Sayfa Hergün ir taraftan İngiltere ve Fransa - nn Südet meselesi hakkında Berlin ve Praha'da yaptıkları itidal tav- siyesi teşebbüslerinden sonra Südet şe - finin Londraya yaptığı seyahat, Südet davasının nisbi bir yumuşaklıkla halle - dileceğine alâmet sayılabilir. Bir kere İngiltere ile Fransanın Ber - linde itidal, Praha da fedakârlık tavsiye eden dostane teşebbüsleri ve ayni za - manda Südetlere karşı İngilterede göze Ççarpan mülâyim cereyan gösterir ki ev- velâ İngiltere, sonra da onun sevkettiği Fransa, Südet meselesinde Çekoslovak - yanın esaslı fodakârlıklar yapması lâ - zım geldiği prensibini kabul etmiş bulu - Çekostovakyanın da aksi bir yoldan git- mesine ihtimal kalmaz. Demek oluyor ki Südet meselesi, yeni safhasile daha mey- dana çıkarken yumuşak ve mutedil bir hava içinde kendini gösteriyor. Henlayn (Henlein) in, birdenbire tayyareye binip Londraya gitmesi de gerek Südet'lerin, Bgerek onların arkasında bulunan Alman- yanın şiddet metodlarile değil, yumuşak üsüllerle hareket etmeğe ve maksadları- 'na bu yoldan vâsıl olmıya taraftar bu - Tunduklarının alâmetidir. Bu iki matedil temayül arasında da Çekoslovakyanın mecburi olarak mute- dil bir yoldan gideceği ve fedakârlıktan çekinmiyeceği şüphesiz olduğuna güre iş yalnız Südetlerin asgari derecede mem- nun ve Çeklerin azami derecede kabul e- debilecekleri şartları bulmıya kalır. Mü- nakaşanın içinde bulunduğu havaya na - zaran bunun da bulunabileceğini ümid etmek kabildir. * Öyle görünür ki İngiltere, sade Südet değil hattâ Çekoslovakya meselesinin bi- le yavaş yavaş Almanyayı memnun ede- cek bir şekilde halledilmesine pek te mu- halif değildir. Südetlerin esazlı imtiyaz- lar elde etmelerile başlıyacak ve Çekoslo- Vakyanın enternasyonal vaziyetinin Al- Manyayı memnun edecek bir istikamete doğru inkişafı e tamamlanacak olan bu hal şekline başlıca itiraz edecek büyük Avrupa milleti evvelâ Fransa ve sonra da İtalya idi. İtalya bu meselede Almanya- nn ellerini aerbest bırakmış olduğuna göre meydanda Fransa kalır. Fransa da bu bahiste yumuşama lüzumunu kabul etmeğe çoktan hazırdır; eski Avusturya- P Hın yerine, ayni mahiyette ve daha zayıf bir Çekoslovakya koymanın ne büyük bir hata teşkil ettiğini Fransa nihayet anla - mış olmakla beraber Çekoslovakyaya- Karşı bir takım taahhüdlerle bağlanmış we onu da kendisine ayni taahhüdlerle bağlamış olduğu için birdenbire bu taah- hüdlerden geri dönemezdi. Çekaslovak - yayı bugünkü şekli ve bugünkü mahiyeti ile muhafaza etmeğe çalışmak, Almanya fle mutlaka harb istemek demekti. Fran- a Almanya ile harbetmeği istese bile bu- Çünkü, bu bir çürük davadır. Harb tez- herini çürük davalar üzerine oturtmak hiç bir hükümetin işine gelmez. Kaldı ki, Fransa harb değil, sulh istiyor ve Çekos- Tovakya fle vücude getirdiği karşılıklı :_ıglın, sırf sulhu temin için icad etmiş - Fakat, Fransa, muhtelif zamanlarda ü- zerinde çok büyük lâflar sövlediği bir ba- | dahilinde halledilmesine taraftar bulu -| miz Almanyanın hududları içinde alması- histe birdenbire dönemezdi. Dönme ha-| Teketini İngiltere der'uhde etti; manev - tanın kumandasını eline aldı, siyaset ge- Misine geniş bir saha Üzerinde devir ha- teketi yaptırıyor. Bugün Fransa, Çekoslovakyanın kar - şısında ellerini oğuşturarak «ne yapalım? tere yürümüyor, o yürümeyince de bizim yürümemizde fayda yoktur!» diyor. Bu, dönmenin en güzel şeklidir. * Henlayn Londraya, Londradan gelen müsaid havayı daha ziyade kızıştırmak ve Südet davasının ilk safhasını daha kolay ve daha çabuk halledebilmek için Bgitti, Yahud da, ayni maksadlarla onu oraya Almanya gönderdi. debilmek için şu dakikada en mühim ro- Nü oynıyacak olan küvvet te Londrada - dır. Bir kere İngiliz efkârı bu davenm halline çok müsaid bulunuyor; ayni İn- meler fenni Resimli Makale : cüsseli, kabadırlar, az iş için çok yer işgal ederler. San se- makinelerden lüzumsuz ağırlıkları attı. Buna mukabil iş kabiliyetini defalarca fazlasına çıkardı, dayan- ma kabiliyetlerini de ayni nisbette çoğalttı. SON POSTA Ağır, yağ hamalı gibidir. & Lüzumsuz ağırlıklar.. — Bugün şişman odam eski zamandan kalma bir makineye |çıkan Başvekil ve Hariciye Vek benzer, işgal ettiği yer fazla, çıkardığı iş azdır. Âdeta bir |da bulunan Vali ve Belediye Reis mua- Fazla çalışabilmek istiyorsanız vücudü- nüzün fazla yağlarını atınız, evvelâ adale, sonra dimağ kuv- vetlerinizi arttırınız. Gangsterlere kurban Olan bir kadın Amerikanın en güzel bir kâğıd milyonerinin karısı olan Alis Parsons, bir senedenberi kayıptır. Gangs- terler tarafından kaldırıldığı ve bir ci- nayete kurban gittiği tahmin edilmek- dir. kadınlarından, İki bin beş yüz liraya satın alınan pul Pul meraklısı İngilizin biri, bundan 23 sene evvel, beş liraya bir pul satın al- mış, koleksiyonuna koymuş. Gel zaman, git zaman, böyle bir pulu olduğunu unut- muş. Geçenlerde bir tesadüf neticesinde pulu bulmuş ve müzayedeye çıkarmış. 'Tam iki bin beş yüz liraya satmış. Pul, 3 Hralık bir dahili vergi puludur. Bütün dünyada da 12 tanedir. Gayet kü- çük bir yırtığı olduğu için 2500 liraya satılmıştır. Aksi takdirde piyasa kıyme- ti, 5000 liradır. karışma sebebi olmasına şiddetle muha - liftir. Pek çok mühim İngiliz politikacı- Üları bu davanın Südetler ve Almanya tezi nuyor. Bundan başka, Avrupada hüküm süren milliyet prensibine göre Südetlerin tddialarına hak vermemenin imkânı yok- |tur, Hiç olmazsa bu işde, Fransanın dümeni de İngilterenin elinde bulunuyor. Zaman müsaki, muhit müsaid, hareket zamanıdır. İşte Henlayn bu hareketi yu- piyor. Henlayn İngilterede muhtelif muhbille- re Südetlerin davasımı teşrih edocektir: «Biz Almanız. Şu ve $şu muhitlerde kesif bir varlık ve kahir bir ekseriyet sahibi- yiz. Kültür bakımından Çeklerden yük- İSTER yereraraneseDARAA AD DELAAAALALERALLLALERLALEKEELALEKADAR. Hergün bir fıkra Şimdi sizden öğrendim İstibdad devrinde bir gece yarısı s0- kakta bir serseriyi zabtiyeler çevir - mişler. gee erereterensanE" Çereye gidiyorsun? Demişler, şerseri cevab vermiş: — Nereye gittiğimi kendim de bil- miyorum. Zabtiyeler yakasına yapışmışlar: — Nereye gittiğini kendin de bil - miyorsun hal Gel öyleyse karakola İ da cevab ver! İ — Serseri zabtiyelere bakmiş: ! — Ben size nereye gittiğimi bilmi « $ yorum, dedim de inanmadımız.. Kara- İ kola gideceğimi biliyor muydum, şim- di sizden öğrendim. GA AAAT AAA ESER $ $ $ ; ; ; ; ? j i ÜTEEİE | Tokyo şehri her sene Biraz batıyor ! Tokyo şehri, senede 244 pus sür'at - le batmaktadır. 1923 de vuku bulan zel- zeledenberi şehir, bilhassa ticaret haya - tının merkezleştiği Marunuçi mıntakası 39 pus batmış bulunmaktadır. Bunu haber veren Japonyanın meşhur şahsiyetlerinden doktor Goro Kitazava - dir. Bir Nı;rveçlı' talebe kurbağayı nasıl tarif ediyor Bir Norveçli talebeye imtihanda: «Kut- bağayı tarif et!» demişler. Şöyle cevab vermiştir: *«Kurbağa harikulâde bir kuştur, Aya- ğa kalktı mı, âdeta oturur gibi bir vazi- yet alır, sıçradığı zaman uçar gibidir. Âdeta aklı yoktur, kuyruğu da bu - lunmaz. Ve oturduğu zaman da malik ol- madığı bu kuyruğun üzerine oturur!> Bir şey anhıyabildiniz mi? AA EEE A L e e A F GA giltere Çekoslovakyanın Avrupada bir|seğiz. Çekoeslovakyanın en mühim sanayi işleri bizim elimizdedir. Çalışkanlık, kül- tür medeniyet, iktısad bakımlarından Çeklere faikiz. Biz Almanız, bizim yeri - na rağmen, Avrupada mesele çıkarmamak için hududların muhafazasına — razıyız. Ancak, kendi kendimizi idare edebilmeli- yiz.» Kendi krallığı içinde, meselâ İrlânda meselesini malüm şekilde halletmiş olan İngiltere, bu sözleri alâka ile dinlemeğe ve Henlayn'a müsaid hükümler vermeğe hazır demektir. Henlayn ve Almanya için de zaten işin bülün esası ilk imtiyazları almaktır. On- dan sonra her şey yavaş yavaş yürüyüp gidecek değil midir? Muh Birgen İSTER İNAN, İSTER İNANMA! 'Taksim Emlâk şirketi Taksim su hazinesinin de kendisine Südet davasının ilk safhasını, sulh|| satılan toprağın hududu dahilinde olduğunu iddia ediyor- | hak ve vecibeleri ile onun yerine kalm oldu. içinde, daha kolay ve daha çabuk halle-|| du, bu yüzden hazine aleyhine bir dava açtı. Halbuki bu dava yürürken Maliye Vekâleti Taksim Em- İNAN, lâk şirketinin bütün İSTER SOÖZ ARASINDA İngiliz sahnesinin En güzel kızı Meşhur sinema vejisörü Koşran: «İn-| giltere sahnesinin en güzel kızı Eylin Moor'dur» demektedir. Hakkı olup olma- dığını siz teslim ediniz. Renklerin satış üzerinde tesiri İngiliz ticaret mütehassıslarına göre, renklerin satış üzerinde büyük tesiri var- dır. Vitrinlerdeki venk imtizacı müşteri- yi celbeden en büyük âmillerden biridir. Çiy renkler, müşteriyi kaçırır. Renk- lerin teşhirinde elektrik ziyasının da bü- yük rolü vardır. Kırmızı renk, umumiyetle sıcaklık ifa- de eder. Dükkânlarda da ne kadar çok kullanırsa fayda temin eyler. Lâciverd renk kırmızının aksin€ soğukluk hissini uyandırır. Sarı renkte, ince ve mütcvazı bir zekâ vardır. Yeşilde huzuru bulursunuz. Porta kal renginde sıcaklık ve parlaklık çağlar. Centilmence yapılan bir hırsızlık Kent dükü, 17 sene evvel bahriye mek- tebinde bulunduğu sıralarda, arkadaşla - rından birine, altın işlemeli bir sigara kutusu hediye etmişti. Şimdi, Darsetşir kruvazörünün kuman- danı olan bu arkadaşı, geminin ziyaret- çilere açık olduğu bir günde, bu yadigâr şöyle bir mektub çıkmıştı: «Sizin değerli yadigürınızı aldığımdan dolayı affediniz. Bir cahillik ettim. Bu - nun sizce ne kadar kıymetli oldüğunu, içini tedkik ettikten sonra anlamış bu - lunuyorum. Mesleği hırsızlık olmıyan birisi> hisse senedlerini satın aldığı için bütün Binaenaleyh şu su hazinesi yüzünden Maliye Vekâleti Maliye Vekâletinden davacı demektir. İNANMA! Yazı Çok Olduğu İçin Bugün Konamadı Celâl Bayar, Belgrad seyahatinden tam bir memnuniyetle döndü (Baş tarafı 1 inci sayfada) » linde istirahat etmişler ve akşam saat 6,30 da 'Tophane rıhtımından Akay i« daresinin Burgaz vapuruna — binerelâi Haydarpaşaya geçmişlerdir. V mutanlar, Emniyet Direkti iktısadi mücsseseler erkân v bir çok zevatla Haydarpaşa rıf vinlerile askeri erkânın ellerini sık « mışlar ve selâm resmini ifa eden asker ve polis müfrezelerini teftiş ettiktel sonra Ankara trenine bağlanan husus! vagona binmişlerdir. Tren saat 19,10 da hareket etmiş, bu sırada garda top> lanan kalabalık bir halk kütlesi: — Yaşa diye bağırarak Başvekil va Hariciye Vekilini uzun uzun alkışla « mıştır. Başvekilin — intıbaları Başvekil Celâl Bayar ve Hariciye Ve « kili doktar Aras dün sabah Belgrad ve Sofyadan şehrimize avdet ettiler, Dün Öğleden sonra şehrimizin — siyasll muhitlerinde dolaşan intıbaa göre Celâl Bayar bu seyahatinden pek memnun olâ- rak dönmüştür. Yugoslavyada kendisine karşı gerek hükümet ve gerek halk tara- fından pek büyük bir alâka gösterilmiş < tir. Bilhassa halkın gösterdiği alâka, şims diye kadar bu gibi vesilelerle Yugoslav- yada “Türk devlet adamlarına kars gı gösterilmiş olan alâkanın çok Üs - tüne çıkmış, Yugoslavya halkı t m < dan Türkiyeye karşı bu vesile ile izhaf' edilen geniş nisbette ve çok hararetli bili doöstlük nümayişi şeklini almıştır. Halie tarafından yapılan bu nümayişin yanı “ çında da hükümet ve hanedan muhite lerinden Celâl Bayara ve döktor Aratâ karşı izhar edilen büyük dostluk, muta- dın fevkinde ve cidden dikkati celbede« cek derecede canlı olmuştur, Şehrimizin siyasi mühitleri, — Celâl Bayarın seyahatten tam bir memnuni “ yele dönmüş olduğu intıbamı almaktâ müttehiddir. Başvekil ve Hariciye Vekii limizin Belgradda bulundukları müddet* çe Yugoslavya devlet adamlarile bütün dünya meseleleri üzerinde uzun uzun konuşmuş olduklarına göre devlet ndam- larımızın memnun dönüşleri bizi de meti "| yapacaktır. nun eder. a y . Dün geceki ses müsabakası Beyoğlu Halkevi tarafından — terti? olunan ses müsabakası dün gece ya * pılmıştır. Müsabaka Beyoğlu parti Kü rağı salonunda saat 21 de başlamış “ tır. Müsabaka, evvelce yüzlerce kişi #” rasından elenmiş olan 43 kişi arasındi yapılmıştır. Bu 43 müsabıkın birer bi rer dinlenmesi saat 23 e kadar süf * müştür. Bazılarında vaidkâr birer is * tidad sezilen müsabıkların okuduklar? parçalar uzun uzun alkışlarla karşılan” mıştır. Vakit çok geciktiği için jüri hey'et ses güzelliğinin esas tutulduğu bu mü- sabakada birinci ve ikinciyi tesbit &t * mek üzere pazartesi günü bir — içtimii deseneane ee seceenne AA eesecacaecALA AAA TAKViM