SON !'V()Sî.îi € Sayfa * gzzmam ——...rr —— ——— ı Hâdiseler Karşısında l ” u a YÜZ BİN LİRA Evvelki gün Son Postada okudum: Altın yumurta yumuztlıyan — tavuğun hikâyesini bilir misiniz? «Bir kadımın bir tavuğu varmış. Tavuk, hergün bir altım yumurta yumurtlarmış. Tavuğun karnındaki büyüik hazinoye da- ha çabük sahib olmak isteyen kadın; tâ- vuğu kesmiş, karnını açmış.. fakat ne ya- zik ki tavuğun karnından kiçbir şey çık- mamış.» Diğeri bir hakikat, bu de bir hikâye. ne tuhaftır; bazan hakikatler hikâyeye benzer.. bazan da hikâyeler birer hakikat | olur. Altın yumurta yumurtlıyan — tavuğun hikâyesini bir çocuğa anlatmışlar., — Bu tavuğu, senın olsaydı ne yapar- dın? Demişler., çocuk cevab vermiş: — Altn yumurtaları toplar.. tavuğu kuluçkaya yatırır, altın yurnurtalardan duyulunca o civarda kim var kim yoksa a yumurta yumurtluyacak civcivler Üretirdim. Demiş.. Bu akıllı çocuk, kursağından kıymetli taşlar çıkan tavuğun bulunduğu yerde ol- | saydı.. her hâlde ora halkıma da ne yap- İ maları lâzım geldiğini öğretirdi. Yazık ki orada değilmiş! | Yakir bir Hindlinin bir tavuğu varmış. Fakir Hindli tavuğunu kesmiş, kursağını açmış; bir de ne görsün: Üç tane kıymetli taş. Adam taşları almış, bir kuyumcuya Bgitmiş.. kuyumcu İç taşa lam yüz bin İn- giliz lirası vermiş. 'Yüz bin İngiliz lirasını bir anda eline geçiren fakir Hindli acaha ne yapmıştır? Her halde hiç düşünmeden öteki tavuk- larımı da kesmiş, kursaklarını boşaltmış.. ve kursak mühteviyatı içerisinde başka boncuklar aramıştır. Belki de eline ge- çirdiği servetin hepsile değilse bile mu- hakkak yarısile yeniden birçok tavuklar almış.. onları da birer birer boğazlamış- tır. Hindlinin ne yüzden zengin olduğu Hındli gibi bir anda zengin olabilmek | hülvasma kapılmışlar, ve tavuklarını, pi- liçlerini, horozlarını kıtır. katır. kesmiş- İerdir. Fakir Hindli zengin olmuş ama ö- tekiler; tavuklar da elden gidince, fakir Hindlinin eski halinden daha beter vazi- yete düşmüşlerdir. İsmet Hulüsi ı — Bunları biliyor mu idiniz? —) Dünyada en makbul deri MN A K S Patatesden cam yapılıyor Patater te dahil olmak Üüzere bir çok nişastalı mad- de'erden yeni - bir hayvanınkidir. Bü- nevi cam yapıl. yüklüğü bir el ka- maktacır. Bu yeni dardır ve bu küçük deri, takriben bizim | madde, camın bü. para ile 180 lira kadar bir şey tutar. Bu | tün hassalarına hayvan Cenubi Amerikanın Peru ve Bo- | maliktir. Hattâ öne livye hükümetleri dahilinde yaşar ve z tin)ı'l kaybolmak üzeredir. Bu hayvanı dan fazla havassı da vardır. Çünkü kısa tekxsir etmek için yapılan bütün teşebbüs- ler semere vermemiştir. Çünkü, bir çift- Jikte bunlardan altı tanesini ancak altı sencde yetiştirmek mümkün olabilmişe Şenşilla denilen küçük bir hayvan vardır ki dünyada en makbul deri bu tullü ziyadar elektrik mevceleri bu cama | nüfuz edebilmektedir'er. Bu yüzden sıh« | hate faydalıdır. Halbuki öteki cama nü- tir. Bu sebeble tecrübeye devam edileme- frs eösnüşler. mıştir. * * i KK ee d ve yaku 150 milyon senelik midyeler | ZÜMrüd ve yakuta ronk veren Müstehase — ha- maden linde elde edilmiş 3 Kronyom — na- midye kabukları- X[' da bir. madı nın en eskileri Al- xxx ! '/ / 'vnıı:aı: kıu :u.mr:l: :ı;nnınüıulı;mî: î 2 taşının — terkibine , Bunlar üç ta-| — X—X gitimce zümrüde pedir. Üçü_ndt de,| — ş Jyeşil rengini, ya- geğe — mütlebene '//1' VNY kuta Mal rengini,| alinde mciler e v k yakuta da ma- gök yakuta yvardır. Bu kabuklarır vaşı (150) milyon vi rengini temin sene tahmin edilmektedir. eder. ” %&âaeıîâ X Z ! GÖNÜLİSLE Ylkllal'l cokur. Yuvanı dağıttın, ve iyi ahlâklı Bll' yuva kocandan ayrılıyorsun.. Yarın fena bir vaziyete, düşmen ortada kalman ih - timal dahılindedir. Bütün bunları Güşün, sen kocan aya- rında kocayı bir daha kolay kolay bu- lamazsın, ona git af d:le. Seni affe - derse barış ve bir daha böyle şeyler Bir kadın okuyucumun mektubu - nun hülâsası şudur: «Yirmi yaşındadır. Kendinden dört yaş büyülk bir erkekle evlenmiştir. Kocası melek denilecek kadar iyi bir insandır ve kadını çok sever. Fakat ka- dın bu nimetin kadrini bümez. — Bir yapma! türlü kocasına 1saınmamışlır. Komşu » Bir müşküle cevab larından bir gençle tanışır, sevişirler. İstasyon S. E. Te Ve bir gün kocası evde iken bir mek « Çocuğum, tub meselesinden kocası mxan biteni öğ- renir.. Eşyasını alır evden çıkar, Şim- dt iş imahikemeye intikal etmiştir.» Okuyucum seruyor: — Savdiğim erkek, kocamdan ayrı« lırsam benimle evlencceğini söylü » yor. Fakat ben buna pek inanmıyo - yum.. ne aersiniz, acaba benimle ev- lenir mi? * Tahsi! hevesin çok iyi.. Bu hevesle çalışırsan muvalfak olacağın muhak - kaktır. Bana sorduğun cihetlere gelince: Bir insanım tahsil çağırda iken nişan- lanması :yi olmaz. İnsen nişanlandık- tan sonra derhal evliik hazırlıklarını yapmalı ve bir an evvel evlenmelidir. Bu senin Iiçin imkânsız olduğundan ni- şanlanmaktan vazgeç., Nişanlı porasile tahsil etmek de doğ- ru değildir. Sen vaziyeti âmcana an- lat, tahsil zmkânlarını o hazırlasın. TEYZE * Sen çok fena hir iş yaptın kızım.. Bül kendin bile 1evdiğin erkeğin se - mnle evleneceğinden şüphelisin.. Bu- nu sormıya ne bacet, 6 seninle gönül eğlendirmiş. Ve yarın başından ata « İKADIN Yüksek tepeli şapkalardan hoşlanım « yanlara müjde... Bu bahar geniş kenarlı, az yüksek kapelinlerle ufak şapkalara çok rastlıyacağız. Bu iki modeli bunlar arasından bilhassa seçtik. Alttaki: Luiz Burbonun modellerin - dendir, Tepesi beyaz panama, kenarı, ye- Şi! * kırmızı » kahverengi fövr, bundlardan yapılmıştır. Kordon da kahverengidir. Üstteki: Siyah muar bır tepenin etra- fını saran beyaz hasırdan bir kenarla cid- den orijinal bir şapkadır. Kısa saçlara çok güzel gider. , Örme ligöz dir. Rengi açık pıııoedır ÖIM azunlu- | danlarımızı yatıştırahilir değil mi? ğuna örülmüş ters yüz örgü, Kollar di-| Samimli bir takdirle cevab veriyorum: kişsizdir. Kabarık yerler örgü astragan- | Bacaksızın maskaralıkları : Durak ı sefaletten kurtarılıyor San'atkâr Safiye Hahcıoğiunun fakir çocuklari menfaatine bir konser vermeği taahhüd etti, üç ilk mektebin yavrularına bir ziyafet çekj[d' e Fokir çocuklar bir arada yemek yerlerken «— Burası, İstanbulun en çok 9ocukhı| Az sonra, büyük bır neş'e içinde W: srmtidir. Hemen her evde, ıki, üç, hattâ "Jarını doyuran yavruları, ruhlarımığ! beş, altı çocuk vardır. Hler sokak başında, | yuran bir zevkle seyrediyoruz. Onlaf onların cıvıltıları, büyüklerin seslerini mekten sgonra, hâmilerine olan bastırır! nı, okudukları şarkılarla, marşlarlâı Halbuki, kuna mukabil, İstanbulun en | söyledikleri monoloğlarla ödüyorlar fakir semtlerinder bırısı de burasıdır, oyunlarına dalıyorlar... Bakılmıya mühtac çocuk, her yerden O zaman, mektebin üst katında bol, ve onları himaye edebilecek vaziyet- | Çay sofrası etrafında toplanıyoruz. b te kimseler her yerden az!.. larım büyük bir neş'e içinde k”"’nıü Bu itibarladır. ki, talihin bu aksiliğile | sorra, Esirgeme Decneği âzslarında! v mücadele etmek, güçleşiyor. zat, sabahtanberi zihnımi kurcalıyan Halbuki, meselâ Şişli semtini ele ala- hud kara haberi veriyor: '_,J hım' Orada bilâkis, fakir çocuk azdır, hâ» — Maalesef, hakikat bizi, aZ v mi boldur, duyduğumuz neş'e içinde aııılmı’ Bınaenaleyh, geniş mikyasta yardım menediyor. Büyük bir sıkınt: içinde « gözebilen Şişli fakirleri, faraza Eyübsul- | lunan yardım d:.-neğl.' bu çocuklarâ tan zenginlerinden daha mes'uddurlar!..» pabildiği yardımlara devam eqqml Bana bu sözleri, Hahcıoğlunda üç ilk- | mevkidedir. ÇEİ| | mektebden birinin değerli müdürü söy-| — Bu itibarladır ki, slinab'lecek udh;;' lüyor. ri birlikte düşünmek gayesile, bü Sonrar haberi sizlere de vermek mecburi$ — Eğer, diyor, Halıcıoğluna gelirseniz, hem mes'ud bir hâdiseye şahid olacaksı- nuz, hem de bir kara haber alacaksınız!.. duyuyorum!» Bu kara haber, iyi yürekli hlmî: harekete geçmelerine kâfi gelmişti. adında bir zat: ,, — Ben, dedi, lâzım gelen paranıf Hirasını vermeyi taahhüd edi_vul'lll“ı v Onu şehir meclisi âzalarınaan Büf * dil, Bay Adili de, adının yazı'mamas ca eden bir maarif müfettişi takib d Ve o sırada, bugünün davetlileri ı) da bulunan san'etkâr Safiyenin İ duyduk. O moktebde ekuyen, ve © ğ tebde muallimlik etmış o'on L atkârımız, kendine hâs bır samimiyt sevimliliğile: ) — Ben de, dedi, maâdi bir yardım harıcinde, bu yavrular menfaatift konser vermeyi taahhüd ediyorum! Az evvel verilen haberi; teessüf mahiyetinden tamamen uzaklaştır hayırlı taahhüdler, toplanıtının kâl Ü * Bütün ısrarlarıma rağmen, benden bu kara haberi gizliyen muhatabımın dave- tini kaçıramadım: Dostumun mektebine gittiğ'm zaman, bir düğün evine Birdiği- mi sandım: Mekteb binası bayraklarla, bayram çocuğu gibi danatılmıştı. Ve ör- talıkta telâşla dolaşan genç muallimler, kaymakamlar, avukatıar, doktorlar, bir düğün evinin zıyarete Jeri gıbi en yeni, en resmi esvablarını geymişlerdi. Beni karşılıyan dostum: — Bugün, dedi, Halıcıoğlu çocuklarının bayramları var... 'Tam 300 fakir yavruya mükellef bir zi- yafet çekiliyor. Bugün, bu ziyafet, Halıcıoğlundaki üç ilkmektebin bütün fakir yavrularını bu- raya topladı. Burada gördüğünüz zevat da, bu za- vallı yavruları okutmak, giydirmek, do- yurmak gayesile kurulmuş olan cemiye- tın âzalarıdırlar. Eh... Hahctoğlu gibi, zengini, daha doğrusu orta hallisi az, ve fakiri, daha doğrusu kuru ekmek bile bu- lamıyanları bol bir semtte, 300 yavruyu sefaletten, cehaletten kurtarabilmek vic- keyfimi yeniden diritm'şti. Bayal ye, karşısında oturan maarif müfft"/ o binada geçen günierin hatıraldi bahsediyor, ve büyük bir neş'e İî'”îl' — Hatırlıyor musunuz? diyor, bizi teftişe gelmiştiniz?.. v Ben o zaman, o kadar utak tefik yi kizdıin ki, üralarında terim boyutltl ği lebeler de bulunan çocuklara bir İm::j geçiremiyordum. Beni muallim koymuyorlardı. (Devâmı 9 uncu sayfada) — Hattâ, göğüslerinizi bile kabartabi- hirt..