2 Siyfa ve eN; -———— Hergün Bu defa da harb Çıkacak değildir Yazan: Muhittin Birgen emokratik Avrupa konuşuyor, söylüyor, münakaşa ediyor; otoriter Avrupa da düşünüyor, karsr ve- riyor ve yapıyor... Bugünkü vaziyet bun- dan ibarettir. Bu vaziyetle iki tarafın bi- rinci zâfları ve birinci kuvvetleri bura- dadır. İkinci zâf ve ikinci küvvet te şurada- dır: Demokratik Avrupa mütecanis de- ğildir. İçinde dini ötekilerin dinlerine uymıyan Rusya vardır, halbuki otoriter Avrupanın dini, mezhebi ve akidesi bir cinstendir. Üçüncü zâf ve üçüncü kuvvet te Şu hususiyette hülâsa edilebilir: Demokra- tik Avrupa, demokrâsi mezhebini ancak kendi hududlarında tatbik eder. Dünya- deki mür dir; müstemlekecidir ve müstemlekeleri- Bin, gerek toprak. ve gerek nüfuz hüdud- larını mütemadiyen genişletmek ve bü istilâda başkalarına pay ve hisse verme- mek ister, Otoriter Avrupa ise hiç olmaz- sa samimidir: İçerde de otoriter, dışarda da otoriterdir ve açıkça biz de «hisse is- teriz!» diye bağırır. İşte, dördüncü zâf ve dördüncü kuvvet: Demokratik Avrupa dünyayı hâlâ 1918 gulhunün çerçevesi içinde tutmak İster ve bu çürük sulh binasının bütün duvar- arı parça parça dökülmekte olduğu hal- de bile iddiasından vazgeçmez. Halbuki otoriter Avrupa 918 sulhunün hâksız yer- lerine hücum etmekle meşguldür, Hak- gızlığa karşı hücum edenler, elbet manen ötekilerden fazla kuvvetli olurlar. Rk vk İki cebheye ayrılmış görünen bugünkü büyük dünya kuvvetlerinin birbirlerine karşı olan vaziyetlerini bu suretle tesbit edince, Avusturya « Almanya anlaşma- sının derhal bir harb çıkaracak sebeb ©- Jabileceğini düşünenlere hak vermeğe imkân yoktur. Dün de söylediğim gibi, Bemokratik Avrupanin kamı, bu hâdise- yi de hazmedecek kadar geniştir, Çünkü hazma mecburdur; çünkü vurdum duy- maz olmaktan başka çsre yoktur. Çün- kü, Avusluryayı Avusturyalınm ârzüsu- Da rağmen ve İaraza Fransanın keyfi için, Avusturya yapmakta ısrar etmenin imkânı olmadığını demokratik Avrupa çök iyi bilir.Hitler de bu işin sırrına - doğ- Tusu - çok iyi vâkıf olduğu için bu A- vusturya hâdisesini üç günün içinde hal- lediverdi. Demokratik Avrupanın kalesi- ne yeni bir gol yerleştirdi. Usul serttir; başindir; bundan dolayı ademi memnuniyet izhar edilebilir. Yu- muşak ve güzel Avusturyanın, tatlı Vi- yananın böyle, üç günde simasını değiş- tırivermek insana ağır gelir. Fakat, Al- manya ve Almanlık bakımından da Füh- rer haklıdır. Dünyanın kuruluşu da dün. ya işlerine hâkim olan ruh onu böyle ha- rekete sevketmiştir. Binnenaleyh, bita- raf bir müşahid sıfatile, kendisini haklı görmekten başka çaremiz yoktur, * Demokrasi kendisini toplimaya meç burdur. Dünyadan, insanlıktan, sulhtan, emniyet ve refahtan dem vurmak bah- sinde cidden talâkatli olan demokrasi dünyası, bu sözleri hakikat haline getir- mek için büyük teşebbüsler yapmaya, bütün sevkulceyşini değişlirmeğe, taktik kuvvetlerinde tadilât icrasına mecbur- dur. Bunu yapmadıkça, dünya milletleri karşısında haksız olarak kalacak ve kuv- vetin her şeye hâkim olduğu kanaatini kuvvetlendirmekten başka bir netice el. de etmiyecektir. Madem ki kuvvet her! şeye hâkimdir, şu halde kendisini kuv- vetli gören ve kuvvetli duyan herkes Al- manya gibi hareket edecektir, Fransiz gazetelerinde gürültü, İngiliz matbuatında ağır başlı tenkid ve müna- kaşa devam ederken Almanya ve İtalya arasında danışıklı ve plânlı hareket de- vam edip gidiyor, Biz, Fransız gâzetele- rinin dedikleri gibi, Almanyanm $on işinde İtalya ile anlaşmamış olduğuna kail değiliz. Bizce, Almanya İtalya ile an- laşmış ve son hareketi o suretle yapmış- tır. Belki, İtalya bu işe gönül ferahile sevet» demiş değildir; fakat, Avusturya- nın içindeki vaziyeti bilen, 918 sulhunün çürük noktalarını takdir eden Mussolini zaruretleri görecek ve takdir edecek de- recede realist bir insandır. Bunun için Resimli Makale: «Hayatın mükâfatıs denilen bir maddi ve manevi buzuc vardır, sağlam bir kasanın içinde gizlidir, bu kasa Jar, parçalıyarak içindekini çıkaranlar bulunabilir, «hayatın mükâfatı. zora dayanmaz, kasa kırılarak açıldığı zaman bir avuç toza inkılâb eder, e —— — Resimle anlatılan Bir aşk macerası Muharrir Somerset Maugham'ın por- tresini yapmakla şöhret bulan ressam Steegmann, dostlarını atölyesine çağıra rak, o âna kadar herkesten sakladığı bir yağlı boya eserini göstermiştir. Resim, gemi mücehhezlerinden birinin en kü- çük kızının resmidir. Ressamın dostları, Mis Dahl ile ressam arasında aşırı dere- cede bir sevgi olduğunu bilmekte ve hat- tâ onlara nişanlanmış gözile bakmakta idiler. Genç kız resmi bitinciye kadar, artistle ahbablık etmiş, sonunda da; — Ben başka birisini seviyorum, se. ninle evlenemem, diyerek ayrılmıştır. Ressam, fena halde üzülmüştür: — Bu resim hayatımın biricik facialı hatırasını tesbit ettiği için çok seviyorum ve Miş Dahli asla unutamıyacağım, de- mektedir. Zaruret karşısında «evet; demeği kabul etmiştir. * Evet, Avuslurya hâdisesinden dolayı harb çıkacağından korkmaya mahal ol- madığına kanliz. Fakat, Avrupada Ve dünyada bugünkü ruh hâkim oldukça barb elbet çıkacaktır. Dünyayı mu'laka yeni baştan tanzim etmek ve demokrasi- ye yeni bir ruh vermek lâzımdır. Bugün- kü dünyamın ruhu ruh değil, bir batak- hıktar; işler bu halde devam ettikçe sanlık bu bataklığa gömülmekten kurtu. Ismıyacaktır ve asıl korkulacak ta budur. Muhittin Birgen Şehircilik işleri ile uğraşmış, uzun uzadıya yapmış iki zat arasında İstanbulun nasıl imar edilmesi SON POSTA kıran. fakat ARA KETON BN FIKRA Benden sana nasihat Eski devirde bir vilâyete yeni tayin. edilen bir vali vilâyetteki mütegalii- benin hoşlarına gitmiyecek bir takım icraat yapmıştı. Bir gün odasında ça- lışıyordu. Kapı açıldı.. Hiç tanemadığı bir adam içeri girdi: — Veli paşa, dedi, senin icraatın güyet fena, artık bu tarzı hareketi bı- rakmalısın? Vali sordu: — Buraya gelin, benimle konuşma» nt sala kim söyledi? — Ben kendimden başka kimsenin sözünü dinlemem. Vali güldü: — Benden sana nasihat olsun, de - di, bir daha o budalanın sözile oturup kalkma; olmaz mı? İSTER İNAN, icab ettiği noktası üzerinde bir fikir görüyoruz. Bu iki zattan birincisinin kanaatine düzeltmek çin yapılacak şey başlanbaşa yıkıp yenisini yapmak, ikincisinin düşüncesine göre İstanbulu bulun - duğu yerde kendi haline bırakarak civarında yeni bir İSTER * ——i Dünyanın en garib Gölünün hususiyetleri Dünyanı nen garib gölü kutbu şimalide Kildin adasında (bulunuyor. Derinliği yirmi beş metre bulunan bu gölün suyu beş muayyen tabakaya münkasim bulun- maktadır. Birinci tabakanın suyu çok tatlı ve kabili şürbdür. İkinci tabakadaki su hafif tuzludur. Üçüncünün suyu deniz suyundan da fazla tuzludur. Dördüncü tabakanın suyu içinde yaşıyan milyar- Jarla kırmızı renkli küçük hayvanlardan dolayı «kıpkırmızıdır. On beş metre de- rinlikte Bulunan Beşinci tabakanın suyü ise çok zengin kükürt mahlülü ile dolu- dür. Her tabikanın derinliği üç metre. dir ve hiçbir vakit birbirine . karışına- maktadır. Makdonaldın büyük kızı evlendi Eski İngiliz başvekili Makdonaldıri bü- yük kızı İshbel Macdonald 34 yaşında- dır ve kendisinden bir yaş küçük bir bo. yacı ile evlenmiştir. Delikanlı. köyünün en Şık genci imiş. Ev boyar, bâdana ya- par, üstelik te köyün bandosunda davul çalar. Ayni zamanda da İngiliz oyunla- rının en mühimlerinden sayılan ve bir hedefe el ile tayyare biçiminde fırlatı- tedkikat | şehir kurmaktır. ihtilâfı çıktığını göre İstanbulu İNAN, İSTER Hem maddi, heri de man san dikenli Yola sapmak Jan namuslu yolda yürümeli ve saâdet sâklıyan kasayı üze. rinde «namus» damgasını taşıyan meşru bir anahtarla açma- hdır, bu şekilde çal İSTER İNANMA! Fakat son dörtte bir asır içinde İstanbulun dörtte biri yanmıştı. Yanan yerler yapıldı, amma İstanbulun düzel- mesine sebeb olmadi. Gene son dörtte bir asır içinde İs- tanbul şehri yerinde bırakılıp Suadiye semtinde yeni bir şehir kuruldu Fakat bu da İstanbulun düzelmesine ya- ramaği. Binaenaleyh biz her iki fikrin de doğruluğuna inanmıyoruz, fakat ey okuyucu sen: İNANMA! Kapıyı açan anahtar. $$ “6 Bay dan i huzura kavuşmak istiyen in- n çekinmeli, namuslu ellerle âçi- ışmak belki güçtür, fakat verdiği muvaf- Diplomat mı, zehirli Gaz kaçakçısı mı? rim, var General Franconun Londraya bir diği mümessili, Marki dö Pontazo ihti- lâlci İspanyadan Fransaya «zehirli mad- deler: kaçırmak suçile tevkil edilerek Bayonne hapishanesine jgönderilmiştir. Eski karısı da, haber alır almaz doğru markinin yanına gitmiş ve bir polisin huzurunda kocasile konuşmuştur. ye dık Bir taş bebeğin kırılması 7200 liraya mal oldu Beş altı yaşlarında bir İngiliz kızı hastalanmış, hastaneye kaldırılmış. Çok sevdiği taş bebeğini kollarından ayır -| dei mayan kız, uykusunda bunu düşürmüş, | Übeyt ile, hâdise mahalline gitmişlerdir. ve bebeğin bir gözile, taşdan yapilma ensesi kiırilmış. Bebeğini çok seven kız, jin müdhiş bir ağlama tutturarak, «bunu | Hildiseyi hiç saklamadan itiraf yapmız!ı demiş, geceleri uyuyamamış, | lid: uyuyamayınca hastalığı da artmış, Dok nun Üzerine annesi 6000 kilometre u -J için, zakda bulunan bir bebek tamircisinilnemin vasiyetini yerine ğırmış, adam bebeği tamir etmiş, ço| miştir. cuğun kollarına sıkıştırmış. Çöcük 15 gündenberi ilk defa olarak rahatca| lüzum görmüştür. Hâdise uyumuş. Şimdi de günden güne iyi -İedici mahiyettedir. Cesed ileşmekte imiş, dan Buraya kadar gavritabii bir şey bu-İde otopsi yapılacaktır. j aradınız, değil mi?.. Hemen anlatayım! ki, taş bebeğin değeri beş liradır, Fakat çocuğun annesi, bebeği tamir eden us- taya, yol masrafı ve el emeği < olarak tam 1200 lira vermiştir. Yazı Çok Olduğu için Bugün Konamadı Ankara, 17 (Hususi) — Türkkuşu gençleri, Başvekilin İ uçuşlar ve akrobatik hareketler, İş istenen noktaya irme eğ n sey : Celâl Bayarın İstanbula Ankara 17 (Hususi) — Bayar yarın (bugün) Tevfik Rüştü Aras ile birlikte hareket edecektir. Vekiller birkaç gün kald karaya" avdet edeceklerdir. p Bir adam anasını! Evinin bahçesine Gömmüş ! Müddetumumilik yapılan bir zerine şübbeli ve çok garib bir disesinin tahkikatına yübde, Ramide oturan Seyide müş, bu ölümden civarda kimse haberdar olmamıştır. caat ederek, yaptığı ihbar denin ölümü hâdisesi eşine Bu kadın ölen Seyidenin duğunu söylemiş ve: — Kadıh, oğlu Halid bahçesine gömülmüş, bunu dinden işittim, demiştir. Bu ihbar üzerine vaziyet derbi! umumiliğe bildirilmiş, MUS — Annem ölmeden evvel torlar endişe etmeğe başlamışlar. Bu -İmiş, kendisinin öldükten sonft dâ| Müdde'umumilik tahkikat. toprak Sözün Kısası HavacılığımıZ yurd için şayap iftihar hale getireceğiz! gi iki? ar, kalemi mahsus müdürle DE yi saat 9 da Ankara TürkkuşunM" ogi meydanına gelmiş, Hava gebk vekili Şükrü Kocak, başüğretmei ğe ç ha Gökçen, muallim ve talebeler karşılanmıştır. çi mışlardır, Başvekil gençleri ri yüksek muvaffakiyetten etmiştir. Celâl Bayar, bundan sonrâ hareket ederek burada da uzun yapmıştır. Kız <talebelerden Sehavet ve Naciye muvaffakiyeii yağı tecrübeleri yapmışlardır. , dendan ây' «— Hepinize ayrı gyri ti , sık sik sizl görmekle çok zevk duyuyorum. Vaziyete dah$ şekil vermek kararındayız. vaşıtalt* tırmak üzere hep beraber çalış i havacılığımızın memleket için $# pah tihar bir hale girdiğini görme! ; p Mun Başvekil lirken şu sözleri sÖY/ of vi ei « $; ederin? hare Hariciy€ “gi olacağız. Sizleri tebrik İster iy tan snnra yenide” ei kadın bundan bir müddet zl Fakat df isminde bir kadının lay üzerini bir garabet arzetmiştir. epi Bakir adiiye doktoru Ervef oğlu bulunmuş, ve ifadesi e di | az haa R Z ir e gömülmesini e ledi ; çıkarılacak, üzüm