| İ İ J | j | | | “Son Posta,, ANN aa nnn Yazarn: Muazzez Tahsin Berkand (aai Annemin gizli, çok gizli bir derdi var; bunu anlıyorum.. yirmi iki yaşında bir kız anmnesinin içli Üzüntüsünü keşfetmez Ti? Fakat benim kederim de ne büyük.., Bazı günler antemin derdini bana unut- | turacak kadar büyük... Yirmi iki yaşın- da genç, güzel fakat topal bir kızım... Ne yazık! Aynaya bakıyorum: Yumuşak dalgalı kumral saçlarım yüzümün iki yanını yal- dazlı bir çerçeve gibi sarıyor, içinde mavi | aşıklar yanan yeşil gözlerimin derin, sı- cak bir bakışı var, omuzlarım ve göğsüm arkadaşlarımı kıskandıracak kadar mun- tazam... Yalmız, yürümek için bana yar- dim eden değnek sağ omuzumu yukarı kaldırdığından bu güzelliğin kimse far- kına varmıyor ve ben herkesin nazarında bir «topal kız» dam başka bir şey olamı- yorum. Annem benim bu sakatlığım için çok müteessir; yüzüme baktıkça gözleri dolu dolu oluyor. Bunun için ben onu teselli- ye çalışıyor, onun yanında daima neş'eli görünmeğe çalışıyorum; hattâ bazı gün- ler ona: — Ne yapalım anneciğim, dünyada yal- mız talihsiz biz miyiz? Üzülme, keyfine bak; görmüyor musun ben nasıl tasa et- Miyorum. Diyecek kadar kendimi zorladığım da oluyor. Ancak, bir anamn gelinlik çağma gel- miş biricik kızımı karşısında koltuk değ- neği ile gezerken görmesi kolay mı? Ben büyüyüp serpildikçe, gözelleştikçe zaval- h kadının için için eridiğini görüyorum. Fakat annemin derdi yalnız bu değil. on- Ga kendisine ıztırab veren, onu geceleri gıykusuz bırakan, odasında saatlarca do- Taştıran başka bir derd var... İşte ben bu- nu merak ediyorum, felâketimi umutarak bunu anlamak, bu azab ve acısı için onu avutmak istiyorum. Bir gün mutlaka onun bu kederini öğ- Yeneceğim.. zavallı anacığımın yükünü hafifleteceğim. * On beş yaşımda iken çok içli bir kız- Bım. Hayatımın bu felâketi beni kara dü- şüncelere, sonu gelmiyen ah ve vahlara sürüklüyordu. Şimdi içimin acısı sertleş- ti, kalbimin ezgin ve hasta duyguları da- Şaldı.. hattâ bu duygularım bazan bana dünya ile, insarlarla alay edebilecek kuw- Veti verecek kadar hainleşti. Annemi ve beni çarpan bu felâketin intikamını baş- kalarından, mes'udlardan almak istiye- cek kadar zalimleştim artık. ş Evet, yirmi iki yaşımda, meş'um bir kadm oldum, boni uzaktan seven hayal- perest erkekleri felâkete siğrükliyccek kadar meş'um bir kadın... Benim yüzüm. 'den bir adam kendisine kıydı, hir başkası bu diyarlardan uzaklara kaçtı, fakat be- Bim topal bir kız olduğumu öğrenme- den... Onların bu felâketi bazı geceler HUykumu kaçızacak kadar beni hırpalıyor BAAP Son Posta» nın edebi romanı: ÇINARALTI Kendimi sevgilisinden vâdlar almış| iştiham da yok! Bana şarap getirir mi- bir âşık gibi görüyorum, Dd Öğle yemeğinin hazır olduğunu ha- ber veren Hasan dayının karısı gülerek ilâve etti: — Bugün yemeğiniz köyden geldi. Bakalım hoşunuza gidecek mi? Yüzüne baktım: — Ne münasebet? — Siz balık istemişsiniz, onunla be- YTaber bir de tatlı geldi. Biz ona pazla - ma deriz. Derhal intikal ettim. — Ha., Veli kaptana söylemiştim. E- yet, peki ama tatlıyı da nereden çıkar- muş?. Benim bu iğreti hayretimi ihtiyar ka- din şüpheli gö . Buruşuk gözlerinin ginsi bakışı ile masa üzerindeki fabağa doğru bakarak ilâve etti: — Vallahi bilmem ama bunu da ge- Hba Sıdıka yollamış. Dâaha fazla kurcalamayı doğru bul - madım. nn Hikâyesi EMİN DERDİ we 0 zaman yandakl odada annemin Bi | rinün arasına yüzü boyalı kadın hayalleri nârli adımlarla dolaştığını duyuyorum. girmeğe başladı ve bu hayallerle birlikte İkimiz de başka başka şeyler için evimize sefalet düştü. rab çekiyaruz. Onun derdi nedir acı Bahçe kapısının yanımda aennemin ver- * diği çekmece içindeki paralar suyunu Yatağımda sağdan sola, soldan sı_zı'çcknüş. elmaslar çarşıyı boylamıştı. Hat- dönüyorum... Rüzgür tamları sazstıkça lâ, seni istediğim gihi büyütebilmek için uyku bana haram... Bitişik odada gidip bir üti defa gizlice anneme bile başı vur- gelen, duran, tekrar koşuyurmuş gibi yü- | muştam, fakat onun ölümü benim de bü- rüyen adımlar sinirlerimi daha fazla bo- / tiln ümidlerimi yok ettikten sonra evimi- zuyor. zim içi bir matem havasile dolmuştu. Ba- Kalktım.. karyolamım Başucunda du- banm az kazancı esasen bize kâfi gel- tan değneğimi alarak annemin odasmı mezker bir de bunun başka - kadınlarla doğru yürüdüm. Gecenin sessizliği için- | taksim edilmesi seni de; beni de birçok de camları titreten fırtınanın uğultusu | haklar:mızdan: mahrum — ediyordu ama ve ben yürürken ortalığı dolduran etok.. ben bütün bu raaddi felâketlere razı ola- tok...> sesi ne korkunç! j caktım: Baban bana gelseydi! | Beni görünce aznemin gözleri büyü-| Bir gece dayanamadım, onun peşinden | dü. Bir saniye birbirimize baktık. Doet giltim. Keşki ayaklarım kırılsaydı du e- gibi mi, düşman gibi mi biülmiyorum... | vimden, senin yanından ayrılmasaydım.. Sonra onu elinden tutarak yanıma oturt- - keşki kendim bülün ümrümce ıztırab çek- fam ve gözlerimi siyah gözlerine dike- seydim de seni felâkete sürüklemesey- rek: dim! | — Söyle anne! dedim. l' Baban önde, ben arkada yüzüyerek bir | Belki de pencereleri sarsan bu korkunç *ve vanlık. O cebinden çıkardığı anah- rüzgâr olmasa annem bir şey söylemiye- tarla kapıyı açarak içeri girdi. Beş dakika cekti. Dışarımın gürültüsü onu o kadar sonra da yukarıdan gelen kahkaha ve ı;ıl.ı heyecarlandırmıştı ki korkak bir çocuk E! sesleri mahalleyi doldurdu. O zaman gibi titriyordu. Bakışları bir saniye cam- | dayanamadım, kapıyı çaldım. Baban. be. ların arkasındaki karanlıklarda dolaştık-| Ni görünce evvelâ korktu, sanra Kızdı, ni- tan gonra bana döndü: Bunlar çok derin| bayet Bir rezmlet çıkarmaktan korkarak ve yaşlı idiler. |Beni takib etti. | — Söyle anmecifim! diye tekrarlarlım | Bu sefer ben önde © arkada yürüyor- ve o, kendi kendisile konuşuyormuş gibi. dük. Ben yürümüyor, koşuyordum kızırı; yavaş, durgün bir sesle anlattı: birdorbire, seni evde yalmz bırakmakla — Babanı sevmiştim... İçtimaf bakım- Yaptığım ihtiyatsızlığı anlamış. bir felâ- dan benim ailemin kat kat aşağısında n-| kKetten korkarak çılgına dönmüştüm. Ba- lan bir gence varmak Btemem, babamı ban kolumdan tutup çekiyor. bir şeyler çok öfkelendirdiği için onunla evlenir- Söylemek isliyordu, Hepsi boştu... Bir sa- sem beni öldüreceğini tekrar edip duru- 9t evvel hain kocasının arkasından Ro- ğ Hşam kadın şümdi bir anadan buşka bir şey Bir gece, herkes üyudüktan sonra, kol- | Teğİİdi.. yavrusunun. bir tehlikede oldu tuğumun altında küçük bir paketle, bir. ÜNDU duyarak iztirab çeken bir ana... bırsrz gibi, kapısından çıkarak sev | Hissikablelvukuum beni aldatmamıştı: ğim gencin kolları atılmağa ho- K"aowı açar açmaz senin küçük vücu. zırlanıyordum. Kapınım tokmağım M_,dunle boaylu boyunca taşlığın üm'ınde; rirken bir e! kolumdan tuttu. Gecenin | PAYKIn yattığını gördüm, Üç yaşında bir Yahı ü ıı—=vm—-—nı oda kapısını nâsıl âçıp — dişarı e$ !ı!ugdıh ölkteğe Bukae işsen | Akardı? Mutaka ben telâşla — giderken | şu çekmeceyi, de beraber götür, içinde kapıyı açıkı birakmıştım, sen de uyanıp korkarak beni aramağa çıkmış, karan- eni birkaç sene yaşatacak kadar olmas t : para var, STAS | laikta merdivenlerden yuvarlanmıştın, yordu. | müzayedeye çıkarılmaştır. ae Aylarla, memleketin bütün düktorinrı Ana kız ağlaşarak sarıştık, öpüştük... dizini tedavi ettiler, fakat bu lar kâr etmedi ve sem tapal kaldın kızım: bunun için ben kendimi affedemiyorım. Dışarıda fırtma durmuş, iri yağmıur damlaları çıtırdamağa başlamıştı. Yavaş yavaş doğrularak yerimden kalktım. ve değneğimin tahtaları üzeninde çıkardığı etok.. tok..» seslerini duymamak için elle- rimle kulaklarımı tıkıyarak odama dön- düm. Kalbim kapının öte tarafında beni bekli- yen gence doğru koştuğu için göz yaşları- mi çabucak kurutarak kaçtım. Bir sene çok mes'ud bir ömür sürdük... Evlendiğimizin ikinci senest sen doğdun. Sarışım, yumuk bebeğim, seni ne kadar çok sevdim bilsen! Bütün ömrüm artık senin yüzüne, gülüşüne, adımlarına bağ- lanmış, senden başka her şey gözümden silinmişti. Buban yavaş yavaş benden uzaklaşma- ğa, geceleri eve gelmemeğe başlamasay- dı belki de bu hep böyle devam edecekti; fakat genç ana kalbimim içine şübhe ve kıskançlık zehiri damla damla aktıktan sonra etraf karardı.. senin sarı buklel- 12 Bürhan Cahid yaynaa. sin!? Geniş ovaya bakan tarastaki yerime oturdum. İhtiyar kadıma söylediğimin aksine müdhiş bir iştiham var. Önüme konan iki kiloluk sazanı yiyeceğim gi- bi. Hasan dayı da birkaç bıldırcın vur - muş. Bugünkü yemek âdeta bir ziya- fet. av etlerinin benim gibi ciğerlerin- den hasta bir insan için faydası var. İçimde gıcıklayıcı bir. sevinç var. Balık taze, şarap eski, av eti mükem - mel ve nihayet Sıdıkanım — pazlaması, nazik Kız benim lükurda olsun diye seve diğiniden bahseltiğim tatlıyı kimbilir ne kadar özenerek yapmış. Ve doğrusu çök güzel yapmış, Aztık kendine yalır şır bir bediyeyi haketti, e Yermekten sofıra Feriduna uzun bir mektub yazdım. Burada geçirdiğim ha yatın sadeliğinden ve vücudce topla - dığımdan bahsettim ve sonuna şu si- parişi İlâve etlim: «Bana dört metrelik bir ipekli kumaş — Kimbilir, belki, aksi gibi bugün|lal Rengi ya mavi veyahud kırmızı ol- YARINKİ NÜSHAMIZDA: İngilizceden çeviren: K. Neyyir Baş, akı! yapar | ni ebesii ai —e tü |sun. Herhalde Frapan olacak, Bundan |zayıf tarafı olduğundan mıdir, ne şu gümüş mMahfazalı tsraklardan bir tane, bir de leylâk losyonu al ve ilk|kibinden kaçamıyor. o posta ile yetiştir. Mendil ve kumaşın intihabında tereddüd edersen NMazlı| Bugün çiftlik komşumuza kadar u- |sitle almış ve doğrusu çok hanıma başvur. Yalnız benim tarafım-|zandım. Hasan dayı peşimi bırakmadı. | zim Gökdere çiftliği için âdeta dan sipariş edildiğini söyleme'a Mektubu derhal kasabaya yolladım. |dundan sonra başlıyan Yılanlı dağların | Yalnız bir eksiği var, korusu Bir hafta sonra siparişlerin geleceğini|arkasında.. bu Yılanlı dağlar ismi gibi| mukabil bizim Gökderenin aktığ! . Üveyk avındaki beceriksizliğimi an- ladıktan sonra gene eski avcılıfa avdet etmek bana daha keyifli geldi. İstarbu- lun zahmetsizce elde edilen salon ka - dınları zaten çapkınlık zevkimi sön - dürmüşlerdi. Çay masası başında anlaşmalara, dansederker: sözleşmelere © kadar ka- nıksamışım ki! Kadınlar da insanı âde- ta kurcalıyar, dillendiriyorlar. Salon kadınları arzu ettiklerine tes- ime olürken, gösterdikleri inceliği at - zu etmediklerine mukavemet ederken de gösterseler daha itibar kazanacak - lar.. fakat, bilmem neden bir kere ha- yatın yolunu şaşırmış: bir salon kadını istemese de erkeğin tazyikinden kurlu-|üstüne basarsın, 6 zaman uyanır. Uya- lamıyor. Onu daima mahcub edecek bir|fenca da can karkusile Müuhammen kıymeti Metrosu Cinsi Lira Kr. ğ — ——— 24118 BO 3014,85 Arsa â 1 — Galatada Yenicami mahallesinde depo, dükkân, garaj, han, çarşı vesalf yapmağa elverişli ve içinde dört masura suyu mevcud ve yukarıda muhammed kıymeti ve metrosu yazılı bulunan vakıf arsanın tamamının mülkiyeti satılmsk üzere 30/Nisan/998 Cumartesi gününden itibaren pazarlıkla bir ay müddetlt 2 — İhalesi 30/Mayıs/938 Pazartesi günü saat 16 da Beyoğlu Vakıflar Müdüf” ihale komisyonu huzurile yapılacaktır, 3 — Harita ve şartnemesini görmek ve fazla malümat almak iştiyen taliblerit Mesai santleri dahilinde hergün Aksrat kalemine ve müzayedeye iştirak etmek arzusunda bulunanların da muhammen kıymeti üzerinden © 7,5 nisbetinde Ve minat makbuzları veya banka mektublarını hamilen muayyen olan ihale saatili” den Gvvel kamisyon müracaatları lâzımdır. — (24921) Sümer Bank Kay- seri Bez Fabrikası Müdürlüğünden : Halkın sağlam ve ucuz bez ih- tiyacını temin maksadile imal et- mekte olduğtımuz 14 tip anahtar- h kaput fiatları: 85 Yatmik 778 sarış En tehlikeli noktada en emin nöbetci peşindir. Fiatlarımız asgari bir balya içindir. Bu flatlara yüzde iki zam edilmek suretile asgartf bir topa kadar perakende satış yapılır, Balyalar 20 tap, 720 metra- dir. Siparişin bedili fah- rikamıza vâsıl olmadıkça sipariş kabul ve sevk edilmez. Ağer op dişlerikkz RADYOLİN YU F NMN ile temizlerseniz vücudünüzü y birçok hastalıklara karşı SA T aRRRlİR korumuş olursunuz! Kurtuluş, Çarşame | A n A çroplara karşı dalma açık Olf Baz Beşiktaş Soad Übie kapıdır. En büyük hastalık Parx, Perşembe: — |ları bu kapıdan girer, ağzın içinde leşfr ve'çoğularik vücude yayılır. ÇNÜ HALK OPERETİ YYURIAARN — Pozartesi: Kadı ai Bakırköy Mültiyadi w sinomalarında —| bakımsız bir tek dişin üstünde milyonlt” ca mikrop barmabileceğine göre Hh— GÜL FATMA İcin büyüktüğü kolaytılla Öperet 8 perde Bu açık kapıya: Yazan ve besteliyen : Üstad Muhlis Sabahaddin RADYOLİN | çot mikrop öldürücü hazsası 4 1000 bir nöbetci dikmelisiniz. Şehzadebaşı «FERAH. Sinemada Bugün matinelerden itibaren 3 büyük film birden: 1 — Türkiye başpehlivanı Tekirdağlı Hüseyin ve Kara Ali güreş müsabakaları ve Ankara DMuhahagücü « Güneş futbol müsabakaları. 2 — Buktor Şandu (Bela Lagoşi) nin son ve en heyecanlı derroleri, 3 — Herkesin Kılığında (Arment Ber- nard). Gayet gülünçla şübeser filmi, ! dir, i RADYOLİN mikropları öldürmek” le beraber dişleri beyazlatır, di$ etlerini sağlamlaştırır, ağız karan bir kadın başka erkeklerin ta-|rastlamadan çiftliği bulduk, Filiboz çiftliği eskiden deyletin imiş. Şimdiki sahibi hükümetten i; çalışmış Filiboz çiftliği bizim değirmenin hudu- wh_mymuaqı:g yok. “’ ll keçi bile geçmiyor. İşte bu dağlarda müdhiş yılanlar gö- rülüyor. Geçen yıl yanaşmalardan bi- rine hücum eden bir yılan zavallıyı de- ğirmene kadar kovalamış. Bereket yı- landan kaçmanın usulünü bildiği için oradan oraya sıçrayıp daima istikamet değiştirerek hayatımı kurtarmış. Büuradan geçerken Hasan dayınım c- t St çiftlik köşkü önündeki arı raşırken bizi uzaktan görmüş, bi bir neş'e ile karşıladı. j Ne kadar olsa şehirde M—.nı;'“ müş adam. Burada işçiler, y ’* arasında nyni fikirler üstünde KAf * 4, maktan usanmış olacak.. her Ş€' .,' puşacak birini görünce dört elt hyor. : kadar âdeta sürükledi. Yanaşmalar damları etrafımızı almıştı. O huw* 3 emirler veriyor. (Aarkı j «