içinde idi. Halinden mak- idiği sırada büyük bir kor- tesiri altında bulunduğu İlah muayene ile meşgul de ben de odayı tedkik f lt döşenmiş bir yatak o- ğin bahçesine bakan iki bul Vardı. Bu pencerelerden biri N_.J:nyoıdu. Kapıdan girilince _th'du. t bulunduğu cebhe karşıya Şu%:uyoıı soldaki duvara bi Bunun ayak ucunda eski aynah dolap duruyordu. F Büyük bir Balı bulunduğu cebheye, ka- k;—m ikinci pencerenin önüne de Xî%:ı:d!l' yerleştirilmişti. lerin karşısına gelen duvarla Tenkeli bitişik bulunduğu cebheye %l“ı Ve çerçeveli kadın resmi a - unlardan biri tam açık pen- kı..":ı':lıını tesadüf ediyordu. Ve t—qh Câmı parça parça olmuştu. 'da bu parçalanmış resmin tesadüf ediyordu. Sörk s._&“"lh muayenesini biti - anladın, Osman bey? Cesedin — istikametinden, CAMI Ki vegleK Üzün bir koridora dahil olduk. | Bu toz tabakası üstünde bir takım sonra karşı cebhedeki şu camı kırık tablodan... Pencereden ateş eden katil ilk kurşunu tutturamamış... — Peki ama Osman bey, biz üç ta - banca sesi işittik. Birisinin kurşunu cesedin kafasinda, ötekisi — duvarda... 'Ya üçüncüsü nerede? Bakın burası' garip... Hakikaten üşüncüsü nerede? — Kaybolan yalnız üçüncü kurşun değil, cüce uşak da kayıp, Osman bey Bana kalırsa evvelâ onu araştıralım. — Araştıraliım, hocam... Fakat... Evet, fakat? Bence beyhuüde uğraşacağız. Neden? Neden olacak,.. Görünüşe göre katil odur. O olunca hâlâ- buralarda durması da beklenemez. İşte bu olmadı, Osman bey! #— Niçin hocam? — Hem «Kenan beyi öldüren kurşun pencereden atılmıştır» diyorsun, hem de ekatil, maktülü buraya geliren cü- cüce Kenan beyi odaya soktuktan son- ra (burada bekle!') diyerek bahçeye çıktı, pençerenin önüne geldi ve oradan tabancasını çıkararak içeri ateş etti mi diyorsun? — Hay Allah belâsını versin... 'Tabii böyle bir şey olamaz... — O halde cüce de katil olamaz.. — Peki ama herif nerede? — İşte ben de onu arıyalım, diyo - rum, Bence burada, bu katta... Bitişil odalardan birinde olacak. İnşallah yo- ni bir facia ile karşılaşmayız. — Ne diyorsun, hocam!... Karanlık koridora çıkarak — geldiği - miz istikamette geri döndük. Rıdvan Sadullah önde idi. Evvelâ katil hâdisesine sahne olan odanın bitişiğindeki odaya girdik. Bu- rası da bir yatak odası idi. Herhalde lardan bir başkasına aid olacaktı. Mefruüşatı bir karyola ile minimini bir dolaptan ve bir minderden — ibaretti. Karyola ile minderin altlarından baş- ka saklanacak hiç bir yeri yoktu. Rıd- van Sadullah buralara baktıktan sonra dışarı çıktı ve yandaki üçüncü odaya girdi. İçerisi sobalar, dolablar ve diğer bir takım eski püskü eşya ile dolu olan bu üçüncü odanın kullanılmadığı anlaşılı- yordu. Her taraf kalın bir toz tabakası ce uşaktıre hükmünü veriyorsun. Yani | (Her hakkı mahfuzdur) Uşağın odasındaki cesed ayak izleri görülüyordu. ile kaplı bulunuyordu. Serkomiser elindeki feneri söndürüp odanın elektriğini açınca döşemenin de toz içinde bulunduğunu gördük. Bu toz tabakası üstünde bir takım ayak izleri görünüyordu. Rıâvan Sadullah: — Aman dikkat edin! İzleri bozmıya- hm. Kenarlardan yürüyün! Dedi. (Arkası var) Bugünkü program İSTANBUL w Öğte neşriyatı: 1230: Plâkla 'Türk musikisi. 1200; Hava- dis. 13.05: Plâkla Türk musikisi, 13.30: Muh- telif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18.80: Spor ve gençlik bayramı. Fakih Öz- Jen. “Yüksek Mühendis mektebinden. 18.40: Plükla dans musikisi. 19.15: Konforana: Fa- Hh Halkevi namma: Reşad Ekrem Koçu. 19. $5: Borsa haberleri. 20: Vedia Rıza ve ar- Mayıs 1938 Safı Tahakküme tahammül etmiyen bir tip İzmitten — Öz - türk te karakte » Tİnin tahlilini is « tiyor: Kendisine kıy - met ve ehemmiyet verilmesini — ister, İstiskale, tahak - küme tahammülü zayıftır. Kendisi J ni gösterici hare - ketlere lâkayd kalmak istemez. . Tutumlu bir-tip Ayvalıktan — İ. Özgen karakteri - nin tahlilini ti - eei K Daha ziyade vüş kalarının direk - | tiflerine tâbi olur. Kafasını pek yor - mak istemez. Para ve mal hususunda tutumlu davranır. 4 Sevimli bir tip Düzceden Sa « lâhaddin imzasile soruluyor: — Muvaffak o - lacak miyim? Zeki ve sevimli olmak, başkaları- nın da menfaatle - rine yardım et- mek duygüslle bir leşirse başlıca muvaffakiyet vasıfları Girgin bir tip Ankara Etipa - | Tastan bir okuyu « cumuz soruyor: — Muvajjak Tacak miyım? Girgin ve cür'et- kâr olanlar kabi - liyetleri derecesin- de muvaffak ol - muş sayılırlar, Gayeler tesadüflere bırakılamaz kadaşları tarafından 'Türk musikisi ve halk şarkıları, 2045: Hava Taparu. 2048: Ömer Rıza tarafından arabca söylev. 21; Tahsin Karakuş ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şazkıları, (saat âyarı). 21. 465; Örkestra. 221$: Ajans haberleri. 22.30: Plâkta sololar, opera ve operet parçaları. 22. 50: Son haberler ve ertesi günün programı. e ANKARA 17 Mayıs 1938 Salı Öğle neşriyatı: 1230; Karışık plâk neşriyatı, 12.50: Plâk: 'Türk musikisi ve halk şarkıları, 13.15: Dahilf ve harlci haberler. Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla dans müusikisi. 19.15: Türk müsikisi ve halk şarkıları (Hikmet Riza ve arkadaşları). 20: Saat üyarı ve arabon Nneş- Tiyat. 20.15: Türk müusiklai ve halk şarkıla- mı (Balâhaddin Şenar ve arkadaşları). 2046: Keman solo (Viyolonist Necdet Remzi Atak), Piyanoda: Marsel Bi. 21: Konferans: (Bolu saylavı Cevad Abbas Gürer). 21.15: Stüdyo salon orkestramı, 22: Ajans haberleri, 22.15: Yarınki program ve İstiklâl marşı. Nöbetci eczaneler gece nöbetel otan eczaneler şun - Bu lardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Pertevi, Alemdarda: (Be- ref Neş'et), Beyazıdda: (Cemll), Samat- yada: (Rıdvan), Em'nönünde: — (Balih Necati), Eyübde: (Hikmet Atlamaz), Fenerde: (Vitall), Şehremininde: (Ham- di), Şehzadebaşında: (Asaf), Karagüm- rTükte: (Arif), Küçükpazarda; (Hikmel Cemil), Bakırköyünde: (Merkem). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl eaddesinde: (Dellasuda), Gü- latada: (Hüseyin Hüsnü), "Taksimde; (Limonciyan), Pangaltıda: — (Nargileci- yan), Beşiktaşta: (Süleyman Rızü). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üzküdarda: (Ahmadiye), Sarıyerde: (Osman), Kadıköyünde: (Büyük, Üçler) Büyükadada: (Halk), Heybelide: (Halk), Ankaradan Sa - lâhaddin soruyor. — Zengin ola -« cak mıyım? Muayyen bir he defe vâsil olmak için lâzım gelen yollardan yürü - mek ve meseleyi tesadüflere bağla- mamak lâzımdır. ö Her şeyden evvel sıhhat Ankaradan Fe - dal Tuna da şunu soruyor: — Muvaffak o - lacak mıyım? Saadeti, — gönül ve gıhhat selâme- tinde aramak da - ba isabetli olur, Hayatta herkes az gök saadetten na - etmek istemek fazla bir dilek olun e Çalışkan bir genç Ankaradan N. Ta- pan imzasile soru- zırlamağa — çalış - makla dileğe ka - vuşmak mümkün ihtiyaç vardır. T CX 'min tahlilini istiye- sibini alabilir. Yalnız devamlısını elde | lacak mıyım? olabilir. Tesadüflere bağlanmak menfi neticeler verebilir ki müsbet hareketlere bir tip Zonguldaktan 4- ta imzasile soru - luyor: — Muvaffak © - lacak mıyım? Etrafı — kazan - mak ve muvaffa - kiyeti — kolaylaş « tıracak bir muhit yapmak lâzımdır. <- Herşeyden evvel aile te Adapazarından Hicri imzasile so - guluyor: — Muvajfa! tacak meyem? Hayatta — mü - vaffak olma Bse - beblerinde — aile terbiye ve görgü « sünün büyük te - sirleri vardır. Bu hususta dikkatli davranan ana ve baba, çocuklarının ilerideki muvaffakiyetle « rine yardım etmiş olurlar. rbiyesi » His ve hayal sahibi bir genç Bursadan Veh - bi dâ karakteri » ' İyek soruyor: — Muvaffak o - Tacak mıyim? His ve hayal, fi- kir — hareketlerile bir arada ve a - enkli olduğu elde edilmiş olur.|takdirde iyi ne - ticeler verebilir. Artistleri taklid etmek iyi bir şeydir, ancak onu meslek edin - mek şartile, e bir tip i Zeki Nallıhandan Ha- san Şükrü de ka - rakterinin tahli - Hini istiyor: Zekâsile, kr disini ve etra idare etmesini bi « lir. Müsbet işlere girişmeği tercih e- der. Başkalarına kolaylıkla bağlan- maz, kapılmaz. Başkaları için kendisini mes'uliyetlere kaptırmak niyetinde de « ğildir. e Mes'uliyetten çekinen bir tip Yozgaddan Ha- san Alpaslar fo - toğrafının — tahli - Uni istiyerek 20 - vuyor:? ğ E işlere — yanaşmaz mes'nliyetten çe « kinir, Arkadaşla - rile münakaşa yaparsa da mafevklerine karşı itaatli va saygılıdır. a Açıkgöz bir tip Ayvalıktan Re - eai soruyor: — Muvaffak o - Açıkgöz ve eline ayağına çabuk o « lanlar muvaffa « kiyetlerinden güp- heye düşmemeli - dirler, O halde nefse itimadı art- tırmak üzımdır. Fotograf tahlili kuponu İsim » DİKKAT Fotograf tahllli için bu kuponlardan 5 adedinin gönderilmesi şarttır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: