Sayfa Hâdiseler Karşısında MEŞHUR SsOZ Hani meşhur bir sözdür: «Yalancının evi yanmış, kimse inan »| kika' #Mmamış» derler. Bunun bir de hikâyesi vardır: Bir ayağı üzerinde sekiz yalan söyl « yen yalancı, bir gün evinde oturuyor - muş. Bir yalan söyleyip bütün mahaile halkını ayağa kaldırmak İstemiş. Otur » duğu odanın pehceresini açmış, âvazı çık» tığı kadar: — Yangın var! Diye bağırmış. «Yangın var» sesini duyan herkes ko- şuşmuşlar.. Fakat yangın olmadığını an- lamış, ve dağılmışlar. Bu yalan, yalancı- ın çok hoşuna gitmiş, bir kere daha tek- rarlamak istemiş, ertesi gün gene pen - cereyi açmış; gene avazı çıklığı kadar: — Yangın var! Diye bağırmış. Yalancının bir gün ev- vel gene yalandan «yangın var» diye ğırdığını bilenler hiç aldırış etmemişler. Ancak bir iki kişi gitmiş, onlar de İancının yalan yere bağırdığını anlayıp | hiddetle geri dönmüşler. l İ tekrarlandı. Her tekrarlanışta biraz daha ba- | barb patlıyacak! ya -İcok ci Daha ertesi gün yalancının evinde ha- ten yangın çıkmış, yalancı bu sefer; ilk defa doğru olarak: — Yangın var, yetişin a dostlar! Diye acı acı bağırmış. Fakat bunu her- kes gene yalancının yalanı ve kimse yerinden kıpırdanmamış, ya - lancının evi de cayır cayır yanmış. * Avrupanın bugünkü vaziyeti bina bunları hatırlattı; — Avrupada büyük bir karışıklık var, harb patlıyacak. Denilmişti, Hepimiz inanmış; heyeca- na kapılmıştık. Bu söz beş kere, on kere az inandık, ve biraz daha'az heyecanlan- | dık. Fakat arkası gelmedi. Bugün gene: — Avrupada büyük bir karışıklık var, ki söz ötekilere benzemiyor, Ama şü var ki hiç birimiz inanmıyor, ve heyecana kapılmıyoruz. İsmet Hulüsi Bu sefe e Dünyada mevcud hayvanların | en gerib ve acaibi Dünyanın en ga- rib hayvanı frenk» lerin Kameleon de- dikleri Semender veya Bukalemun adlı küçük hayvan | dır. Esatirde ateşte dahi yanmadığı id- dia edilen bu hay- vancığa atfolunan bu hassa yanlışlır. Doğru olan nokta, Semenderin, bulun- duğu muhite göre renk değiştirmesidir. | Semender, hiçbir mahlükta görülmiyen diğer bir hassaya daha maliktir. İki bey- ni vardır. Sonra, vücudünün bir kismi- nın rengini istediği zaman değiştirebil- diği gibi gözleri de birbirinden ayrı bir istiklâle sahibdir. O suretle ki gözünün biri uyurken öteki ile etrafını seyrede- bilir, > Japon sinemalarında garib bir kontrol şekli “ i» Japonyada, sine ME ma ve tiyatrolar- £ z da, perde arasında Z me dışarı çıkmak isti- yenlerin ellerine birer pul yapışı. nlır, bu suretle bi- Jet alıp almamış oldukları tiyatro i- daresince kolayca kontrol edilir, fa- Ve Kurutma kâğıdının keşfini unutkan br işçiye borçluyuz Yazı yazdıktan sonra yaş olan sa- tırların üzerinden bir sünger kâğıdı geçirerek yazımızı kolayca kurutuyo- ruz. Biliyor musu- nuz ki bu kolaylığı kime medyunuz? Unutkan bir İngi- hiz amelesine. Bu adam, Berkşayrde, bir kâğıd fabri- kasında çalışıyordu. Bir gün, bir kazan kâğıd hamuru hazırladı, fakat içine kola koymayı unuttu. Bu hâdise, amelenin | işinden olmasına sebebiyet verdi, fakat! bü hamurla yapılan kâğıdın da, üzerine yazılan yazıları içmekte olduğu arlaşıl- | dı. Fabrika sahibi derhal bundan istifade etti ve büyük bir servet kazandı. Fakat, unutkanlığile kendisine büyük bir servet kazandıran ameleye ne iyilik yaptığı elân dahi ahlaşılamamıştır. * Bulunduğu gibi muhafaza edilen yük bir elmas Bundan epey 20- man evvel, Cenu- bi Afrikada, Kem- b - (a kerley (o madenle- ae — «rinde altı kratık 2 — birelmas bulun v7” —. muştur. Bu taşın Yususiyesi, şimdi. ye kadar hiçbir san'atkâr tarafın- dan traş edileme- ( kat alâkadar için herhalde hoş bir şey İmiş olmasıdır. Şimdi bu elmas, iptidai olmasa gerek. halinde muhafaza edilmektedir, Üç mektuba, Miydi — Beni sevdiğini söyleyen gen - Üç cevab cin samimi olup olmadığını nasil an- D. S. imzasile bir erkek okuyu - cumdan aldığım mektub mahiyeti i- tibarile 8 yıl içinde okuduğum mek- tubların hepsinden de farklıdır, tek bir nümuüne teşkil eder, Filhakika sahibi diyor ki: — Ben bir Museviyim ve bir Türk kizmı seviyorum. Fakat bu münase- betten ne gibi bir netice çıkacağını kestiremiyorum. Lütfen bana bir a- kıl veremez misiniz?» * Musevi dostlarımız hayatta her - şeyden evvel pratik insanlardır, bir işin netice verip vermiyeceğini tek bir göz atışile kestirebilirler. Yürü- dükleri yol yüzde doksan dokuz mad di ve sağlamdır. Şu halde D. S. im - zasın! kullanan ökuyucum kendisi « nin söylediği gibi Musevi olduğuna İnanmazsam Ümid ederim ki beni mazur görecektir. * Çarludan Y. K. işaretlerile mek- tub yollayan bir genç kız da şunu layayım? 4 Aşkda hiç yanılmıyan bir mi - henk taşı vardır, ona müracaat edi- niz, diyeceğim: — İlk görüşünüzde evlenmeyi teklif ediniz ve nikâhın derhal ya - pilması üzerinde ısrar ediniz. Ala - cağınız cevabin da bir tek «evet» ve ya «hayır» olmasın: isteyiniz. Netice kendisini derhal gösterir. Bu mese- le üzerinde fazla konuşmaya lüzum olmadığını söylemek beyhudedir, sa- hırım, * (Adapazar) da Bay A. O. ya: Bu genç kız ya serbesttir, ya de- &i!. Eğer serbest ise hattâ yanında bir başkası bulunduğu zaman dahi konuşmanız bahsinde hiç bir ma » nia tasavvur edemiyorum. Maksa - dınız meşru ise gider, söyler, anla - şırsınız. Aksi halde, yani kız serbest değilse yapılacak şey ümidi kes - mektir, TEYZE addetmişler |, SON. POSTA KA Kolay ve çabuk bulaşık yıkamak usulü eniş, derin bir kaba konulan suya hol soda atılır. Bulaşık yıkanan yerin iki yanı tabakların dizilmesine elverişli ol- malıdır. Değilse birer büyük tepsi bu işi görür. Sağ yana içleri süpürülmüş bula- şık Kaplar konulur. Bunlar birer birer sodalı suya daldırılır. Üstlerinden kuv- vetli bir fırça geçirilir, süzülmek için sol vana konulur. Balık, kereviz gibi kokulu yemekierin bulaşığını sıcak suya daldırmadan önce soğuk sudan geçirmelidir. Sıcak su ko - kuyu yayar. Gümüş kaplar, içinde sabun eritilmiş, çok sıcak suda yıkanırsa parlar. Bardaklar ılık suda yıkanır, soğuk sa ile çalkanır. Bıçakların sapları sıcak suya sokulmaz. | | Elişi çocuk eşyası Çocuk eşyasına işlenecek şeyler daima kuş, çiçek; kelebek, tavşan gibi onun sev- diği modeller olmalıdır. Kolay ve çabuk işlenebilmelidir. Çünkü çocuk eşyası is- ter istemez kısa bir zaman kullanılacak ve hırpalanacaktır. Şu üç kuş beyaz keten üstüne mavi - kırmızı veya mavi - turuncu ile, renkli Deniz ve denizcilik : GE ker Üç sene sonra Alman VW İtalyan donanmalar! Fransayı hiçe sayacakla" YAZAN: Pierre Fransa bugün sağ- lam, antrene ve ken- di müdafassmı te- min etmeğe mukte- dir bir filoya sahib- dir, Fakat acaba bu ne kadar vakit süre- cek? Eğer, yeni bahri inşaat için lâzım ge- len krediler redâedi- lirse azami üç sene. Bunu açıkça bil mek lâzımdır. Gemi inşaatında İ- ki senedenberi vuküu- a gelen teahhürler, yavaşlıklar da buna sebeb olmuştur. Tez- gühlarımızda hâlâ 1930 ve 1931 yılların. da inşaatı Kararlaştı- rlan tabtelbahirler ve torpidolar var. Halbuki hir tahtelbahir bir senede, bir torpido iki senede inşa ediliyor. Halbuki bizim mühendislerimizin ve işçilerimizin kıy- meti, hiç te diğer memleketlerinkinden aşağı değildir. Binaenaleyh bizim de ay- ni neticeleri alamamamızın hiçbir sebebi yoktur. Belki bu yâvaşlık inşa kuvvetimizi bü- yük saffı harb gemileri yapmağa teksif ettiğimiz şeklinde tefsir edilebilir. Fakat Dunkergue'i yapmak için 6 sene çalıştık. Strasbourg, Jean-Bart ve Richelieu'nün inşâatı için belki daha ziyade zamana muhtaç olacağız. Halbuki Almanyada, İngiterede bir kruvazör dört senede inşa ediliyor. Ve biz, bahri inşaat için kredi arar, si- )âh ve cebhane fabrikalarımızdaki mesai saatlerini indirirken, Almanlar ve İtak yanlar bü husustaki kuvvetlerini gitgide teksif ediyorlar ve mesai saatlerini haf- tada 60 saate çıkarmağa çalışıyorlar. * Netice şudur: İki sene evvel Alman ve İtalyan donanmalarının o mecmuundan dâha yüksek olan Fransız donanması, kat'i şekilde harekete geçilmezse, 1942 senesinde ayrı ayrı hem Alman, hem de İlalyan donanmalarından daha zayıf ka- Jacaktır. Bu tarihte İtalya 35000 tonluk dört modern saffı harb gemisine malik ola- caktır. Fransanın ise sadece iki tane 35000 ve iki tane 27000 tonluk «affı harb gemisi bulunacaktır. Torpido ve tahtel- bahirde de İtâlya ileride bulunacaktır. Almanyaya gelince Almanya bu tarih- te iki 35000, iki 27000 tonluk saffı harb gemisine ve üç te 10000 tonluk ceb kru- vazörüne sahib bulunacaktır. Vakıâ ha- 4if harb gemilerinin mecmu tonajı Fran. sanın gene dununda olacaktır. Fakat yüksek kabiliyette olan Alman harb ge- mileti karşısında bu tefevvuk adedi bir kiymet ifade etmekten ileri geçemez. Tahtelbahir bahsine: gelince, eğer Ak keten üzerine beyaz veya zıd bir renkle| man i ya bu tarihe kadar bizi geçmei işlenirse çok güzel olur. Brodesinin me!herhalde yetişecektir. De kadar basit, buna mukabil ne gösterişli olduğunu görüyorsunuz. Bacahksızın maskaralıkları * Bizim bu vaziyetimizi İngiltere de en- Fransız parlamentosunun eski bahriys encümeni reisi hariçteFyansız donanmasının. Appeli en yeni ve en büyük gemisi hükümeti, Fransanın muktedir olmasını ister. 1938 Fransız bahri inşaat senesine nisbetle yüzde 7 dahi Ayni zamanda bu iş için zemenin de bu yıl yüzde pahalılaştığını o unut Halbuki 1937 büdeesinin yüzünden bir çok inşaat Parlâmentonun 1933 yıl geri tahtelbâhiri tezgâha koymaği pda re gemisi, bir kruvazör, alt we »y mesi ne İşe yarar? Hangi tahsis edilen para, hali hâ bulunan gemileri bile seal gi sür'atle inşa etmeğe kâfi Hakikati görmemek için mu atılmak isteniyor? Yoks ğıd üzerinde bir donânmayf lanmak arzu ediliyor? “Acaba İtalyanın geçenlerd > yeni bahri programı, teh ede icab sız milli müdafaasına İl muharrikelerini küçültüp İerini tedkik etmek üzere leti tarafından memur edil” fettişlerinden Tevfik ve tanbula gelmişler ve Tardır. ye gi Konservecilefin dünkü Ankarada loplanacak sunulacak raporu hazırlai bildirmek üzere dün Ticaret VE sında konservecilerin yaptıklâf” Oda erkânı, konserve sobze ımüstahsiileri “iştirak pr satların teminine kadir oleik beğ e dişe ile takib etmektedir. Akdenili yy part ecek Toplantı geç vakte kadar dk gf katilan bu arada konserve iein alınması zaruri görüle” rüşülmüştür. Yukarıdaki resim, göstermektedir.