Tarihten sayfalar; Kukla imparatorlar rettiz «Madem ki bu şehir senin » * * Alaşehir kumandanı teslim olmayınca Yıldırım Beyazıd kızdı. Oraya bizzat ve askerlerile hücum etmeye lüzum görmedi. İmparatora em- idaren altındadır; senin arzunu yerine getirmesi lâzım gelir. Emrine itaat etmiyen kumandana ceza- sını vermelisin. Askerlerinle hücu ma geç; Ahri zaptet ve bana ver!» Babasının şehid olduğu yerde karde- ginin günahsız kanımı dökerek Ozmanlı tahtına çıkan Yıldırım Beyazıd Edirneye dönmüştü. Bu haber Bizansın meşhur —Anemas zindanlarına geldiği zaman orada sene- lerdenberi mahbus duran bir baba ile oğulun kalblerinde kurtuluş Ümidi par- ladı. Bunlar Bizans imparatoru Yoanisin oğlu Andronikosla onun oğlu Yoanisti. Hapse düşmelerinin sebebini hiç umut- mamışlardı. Onları böyle inleten adam- lar Andronikosun babası Yoanisle kar- deşi Manüeldi. Vaktile Sultan Muradın oğlu Saveci Beyle gizlice birleşmişler; elele vererek her iki babayı tahttan in- dirmek, kendileri iktidar mevktine yük- selmek istemişlerdi. Fakat yakalanmış- lardı. Neticede Sultan Muradın oğlu öl-| dürülmüş, Bizans imparatoru da Murâ- din zorlaması üzerine oğlunun ve toru- punun gözlerine mil çekmek suretile tah- ta geçmek ümidlerini kesmeyi taahhüd etmişti. Fakat bu iş onları kör edecek de- Tecede ehemmiyetle yapılmamıştı. Osmanlı tahtındaki padişah değişince siyasetin değişmesi çok mümkün, hattâ tabidi. Bizanstan kaçarak gizlice Edirneye gelen bir adam Andronikosla oğlu namı- na Yıldırım Beyazıdı görmek istiyordu. Beyazıd onu dinledi. Teklif güzeldi. Böylelikle Bizansta karışıklık çıkacaktı. Etrafındaki birkaç kasabadan başka ara- zisi olmıyan ve bir vilâyet haline gelmiş glan Bizans imparatorluğu elli seneden- beri Osmanlı padişahlarının tesirleri al- tında bulunuyor; onların emirlerile ha- reket ediyordu, Şimdi büsbütün karışır- sa daha zayıf düşecekti. Yıldırım Beyazıd yanına dört bin pi- yade ve altı bin süvari aldı. Bir yıldırım hızile Edirneden çıktı, kısa bir zamanda Bizans önünde göründü. Şehir dehşete düştü. Andronikosla oğlu hapisten çıka- mıldı. Yoanisle oğlu ayni yere atıldı. Yeni imparator bu yardıma karşılık her sene padişaha (kantarla altın ve gü- Müş) vermeyi taahhüd etmişti. * Beyand Edirneye döndü. Fakat Bi- zansta entrikalar devam etti. Yıldırım bunları günü gününe haber alıyordu. İmparator Andronikosa haber gönderdi: — Eğer rahat etmek ve tahtı kaybet- mek istemiyorsan mahbusları öldürt! Böylelikle kendisinin yaptığını tavsi- ye etmiş bulunuyordu. Fakat Andronikos ondan insaflı çık- mış olmalı ki bu nasihati tutmadı. Yıldırım tekrar etti; gene dinletemedi. O zaman Bizansta paralı Bulgar asker- leri vardı. İmparatorlar ötedenberi yerli halka güvenemedikleri için böyle başka milletlerden ordular yapar; - bilhassa kendi muhafızlarını onlardan seçerlerdi. Yoanisle oğlu Manüelin muhafazası da onlara verilmişti. Yoanisten menfaat gören ve onun taht- fta olmasını istiyen bazı Venedikliler ih- fiyar imparatoru kurtarmağa giriştiler. Bulgar askerlerinin ellerinden kurtardı- lar. Eski imparatorla oğlu tekrar tahta çıkmak için birçok çareler düşünmüşler- di. Fakat hiç birinin tatbik kabiliyeti yoktu. Nihayet: — Osmanlı padişahına gideriz, Andro- mikostan daha çok vergi vüdederiz Dediler, Beyazıda gittiler. Yıldırım zaten Andronikosa kızgındı. Çünkü kendisine iltica edenlerin öldü- rülmesi için verdiği nasihatleri yapma- | muştı. Bu itaatsizliğin cezasını gene on- |larla vermek cidden güzel olacaktı. Beyazıd vergi teklifini ve imparatorun kendisini Osmanlı padişahının tabii olan bir prens derecesinde telâkki etmesini kâbul etti. Bundan başka şu şart ta vardı: Her ilkbaharda padişah harbe gider- ken Bizans imparatoru da padişaha an iki bin piyade veya süvari asker verecek, |hattâ bunlara padişahin arzusu dahilin- İde kendisi kumanda edecokti. Padişaha her sene bir prens gibi sadakatini göste- İyecek, onun dostlarını dost, düşmanları- ni düşman bilecekti. Bözleşme yazıldı. İki taraf yemin etti. 1390 senesiydi. Beyazıdın bir memuru Bizansa geldi. İleri gelenler ve patrik vasıtasile balka bir sorgu açtı: | — İmparatorun iki oğlundan Manüelin mi, yoksa Andronikosun mu tahta geçme- sini istersiniz? — Manieli isteriz! | Dediler, Andronikos hapse atılacaktı. Fakat pa- dişah bundan vazgeçti. İmparatora: Şehrin dışarısındaki Silivri, Ereğli, Tekirdağı ve Selânik gibi yerlerin idare- sini ona vereceksin! Dedi. İmparator ister istemez: — Peki! Dedi. tanat ortağı sıfatile taç giydi. * Beyazıd bu sırada Edirnede bir cami yaptırıyordu. Büyük ve o devre göre | muhteşem bir eser olacaktı. Çok para lâ- devlet hazinesine el atmak istemiyordu. İniçbir bağlantısı olmadığı, olduğu halde hâlâ imparatorların idare- sinde bulunuyordu. Bunun da sebebi Ay- dın beyinin imparatorla müttefik bulun- ması ve şehri himaye etmesiydi. Yıldıriım Beyazıd bu şehri teslim et- mesi için imparatordan istedi, Fakat gşeh- rin kumandanı: — Kalenin anahtarlarını bir barbara teslim suretile hiyanet edemem. Cevabını verdi. Yıldırım Beyazıd kızdı. Alaşehre biz. zat ve askerlerile hücum etmeye lüzum görmedi. İmparatora emretti: — Madem ki bu şehir senin idaren al- tındadır, senin arzunu yerine getirmesi lâzım gelir, Emrine itaat etmiyen kuman- dana cezasını vermelisin! — Askerlerinle hücuma geç, şehri zaptet ve bana ver! Bunun üzerine belki bütün tarihte eş- siz olan bir hâdise oldu. İmparator Yon- nis ve oğlu Manüel, askerlerinin başında kendi kalelerine ve kendil kumandanları- na karşı hücuma geçtiler. Şehre girdiler, Anadolunun bu zengin ve güzel şehrini padişaha teslim ettiler, * Bizans hükümdarlarının ünvanları hâ- lâ (imparator) du. Fakat hakikatte onla- gın birer kukladan, birer köleden fark- ları yoktu. (Devamı 12 inci sayfada) BON POSTA g Tanınmış artistlerin ilk aşk_ları Robert Taylor âiıyor:: “ O, on üç yaşında idi. Ben on beş. Günlerden yazdı. Kırlarda idik. Üst tarafıni artık siz tahmin ediniz. Fakat asıl buseyi 19 yaşında iken teati ettik. Evvelkiler masumane şeylerdi,, Meşhur sinema yıldız ve san'atkârları- nin silk aşkları» hakkında malümat e « dinmek herhalde zevkli bir şeydir. Clark Gable, eilk aşkı» hakkında bir Amerikan mecmuasına diyor ki: — Ben buseyi on yaşımda iken keşfete tim. O gün bir çocuk eğlencesinde bulu- nuyordum, Ernestine adında ben yaşta bir kiz vardı. Mavi gözlü, altın gibi sarı saçlı çok güzel bir kızdı. Birlikte oynu- yorduk. Ona karşı müdhiş bir meyil his- sediyordum, Kendisine daha fazla yâak- laşmak için çareler arıyordum. Ö vakit Amerikada büyük bir revaç kazanan «posta oyunu» vardı. O oyunu oynamağa başladık, Eş olarak Ernestine'i seçtim. Ona üç mektub vereceğimi söyledim. İllk mektubu buse olarak tevdi eyledim. Fa- kat akabinde şiddetli bir tokat suretinde olan cevabı aldım. O gün buselerden nef- ret ettim. Senelerce öpmekten doğrusu çekindim. O zamandanberi öpmek istedi. ğim kızların evvelemirde ellerinden tu- tarım. Ne olur ne olmaz diye.. * Hollywood'un en meşhur sinema yıldı- zi olmak istidadında bulunan güzel A- mita Louise diyor ki: — Henüz küçücük bir kız iken sine- mada işe başladım, Dokuz yaşında Viya- nada idim. Orada bir film çevirmekle meşgul bulunuyordum, Yolumun üzerin- de her sabah tirol elbiseli bir erkek ço- cuğa rastgeliyordum. Aradan birkaç gün geçtikten sonra bana tebessüm etmeğe başladı. Ben de ona mukabeleden geri kalmadım. Bir sabah bang doğru geldi ve bir çiçek buketi hediye etti. Ben bu- keti alırken üzerime atılarak beni hara- Manfiel hem veliahd hem de babasının Tetle öptü. İtiraz etmek aklımdan geç- medi. * Güzel Jeanette Mac Donald diyor ki: — Ben çok çabuk serpildim, On üç ya- zımdı. Fakat bu parayı elde etmek için | fima geldiğim vakit hemen hemen şim- diki boyumda idim. O tarihlerde konser- Güarbi Anadoluda (Filâdelfiya — Ala-| vatuara devam ediyordum. Sımıf arka- şehir) kasabası Bizans imparatorluğile | daşlarımdan birini gizlice seviyordum. İstanbuldan /O dâ bana karşı muhabbet hissediyordu. çök uzak ve yabancı hududların ötesinde | Bunu bana bildirdiği vakit «resmen» Ö- Püşmeğe karar verdik. Doğrusu çok mü- En çok sevilen Amerikalı yıldızlardan Tyrone Power ve Loretta - Joung — Bi Aşk sahnesinde teheyyiç bir halde idik. Öpüşmek sırası (hi bir içki idi. Kendimizden geçmiştilk geldiği vakit her ikimiz de gözlerimizi kapadık. İşte ilk busemi bu suretle al- dim veya verdim. Hâlâ hatırımdadır. * Robert Taylora gelince: — Bunu söylememden ne bekliyorsu- nuz sanki? İnsan ilk busesini çocuk iken verir. Ö vakitki buseler şimdiki buselerle kıyas edilemez. Ona ben «çocukluk» bu- sesi derim. Gençlikteki ise hakikt «bu- se> dir... Madem ki soruyorsunuz söyliye- yim. İlk busemi Louise adındaki güzel bir arkadaşımla teati ettim. On üç yaşında idi. Ben on beş. Mevsimlerden yazdı, Kır- larda idik. Üst tarafını artık siz tahmin ediniz. Asıl buseyi ise 19 yaşında iken teati ettik. * Mireille Balin diyor ki: — İlk öpüşmem hakkındaki sualinizi pek te hog bulmadım doğrusu. Çünkü bu- nu samimi olarak anlatmağa imkân yok- tur, Her ne de olsa bu mahremiyete bü- rünür. Ben ilk defa bir kuzenimle seviş- tim ve öpüştüm. Bunun «hisst> tarafını anlatamam, çünkü hafızamdan silindi gitti. Hakikf öpüşmem on dört yaşımda oldu. Affediniz beni... Onu gize tarif e- demem. Siz anlayınız kendiliğinizden. Tam manasile aşk öpüşmesi. Öpüşmek gök zevkli bir şeydir. Fakat sahnede se- yircilerin karşısında veya stüdyoda de- " * Gary Cooper diyor ki: — İlk defa Judith isminde güzel bir arkadaşımla öpüştüm. O anı hiç unuta- ııııyıcııuı. O öpüşme değildi, adetâ ilâ- Bu ilk öpüşmenin zevkini sonraları Hf Greta Garbo'nun ayakları Amerika ve Avrupada Greta Garbonül ayakları hakkında bir efsane yaratılmiğ" tır. Bu efsaneye göre bu san'atkârın # 4 yakları çok büyük, çok biçtmsizdir. VA bu yüzden hiç bir filmde ayaklarını gf termemektedir. Bu havad gitti yayılmasından ve her gittiği yerde yü a zünden evvel ayaklarına bakılmasıni bizar bulunan Greta Garbo, sirf ayaklâ* rının güzelliğini göstermek için bir çevirmeğe karar vermiştir. Bu Hollywoodda bir kaç aya kadar çevrilet