aa" “Son Pıısta_7 nın Hıkayesı Ka a a ST DDD IK(D DK FU00 1D IDRKAAA LDD INUN li Zayıf ve kuru bir adam olan fahri dev- het müsteşarı Kraterof İmkofa doğru iler- liyerek: - Ekselâns! diye söze başladı, uzun yıllar büyük rehberliğiniz ve müşfik iti- malarınız altında. Zakusin arkadaşının kulağına fısı:dadı: — On #enelik âmirliğiniz, diye söyl -| mizin una kadar 1 Albümde hepimizin, £ Bu nutku saatlerce Kendini zorlıya - ve zekânızın pırıl- l ima rehber olacaktır. özlerden müteessir olan yuvarlandı Titrek bir sesle arkadaşlarına hitab et- laşamamazlıklar geç - emin olun sizin iyi- yerek İmkof fahri —müsteşar kucakladı. Bu kadar büyük fi beklemiyen Krateröf yüzü he- — yacandan sarardı!. Şef İmkof artık kendinde sözünü ta-| acak kuvvet bulamadı ve bir ço- l ağlamağa başladı. Bu sırada kendisine arkadaşlarının bütün portre - — lerini Ihtiva eden albüm takdim olun - dü. Biraz sonra kendine gelen ekselâns bü- tün arkadaşlarının ellerini sıktı ve teş - yikârları arasında merdivenleri indi, a - ,Yabasına bindi. Evde de onu bir sürpriz bekliyordu. Bugünün şerefine bir ziyafet veriliyordu. İmkof bu vaziyet karşısında şahsı hak- kında biçilmez bir paha takdir etti. An - laşılan 0 dünyaya gelmeseydi ortalığın — hali harabdı — ; emniy tli nlur. Eğ — den gelirse iki gö 3 Yemek, tebrikler, kadeh kaldırmalar /— Ve iyi temennilerle geçti. Hülâsa, İmkof — Gmründe tatmadığı heyecanları, sevinçle- 31 duydu, Ziyafette de söz söyliyenlere — şu süretle mükabele etti: «Son Posta» nn edebi romanı: ÇINARALTI Hasan dayı benim avı 'o!dugı mu bildiği 'lııı urhor — K ta pek yaya çin yavaş sesle iza- ğaçta iken atarsanız daha bir kaç kuş bir - birden atoşleyin. Babamın pek kıymetli tüfeklerinden — biri elimde. Kundağı şöyle rastgele o - — Muzuma dayadım. Hasan dayı telâşlı bir sesle sordu: — Öyle mi atacaksınız? — Nasıl ya? — Aman bey. Sakatlık çıkarırsın. — Peki nasıl tutayım? O beni iyi anlamıştı. Acemi nefere - silâh talimi yaptıran onbaşı gibi tüfeği — sert bir hareketle omuz kemiğimin çu- kuruna yapıştırdı. — Şimdi nişan alın bakayım, — Eski bir göreneğin insiyaki hareke- hle kafamı bir yana eğdim. — Şimdi nereye bakacaksınız? — Karşıki ağaca! — Yani ağaca konacak kuşa, — Öyle ya! — Peki nereden bakacaksınız! — Buradan!, İmkofun | ğına doğru bir damla yaş| | İmkof şahsı hakkında biçilmez bir paha| takdir etti. Anlaşılar o dünyaya çılmr- seydi ortalığın hali harabdı er, iki gaattir, nasıl bir ha - & içinde çırpındığımı bilemez - a halk için faydalı | n değil, bü- ştığımı sa <| * ki arkadaşlarım, larımızın halırası olarak bana diler, Bu hareket bende ne ahassüs uyandırdı bilemezsi- | hayatımın en aziz hatıras tüne doğru eğilmişti. Erzincanda v Ağaç dikme bayramı Erzincan (Hususi) — Mezbaha ci da yapılan ağaç bayramında şehre bi lerce ağaç daha kazandırılmıştır. Hava- nın müsaadesizliğine rağmen büyük bir halk kalabalığile mekteb talebesi tara -| fından bayram parlak bir şekilde kut -| arın- lulanmıştır, Halkla beraber, vali, gene «i ral ve komutan başta olmak üzere askeri ve sivil memurlar da, hazırlanmış olan çukurlara ağaç dikmişlerdir. Ağaç dikme Mmerasimine iştirak eden - lere ve mekteblilere belediye tarafından gay ve pasta ikram edilmiştir. Elmalıda imar faaliyeti Elmalıda yeni bir park yapılmış, açık Tâğamların üzerleri kapatılmıştır. Bu se- ne dağlara fazla miktarda yağan kar su- larının ekinler Üzerinde tahribat yapma- sına müni olmak için vaktinde lâzım ge - len tertibat alınmış ve bu suretle on beş köyün mahsulâtı su istilâsından kurta -| rılmıştır. Bütün bu işleri muvaff: etle başaran ALBÜMDEKİ HATIRALAR Çeviren : Faik Bercmen ümü gören ekselânsın küçük kızı Olya: — Oo baba ne güzel albüm diye mirıl- dandı. Elli ruble eder.. Ne güzel, ne gü- zel.. Onu bana ver baba olmaz mı? Yemekten sonra Olya albümü alarak o- dasına çekildi ve onu bir çekmeceye ki-| litledi. i gün albümdeki memurların por- çıkarıp yere fırlattı ve yerleri- .ır)ııin;î:nnın resimlerimi ormalı memurların lerinli mekteb kızları gi Kolya resi bütüh elbi leri memurl rini kır- boyadı. Bıyığı olmiyanlara - birer bığıklı olanlara da birer sakal yama İşi bitince resimleri kesmi başladı; ve kesik resimlerle asker oyu - nuna koyuldu. Kesi arasında muhterem müsteşar Kraterbf da vardı. Kolya baba- sının bu âziz dostunun bâaşını bir kibrit kutusuna yapıştırarak babasının odasına daldı ve: baba, bir heykel yaptım! dedi. n marifetini görünce kop- yüverdi ve yere düşecek kadar arla güldü, sonra oğlunu ku - ni yaramaz seni! Git bunu anne- er de o da gülsün biraz! dedi.. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Çamurlu ayakkabılar Çeviren: İsmet Hulüsi Dem':h beledlye.;uînln * Yeni yıl programı Denizli (Hususi) — Şehir meclisi, ni - â i içtimalarını bit ştır, Bu yıl büdcesi, 1930 büdeesine n Üç misli olmak üzere 118 bi: k kabul edilmiştir. 1938 yılı belediye mesaisi arasında buz fabrikası ve soğukhava deposu İncirlipınar mesiresindeki gazino inş nın ikmali, açık akar suların kapatılması ve su taksimatı; şehir plânının tatbiki için yapılacak istimlâkler en Öön safta gel- mektedir. Bu işler için mühim tahsisat ayrılmıştır. Bursanın süt messlesi Bursa (Hus — Şehrimizde pas - törize edilmiş süt satışını temin etmek maksadile belediye tedk ve belediye encümeni üyeleri Yalar *t çiftliğinde tedkikat yap - - —— ——— —— kaza kaymakamı Cemal Babaç halk ta- rafından çok sevilmektedir. fahri | Baş, diş, nezle, grip, romatizma, nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarımızı derhal keser. İcabında günde 3 kaşe almabilir. Türk Hava Kurumu 25. ci - TERTIB BÜYÜK PiYANGOSU Birinci keşide 11/ Mayıs / 1238 dedir. Büyük ikramiye: 40_ 000 Liradır... Bundan başka: 15.000, 12.000, 10.000 1liralık ikramiyelerle (20.000 ve 10.000 ) liralık iki adet mükâfat vardır... Şimdiye kadar Binlerce kişiyi zengin eden bu piyangoya iştirak etmek suretile siz de talünizi deneyiniz... ve sistemi ÇELİ KROME, lerde N salonlarında teşhir edilmiştir. Mallar sağlam ve metin, fiatlar çok ucuzdur. Karyola ve madent eşya fabrikası HALİL SEZER Salkımsöğüd Demirkapı 938 Modeli KARYOLA İNGİLİZ, AMERİKAN, VİYANA SOMYELERİ bilhassa NİKELE ve muhtelif renk- MADENİ MÜÖBLELER Fabrika caddesi 7 Tel. 21632 Lokanta ve Gazinocuların Nazarı Dikkatine ! Fabrikamızın BAŞKURT marka- h yerli mamulâtımızı görmeden ÇATAL KAŞİK ve B[ÇAK takımlarınızı — alma - yınız. Bütün mallarımız hem kalite rupanınkinden daha yüksek ve hem de fiat- ça yüzde OTUZ daha ucuzdur. Toplan satış yeri : Tahtakale caddesi No. 51 İstanbul İkinci İcra Memurluğundan: Hakkı hapis suretile merhun olup bu kere paraya çevrilmesine karar verilen İs- tanbul Yeşildirek Hoca han 5, 7, 8 No. da bir adod santifuruş makinesi, iki aded bo- . | Ya kazanı ve 10 aded ağaçtan mamul su si | teknesinin birinci açık artırması 12/5/938 Perşembe günü snat 9 dan 11 re ve bu ar- tırmada mezkür eşya muhammen değe- rinin 96 de 15 şi bulmadığı takdirde ikin- ci açık artırması 17/5/988 de Salı günü saat 13 den 15 şe kadar yapılacaktır. Alı- itibarile Av- — DLŞ TABİBİ RATİP TÜRKOĞLU Sirkeci: Viyana oteli gırası. No.26, Kat 1 de hergün öğleden Bonra saât id den 20 ye kadar hastaları kabul eder. ——— cı olanlar muayyen gün ve saatte mahab linde hazır bulunacak memuruna mürâ- caat ederek pey vurup almaları ilân olur nur. (7597) — Bürhan Cahid ua — Nereden? — Oturduğum yerden!, Hasan dayımın gülmemek için ktndi-' ni zor tuttuğunu anlıyorum. — Öyle değil bey. Gözünüzü nnmlu— nun ucundaki arpacıkla karşıki av ve bir de nişan köprüsü üzerine uydura - Jeaksınız. Bu üçünü bir hizada gördü - nüz mü tetiği çekersiniz. Dediği gibi yaptım. Ağaçta muayyen bir dalı hedef tutup nişan köprüsünü ve namlunun ucundaki sivri demiri bir| hizaya getirdim. Hasan dayı memnun oldu: —Tamam. Şimdi kuş gelince böyle yaparsın bey, Biz bu konuşmada iken ormanın sağ yamacından süzüle süzüle inen iki bü- k kuş tam karşımızdaki dişbudağın üst dalına kondular. Hasan dayı kolumu dürttü, ve alçak bir sesle: — Üveyk! dedi. — Atayım mı? — Bekleyin, alt dallara inerler. —— tı. Kuş ilk konduğu yer- kendini em- aş İnermiş. Y.ık..k dı'l.ırdz 'iken küçük bir hare- ket onu kaçırtırmış. boz renkteki iki kuş biraz sonra ta suyun üÜzerine uzanmış alt dala | ler. Hasan dayı gene kolumu dü: Haydi! Deminki talime göre nişan aldım, İki kuş zaten birbirlerinden uzak değiller- di. Ateş ettim, 'Tetiği çekmemle beraber — olduğum yerde çarpılmışa döndüm. Omuzum fena halde acımıştı. Silâh sesi de beni ürkütmüştü. Ne olduğunu anlıyama - dım. Kendime gelir gelmez - kuşlara baktım, Ağacın dalı bomboştu. Telâş - tan Hasan dayının yanımdan uzaklaş - tığını farketmemiştim. Onu karşıda, suyun içine dalmış gördüm. Ben de a- yağa kalktım, Hasan dayının elinde bir kuş çırpınıp duruyordu. Ona doğru koştum. Zavallı hayvanın kanadların- dan kan sızıyordu. Hasan dayı: — Yazık bey, dedi. Ötekini kaçır « dık! Ben bunu vurduğuma pişman ol - muştum, Zavallı hayvan şu dereden bir Benim için üst d yok ama elbet bir düşüncesi var, Bu- yudum su içmeğe gelmişti. Bir saniye içinde ne hale gelmiş. — Bırâk Hasan dayı. dedim, Vazgeç- tim, bırak üçsun. İ iz gözlerine vahşi bir dedi. . bey, Nâasıl olsa v|ölecek. Keseceğim. Yere bıraktığı halde çırpınıyor, fakat uçamıyordu. Saçmalar kanadlarını de- ik etmişti. Hasan dayı avcı bıçağını kınından sıyırırken başımı arkaya çevirdim. — Bon gidiyorum, gel sen de! Dere boyundan atları bıraktığımız yere doğru yürümeğe başladım. Artık avcılıktan vazgeçmiştim. Bu iş benim harcım değildi. Ömrümde ilk defa ma- sum bir cana kıymıştım. Hele onun su içmek için dereye indiğini gördükten sonra! Bunu önce de biliyordum. Bu mahlükun ancak burada ve bu şekilde avlandığımı hatırlıyorum, Babam da bu raya gelirdi. O zaman çocukluk hali o- lacak. Vurulan avları kendim koşar a- hırdım, Hattâ hiç unutmam, bir gün ba- bamla bir büyük.av için Oba denilen kuytu bir yere sığınmıştık, her tarafı- mız dallar, yapraklarla sarılmıştı. Ba - bam bir büyük av bekliyordu. Bunun ne olduğunu şimdi — hatırlamıyorum. Gündüzdü, sıcak bir mevsimdi. Biran- da çayırlar üstünden bir sığırcık kü - mesi k_ılku. Bulut gibi üzerimize doğ- ru, hem de alçaktan geliyorlardı. Ba * bama yalvardım: - Ateş et baba! O böyle ufak avlara tüfek atmazdi. Herhalde beni sevindirmek için ola * cak, bir anda namlunun havaya yükse" lip iki gözün birden çekildiğini gördüm- — Keskin tüfek sesile beraber bir patıf” dıdır koptu. Bulut halinde tam üzeri" mizden geçen sığırcık kümesi dolu tâ' neleri gibi etrafımıza döküldüler. Dikenli çalı çırpı arasına düşüp kâ * — i fanlardan başka o gün topladığım sığıf” cıikların sayısını biç unutamam.. tafi — 3B tane İdi. Bunların çoğunu yarı ölü bir halde câft — verirken tutup elimdeki avcı torbasınd atıyordum. O zaman hiç bugünkü aciy? duymadım.. babam ve amcam bu of ” manlarda yaz, kış ne avlar yapar, N* canlar yakarlardı. Yuvalarının ağzın? saman yakıp sansarı dışarı çıkarır, ©7 — | manın geçid yerlerine pusu kurup kar raca, tilki, kurd ve domuz bîdürürle““' Ömürlerinin en tatlı mevsimleri belki de buralarda geçmişti.. ben burayl yufka bir yürek, hasta bir vücudla dim. Babamın elli beş altmış yaya olarak dolaştığı bu dağlarda b& —| hayvanla gezerken yoruluyorum. (Arkası var)