* Son Posta,, nn On beş sene evvel evlenmiştik. Karım daha yeni öldü... On beş senelik arkada- gimı sevmediğimi zannediyordum; — hal- buki onu büsbütünr kaybettikten sonra o- nun benim için bir sevgili olduğunu ve ölümünün hayatımda ne kadar büyük, me kadar dolmaz bir boşluk bıraktığı anlıyorum. On beş sene içinde ona, kendisini sev- >mediğimi zannettirecek neler yapmamış- tım! Zavallı Fahirecik benim kayıdsız, bazan haşin tavırlarımı ve sözlerimi bü- yük bir sükünetle karşılar, gözlerinde cıyan bakışlarla beni süzerdi Evet zavallı Fahirecik; ana on beş yıl- lik karı koca hayatımızda neler — çektir- ! Bunları anu sevmediğim için ya- m sanmıştım; meğer onu seviyor- mu: bütün bunlar onu kendime daha gok, daha sağlam bir şekilde bağlamak şimdi düşünüyorum: Ya Fahire n intikam almak hevesine düşsey- ! Hayır.. bunu yapamazdı... O kadar ir ve açık kalbll bir kızdı kf o... erim uzaklara, çok uzaklara düli- | Fahirenin omuzlarından aşağı sar- aral saçlarını, her geye merak e- er şeyi öğrenmek istiyen çocuk ini görüyorum: İskoçya kraliçesi Marle Stuart ile krahiçesi Eksabeth arasındaki harıgi kadını haklr bolu- uz hocam? am? Öyle ya, ben İstanbul kız lise- höcası iken o da ayni mekte- ğ afında talebe değil miydi? Bu zekt yüzlü, uyanık ve şirin çocuğu avaş, içime sindire sin sev- ış ve onun bana karşı olan ından istifade ederek, diplo- Masını alır almaz onunla evlenmiştim. nin nazarında ben çok yüksek ndım... Benim her'sözüme, her a me büyük bir ehemmiyet verir, bana karşı her zaman, höcası için besle- diği hürmetle karışık sevgiyi duyardı. lendiğimizin ilk ayları, onun bu toy allerini, temiz ve hududsuz sev- aybetmesi ihtimalini düşünmek muztarib etmiş, Fahireyi değiş- YA ebilecek herhangi bir vak'ayı, bir se- bebi, hber ne pahasına olursa olsun orla- dan kaldırmağa azmetmiştim. Bunun için: olacak, yavrucağı kendi muhitinden dı- 1 çıkarmıyor, yalnız gezmesine mâni onu gece âlemlerinden, kadınlar- rkeklerin bir arada bulunduğu ahbab evlerinden uzak tutuyordum. İnsan kalbi tuhaftır... O, sükünet ve inkıyadla evinde oturur, beni beklerken, ben kendimi eğlence âlemlerine bırak- miştım, Hiçbir daveti kaçırmıyor, hiçbir gezintiden geri durmuyor, gündüz. gece demeden evin dışarısında — kalıyordum. Fakat başka kadınlarla dansetmekten yorulmuş, içtiğim içkilerin buharile ba- ONU — SEVMİŞTİM Muazzez Tahsin Berkand «— Ben bekliyemem, gider yemeği lokantada yerim!» şem dönmüş, kaybettiğim paralar yüzün-| dar” sıkryorum mu Münür? den sinirlerim bozulmuş bir halde eve| Zavallı Fahire... Halbuki ayni gece, Pdöndüğüm zaman, Fahireciğin, bir söz|sabaha karşı eve döndüğüm zaman onu söylemeden, bir şikâyet etmeden bana |ne kadar hararetle kucakladığımı, uyltu- kollarını açması bütün varlığımı öyle| suzluktan moraran gözlerini ne derin bir dinlendirici ve temiz bir duygu ile dol- sevgi ile öptüğümü hatırlıyorum. duruyordu ki ona bir çocuk gibi sokulu-| — Senelerle sonra, bir akşam sokağa çı- yor, onun sıcak göğsüne buşımı dayıya-| karken, Faltirenin saçlarını okşıyarak: rak uyuyordum. — Sen beni bekleme; belki geç gelirim Benim için, dışarının bütün yorgunlu-| yavrum, demiştim. ğunu karımın yanında - dinlendirmek o| O evvelâ ses çıkarmadı, fakat tam ka- kadar tabiâ olmuştu ki onun bunu hoş|pıdan çıkacağım zaman hafifçe seslendi: | karşılamaması ihtimalini, yahud da onun Münür! beni kendisine karşı lâkaydlıkla itham e-| — Başımı çevirdim... Oturduğu koltukta debileceğini tasavvur bile etmiyordum. | biraz doğrulmuş, elindeki işini masaya Seneler geçti... Ben kendimi tamamile| bırakmıştı. Yaklaştım. zevke ve eğlenceye bırakmıştım. Artık| Bir saniye derin derin yüzüme baktık- karımı beni evde bekliyen, bana rahat| tan sonra sordu: bir ömür yaşatan bir insandan başka tür- O kadınlar benden çok, çok mü gü- lü görmüyordum. zel? Şimdi düşünüyorum ve kendi kendime | © zaman bu suzli saçma bulmuş — ve A hiddetle evden kaçmıştım, — fakat şimdi — Fahire bu yüzden ıztırab: çekti mi? | karımın o akşam ne kadar güzel olduğu- Hayır demeğe dilim varmıyor, fakat |nu gözlerim yaşlarile buğulanarak. hatır- evet dersem bundan sonra, ölünceye ka-| hyorum, Keşki biraz şikâyet etseydi. keş- dar, vicdan azabı çekeceğimden korku-| ki benden intikam alacağını aöyliyorek y tehdid etseydi, keşki beni o kadar şımart- İşte şimdi, müşterek bayatımızın buzı | masaydı! Belki de 6 zaman onu çok sev- parçaları, kopuk bir film gibi karşımda | diğimi anlıyacak, onu mes'ud — edecek- açılıyor: tim.., Hattâ belki 0 zaman o ölmiyecekti! — Yemek ancak yarım saat sanra mıi | Başımın içinde birbirini tutmıyan dü- Hazır olacak dedin? Ben bekliyemem, gi- günceler dolaşıyor, varlığımın — neresin- der lokantada yerim. Tam dokuzda ar-| den geldiğini anlamadığım bir ses, genç kadaşlarta buluşacağım. karımın ölümünden. beni mes'ul tutuyor. , — Yarım: saat gecikmekten ne - olur| — Niçin öldün Fahire? Benim seni ne ka- Münürü dar çok sevdiğimi niçin anlamadın? Ni- — Ne mi olur? Arkadaşlarımı kaçırı- | çix sen de benim gibi, benim düşünvesiz Bin. ve hafifmeşreb tavırlarıma aldandın? — Ne zazarı var; bir gece de, bu vesile| - Karım öleli bir ay oldu... On beş sene- ile, evinde kalmış olursun. İlik müşterek hayatımızda hemen her ge- — Maksadını açıkça söylesene ... Karı|ce ondan: kaçmış, kendimi başka: eğlen- koca karşı karşıya oturup esniyelim de- İ celere vermiş, onu sevmediğimi zannet- DS miştim. — Eskiden beni akıllı bir kız addeder-| Şimdi otuz gündür, her akşam, gün din; şimdi' seni karşımda esniyecek ka-İkararmadan evime dönüyor, onunla ge- [yorsunuı. Hemen yemekten sonra oto- l Devlet Demiryolları ve limanları işletmesi Umum idaresi ilânları Muhammen bedeli 1539,20 lira olan 1200 deste büyük sarı zarf. 27200 deste el- wan zarf 29041938 Cuma günü saat 10330 on buçukta Haydarpaşada gâar Nnıll_ içinde toplanan komisyon tarafından açık eksiltme ile satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin 115 lira 44 kuruşluk muvakkat teminat vermeleri ve kananun ftayin ettiği vesaikle birlikte eksiltme günü saafine kadar kommisyo- na müracaatları lâzımdır. Bu işe ald gartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. — (2224) BARAE Muhammen bedellerile muvakkat teminat, cins, mikdar vo eb'adı aşağıda yas zılı üç liste muhteviyatı çam kereste 3/5/938 Salı günü saat 15.45 den itibaren lis- te mrasile ve ayrı ayrı ihale edilmek üzere kapalı zarf usult fle Ankarada fdare binasında satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin her listeye aid muvakkat teminat ile kanunun ta“ yin ettiği vesikaları ve nafıa müteahhitlik vesikası ve tekliflerini ayri gün saat 1445 e kadar komisyon relsliğine vermel eri Tâzımdır, Şartnameler parasız olarak Ankarada Malzeme Dairesinden, Haydarpaşada 'Tesellüm ve Sevk Şefliğinden, Eskişehir ve İzmirde idare mağazalarından dağır tılmaktadır. (2103) Muvakkat teminat Liza Muhammen bedel Lira Liste No, 1 Cinsi İşlenmemiş vağon tahtası ve in- Şaat tahtası (çam) Çam kalas Çam dilme Taksibi M3 64185.17 41687.64 24107.52 445926 3126.57 1808.06 1425,107 2 926,392 3 580,840 aa İdaremizin Eskişehirdeki Talebe pansiyonu ile Hastanesinin bir senelik ihtl « yacma binaen satın alınacak olan muhammen bedeli ile cinsi, mikdarı ve evsalfi aşağıda yazılı iki grup sebste ve meyva her grup ayrı ayrı ihale edilmek şaf- tile ve Bskişehirde teslim edilmek üzere 20941998 Cuma günü saat 14 on dörtle Haydarpaşada gar binası içindeki satın alma kamisyonu tarafından açık eksilt- me ile satın alınacaktır. Bu işe girmek İstiyenlerii muvakkat teminatlarile bi: ne müracaatları lâzımdır. Bu işe aid şartnameler Haydarpaşada gar binası içindeki satınalma komisyonü ile Eskişehirde Talebe pansiyonu müdürlüğü ve Hastane operatörlüğü tarafındali parasız olarak dağıtılmaktadır. 1 — Lâhana, pırasa, kereviz, taze fasuülye, taze kabak, patlıcan — vesairedei mürekkeb 25 kalem sebze muhammen bedeli 1327 lira 40 kuruş, muvakkat tes minatı 99 lira 18 kuruştur. 2 — Elma, zerdali, armut, şeftali, kiraz, erik, ve saireden mürekkeb 14 kalem yaş meyva muhammen bedeli 1021 lira 50 kuruş, muvakkat feminatı 76 İira & kurüştur. — (1998) kanunun tayin ettiği vesaik ve hizalarında yazıli te eksiltme günü saatine kadar komisyon Reisliği- Muhammen bedeli: 17,920 lira olan (mnn) ndet kayım ağıç 28/4/1938 Perşem” be günü saat 15,15 de kapalı zarzf usulü Te Ankarada İdare binasında satın âlie nacaktır. Bu işe girmek isteyenlerin 1.346 liralık muvakkat teminat ile kanunun tayiü ettiği vesikaları ve Nafia Müteahhitlik vesikası ve tekliflerini ayni gün saaf 1419 e kadar Komizyon Reisliğine vermeleri lâzımdır. Şartnameler parasız olarak Ankarada Malzeme dairesinden, — Haydarpaşadk 'Tesellüm ve Sevk Şefliğinden İzmir ve Eskişehirde İdare mağazalarından dağı ' tılmaktadır. — (2019) İnhisarlar U. Müdürlüğünden: I— Taksim Bakımevinde mevcud muhtelif eb'adda döşeme, karban, kereyet: merdiyen tahtaları pazarlıkla satılıcak tır. H — Pazarlık, 29/VI1/1938 tacihine tastlıyan Cuma günü saat 14 de Kabataştâ Levazım ve Mübayaat Şubesi Salış Kamisyonunda yapılacaktır. IN — Satılacak malları, hergün Taksim Bakımevinde görülebilir. IV — İsteklilerim pazarlık için tayin edilen gün ve saatfe 94 15 teminat parâ” larile birlikte yakarıda adı geçen komisyona müracaatları ilân olunur. — <2168? çen ömrümün hatıralarına gümülüyor, onunla yaşıyorum... Meğer dışarıdakf eğ- lencelerime zevk veren bile o imiş... Fahire öldü... Onu Ben ne kadar sev- miştim! ati içine ferahlık veriyordu. Sükütile Son Posla'nın edebi romanı: 46 TT Celile istemiyerek güldü. Münir de gülerek devam etti:. — Ne gülüyorsunuz Celile hanım? Yumurta pişirmeği o kadar kolay mt zannediyorsunuz? Ben çok meraklı - yündir. Alakokun bir kıvamı, — lopun kendine mahsus bir kokusu, kıymalının bir duruşu, ille pastırmalısının bir ren- Bi var ki bunların biri eksik olsa ahçı- ya derhal izin veririm.. ben yumurta inden nice usta alçılar kovdum!. sin bu- dünyada bir merakı, bir derdi vardır.. öyle değil mi? Celile şimdi sâf bulmağa başladığı bu sözleri gülerek dinliyordu. nir artık müaterihdi: — Eğer bugün sizin için kazırlanan nâdide yumurta yemeğini beğenirsem ahçınım aylığını arttıracağım. Celile derin bir nefes aldı. Bir kapris için ahçılarınım aylığını — arttıranlarla karşı karşıya otururken hasta sevgili kardeşine küçük bir kutu şeker atmak- ton öciz olduğunu düşünüyordu. Ahçı başında kolalı kocaman bBem- beyaz bonesi ve elinde tuttüğu uzun gümüş bir tepsi Ha içeri girdi. Bizmt safraya getirdiği bu mutena yemek yumurtaydı. Üzerlerini, kenarlarını renk renk sebze ve salâtalarla süsle - diği bu yemeğin manzarası fevkalüde güzeldi. İlk lokmalardan - sonra pek keyiflenen Münir Celileye sordu: — Nasıl Buldunuz? Celile boğazından bir türlü geçmiyen bu gıdalı ve harikulâde yemeğin nefa- şetini içine sindirmekten çekiniyordu. İster istemez cevab- verdi: — Çök mükemmel!.. — Buyurun yiyiniz Celile hanım. — Yiyorum efendim, — Hiç iştihamz yokt. — Hayır hayır anliyorum, siz sıkılı-|den ziyade kendisini çabucak istediği Münir, son derecede asabf ve keder!! | genç kızı kendine getirdi. mobile atlar bir iş bulmağa gideriz, Ceftilenin mafzun görlerinde gene bir ışık parladız — Memnun oaldunuz mu şimdi? 'Teşekkürler ederim. İçi içine sığmıyan zavallı Celile için bu yemek faslı uzun sürdü. İç üzüntü- şünden gözlerinin etrafı morarmıştı. Göstermek isternediği halde derin ve içli nefeslerini zor tufuyordu. Münir kazım geçirdiği yürek azabım görüyordu. Söylese, ne yapsa Celileyi avunduramıyacağını anlamıştı. Belki 'de hemen kalkıp gidecekti. Bu kadar hizmetei arasımda skandal çıkarmak is- temedi. Daha ilk günüydü.. fakat kezı öyle çabucake elinden kaçırmıyacaktı. Biraz kımıldıyarak: — Gidelim mi? - diye sondu - yemek- ten sonra istirahat etmediniz. Rahatsız olur musunuz acaba? Celile geniş bir nefes boşaltarak der- hal kalktı: — Gidelim, efendim. Yemekten son- ra istirahate alışık değilimı hiç de; ra- hatsız olmam. Mlünir de kâlktı. Merdivenleri yan- yana sür'atle inerek kapının önündeki lüks otomobile yanyana oturdular. Ce- lile hayatında husust bir otomobile ge- |lecekmiş, Mühim bir iş için küçük bir |lamıştı. ne ilk defa biniyordu. Fakat bu sürpriz- hümslinin canını sıkmamak için konuş- mak istiyordu. Sanki dişleri kilidlen- mişti. Tek kelime söylüyemiyardu. Münire de bir durgunluk hasıl ol- ahbab kim olacaktı? Birdenbire aklına bür yer geldi, Kayık gözleri keskinleş- ti Avucunun içine geçmiş olan bu kör- pe avı kaçırırsa çok üzüleceğini tahmin ediyordu. Hazır firsat varken!. Fikrince kararlaştırdığı yer, Madam Angeliki isminde ihtiyar bir Rum kadı- yanan, böyle aşk ve sevda işlerinde ken- disine daima açık alan eviydi. Derhal şoföre adresi söyledi. Araba yumuşak bir sür'atle caddeler- den sokaklara girdi ve bir kapının ö- nünde durdular. Münir Celileye: — Siz - dedi - biraz beni arabada bek- leyiniz.. şimdi istediğiniz haberi getiri- rim, Genç kız dehşetli bir yürek çarpın- tısı içinde bekliyordu. Üç dört dakika sonra asık bür suratla Münir kapıda gö- ründü: — Aksi şeytan! - diyordu - bugün işi- mize engel oldu. Ahbabım apartımanın- da yok.. hem de ancak yarın seyahat yapmağa mecbur olmuş. işiniz geri kaldı diye üzülü- | yere götürebileceği için otomobilin sür- | görünüyordu. Celile yüreğinde burku- muştu. Nereye gideceklerdi? O mevhum | lan acıya rağmen hâmisinin bu alâkasi” na karşı gene minnet hissetti. Dudaklö” rı titriyerek: — Ne yapalım? - dedi - kısmet deği” ot miş! — Nasıl kısmet değilmiş! Bugün mazsa mutlaka yarın veya öbür gün © lacak... Müntir hakikaten apartımanda kiınSt” yi bulamamıştı. Fakat bulamadığı 477 Babı değil, aşk dellâlı acuze idi, den: — Mel'un cadı! - diye küfrediyord! ” gidecek gün bulmuş.. bari hizmetel ©7 de olsaydı. Koca aparlımanı bombtf bırakmışlar. Kabahat bende... Geced? haber yollamalıydım. - Şoföre sesle? dir — Tokatliyana çek! * Bir dakikâ sonra araba durdu. ıl"l'; Celileye bir dakika beklemesini ri;* ti. Fakat bu bekleme bir dakika tam yarım saat sürdü. Yarım saat sonra bir garson getirdiği kutuları arabaya yerli Arkasından Münir de gelmişti. hareket etti. Celile müM dnllî"' onu hi ırıhnmsın:hnl“d ver) Bizden (Aşpkası