Waaz_&ş..—.. V' :;!ohıdçhmıkhueıçıknbüb- makla yapamayız. Devlet adamlarımızın | edemiyeceği bir vazifeye tdeşmil edil- hındığımı müşahede etmiştir ve bu nisbet : SON POSTA ae el Resimli Makale: 38 Vicdanın sesi.. 36 Sözün Kısası Her pazar Nasıl geçiyor ?.. Hergün Ucuzluk mücadelesi Etrafında Yazan: Muhiltin Birgen stanbulda et fiatlarını muayyen bir had içinde tutmak için sariedilen gavretler bazı güçlüklerle karşılaşıyor. Bunun se- bebi de, tecrübenin en az kolaylık göste- ren bir' mevsimde yapılmasıdır. Her se- ne bu mevsim, et stoklarının tükendiği mevsimdir. Sade bizde değil, hemen her tarafta bu böyle olur. Meselâ, İstanbula et getirmek için güzel bir kıvırcık deposu 0- lan Bulgaristana müracaat ettiğimiz hal- de orada da et stoku bulmak mümkün ol- madığı görüldü. Hayvan sahibleri, her se- ne bu mevsimc doğru kesilecek hayvan- ları elden çıkarmıya başlârlar ve nisanla mayıs aylarında et piyasaları yükselir, Bu sene İstanbulda bu piyasanın yük- G ünlerden Pazar, evimdeyim. — Yazı yazacağım. Fakat bi türlü canem yazmayı istemiyor; ken * di kendime: — Pazar günü de çalışmak doğru mudur? diyorum. Ben de gezsem, berf de eğlensem. Pencereden bakıyorum, dışarıda n€ iduğü belirsiz bir hava var. güâh yağ “ mur çiseliyor, gâh rüzgâr esiyor, gâli güneş açıyor. | Civar evlere göz gezdiriyorum: Ços Bunda pencereler, kiminde de pence * relerle birlikte perdeler de kapalı. Pencerelerin arkalarından bazan pi« ı ijamalı bir erkek, bazan saçı başı top * selmemesi içih büyük bir gayret sarfe- lanmamış bir kadın görünüyor.. ve betk ? dildi; bu da piyasada bir fiat darlığı yap- " * |düşünüyorum: j tı. Halk ağrında, bu vaziyet mübalâğalı| — Pir insanı insan yapan başlıca hasletlerin arasında şef- Vicdan kuvvetimiz durdukça iyi, merhametli, müşfik ka- İşte şu perdeleri kapalı evdekiler bul— gayialarla ilade ediliyor. Meselâ, kasa bir| kati, sevgiyi, müsamahayı, adaleti, çalışmayı ve merka- | İırız, böyle kaldığımız için de çalışkan, dürüst oluruz, fakat |Pazar nereye gideceklerini, ne yapa « zamanda 150-160 kasab dükkânını kapa-| meti sayarlar, fakat iyi bir insan hasletlerinin en başında | vicdanımızı kaybettik mi zalimleşir, korkaklaşır, bedbahtlı- | caklarını kararlaştıramadılar. Ve na * mış. Halbuki iş böyle değildir; kapanan| yicdan vardır. Ba düşeriz, viodan her şeyin üstündedir. sılsa- uyumak akıllarına geldi, Perdele « kasablar, İstanbulun kenar taraflarında, ğ Ti kapadılar ve yattılar. ğ günde,pek az mikdarda et satan kasab- - i x 4 lardır ki bunlar için alış ve satış fiatları mhagîı :;d:mlt:r azîîı :kaîî Fı arasındaki fark azlığı, işde devama im- halde karşısında kocası var ve onunlâl | kân bırakmıyor, Bunların belediyece tes- konuşuyor. Kadın sinemaya dtme" bit edilen mikdarı kuk kadardır ve bu| Yaptfığı heykelin içine v «| Nazi tarafdarı GRür lli Siba ea a iyordur. Erkekse daha u hal de gayet tabiidir. Düşen hegkeltraş HEM“" sla Fl("n MTisin "k“kle” çıksın diye bir doşt evine gidip vakiiîı * ——— —— geçirmek fikrindedir. Uzun uzun ko ğ nuştuklarına bakılırsa; ne kadın, er < keği kandırabiliyor, ne de erkek ka < dımı. Bu böyle giderse biraz sonra hef ikisi karşılıklı bağırmaya, belki de dö“ vüşmeğe başlayacaklar, Onun yanında bîrevdahıvır.)'."l vin üniversiteyi bu sene bitiren çocuM ğu biraz evvel kapıdan içeri — isteksil ieteksiz girdi. Kimbilir belki o, bir gmld korla buluşmaya gitmişti. Bekledi, beke ledi. Fakat genç kız gelmedi. Vah vaha yazık oldu pazarına! ! . ! Bir başka evin penceresi açıldı. Bit genç kadın başı uzandı. Dudakları bo | 'yanmış, saçları muntazam — taranmışlij ive arkasında ince bir kostüm vardı. Yü zü gülüyordu. Birdenbire — samurttuş geri çekildi, Pencereyi hiddetle kapa < dı. Bu ince kostümle bu havada — dışarf | çıkamıryacağını anlamış olacaktı. Ya * zıik, o da evde kalmaya mahküm. Sokaktan sesler geliyor: ; — Hayır! | — Hayır! ç Resmini gördüğünüz genç kız, bir İn-| — «Hayır» diyen bir kadın; — kadınılf | gilizdir ve müdhiş bir Nazi taraftarıdır,| «hayır» a ehayır» la cevab veren dl! Bu tecrübe ile, İstanbul, bir yandan ka- sab dükkânlarında fazla münakaşa edip yörülürken acaba bir yandan da bazı| şeyler öğrendi mi? Eğer öğrendiyse en| büyük kârımız bu olacaktır. Birinci derecede öğrenmemiz lâzım ge- len şey şudur: Her hangi bir ticaret mad- desinin toptan fiatı serbest olur da pera- kende fiatı sabit bulunursa bu hâdise, o maddenin istihlâk piyasasındaki hareke- tüni güçleştirir ve bazı mal veya fiat has- talıkları yapar. Bu basit bir arz ve taleb Tni kaidesidir. Bunu et üzerinde bir kere da- ha tecrübe etmiş oluyoruz. Bu hâdise, Resmhini gördüğü- Zenylnl?ştiği halde bugün kasablarda kazanç noksamı şeklin- <«a zoyun başı hey-| Eski işini de göründü. Yarın da tersine görülebilir: |keli, İngilterede açılacak olan bir hay -| #| Et bollaşır, toptan fiatı düşer, biz delvanat sergisinde teşhir olunacaktır. Hey- *ırılklllyan ’d'lm N İaylisidü Dak süseları üzerinden, biç ol-İ ee Ha , Amerika gazeleleri, Cun Vansed'in aüi Vür valiltek tadla Bat ödükük tlh'_ıı ese: ııı_ çalışır! r | günlerde büyük bir servet denbire içine düşmüş, yandaki resimde | halde Bostonda bir mücssesede haftağa * gördüğünüz gibi tahta iskeleler kesilerek | 25 dölar ücret temin eden eski işine dön- İkinci öğrenilecek şey de şudur: Bir | kurtarılmıştır. mek hakkında verdiği kararı h—vka!ldei Medhediyordum Bir bayram günü vezirlerden biri- nin konağına bayram tebrikine gidil- miş. Birçok kişi büyük bir odada otu- Tıryorlarmış, — Vezirin kütüblerinden biri yarındakine yavaş sesle bir gey- ler söylemiş. Vezir görmüş: — Gene, demiş, yanındakine yavaş yavaş ne yalanlar söylüyorsun? Kâtib vezire dönmüş, cevab vermiş: ğ Efendimizi medhediyordum. ————D/—mai malın fiatı, bilhassa perakendede, her alkışlamaktadırlar. geyden evvel ciro dentlen hareketin azlı-| tof Kolomb'un yumurtası kadar basit bir Con geçen ay yaptığı bir işden 100000 ına veya çokluğuna tâbhidir. Kenar ma-| şeydir. dolar kazanarak zengin olmuştu. Hiç hallelerde günde iki üç koyun satan ka-| — Fakat, açık söyliyeyim ve belediyemiz | Kimsenin bu işde en ufak bir kâr temin sab için bugünkü alış ve satış flat farkla-| bana darılmasın: İstanbul belediyesi bu_tedilebıleceğ:r.e kanaati yoktu. Fakat bu ;;:.mım açık tulauya kâfi değildir. 'nu anlamıyor, çünkü işin ne kadar kolay ıı'kık:dım. buna muvaffak olarak para- mukabil günde büyük bir ciro ya-| oldı n bilmiyor. Her ne zaman, bu fik-| Y1 kazanmış ve ertesi gün müessesaden panlar, daha iyi çartları beklemek üzere, Hı::ıhm:,mmw 15 gün izin alıp evlenmiştir. Fvlendiği | "Aruz kalmıştır. Nümayişçiler onu yak|rum, Erkek söylüyor: ü PEKSNA işlerinde devam edebilirler. De-İ neri gelenlerdle hasbıhal tecrübesi yap- | FÜ9 Karısile birlikte Floridaya gidip izin |Ni tahkir etmek ve hkm—r;m ha: — Hayır, ayın sonuna döğru otamöt mek olüyor ki ucuzluğun çartlarından bi-|tamsa dalma, karşımda, işin İ&zümunu | Tüddeli bitince de hemen eski işinin ba- | Mümışlar, üstelik bütün park boyunca da|bil tutamam. k ri de perakende teşkilâtınım dağılması ve | takdir etmemekten mütevellid bir tered- | 9A Belmiş ve ayni ücretle çalışmağa öc- | Kovalamışlardır. Kadın da söylüyor: yayılması değil, toplanması ve kmruı'düde Çattım. Halbuki bugünkü dönyada, | *A etmiştir. Gazetecilere verdiği beya- çeT L DSK L — Hayır, ben de tramvaya binememi teçkil etmesidir. Gene bundan dolayıdır | ooperatifsiz büyük * bir şehir tasavvur| a Tıbbi araştırmalar — Zaten sen hep böylesin! geçenlerde Hyde Parkta gezerken, arada| bir erkek. bulunan nümayişçilerin — tecavüzlerine| — Acaba me konuşacaklar? Dinliyo * ki, ben İstanbulda ayak satıcılığının, sey- Ka e— Eskiden hasıl yaşıyor idisem bunu iyetini ora — Ya sen, ben seni bilmez miyim? yar esnallığın ucuzluk fmili değil, paha- 'Mıbi & u'r.”(_"'"m;:onmı y işte, İstanbul | ( byen değiştirmiyeceğim. Kazandığım KA EE N Daha fazla dinlemeye lüzum — gör * lhlık unsuru olduğuna kanlim. Fakat, İs- SLR ç y parayı kâmilen bankaya koydum. Bir| Bademcikler alınmalı mı, alınmamalı | müyorum: tanbul eski an'anclerin çürümüş itikad- * santimine bile dokunmiyacağım» demiş-|mı? ların tesiri altında, bunu bir ucuzluk un-| İstanbul ve hattâ bütün büyük ve bü-| ti Beş senedenberi, bunu mütalea eden suru' zannetmekte devam eder, hattâ be-iyükoe şehirler Türkiyesi bu bakımdan v K tibbi araştırmalar cemiyeti raporunu ha- lediyede-dahi bu'fikir hükirmdir. Meselâ, | durgunluk - Içindedir. Avrupahlığı ba| — KOZb mülehassıslarına — İaırlamıştır. 22166 erkek ve 7600 kız ço- İstanbulda ekmeğin ön kuruş olduğu bir | memlekete, kültür ve teşkilât, teknik ve yeni bir vazife cuk üzerinde tedkikafta bulunan heyet, zamanda Anadolümun küçük yerlerinde | 1ktısad halinde sokacaksak bunu, o haya-| Kalb mütehasstar doktorların vazifele-| Messisine başladığı zaman — çocukların ekmek yirmi kuruştur. Çünkü, günde| tın istediğimiz parçasını rastgelip sok-|ri şimdiye kadâr hiç kimsenin tasavvur | Yarısından fazlasının bademciklerinin a- — Onların pazarları da böyle geçe* cek! Masama oturuyor, çalışmaya başit ” yorum: j — Çok şükür ki pazar günleri de i * şim var da; pazar gezmeleri yüzündefi başım derde girmiyor. j’ Bunu dediklen sonra; kendi kendi © me soruyorum. — Acaba bu bir teselli mi? Gene kendim cevab veriyorum: — Herhalde eğlence yeri kıt — olatlı halkı eğlenceye, gezmeye alışmamığ bir şehirde pek de teselli sayılmaz! LH TAKVİM | çok defa söylemiş oldukları gibi, A#rupa- | miştir. Doktorlarm bu yeni vazifeleri el | Müşahedelerinde yüzde 6 derecesinde a- * Llığı Türkiyeye kül halinde sokmamız | mas yontan #melenin başında bulunarak | Umuştır. Çocuklarda vaki olan öksürük, Üçüncü öğrenilecek şey de İstanbul gi-| lâzımdır. Bu kül'ün içinde belediye ve | Kalblerini heyecandan muhafaza etmek- soğuk alma, boğaz ağrıları vesaire ba- bi büyük bir şehirde fiat kontrolünün e- | belediyenin de iktısadi bir organ olması | tir. Malüm olduğu üzere bir parçası bü- demcikleri alındıktan sonra da görül- hemmiyetidir. Ancak bu kontrol, beledi- | hâdisesi de vardır. İstanbul belediyesinin Yük bir servet temin eden bu laymetli | Müstür. ğ 'e zabıta nizamnamesinin verdiği salâhi-| teşkilâtı — bunu — düşünmüyor, — dü-| tf Yontmakla uğraşan işciler, büyük he-| Mekteb devreleri esnasında bedemcik- yeller ve tayin ettiği formaliteler içinde| şünemiyor. Bu bakımdan, İzmir, zihniyet | Yecünlara maruz kalmakta idiler. Hatth | Jeri alınmıy olan 284 erkek talebe arasın- Yapılacak bir kontrol olamaz. Böyle birlitibarile elbet daha ilerde bir mevkide- |BiT #Y kadar evvel Amerikada bir işci | d, haştalik misbeti ayni dereceyi gözter- nti üşteriyi. beyhude bir| dir- elmastan bir parça keserken thuk bir miştir. ş B A Dödüir A İ | tçle, birkaç mülâhaza - İstanbul gehir- #töecana kepılarak kaTb sektesinden ölü-| Kızlarla mukayese edildikte erkek ta- zi da belediye n'hıtaı İle esnaf a-|lisi bu hakikati anlayıp onun tatbikatını wermişti. Bunun üzerine elmasların yon-|lebede orta kulak ağrısı kızlardan iki rasında tabi olmıyan bir münasebet ha-| istemedikce, İstanbul belediyesi de Avra-| gumam sırasında kulb mülehasam - bir TÜ TME 'Ni SAA AA A Vakı yaratır. Bu kontrol, inzibati ve idari| palı bir belediyeci zihniyetini kazanma- sarun başlarında B ENEE SS wüştür. MA değil, 'mutlaka iktisadi olmalıdır. dıkca bu hal böyle devam edip gidecektir. İ et vermekte ve bu wü“;î::;î : Belediye bu iktısadi kontrolü iki türlü in Bi Üa aa srr sösğe Muhittin Birgen — İcandan kurtarmaktadır. Bittir. Birecek ve bizzat tüccar olacaktır, yahud Ha etebul halkanan, kegereti yaktaie İSTER İNAN, İSTER İNANMA! atlarını piyasada kontrol edebilmesi için İstanbul gazetelerinden birinde gu haberi okuduk: İstanbul şehrinin bir büyük kısmında geceleri terkos hnkdwhmyecmf. Avru- #— Bu yıl İstanbul sokakları sık sık ve bol su ile yıkana- | suyunu kesmek mecburiyeti el'an devam etmekte oldu- palılar bu iki usulün ikisini de tecrâbe|| cak, çöp arabaları da yeni tip sessiz arabalar ile değiştirile- | u cihetle bu tasavvurun tatbiki için kâfi derecede su bu- ediyorlar. Bize göre, İstanbul bunun bi-İ| cektir. Junabileceğine: rinci şeklini tatbik edemez veyakhud mıhdud"—dehüü&nr.lküz !STER ."AN' ISTER ıNANuA' ise gayet kolay, bilen bir adam için Kris- -