$ j li ”) ü Ni . SÖON POSTA Mart 7 DE İki tarafı keskin silâh. YE Sözün Kısası Büdce - Botça - Bohça! E. Talu tatürk cumhuriyet rejimini kü* ralıdanberi, devletin mali bün- yesinde husulc gelen erenliği ve sağlame hği haz ile ve iftihar ile karşılamıyacak tek ferd yoktur. Osmanlı tarihinin meb- deinden müntehasına kadar merakla v€ dikkatle araştırmalar yapın. Tek bir yi hn zaruret, darlık, tuhran içerisinde geç memiş olduğuna rastlarsanız bana da hâ- ber verin, Asırlarca, koca imparatorluk, sefih bir mirasyedi, yahtd ki bir gayri mübadil gibi parasızlıkla çırpındı, durdü. Meşrutiyete kadar memuüur maaşları guyrl muntazam ve zuhurata tâbidi. Meşrutle yet devrinde, umumi Jarbin ortalarınö B yi Vergi nisbetleri Tenzil edilirken Yazan: Muhittin Birgen (Baştarafı 1 inci sayjada) ler bitmiş ve bir hal şekil kararlaştırıl. mastır. Bu gekil bakkında gazetelerde gör- düğüm malümat henüz Lans bu hususta küfi derecede sarih bir fikir vermediği Bgibi bu mesele hakkında Meclisteki cere. yanları da uzaktan tamam birmeğe imkân yoklür. Bunun için, bugün bu meselenin | teferrüatımı münakaşa edecek vaziyette | değilim, fakat, prensıp hakkında birkaç şey daha söyliyeceğim. Her şeyden evvel, | bir kere emiş olduğumu bir kere da- | ha tekrar edeyim: Bu vergilerle benim | gahsan hiçbir alâkam yoktur. Kendim için | söylemiyorum, sılkadarlar namma ve memleketin işlerinin yiliği hesabına söy- | lüyorum. | e : kadar, aylıklar zamanında verildi amâ, Bu vergilerin buhran ve mun'ıvrn?t istikraz sayesinde. Kâinsta dünyalar kü- a h V atti. ü A ea aa yavakkatk | Sebat her kapıyı açan bir. anahtardır, fakat bu — — Sebat iyi düşünülmüş, makul bir işte baslet, çıkmaz bir | (€ borelandık, | Bunların muvakkat o! :ı..ıl Krear | anahtar her elde Gdönmez, ve her İişte ayni neti- — işte manasız bir inaddır. Birincisinde insanı muvaffak eder, | Bu vaziyeti düzelten ancak cumhuriyet ağırlıklarından - ileri geliyordu. “Bugün,| — — — , ikincisinde mahva sürükler. rejimi oldu. Mütevazin büdce sözünü, n çok şükür, memlekette ne buhran vardır, Ki AD z ne de müvazene derdi. Şu halde, alâka- ——— darların hükümet karşısına geçip «Ma. s U Z A R A s ı dem ki muvakkatti, kaldırınız. bunları!» l demcek haklarıydı. Fakat -bu defa da alâ- kadarların milli şuurlarına çok şükür!-| Sinema ulıdlzl ara yerde, memleketin müdafaa meselesi büyük bir ehemmiyet kesbetmiş olduğu| Greta Garbo için, bubran ve müvazene belâları geç- . ü mişe de müdafaa çi ehemmiyetlenmiş| Evleniyor mu ?., olduğunu görenler hiç ses çıkarmıyorlar eee Vuyahud, çıkardıkları sesler, yalmız ha- fifletmek ricasından ibaret kalıyor. Hükümet de bu hafifletmek esasında onlarla bir fikirde olduğuna göre iş yal. nız bafifletmeniri şekline münhasırdır. Fakat, bu bahiste şimdiye kadar gazete- lerde gördüklermi, bana işin en münasib hal! suretini bulduğu banaati vermedi. İstiyorum ki mesele henüz kat'i şeklini almazdan evvel meb'uslarımız bu bahsi biraz daha dikkatle müta'ea etsinler ve işe, memleketin ihtiyaçları ile birlikte, Avrupadaki şekillere göre hir hal sureti bulsunlar. İ aa a yapmak istediğini bilen, ve bu istedikle rini yapmak için de elinde muayyen tahsi sat bulunduran bir hükümet! cumhuriyet sayesinde görüyor, vergilere zam değil de vergilerden tenzilât yapmayı düşünen bir devletle ilk defa karşı'aşıyoruz. Kamutayın yüksek tasdikına bu defâ arzedilen 1933/39 büdeerinin rakamların! gazetelerde gözden geçiriyorken, aklıma, saltanat devrinin cehlimi, aczini, meske“ netini, kepazeliğini çok iyi belli eden bi hikâye geldi. Bir aralık, Abdülhamidin aklma nasıl ve nereden esti ise esmiş.. hükümetce biff büdee hazırlanarak srzedilmesini irade etmiş.. irade Babiâliye tebliğ olunmuş. ihtimal ki maliyeye de bildirilmiş. Fakât devrin maliye nazırı sersem bunağın biri imiş. Ne büdeenin farkında olmuş, ne d€ bununla alâkader bulunmuş. Aradan zaman geçmiş. Bir gün nazır mabeyne gitmiş.. orada, erkândan biri, — birdenbire, damdaw düşer gibi: — Paşa! Botçan hazır m:? Diye sorunca, mevkdinden pek emlü bulunmıyan ve Büdce ke'imesinin Botçâ tarzında talâffuzunu Bohça anlıyan nâ* zır, mütevekkil bir edâ ile: — Bizim gibi faktrin ne bohçamız ola- NDA | KERGON BİR FIKRA || Göçeklara hesab Bd Örgü ceketler * Yanılmış olabilirim ,, Meşhur kâşij Edison, Şikago bey - nelmilel sergisini geciyordu. Bir e - lektrik yastığı nazarı dikkatini cel « betti. Nasıl çalıştığını sordu. — Satıcı izahat verdi: — Efendim bunun içmde iki plâka vatdır. Biri çinkodur, öteki — bakır.. Cereyan bakır plökadan, çinko plâ « kaya geçer. Edison sordu: — Cereyan bokır plâkadan, çinka plâkaya mı geçer?.. Ben hep bunun aksini düşünürdüm. — Yanılmışmımız. Her halde biz mesleğimize aid işleri başkalarından üyi biliriz. Edişon özür diledi: — Affedersiniz, dedi, insanlık bu... Yanılmış olabilirim, e Demokratik bir memlekette, bir halk tumhuriyetinde her şeyden evvel hakları düşünülecek insanlar, kütlenin büyük ekseriyetini, memilekelin asıl kalabalığı. ni ve milli bünyenin etini teşkil eden a- cak. Efondimizin emniyeti şahaneleri mü«e şağıdaki ıımlu:::rdlr. Bu insanlar için Londrada zallah münselip olduğu anda, geldiğimiz asgari bir hayat seviyesi vardır ki bir 5000 memurun aradığı gibi, ellerimizi kollarımızı salirya sallıya memleket, sağlam bir içtimai bünyeye Asker kaçakları | Bir tngiliz kadını, çocuklarının hiç yo- | Sideriz! demiz. malik olmak istiyorsa, bu seviyeyi o küt- leye temine mutlaka mecburdur. Bunu temin etmediğimiz zaman, bilhassa şu i- çinde bulunduğumuz dünya devrinde, memleketin milli müdafaasını ihmal et. miş sayılırız. Bir tarafta bolşevizm, öbür tarafta nasyonal sosvalizm var; bunların her ikisi de kütleyi terfih öavaları güden Ve bü yalda birçok müsbet işler yapan davalardır. Her ikisi de istilâ temayülleri' güsteren bu davalar aynı zamanda ecne- bidir. Bunlar nerede halkı arz himaye e- dilmiş görürse oraya kendiliğinden ko- layca sokulabilen mütesddi ruhlu fikir- lerdir. Şu halde, başka memleketlerde | kesiyorlar. İstihsal de Curuyor. birçok faaliyetleri gi reketlesrin | Yirmi lira değil, otuz lira da azdır. Hiç bir takım nisbetler koyuyor- bizim aramıza soku'malarını ve bu su- | olm zsa oluz liraâya karlar kazanç vergisi n Biz de öyle yâpalim, demoökrasi bir ” l ” t Tetle milli bünyemızin harici tesirlerden | glınmamalıdır. Bundan sonra da hiç ol- | sistemse, bu sistemin ruhuna sadık kal- | Sitmekte, insan gibi sevinmekte, insan özâde kalmasını istiyorsak biz de küçük|mazsa elli liraya kacar vergi nisbeti | mak için böyle yâpmıya mecburuz. ibi iskemlesine- otürup” - gik “bir. genç halkı ve kütleyi onlar kadar ve hattâ on- | hafif almalıdır; ondan sonradır ki| Hal şekii teklif etm.yorum. Yapılaca- | YaZiyeti'e yiyip içmektedir. Fatum'un lardan daha iyi müdafaa etmeliyiz. Za- | tedricen yükselel iyemiz paraya | ğından bahsedilen şeylerin kâfi olmadı-| POYU bir metre elli santimdir. Ağırlığı ten buna da mecburuz: Biz, halk için na- |mühtacsa bunu bazı nevi istihlâklerden | ğmı görerek prensipi müdafsa ediyorum. | 43 86 kilodur. Doktor Menera'nın söy- Zâri surette çalışan şu veya bu zümreden |tedarik etmek mümkündür. Şimdiye kadar işi belki de maliyeciler|lediğine göre dört insana muadil kuv- değil, doğmatizmden uzak olan ameli bir a ve büdceciler tedkik ettiler. Onların mu- | veti vardır. Ana, baba kelimelerini pek ba'k cumhuriyetiyiz. Yapacaksak tam yapalım. Her şeyi Av- | hafazakâr oldukları muhakkaktır. Yarın |temiz olarak telâffuz etmekte, kendi - rupadan almak gibi âkilâne hareket et |iş Meclisit ümumi heyeti tarafından |sine söylenenleri tamamile anlamakta- meği bilen bir dev'rdeyiz. Ru işde de öl- | mütalea edilecektir. Onlar ise demokra-|dır. Vgnlen emirleri pek muti bir su - çü olarak elimize Avrupayı alalım. Avru- | tik bir ruha sahib olmakla ve işi milli ve|rette ifa elmektedir. pada da ayni sebeblerle bu vergiler ko- | içtiimal bakımdan görmekle mükelleftir-.| — Fatum sigarayı ve bilhassa püroyu nuldu. Fakat, orada, her metmlekette kü- |ler. Sonra şunu da unutmuiyalım ki hal-|çok sevmektedir. Kibrit ile sigarasını çük malşetlerin hımayeleri mükemmelen | kın cebinde kalacak olan her kuruş mem-| yakmakta ve misafirlerin sigaralarını düşünüldü. Biz de onlara bakarak onlar | lekette hareket yapacak ve devlete başka | yakıp çok terbiyeli bir surette kendi - gibi yapalım. Tedbirimizin ruhu oradaki taraftan varidat getirecek bir kuvvettir. 'Jerine takdim etmektedir. Doktor Me - mecbursak, bunu çok küçük bir nisbete | şaşların ruhuna tamamen uysun. Onlar, Bütün bunları tamam düşünüp kararı|nera Fatum'u iki yaşında olduğu vakit indirmeğe mecburuz. Bizde bugün vergi | çalışan insanları ve sliran Ücretleri bir | tamam verelim. Evet, yepacaksak tam | Afrikada satın almış ve terbiye etmiş - vermiyen azami kazanç yirmi İiradır.|kere hayat seviyesile ölçüyonar, sonra | yapalım! Muhittin Birgen - İtir, ' İSTER İNAN, İSTER İNANMA! lir, fakat, o vergiler konulduğu zaman- danberi pahalanan hayat karşısında, şe- ' hirde yaşıyan bir insan için çok aşağı bir hayat seviyesi ifade eder. Setil bir hay: Çiçekciler cemiyeti yıllık xongresini akdetti ve bu mü - | iliştirmesi isteniliyorsa bunu yapabiliriz, fakat meselâ Fran- tı müdafaaya ve sürüklemiye bile kâfi de—! nasebetle de yurdda çiçek sevgisini ve çiçek satışını arttır- | sızların «Nis> şenliklerini tanziren meselâ Ada gibi bir yerde ğildir. Bundan dolayıdır ki muayyen bir || mak için bazı tedbirler düşündü, bu tecdbirlerin başında se- | herkesin yekdiğerine çiçek atarak, arabaları donatarak eğ- nede üç defa çiçek bayramı yapmak vardır, daoğrusunu söy- | lenmesi isteniliyorsa küçücük bir demet çiçeğin en aşağı 20 Jemek lâzım gelirse biz bu tab'rle neyin kastedildiğini anlı» | kuruşa satıldığı bu memlekette bu eğlenceye iştirak etmek yamadık. Eğer muayyen günde herkesin ceketine bir.-çiçek |, istiyenlerin çok. olacağına inanmıyoruz; ey okuyucu sen: Yevmiye ile bütün hafta çalışan amele, İSTER İNAN, İSTER İNANMA! Osmanlı devleti de, asırlarca büdee'yİ bohça anladığı için, €Terini kollarını sal hya sallıya, geldiği gibi gitti! H Londra polisi, 5000 memurunu ve 6 rulmadan hesab öğrenmelerini temin için, radyolu otomobilini seferber ederek, gar- ,gördüğünü şekilde, bir kazak örmüş. Ço- nizondan kaçan iki üsker kaçağını bütün cuklar da cem ameliyesini bir kaç günde bir gece aramışlır. Kaçaklar, yolda rast- |su gibi ezberlemişlerdir. ladıkları otomobil sah'blerini tabancala- Ş l rile tehdid ederek, arablarına biniyor, Dün_ı)aııın en akıllı Londraya geliyor, muhtelif dükküânları vi ü soymaya teşcbbüs ediyorlarmış. Asker| Maymununun marifetleri kaçakları daha henüz ele geçirilememiş. Meşhür sinema yıldızı Greta Gar - |bo'nun, bu ay sonunda musiki âlemi - nin tanınmış maistrolarından elli — yaş- larında Leopold Stokowski ile evlene- Tei li ceği ısrarla rivayet olunmaktadır. İ -|te gezr edir. Resmimiz fotografcı «|akıllı maymunu olduğunu iddia ettiği talyada Copri'de musikişinasla bera-|lardan yüzünü saklayan yıldızı göste «|çok medenileşmiş bir maymunu gaze « ber bulunan yiıldız. hep onunla birlik-İriyor. tecilere göstermiştir. İsmini Fatum srakemamsana seseasArAAAEAmA AAA A AA SARAAAA AA AAAT ASAMER SA LASE KSN bu maymun çok şık bir pije- ma ile alçak topuklu güzel bir papuç giymektedir. - Bir insan gibi ismini |- —— Çok yaşamanın sırrı perhiğ yapmada mıdır? Geçen hafta aşağı Avusturyanın Pulr berg şehrinde Postl isminde bir adam ÖĞ yaşında olduğu halde ölmüştür. Bu adalik 1859 Avusturya - İtalya muharebesint Iştirak edenlerin er sonuncusu idi. BU kadar çok yaşıyan Postl hayatında h&f türlü mahrumiyet ve mihnetlere marv5 kaldığı halde biçbir defa hastâ olmamı$” tı. Doksan yedi yaşına kadar hergün bif çok saat süren gezintilerde bulunuyordu” 'Tütün ve içki kullanıyordu. Fakat daitiff Hidalden ayrılmıyordu.«Ne vakit vücü” dünde bir rahatsızlık hissederse 24 ağzına hiçbir şey koymamak suretile * kalıyor ve bu açlıkla her türlü hastalığif önünü alıyordu. Postlin hastalıksız yaşamasının sırrı işte başlıca bu plhd’ kârlığından ileri gelmiştir. TAKViM Pariste baytar Menera evlâdı ma - nevisi ismini verdiği ve dünyanın en da ailenin nüfusile mükayese - ediyı e Eğer bütün bu noktalarda mutabıksak © zaman şu noktada da mutabık olmalı- yız: Çalışan insanların her nev'inden, ya- Şamıya, çocuk yetiştirmeğe ve aile geçin- dirmeğe mecbur olan her ferdden, as- Bgarl bir hayat ihtiyacma göre ya hiç ver- EBi almamıya, yahud da, tlaka almıya birçok yerlerde, kazançları yirmi lirayı bulunça işden kaçıyorlar. Bilhassa nisbi ve mütetevvil — ücretlerle çalışanlar, #naablü nüküün arnnlüü bi Vür