Askeri Bahisler : Piyade alayları teşkilâtı Amerika yeni bir sistem kurmıya uğraşıyor ve tecrübeler yapıyor Ağır makineli tüfekler ve otomatik tabur halinde toplanıyor ve tâbiye salâhiyetleri asgari Bir kaç zamandanberi bazı ordularda Piyade alaylarının teşkilâtını değiştir. - mek için bir takım tecrübeler yapılıyor. Bu hususta en ziyade faaliyet göstere Ordu Amerikan ordusudur. Y: Benilen şey, şimdiye kadar tab Tinde bulunan makineli tüfek bölü taburlardan alıp dördüncü bir tabur İinde alayın emrine vermektir #yni zamanda, alayın emrindi bütün ağır makineli silâhları ttmektedir. Amerikan ordusunda bir tecrükl hiyetinde olmak üzere yapılma Yenilik (29) uncu piyade alayında pılmak is- Bik olunmaktadır. Bu alayın 113 zabit ve| 2450 mefer mevcüdu vardır. ca alay kadrosuna dahil ve alay erkânıharbiye tİni muhafazaya memur olup ta al: Zamı harbine girmiyen bir bölük vardır. | Alay idare ve levazım teşkilâtı emrinde e gene bir bölük vardır. Bundan başka esas alay mevcuddur ki flç taburdan mürekkebdir ve her tabur fç bölüklüdür. Ağır ve makineli silâh- lar için de bir dördüncü tabur vücude Betirilmiştir. Bu taburun kadrosu şudur: 1 — 76 modeli makineli tüfekle mü - Gehhez üç bölük. 2 — 127 modeli makineli tüfekle mü « €&hhez bir bölük. 8 — S1 modeli altı havanla mücehhez bir bölük. Nizamı harbe dahil olmıyan muhafız bölüğün vazifesi her dört taburun irti - Batını ve muhaberesini temin etmektir. Böyle şekil verilmiş bir alayla, harbde, #eki sistem alaylardan daha iyi netice Alınacağı ümid olunmaktadır Eskiden olduğu üzere muhabere kıt'ası, ir keşif müfrezesile tebdil olunmuş ve Muhabere kıt'ası kâmilen motosikletli ef Taddan terkib edilmiştir. Alayın emrinde bulunan istihkâm kıl'" © Jüğvedilmiştir. | âhlar ayrı bir ileri hattaki cüz'ütamların hadde indirilmek isteniyor Alay kadrosuna idhal edilen idare ve m bölüğünün vazi bölüklerin immat, harb mal: leva: akineli tülek < lâhları ihtiva Kıt'a Ğ törlüdür. rduktan e kadar efrad ların dır. Otamatik e bir kumanda altın- ası, İcabında kesif bir ateş ih dir. Alayın beher taburunun küçük bir er- heyetini ve bir kumanda şu- ir. Her böl yarım takıma ay - besini takıma, her tak rılmıştır. Yeni piyade alayının teşkilâtında bil » hassa göze çarpan yenilik, her yarım ta- | kımın bir hafif makineli tüfek grupu ha- | line getirilmiş Bu yarım ta - kımlarda iki hafif makineli mevcuddur. Bunlar ıca mühimmat nakle- dır. Bu kıt'ada otomatik | de vardır. Fakat bu silâh e ve yenisi aranmak - arına veril: iste ad ettiği esas, tabu- ileri hatlımı teşkil eden asıdır brovning tüfe; hafif addedilr tadır. Piyade ala; nen yeni şeklin ra kadar al cüz'ütamlarin, esasen tesadüfi olarak kullandıkları tâbiye salâhiyetlerini ken- i temin ve ateş rına değil, hu - lerine hasretmemeleri rdımini kendi ihtiy htiyatlara y maktan — ibarettir Bu huşustaki tecrübeler henüz netice - lenmemiştir ve yukarıda izah olunan şeklin, bu tecrübelere istinaden değişti- eceği de pek belli de « rilip değiştirilm ğildir. — Di Gümrük resimleri bütün dünyada arttı 1929 yılında beynelmilel iktısad buhranı baş Rösterdiği zaman istisnasız bülün dünya mem- leketleri millt gümrük resimlerini arttırdılar. 929 yılında 120 4,4,25 1.0095 986 yılında 211 6,524 İngiltere Pransa Almanya 1412 milyon gümrük res mi tahsil ettiler. Bir malın kıymeti üzerinden alınan resimlerin Rİsbeti de şöyle değişti : 929 da İngiltere yüzde — 9,8 Fransa » 7,6 Amerika » 18,5 Almanya » 8 1 ... yüzde » 19386 da Yeni bir sanayi kurmak mecburiyetinde bulu- Ban Türkiye dünya bubranı çıkmasaydı bile gene başikte bulunan milli sanayilmizi koru: Mak için gümrükleri artırmak mecburiyetindeydi. Netekim de arttırdı. Fakat bu hareketinin su- husust sanayi sahibleri için değil bütün Furd için faydalı olmasını temin edecek tedbirleri de kâfi bir ölçü de al- Mıyız ? Bu üzerinde :unımı—.ı bir noktar S BSON POSTA Avustralyada Bir böcek için Âbide dikildi Bundan bir ay kâdar evvel Avustral- yada Şinşilla şehrinin başlıca meydanla- rından birinde garib bir âbidenin küşad resmi yapılmıştır. Bu âbide bir böcek na- mına yapılmıştır. Bir böcek namına bir âbide dikilip böyle tantanalı bir surette küşad resmi yapılması ilk defa vukubul- maktadır. Bu hususta okuyucularımızı tenvir edelim: Bundan elli sene kadar evvel Avustral. yada yerleşmeğe gelen Brezilyalı muha- cirler bahçelerin! süslendirmek için bir nevi kaktüs üretirler, Kaktüsler bir nevi dikend Bunların manzarası Brezilya- lılara tanlarını hatırlatmağa yarıyor- du. Gi kaktüsler serperler ve tarafı kaplarlar, hem öyle bir ki, ne bahçeler kalır, ne de koru. 260,000 kilometre ktüslerin ist playış rla, ne kır, he abbal ara- r. Köylüler, yakmağa de ©di mezler. 1925 senetinde felâket son had rır. Sidneyde âlimlerden müre kamisyon toplanır. Uzun uzadış kerelere girişirler. Âlimlerden biri der Nasıl oluyor da kaktüs Brezilyada dar hasara sebebiyet vermiyor da burada her tarafı kasıp kavuruyor. Ted- kikatı bu noktadan ilerletelim. Filhakika bu yolda tedkikata girişirler ve Brezilyada kaktüslerin amansız bir düşmanı olduğunu keşfederler. Bu müd- hiş düşman kaktoblastis adında bir nevi | tırtıldır. Hemen Avustralyaya bu — tırtıllardan 3.000 adedi getirtilir ve kırlara bırakılır. Ön üç sene sonra işler yoluna- girer. Şimdi Avustralyada kaktüslere haddini *|bildiren aşağı yukarı 500.000 milyan tır- tıl bulunmaktadır. İşte bundan dolayıdır ki Avüstralyalı- lar arsalarım, kırlarımı, çiftliklerini, bah- çelerini ölümden kurtaran bu tırtıla bir âbide dikmeğe karar vermişler ve bu ka- rarlarını derhal tatbik etmişlerdir. Marlen Ditrihden 63 Bin lira istiyorlar Meşhur sinema yıldızı Marlen Ditrih » ten kazanç vergisi olarak yeniden 63 bin lira istemektedirler. Yukarıdaki güzel artistin vergi idaresinin bu müj - desi karşısındaki vaziyetini göstermek - tedir. rTesim Bömbayda tesis edilen bir sür'at rekoru Vak'a Bombayda geçmiştir. Bir gün, Penjal itfaiye kumandanı, te- Jefonu olmıyan bir ev sahibinden şöyle bir mektub alır; «Yetişiniz. Evim yanıyor.> Kumandan mektubu not eder; fakat o Bgün 6 aylık izini başladığı için mektubun jyerine gelen kumandana verilmesini ya- zar, Vekili, bu mektubu beş ay sonra gö- rür ve devlet itfaiye kanunlarına uyarak, tasdiki zımnında valiye gönderir. Vali de «muamelesinin ifası ve yangına bir an evvel gidilmesi> emrini verir. Bunun üzerine, mektubda ismi yazılı yangın yerine gelen iİtfaiye, yanan evin yerinde yeni bir binanın yükselmekte Bir çocuk kazanmak vatanın değerli bir köşesini sağlamak demektir. Buna çalı- gan Ç. E. Kurumuna yardımı edinlz. her| ——— M L — Sayfa -7 Edebiyat dünyasının hükümdarları: 5 el Robert Browning Yazan: İbra him Hoyi 19 uncu asır İngiliz edebiyatının mis- tik, filozof şairi Browning'in babası, İn- iltere bankasında elli senelik bir me- | murdu. Ayni zamanda, âlimlikle san'at- | kârlığı nefsinde birleştirmiş ince ruhlu bir adamdı. Annegi de, gayet hassas, do- ğuşundan musikiyi seven, sevimli bir ka- ıcımngıım İskoçyada “yerleşmiş olan bir| Alman gemi mücehhezinin kızı idi. Browning 1812 de Londranın dışında | Camberwelde doğdu. Pekhamdaki evi, devam ettiği ilkmektebden gördüğü Lon- dranın geceleri ışıklı manzarası, gündüz- İheri tüten bacaları kendisinde bir takım yeni hislerin, iştiyakların kıpırdamasına vesile oluyordu. İlerinin bu mistik şairi, husus? hocalardan ders aldı. Bir müddet babasile birlikte çalıştı. Fakat daha ziya- arzusuna, keyfine bırakıldı. Delikanlı n gibi o da musiki meraklısı idi. Şa- ir bu aşkını, vecdini, diğer İngiliz şairle- rinden daha kuvvetli olarak meselâ Abt Vogler veya A Toccato of Galuppi gibi şilrlerinde terennüm etmiştir. Tennyson gibi Browning de asıl mes- leğini pek erkenden keşfetti, seçti ve el- li yıl mütemadiyen şiir yazdı. Daha he- nüz altı yaşında iken, Byron'u taklid e- derek şiirler söyledi. Sonraları delikanlı diye anılan Shelley'in nüfuzu altında kaldı. Henüz 21 yaşında iken 1833 de neşrettiği Pauline isimli ilk eseri, Shel- ley'e bir ithafiye gibi kabul - edilebilir. Şairin bu eserine hiçbir tabi ehemmiyet vermemiş, daha fecii eline alıp şöyle bir kere olsun gözden geçirmemişti. Nihayet eömerd bir akrabanın paraca yardımile kitab çıkabildi. Şair iki sene sonra, Para- celsus'u çıkardı. Bir müddet geçince de | M nandı. Fakat ancak 1840 da yani 28 ya- şında iken neşrettiği Sordello iledir ki e- debiyat çevresinde akisler yaratabildi ve 1846 da da, şöhreti bütün İngiltereyi tut- muş, hattâ dış ülkelere bile yayılmıştı. Bu ani yükseliş, şairin şiir ve düşünce Üsyonlarını anlatan ««Çmgraklar — ve Naralar» eserini o sene içinde bitirdi den dolayı değil, İngilterede kadın edi ler arasında en çok tanılan ve - sevilen Elizabeth Barrett (ile sevişmeğe başlama- sından ileri gelmişti. Filhakika Elizabeth Barrett evlenme- den evvel ve evlendikten sonra bile ko- casından daha fazla şöhret ve itibar sa- hibi, hattâ daha önceleri Tennysondan bile yüksek telâkki edilen, halkın tuttuğu bir şairdi. Zira Elizabeth çocukları hor kullanan, onları istismar edenlere karşı İşiddetli hücumları, sosyal yaraları deşen İyaıııır'ılı devrin okuyucularına ziyade- İsile tesir etmişti. O kadar ki Wordsworth ölünce, saray şairliğine seçilmesi bile dü- Şünülmüştü. Browning ile evlendikten sonra tahassüslerini Sonnets from Por- tugues (Portekizden Suneler) isimli asil İve içli aşk şiirleri külliyatında çiçeklen- |dirdi. ) Browning, hakikf kıymeti anlaşılıncı- İya kadar Elizabeth Barrett'in kocası o- larak tanıldı. Elizabeth'e felç — gelmişti, Şair ise sevgilisine tapıyordu. Ailesi böy- le meflüç bir kızla evlenmesine izin ver- meyince, gözü hiçbir şey görmedi. Ku- lakları kimseyi dinlemedi ve sevgilisini kaçırdı. Doktorların yapamadığını aşk mücizelendirdi ve Brdwning ile karısı on beş sene Piza ve Floransada mes'ud bir ömür sürdüler, İşte (Portekizden so- neler ve mektublar) karısının bu devre- deki hislerinin aynasıdır. Madam Browning, 1861 de Floransada öldü. Bu ebedi ayrılış, şaire ilkönceleri dayanamıyacağı kadar ağır geldi. Oğlu ile İngiltereye kaçtı. Browning artık bir yerde oturamaz olmuştu. Ömrünü, İngil- tere ile İtalyanın muhtelif yerlerinde, bilhassa, bugün Venediğe gelen her sey- yahın muhakkak surette ziyaret ettiği Palazzo Rezzonicoda mekik dokumakla geçirdi. Nereye gitse, ayak bassa, arka- daşı Tennyson'un aksine olarak, daima yüksek soösyetelere karışıyor, kalabalık, temiz giyinmiş; içtimaf âdabı bilen ve kendisini arıyan, alkışlıyan kütleyi arı-| yor, hep onunla bulunuyordu. Amerikan | edebiyat muhiti, onu İngiltereden daha çabuk anlamak ve tanımakta gecikmedi. 1868 de şaheserleri The Ring and the Book (Yüzük ve kitab) 1 neşredince, ha- kik! şöhretine kavuştu ve devrinin en büyük şairi olduğunu apaçık olarak her- kese tasdik ettirdi. Browning, 12 ilkkânun 1889 da, yani bundan tam elli sene evvel Venedikte, eııl "|makta güçlük çekeriz. (1835) " |(1840) Soardella bu devrenin veriml Robert Browning son eseri olan Asolando'nın ği gün öldü ve İngiliz büy tığı Westminster mezarlığında arkadaş) Tennyson'un yanına gömüldü. Eserleri: ”$ Browningin bütün şiirleri Üç kısma rılabilir: 1 — Dramatik! Strafford gibi 2 — Mensur dramatik! Piyes dedir, fakat oynanmayı istihdaf Pippa passes gibi, 3 — Dramatik lirikler! Bunları bazı kuvvetli beşeri hisleri ifade, yahud insan hayatında bazı dramatik vak'sları t eden ve hikâyeyi bizzat kahramı etti öye € etmez, “(ağzından dinlediğimiz kısa kısa dir. Meselâ (Birlikte San At Gezintisi) Bibi. M Gene Browningin şürleri yaz: barile de üç devreye bölünebili 1 — Birinci devredeki şlirleri tede kikleridir. İfade bakımından muğlâktır, karışıktır. Ne demek istediklerini anla« Parcı dendir. 2 — İkinci devrede, şair sür'atle terak- ki etmektedir. Sordellaya yapılar insafa sızca hücum ve tenkidler, tâbir caizse, kendisine «naziyane bir teşvik» olmuştur, Çıngraklar ve Naralar serisi bu iddiamıs za kuvvetli bir misaldir. Bu şiirlerde an« laşılamıyacak derecede bir güzellik, iç« ten içe akan bir tatlılık, bir ahenk çağlar. Şairin bütün lirik gürleri, piyesleri İna Balcony (1844) (Bir balkonda), Colom-, be's Birthday (Kolambosun doğum gü« nü) (1855) ve dramatik ştirleri bu dev- renin meyvalarıdır. 1868 de çıkan ve meş! hur İlloğ'dan iki bin mısra daha uzün ve Kont Guido'nun genç karısını öldürüşü« nü en İnce noktasına varımcıya kada, kâye eden The Ring and the Book i bütün dünya şairi Browningin şiir deh sındaki en asil ifadeyi anladı. 3 — Şair, üçüncü devreye altmış Birdi. Bu devrede, her sene liyatı çıkardı. Fakat artık o bardak olmuştu. Eski alâkayı bulamadı. Şurasını bilhassa tebarüz ettirmek istes rim ki, şairin en güzel eserleri, daha zİ- yade karısının tesir ve nüfuzu yazılmış olanlarıdır. Edebiyattaki mevkii: Devrin münekkidleri, bu büyük şsiri tenkid ederken ileri sürdükleri en büyük iddia, Browningin gayet muzlim, karışık olduğu ve ne demek istediğini anlama- dıklarını söylemek olmuştu. Şairin aziz dostu Tennyson bile, Sordellayı —tenkid süzgecinden geçirirken, bütün eserde ye- gâne anladığı şeyin ilk ve son misralâr olduğunu kaydetmişti. Bu neden ileri ge- Hyordu. Sebebini, çizmeden yukarı çık- mak hadsizliğinde bulunmadan, şöylece izah edebilirim: 1 — Şalrin üslübu karışıktır. Ağdalıdır, bu da onun lisanı İyi bilmemesinden, ki- fayetsizliğinden ileri gelmez. Zira Brow- ning şürlerini okurken fikirleri o kadar karışık ve zengindir ki kullandığı vasıta ihtiyacına yetişemiyor. 2 — Şair kendi fikrt tedaisi ek bir mevzudan diğer bir mevz yucularını düşünmeden - geçi; bizi şaşırtıyor. 3 — Browmning o kadar Jizcesinde ihmalcidir. Cür sızca ve ekseriya nidalarla kırp kuyucu da, onun fikrinden neler #Devama 9 uncu sayfada) altında iym kes B SAl Büdr KA RİZ Külmm AĞ SD GKT Sataküd #vacüğüle XA yrilek DAĞ M ae SER af T EM ee HL