SON POSTA BAYIN Son Posta'nın tarihi tefrikası: 57 $ARS) SPOR z Güreş müsabakalarında göze çarpan noktalar Halkevinde yapılan müsabakalar milli e seçmeden ziyade mıntakal arasında yapılan bir temas şeklinde olmuştur Yazan : Ziya Şakir Hatay Bahadır birdenbire sözünü kesmiş, atının yularını çekerek gözlerini uzaklarda bir noktaya dikmişti. Bulundukları yer, bodur ağaçlarla nihayetlenen bir tepenin en yüksek yeri idi. Adil Şah hayretle arkadaşına bakarak: “Ne durdun noyan? dedi şüreş takımını ar Sür'atle taş atmak, Timur ordusunun en mühim talimlerinden biri idi. Timur ordusunun zabitlerinden olan MHlatay Bahadır da,bu işde son derece maha- ret sahibi idi. Onun için yağdırdığı taş- lar boşa gitmemiş, Sunalardan üçü, çır- piba çırpma yere serilmişti. Karşıdan bu muvaffakiyeti gören A- dil Şah, neş'eli bir kahkaha attı — Yaşa, Hatay Bahadır. Anladım; artık beni açlıktan öldürmiyeceksin. Diye bağırdı. Hatay Bahadır, kuru çalıların dalla- rını kırarak bi odun topladı. Belin- deki kılıç ka na bağlı meşin bir ke- senin içinden çakmağını çıkardı. Çar- | hayvanların hücumundan — muhafaza ediyordu. Boz atlar da hallerinden memnun gö- rünüyorlardı. Yaylaların çiçekli otla- lerini, uzaklarda bir noktaya dikmiş- ti. — Ne var, noyan?.. Neye durdun öy le?.. Millt takım güreş seçmeleri 19 ve 20 mart günleri Beyoğlu Halrevinde yapıldı. Bu hu- Busta teknik neticeler hakkında tafsilât ver- falştik. Güreşe Iştirak eden takımlar ve mü- sabakalara giren güreşçiler hakkında da bir rını büyjik bir iştiha ile yiyorlar, İkide| Bulundukları yer, bodur ağaçlarla | *öz söylemeği faydalı buluyoruz. birde, vaziyetlerinden hoşnutluklarını nihayetlenen bir tepenin, en yüksek | bildirmek için tatlı tatlı kişniyorlar - di. Günler, böylece geçiyordu, Fakat henüz, bir tek insan yüzü değil; insan varlığını bildiren küçük bir eser bile görünmüyordu. e e bakalım, Adil Şah noyan!.. Bu gidişle halimiz ne olacak?.. — Vallahi; şimdi ben de onu düşü - iyeri idi, — Arkası var — Kitablar arasında (Baş tarafı 13 üncü sayjada) Andre Jid, Progper Mertme'nin — Puşkini yanlış olarak Fransızcaya tercüme ettiğini iddia etmişti. Ben o zamanlar buna pek de inanmak istememiştim. FPakat «Babalar ve Çocuklare 1 Rusca aslından Türkçeye çevi« | Müsabâakâ netlelerine göre milli takım ve namzetleri şu şekilde tesbit edilmiştir: $6 kilo: Mustafa (A.), Kenan (İs), 61 kilo: Ahmed (4), Sund (A), 68 kilo: Yahya (İs.), Yusuf Aslan (İs), 'T2 kilo: Palk (İz.), Enver (İm, 79 kilo: Malüm değil. 87 kilo: Mustafa (İs.) Ağır siklen: Çoban Mehmed (İa). İstanbul imıntakası memleket güreşçiliğin- de en küvvetli mintakayı teşkil ettiği için |milli takım kadrosuna dahil olan güreşçile- |rin ekserisi bu mıntakudan seçilmiştir. İstanbuldan sonra Ankara gelmekte, İz- Beş güreşçi ile İstanbula gelen İzmir t kımı 56 kiloda öçüncülük, 72 kiloda ikincilii 79 kiloda da karşısına rakib çıkmadığı içi maç yapmmadan birincilik almış oluyor. İzmir takınmından 66 kiloda güreşen Bt kir, Yahya Jle yaptığı maçta sakatlanma Ba Idi kendisinden iyi bir derece ümid edilt bilirdi. Balikesir takımı; teerübeli bir güreş bo casının netareti altında çalıştırlmamış © lan bu takım, güreşcilerin büyük — is tidad ve kabil!yetlerine rağmen netice alâ mamışlardır. Bstocyaya gidecek milli takım güreşetleri ni seçecek alan bu müsabaka, bir seçmedel ziyade mıntakalar arasında herhangi bi |müsabaka olmak vasfından kurtulamamiş tır. MüÜl! takım seçmelerinde nazarı itibara & İnü lmması icab eden bazı noktâlar Ihmal edik çabuk bir ateş yaktı. Sunaların tüyle- | Püyordum. Hatav Bahadır.. TİTREE GN LN aa Pu eterin Prosper GüR- | mtccine oğbeHiDEĞ aa UelanmlABÖNRA. .| İ çiş va mlüktalağa Böynslmlidi aa balli Tirrekürhi dd " | — Bu ıssız dağlarda, böylece, nice|"ime tarafından yapilan Pransızca tercüme-| İstanbul takımından bu müsabakalara İş-|1ara iştirak kablüyetinde olmuan bir. çol rini yolarak pınarda temizledi. Keçî[x_"; İükpAğat ” sini de bulundurdum. Bu münasebetle Pros- |tirak eden güreşcilerin ekserisi henüz — mült ıumçE: sokulmuştur. K boynuzu ağacının sert dallarından |YEr! SıpP dur per Merime'nin 22 yeri atladığını, 46 ya ya- |takıma iştirak etmemiş mübtedi güreşeller - d alı j. Bunları şiş gibi yaparak sunalara | — Bilmem ki.. kın yanlış yaptığını tesbit ettim. dir. Yaşar, Adnan sakat olduklarından, Balm (';'a ""ff“ ";"'" ç- ";o' zt MM eçirdi. Ateşin üzerine dizdi. Körpe| — Herhalde, Orus Han tarafından | 4 — Ölü Ruhların Rusca aslının İikinci|idmansız bulunduğundan müsabakalara İ AAA T A BAA R! Layvanlar, yarım saat sürmeden, mü - THemmelen pişmişlerdi. Bir tarafltan aclığı artan, diğer taraf- tön da iştihası kaharan Adil Şah, bü - bir sabırsızlık içinde jdi. Hatay Bahadır, nar gibi kızarmış sü- naları, yapraklı dalların üzerine sırala- niiştı. Hem, Adil Şaha doğru götürü- yor; hem de söyleniyordu. — Şah noyan!. Mübarek hayvanlar öyle pişti ki; ağzına almadan, dağılıve- recek. Doğrusu aşçılığıma hiç bir ku- sur bulamıyacaksın. Ancak şu var ki, tuzları biraz eksik geldi. O kadarcık bir kabahati de affedersiniz, değil mi? Adil Şah, derhal yerinden fırladı. Şimşek gibi kılıcını çekerek, gür bir sesle: — Kabahat bulmak mı?.. Bilâkis, hera pişenleri, hem de pişireni hür -| Ynetle selâmlarım. Diye bağırarak, selâm vaziyeti aldı. e Büyük bir iştiha ile sunaları yedik- ten. sönra, nöbelle ikişer saat kadar u- yudular. Zeval vaktinden biraz sonra, atlarına sıçrayarak yollarına koyuldu- lar, Nereye gidiyorlardı? Şimdilik bunu kendileri de bilmi - yorlardı. Evvelâ, tehlike çemberinin #çinden sıyrılrıp çıkmayı.. emin bir mın" takaya vasıl olduktan sonra da, yapa- | cakları işler hakkında yeni bir program hazırlamayı düşünüyorlardı. Fakat bu, emin mıntakayı nerede bu- Tacaklardı? Artık, tamamile ıssız. dağ- Jarın arasına dalmışlardı. Ne yol, ve ne de iz vardı. Boz atların ayaklarının bastıkları yerlerde, mütemadiyen İler- liyorlardı. Yalnız bir şeye dikkat edi- yorlardı. Dönüp dolaşıp ayni yere gel- memek için, daima güneşin doğduğu gelecek tehlikeyi atlattık demektir, — Ona şüphe yok. — Fakat şimdi de başka bir tehlike içindeyiz. — Ne gibi?, — Ne gibi olacak.. bir yol bulup, bu dağlardan çıkamamak. — Yolu bulsak, çıkması kolay. — Onu, ben de biliyorum. Fakat bu Bidişle, insan yüzüne hasret kalacağız, zannediyorum. — Canım olur mu hiç?.. Hergün, gü- neşin doğduğu tarafa doğru ilerliyoruz. Geceleri de çoban yıldızını gözden kaybetmiyoruz. Bu gidişle nasıl olsa bir köye, bir kasabaya, bir avula rast- geleceğiz, — Geleceğiz, ama.. ne zaman?.. — ÖOnu bilecek kadar keramet sahi- bi olsaydım, Orus Hanın tuzağıma tu - tulmazdım. — Fakat.. yakamızı iyi sıyırdık, ha- ni, — İyi sıyırdık, demek de söz mü?.. Allah razı olsun, Durcana.. eğer — bu lli cildinde bir çok haşiye ve nötlar var. Türk- çe tercümesinde bunu bulamadım. Siz bu - nun İçin: &.. Tercümede bir eksiklik varsa onun mes'ulü, yuk. dediğim gibi aslını Rus - eadan Pranstzcaya tercüme ederken barı lü- zümsüz kısımlarını —herhalde okuyucunun |gözlerini ve kafasını beyhude yere yorma - |mak maksadile olacak— atlamış olan Mark Semenot'dura diyorsunuz!. Şayed Mark Semenof, sizin İleri sürdü - #ünüz bu sebebe dayanarak böyle — bir şey İyaptıysa, büyük bir hata işlemiş Gdemektir. Çünkü: Okuyucuların kafasını yormamak» Bibi masum bir düzünce İle bile olsa bir ese- ri uzatmak ve kısaltmak mütercimin — değil, mücllifin hakkıdır. Mütercimin rolü, sadece hassas bir ayna gibi gördüğünü aynen ak - |settirmekten ibaret olmalıdır. 'Saygılarımın kabulünü rica ederim aziz meslekdaşım. H. A, Güreşçiler 16 Nisanda hareket edecekler Estonyada yapılarak Avrupa güreş şam- piyonasına gidecek olan 'Türk milli takımı 16 nişanda Köstence yoille hareket — edecektir. Güreş federasyonu bu müddet zarfında imanlara daha esoslı bir şekilde devam e- tirak edemediler. Kenan ve Hüseyin tam forma girememiş vaziyette Idiler. Ankara takımı; bize sürpriz olarak 56 ki- lodaki Mustafayı çıkarmıştır. Ahmed (61), Busd (8D), In Yaşar bulun - madığı için milli takım kadrosunda yer al- maları gayet tabil g$rülmektedir. Ankara takımında nazarı dikkati celbeden güreş. gilerin yanında Morsinli Ahmedin kardeşi Mustafa gelmekteöir, Ankarada Hüseyin! yenerek gelen Musta- |fadan çok iş beklemefe hazır olan güreş me- raklıları Mustafanın iyi derece alamamasına birax hayret etmiş vaziyettedirler. İzmir takımı, güreş seçmelerinin en bek- lenilmiyen hâdisesini kıymetli güreşçimiz Nurinin bir seneden az zamanda yetiştirdiği takım toşkil etmiştir. Ankara Milli T , le karşılaştırılması, gayri muntazır neticelti ortaya çıkarmak suretile miülli takımın zâfıD (toşkil edehilecek neticeler doğmuştuar. Mi takım kadrosuna dahil olmuş, Wi yedek teçkil etmek üzere seçilmiş olan güreş çilerin hareketlen evvel tekrar kargılaştırık maları zarar yerine fayda verecek — ve bit hakikate daha yakın götürecek bir hart ket olacaklır. Bilfarz 56 kilada Kenan, (kolu iyileşti 1a0) Hüseyin ve Mustafa ile tekrar karşılaşmalr dırlar, 66 kiloda Yusuf Aslan ve Yahya tekrar te0 rübe edilmeildirter. 72 kiloda Faik İle İzmirli Enverin bir dahi karşılaşması bu iki güreşçinin birbirleri & zerine müsbet tesir tera edecek bir fırstl olur. küme maçları adam olmasaydı; kimbilir derilerimizi | debilmek maksadile Ankaradan 56 kiloda nasıl yüzeceklerdi. Mustafa, 61 kiloda Ahmed ve Suadı İstan- — Acaba, derilerimizi mi yüzecek - |bülda çalışmak üzere antrenör emrinde bi - lerdi.. yoksa... Hatay Bahadır, birdenbire sözünü kesmiş.. atının yularını çekerek göz- Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbetci olan ecraneler yun « fardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Pertev), Alemdarda: (Eş- ref Neş'et), Beyazıdda: (Haydar), Ba - matyada: (Erofilas), Eminönünde: Ben- sason), Eyübde: (Hikmet Atlamas), Fe- nerde: (Emllyadi), Şehremininde: (Ham- d, Şehzadebaşında: (Üniversite), Kü- çükpazarda: (Yorgi), Bakırköyünde: (İs- yere nişan koyarak o istikameti kay- betmiyorlardı. Üç gündenberi mütemadiyen yolları" na devam ettikleri halde, bir tek in- sana bile tesadüf etmemişler.. uzak - larda olsun, bir tek şehir, kasaba, köy, hattâ, bir küçük çadır ve kulübe bile gürmemişlerdi. Bu ıssız dağlarda, aç kalmıyorlar- dı. Her tarafta karacalar, dağ keçileri, sürü halinde giyikler bulunuyordu. Bunları avlamanın kolayını da bulmuş- lardı. Geceleri, dalma su başlarına ya- kın yerlerde, yüksek kayaların diple- rinde geceliyorlardı. Ve sabahleyin er- kenden, kaynakların iki tarafına giz- ieniyorlar; hançerleri ellerinde olarak hayvanların su içmeye — gelmelerini bekliyorlardı. Ve onlar — geldiği za. man, hançerleri demirlerinden tuta - tak fırlatıyorlar.. gafil hayvanları kan- lar içinde yere seriyorlar, ondan sonra da pişirip, kema'i âfiyetle yiyorlardı. Yaz mevsimi henüz geçmediği için bu yüksek yaylalarda gündüzleri -so- Buktan şikâyet etmeden yolculuklarına devam ediyorlar. Yalnız geceleri, bü- yük bir ateş yakıyorlardı. Bu ateş, hem #anları sabaha kadar üşütmüyor; hem de kürt, çakal, sırtlan gibi bir taktm tepan) Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Dellasuda), Oa . latada: (Hüseyin Hüsnü), Taksimde: (Li- monciyanı, Pangaltıda: (Nargileciyan), Beşiktaşta: (Natl) . Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (Ömer Kenan), Sarıyerde: (Nurhb, Kadıkdyönde: Moda, Merker), Büyükadada: (Şinasi Rısa), Heybelide: (Tanaş). Şehir Tiyatrosu hüngtl — YO e yane: Buakşam saat 2).80 da LA FİDANAKİ Dram 3 perde MNMN yazan: Pandeli Horn Komedi kısmı: Bu akşam saat 21 de NAŞİD GECESİ Şel «FERAH» sinemada hzadebaşı Bu hafta gene başlı başına 3 büyük film birden: 1 — Deniz Ateşler kinde. Bu senenin en büyük harb filmi, 2 — Maskeli Kadın.. Şâhesor bir film. $ — Vahçi Koşu.. Büyük Amerikan dramı, Cumart<s!-Pazar matine ve suarelerinde ayrıca: Varyele numaraları.. rakmıştır. b Avrupa şampiyonasına girecek takım için ndsanın İk haftacı son bir tecrübe müsaba- Bugünkü program İSTANBUL 'kası daha yapılacaktır. Öğle neşriyatı: 12.90: Plâkla Türk musfkisi. 12$0: Hava- dis. 13.08: Plâkla Türk musikisi. 13.30: Muh- telif plâk neşriyatı. Akşam neşriyalı: 18.30: Plâkla dans musikisi. 18.4$: Eminö- nü Halkevi neşriyat kolu namına Nusret Sa. fa, 19: Plâkla dans musikisi, 19.15: Konfe- mans: Eminönü Halkevi sosyal yardım şu- besi namına Döçent Feyzullah Doöğruer (808- yal diş fababetinin faydaları). 19.65: Borsa |haberteri. 20: Kiâsik 'Türk musikişi: Nuri |Halil ve arkadaşları tarafından. 20.30: Hava |raporu. 2088: Ömer Rıza tarafından arabca İsöylev. 2046; Vedin Rıza ve m ta- rafından Türk musikisi ve halk şarkıları, (sa- At Ayarı). 2115: Tahsin Karakuş ve arka- İ daşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 2160: Örkestra, 2246: Ajans ha- berleri. 23: Plâkla sololar, opera ve operet parçaları. 2320: Son haberler ve ertesi gü- nün programı. e ANKARA £? - Mart - 1938 - Satı Öğle meşriyatır 1230: Muhtelif plâk neşriyatı. 12.50: Plâk: 'Türk musikisi ve halk şarkıları. 13.15: (Halkevinden naklen). Akşam neşriyatı: 1830: Plikla dans musikisi. 19.15: Türk musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rıza ve arkadaşları). 20: Saat âyarı ve arabca neş- riyat. 20.15: Türk musikisi ve halk şarkıları (Melek Tokgöz ve arkadaşları), 2045: Solo vlolon: (Necdet Atak) Piyanoda Marsel Bi. 21: Bıhhi konuşma; Dr. Nüsret Karasu. 21. 15: Stüdyo salcn orkestrası. 22; Ajanı ha- berleri, 22.15: Yarınki program. İzmirin Üçok takımının mill! küme maçları için geçen hafta Ankaraya giderek Muhafızgücü ve Harbiye ile karşılaştığı nı ve her iki maçı kaybettiğini yazmış * tık. Yukarıdaki resim Üçok - Harbiye maçından bir sahneyi göstermektedir. —— ——— DB Şirketi Hayriyenin senelik içtimaı Dünkü toplantıda bulunanlardan bir yrup Dahi.| Şirketihayriyenin senelik adi umumt!| varidatla — birlikte —umumi N ve harlel haberler. 17.30: İnkılâb dersleri: |» <yeti dün toplanmıştır. Toplantıyı mec-| 1,016,173 llradır. Şirket masrafında lisi idare reisi Necmeddin Kocataş aç e|lira tasarruf yapmıştır. Masrafını mıştır. 937 senesi Taporu okunmuştur. D g48 5l! gört Hraya indirmiştir. Nizamnameye Rapora göre 937 senesi içinde Şirketihay«| tevzlat yapıldıktan sonra geriye kalâf riye vapurları 9,591,332 yolcu tayımıştır. Gerek yolcu ve gerek yük ve palamar hâsılatından 871,894,60 lira alınmıştır. Bir sene evvelki mikdara nisbetle 460,461 kişi ve Üücret yekünunda da 39,122 lira fazla olduğu anlaşılmıştır. Şirketin diğer kaynaklarından A gelen aCAd 70,000 Hiradan beher hisseye yüz kuruş temettü isabet etmektedir. ğ İdare heyeti âzalıklarına evvelce 8X rılan Ebülülâ Mardin, Şevket Adalı, HAf” dar Özel tekrar intihab edilm Mürakibliklere de amiral Vasıf ve zevat seçilmişlerdir.