HAKİKAT Biri: — Güzel bir hikâye okuyacağım, dinle Dedi. öteki: — Dinliyorum, oku: Cevabını verdi. Okuyacağım; diyen © kümiyu başladı: — «Bir kânunusani günüydü. Üç denberi devam eden kar İstanbuluş be - yaz bir örtü ile örtmüştü.s Dinliyen başını kaldırdı: — Hakikate uygun değil! — Neye? — İstanbulda ekseriyetle kânunusani- de hava açık gider. Kar ya teşrinlerde, ya martta yağar. — Dur devam edeyim, «karı koca he - nüz yemeklerini yemişler, karşılıklı kah- veerini içiyorlardı: — Gene hakikate uygun değil, karı ko- &a beraber yemeklerini yeyip bitirdikten sonra karşı karşıya kahvelerini içemez- der, — Neye canım? — Çünkü karşılıklı yemek yemiye baş- Isdıkları zaman ağız kavgasına da bi; - Jamışlardır. Yemek daha bitmeden kadın hiddetlenmiş odasına kapanmış, ya | erkek hiddetle şapkasını kapmeca 86 - kağa fırlamıştır. Bu yüzden karşılıklı kahve içememişlerdir. — Hele devam edeyim.. «Bu sırada ka» pi çalındı. kadın sevinçle, oh ne iyi, gene misafir geldi, diyerek kapıya koştu. — Olamaz, olamaz. Haydi karşılıklı kahve içtiklerini kabul edeyim, kapı ça- lındığı zaman evin kadını oh ne iyi gene misafir geldi, demez; hay Allah belâ - sını versin gene misafir geldi, der. Ve birdenbire kapıya koşmaz. Daha evvel ö- teye beriye dağılmış olan yamanacak ço- raplan, terlik eskölerini, kurumak için | Bunları biliyor mu idiniz? Ji sandalye üzerine konmuş çamaşırları ka- nepe altlarına atar, — Peki öyle olsun.. «Gelen misafir ev sahiblerinin hiç sevmedikleri, dalma &- leyhinde bulundukları bir bayandı. Bu- pun İçin biraz soğuk karşılandı. — Gene olmadı. Ev sahibleri bilhassa öleybinde bulunduklari insanları deha sıcak, daha samimi karşılarlar. «Misafirin mantosunu aldılar, <V sahibi kadın misafirin yüzüne baktı; sa- lona buyurun! dedis — Saçma, .saçma,. Ev sahibi kadın mi - safirin yüzüne bakmaz. Evvelâ elbisesi- | Eski mantodan Mevsimlik elbise ? Nasıl yapılır? 9 1 — Boyu kısaltılır, yakasının kürkü ne, çantasına, iskarpinlerine bakar. On-| çıkarılır. Yerine yengine uyan ekoseden dan sonra ancak gözlerini yüzüne şevi- rir, — «Salonun elektriği yandı. Abajur - lerden süzülen temiz ışık, tertemiz mo - bilyelerin üzerine aksetti» — Zânnetmem.. Sokağın tozu abajur - ları doldurduğu için abajurlardan temiz bir ışık aksetmez. Keza mobilyeler de © gün misafir beklemedikleri için hiç de İtertemiz değildir. — «Oturdular, ve edebiyattan, tiyatro İdan, sinemadan bahsettiler.» — Burada da vuzuh yek, biraz daha açık yazmalı idi. Meselâ şu tarzda: «O » turdular ve Neclânın edip geçinen kocasi- nın evindeki vaziyetinden, tiyatroya gi - derken giydikleri elbiselerden, sinema artistlerinin hangilerine benzemek iste « diklerinden bahsettiler.» — Öyle ama sen bu hikâyeyi dinlemi- yecek misin? — Kâfi, artık dinlemek istemiyorum.. Çünkü çok fazla hayali, hakikatle ta - ban tabana zıd. On milyon dolar kıymetinde pul” koleksiyonu Dünyanın ca sengin pul kolek- ) siyonlarından biri geçen sene Lon- drada satılmıştır. X Bu koleksiyon Hi- sa namında bir fabrikatöre aiddi. Bu adam vaktile meteliksiz olarak Amerikaya hicret etmiş, orada zen- gin olmuş ve bu koleksiyonu Amerikada tertib etmiye başlamıştır. Kiymeti (10) milyon dolar olarak tesbit edilmiştir. İ- çinde (70) bin pul vardı. * Japonyada büyük burunlu kadınlara çek itibar edilir “ Biliyor musunuz ki Japonyada erkeğin kadını dövmesi enderdir. Bunun sebebi, an'anevi bir itiyaddır. Öyle farzolunur ki eğer dayak atılacak kadının burnu fazla büyükse, suratma (isabet € Çocuklar hangi yaşlarında hangi renkleri severler? Amerikan pisi « koloji âlimlerine göre renklerin çö- cuklar” üzerinde husust bir tesiri vardır. İki yaşına kadar çocuklar sa- rı renkten hoşla - nurlar, Üç ile dört arasında tercih « lerini kırmızı ren- ge verirler. Ondan sonra mavinin daha ziyade hoşlarına gittiği görülmekte imiş. decek bir yumruk ile bu burun kımlabilir ve yassılabilir. Kadın çirkinle- şir. Eğer burnu küçükse, büsbütün ezi - lebilir. Maamafih Japonyada büyük bu- rurnlu kadın pek itibardadır. Çünkü na - dirdir. Japonlar ufak tefek oldukları için ekseriya burunları da küçüktür. Büyük burunlu kadına gösterilen itibar bundan ileri gelmektedir. EN 9 SERİ GÖNÜL İSLE Kadın ile erkek Arasında yaş farkı? Tarsusta oturan bir erkek okuyu- cum kadınla erkek arasında yaş far- kının ne olması icab edeceğini anla- mak istiyor. Kendisi 37 yaşındadır, ve 18 ya- şında bir genç Kızla tanışmaktadır. Vakıâ kıza henüz ümid vermemiştir, fakat tehlikesizce konuşma hududu- nün son noktasına gelmiş görünmek- tedir, ya münasebeti kesmek, yahud da esaslılaştırmak lâzım ve bana so- kadınla er- ya inmiyen ının bulunma- derdi. O — Kadın çabuk yıprar İt, yaşama, ve sıhhat şartları bu- günkünün aynı değildi. Bu itibarla kadınla erkek arasında mühimce bir yaş farkının bulunmasını isteyenle- r2 fazla haksızlık da isnad edilemez- di. Fakat buna mukabil garb kadın ile erkek arasında mühim bir farkının bulunmasını yaş hiçbir zaman istemedi. Son zamanlarda ise 2, 9 arkile iktifa eder oldu. biz de onlara yaklaşıyoruz. sleyh 37 yaşında bir erkeğin 18 yaşında bir genç kızla evlenmesi- n: biraz tehlikeli görürüm. Fakat bu mesele ber şeyden evvel bünye ve konstitüsion meselesidir, Yaş farkı har'cinde, okuyucumun bu kizla mes'ud olup olamıyacağı meselesine gelince, ikisi hakkında da elimdeki malümat azdır, bana söylediklerine s'inad eğerek bir hüküm veremem TEYZE | reverler konulur. 2 — Kapaklı dört ceb ilâve edilir, İkendi parçasından bir yaka konur. Bo- İyu ve eni yuvarlak etekli bir ceket ka- dar kısaltılıp, darlaştırılır. 3 — Kesilen boydan yalnız iki iri ceb ilâve edilebilir. (Mantonun aslı, modellerin aârkasın- İda noktalarla gösterilmiştir.) İ i Ehemmiyetsiz görünen ve herkesin bi- dirim sandığı çok şeyler vardır ki tatbik zamanı gelince insanı şaşı Meselâ: Vantuz çekmez... Pek kolay bir şey... Belki de kolay olduğu için mühimsen- mez. Fakat vakti gelince telâşa düşme- mek için bütün inceliklerini bilmek lâ- zım. 1. Vantuz şişeniz yoksa ağzı dibinden geniş olmıyan herhangi bardak ve ben- zeri onun yerini tutabilir. 2. Hastayı yakmamak için şişenin faz» Ja ısmmaması lâzım. Bunun için içine konulan pamuk parçası mümkün olduğu | kadar ufak olmalı. | 3. Bir tahta veya demir parçasının (meselâ bir yün şişinin) ucuna bir par- çacık pamuk parçası sarar, alkole batı- rırsınız. Havasını tahliye için bunu van- tuz şişesinin içinde yakarsınız. 4. Hastayı vantuz çekeceğiniz tarafın aksine yatırırsınız. 5. Havası boşalan şişeyi derhal isteni- len yere yapıştırır, kızarıp şişinciye ka- dar beklersiniz, 6. Kolay çıkarmak için şişeyi bir yana eğer ve hastanın orasına parmağınızla hafifçe basarsınız. Pansuman nasıl yapılır? Yarayı. kan pıhtılanmasından, soyulan deri parçala- rından, harici zararlardan koruyacağı için pansumanın rolü pek büyüktür Gazlı bezi metre ile satın almalı, birer mendii büyüklüğünde parçalara ayırma. Mısınız. Pansuman yapacağınız zaman hastanın yanında üstü çok temiz bir ör. tü ile örtülü ufak bir masa bulunmal dır. Bezi bu masa üstünde katlar, hatırirsınız. Üstünden çok sıcak bir geçirirsiniz. Ellerinizi bol sabunlu su yıkadıktan sonra (90) derece alkolle çal- kalamay: da unutmazsınız tabii, Çünkü; E yaraya dokunacağı zaman ne kadar yıkansa azdır. a aaa Şehir tiyatrosunda: Bir adam ya Temsil çok güzeldi, esere gelince kusurlu olmakla beraber güzel edebi eser.. fakat ralli taraf” tarafları da buluns” yi tiyatro eseri değil Yazan: İsmet Halüsi Şair Necib Fazıl Kısakürek «Tohum piye- sinden sonra, İkinci bir piyes hazırlamıştı: «Mir adam yaratınakı. Bir adam yaratmak gtçen mevsimde oynanacaklı, fakat her ne sebebten ise bu mevsime kaldı. Ve mevsim başlarıyıcındanberi muhtelif vasıtalarla rek- lâm edildi. Bilhassa «Türk tiyatrosu, aecmuasının bu mevsimde çıkan hemen ber mâshasınds Necib Famlın piyesinden bahseden yanlar vardı. «Türk tiyatrosu» mecmuasının 89 üncü sa yısında Necib Fazıl Kısakürek, kendi eserinin ratılmış olan kendisi değil, bazan ayni hayat ve kadere sürüklenen meczubuyuz da. Çok defa yazdığımız yaşarız. Bu fikir mihveri stirahmda halkalanımış ve birbirine geçmiş 0- Tab tezleri şöylece topliyalım ve gözlere, dik- kat edilmesi icab eden noktaları, karalıya- Ven: 1 — Eseri ve eseri karşısında insan... 2 — Allah ve Allah karşısında insan. 3 — Ölüm ve ölüm karşısında İnsan... gözlerimizden sanki bir perde kaldıran bir buhran gözlüğünden seyrettiğimiz gizli dün- ya. Cihet dünyası ve bunun doğruluk dere- cesi, 7 — Cemiyet içinde bazı faaliyet nevilerini temsil eden cüce tipler, rolleri, ruh haletleri, kıskançlık ve gayızları, hareket noktaları ve tarıları, Hülâsanm bülâsas: Bir çok mücerret ve müşahhas mefhumlar ve hâdiseler karşısın- da. aksiyonları talii ve fikirleri ile san'atkâr, yani mütekâmil insan. Bu eserimi, bugüne kadar vücude getir. diği eserler içinde en bağlı olduğum eser biliyor ve öylece bildirmek istiyorum... Ona olan zâfiın, üstünde fazla konuşmamı ya- sak ediyor. Zaten hâdiselerin sirrini, kaba saba formüller içinde harcamağa, uluorta doğmelar yapmağa düşmanım, Gene ayni mecmunnın 86 ıncı sayısında «Bir adam yaratmak» piyesi hakkında ayrı ayn imzalarla Üç yazı vardı. Zahir Sıdkı İmzalı yarıda ağaçtan, ve pi- yesteki 'neir ağacından bahsediliyordu. & Milnar imsalı yazı büyük bir iddianın Madesiydi. Bu yazıda Necib Fazla atfen söy- lenmiş sözler arasından şunları alıyorum: Öyle hir eser yazıyorum ki dünya ölçüsün- de olmak Iddiasındadır. Muvaffak olabilirim veya olamam mesele orada değil; eserim kö- tüyse dünya mikyasında kötü, iyi ise dünya (ölçüsünde Iyi olmalı. Nihayet eser bitti Eserin üzerimizde yap- tığı ilk tesir, Necib Fazılın iddiasında en kü- çük bir mübaliğaya bile düşmediği oldu. Gürdük ve inandık ki karşımızda, Garbin hangi milletinden çıksa büyük san'at ve fi- kir hâdiselerine yol açacak soylu bir eser karşısındayız. Mecmusanın 86 ıncı sayısındaki Zahir Sid- kı imzalı yazı piyesteki gazeteci tipini teşrih ediyordu. Gazetesi ve gazete sahibi piyeste fena bir vaziyette sahneye konuluyordu. Be işin izahını haklı olarak istedik. Bunun Üzerine Necib Fazl gerek Son Postada ve gerek diğer gazelelerde meseleyi tavzih etli. Kendisi de bizzat bir gazeteciydi. gazeteci için fena düşünemezdi, ona hakaret ede - mezdi, * 4Bir adam yaratmak, piyesi evvelki ak- şam Şehir tiyatrosunda sahneye konuldu: Piyesteki şahsiyetler şunlardır: Hüsrev: (Muhsin Ertuğrul” bir tiyatro €- teri yazan san'a'kâr muharrir, Mansır: (Talât) Hüsrevin piyesinde baş rolü oynıyan aktör. Ulviye: (Neyyire Neyyir) Hüsrevin annesi, Selma: (Nevin) Hüsrevin halasının kızı, Nevand: (İ, Galib) bir hastane sahibi ak- Seref: Odahmud) gazete patronu. Zeyneb: (Cahide) Şerefin karısı ve Hüs- revin metresi, Turgud: (Sami) gazete mubharriri Osman: (Zihni) Hüsrevin evindeki emek- dar uşak. Birinci perde: Fevkalâde güzel bir dekor. İ Muhsin Ertuğrul gif Sahnede iki kişi var: Biri gazi diğeri Hüsrev. (i Hüsrevin piyesi Oyma IŞ. agi , Hüsreve sualler sorar. Pakat bü 7 sında en ziyade şayanı dikkat ols” Eacı meselesidir. Piyesin / kendini bir incir dalına asıyor”. gi EHüsrevin bahçesinde ihtiyar bİr e &ı vardır. Bunu öğrenen gazeteyi bâbasınım me vakit öldüğünü d€ yi rev gazetecinin komaya manda ra sahneye gelen Hüzrevin e revin oabasının bahçedeki incir / dini asarak intihar ettiğini öğrenin Piyesin diğer şahsiyetleri de Jj miye başlarlar. Aktör Mansur, Selma ile evlen “ #ini Hüsreve söyler. Hüsrev / İni sorar. Selma reddeder. siz Akliyoci doktor Nevzad, gazete Ee Yi karısı, Hüsrevin annesi, Selma, 9 gi sur #ahnededirler. Hüsrev piyesi8ii o bancanın kazaen patiıyabilecekil yy İken etindeki tabanca patlar ve i Yur. si Piyesin en hareketli perdesi DÜ 4 Ve perdenin en hareketli sahnöst nın ölümü sahnesldir. Pakat dalya Hüsrevin sözlerinden sahnede BİT “eş asinı seyretmiye hazırlanmış ol&” ef üzerinde ba hareketli sahnede BT” PE yapmaz. kinei perde: Selma ölürken elinde hatıra)?” defter vardı. Onu Zeyneb eğ verdi. Kocası Hüsrevin en ma! n: öğrendi ve gazetesine yazdı. ter Nevzad onu hastanesine ami Bu perde de herkesten çok Fi riz. Ve hep o söyler. 7 Üçüncü perde: Hüsrev artık kararını verm incir ağacına asacak. Niçin ei uzun kâh muhatablarını ayakta “ayi onlara yer göstererek izah eder” çedeki incir ağacını annesi e Hükümet doktoruna teslim olur: let hastanesine gider, Müellifin bizsat izah ettiği sf” lamaya Hizüm görmüyorum. Ya'nız şu noktalara temas . 1 — Piyeste doktor ve gazete Pei fena insandır. Orada temiz v8” w nümunesi Hüsrevdir. Bir ahjâX olarak görünmektedir. “ Örle ama gene Hüsrev Piyer” ya gördüğü iki dostundan daha çok dır. Günkü o daha evvelden erkifyy risile münasebette bulunmuştu” se piyeste esasa taalluk eden kum yütüdür. Esasen Zeyneb piyeli geçirmek için eklenmiş bir gabıya ka bir şey değildir. Buna hiç HÜy4” Müellif kahramanına bu fena, miyecekti, f 2 — Eserde gazete patronu er olan doktor, fena İnsan gi terilriiştir. Necib Pazılın izahı (Devamı 14 üncü seyfi, Bacaksızın maskaralıkları Kaybolan köpek