'.ı'.', V"—'a. - n İm . PY EN SA 6, Si ö Sayla T- Fransa bir kozunu daha kaybetti: Romanya Şair olmak istiysıi bir genç kız | Bu F Fatihden M. ' r e . çe | ; Engin soruyor: hdanansa için son ihtardır; Belçikadan ve Yugoslav- — Şair - olacak çauılaloııra Raomanya... Fakat Rumenler de gözlerini "“Şwî"-’oım örre TA! i * « » . 3. alr &a ıiçin S ? onlar için Almanya da Rusya kadar tehlikelidir izdoğdik ğ !w _i YAZAN rektir derler. Bu ra . ı isteğin — içeriden w hsızca Vu mecmuasının tanınmış muharriri Beldiğine göre,; bu | Emmanuel d' Astier istidadı —bir defa : da tatbikat saha - 1 sında yoklamak lâzımdır. (Bizzat yazdı- ğı"bir parçayı gönderirse daha isabetli mütaleada bulunmak mümkün olur.) Metin ve cesur biri genç kız Denizliden Ni - hal « Gözge de ka- rakterinin tahli - Hni istiyerek so « ruyor: — Mesleğimi bi Hr misiniz? Giyiniş ve ze - kâ ifadesi, el işle rinde olduğu ka - dar kafasile de muvaffak olabileceğini göstermektedir. Başkaları yanında küçük düşmemek için iddialarını başarmağa çalışır. Metin ve cesur görünmek ister. Hırçınlıkla öğret- menlik veya memurluk bir arada yü - rümezse, müstakil mesleklerden birini seçmelidir. zi Büetyiy Ağır başlı bir genç : Karaman oku - yucuları- mızdan Celâl so- GA İRA 'Rn;nm Kral Karol ve Rumen petrol kuyuları "“ym'—;w e İ ğ — Mutvajlfja Ü- îızî ' dll.ı_. Yada bir darbei hükümet ol- | kâfatını almış, ve karnını tıka basa do- tacak miyam? BU hııiîn hlklhu' yurmüş bir vaziyette görürüz. Diğer ta- Ağıkâbik el 3 ei h“hıha Şu idi: 20 birincikânun | raftan bu memleketin tehlikeli coğre' sanık Alürli oka- Bis :'î::mmağ_lüb olan başvekil ve ! _hğiU'şeü Ba Yetinin istinad ettiği bir- | Eiıgah tünü Y Tataresko ayni ayın 28 in- !fhnı ieş YAt ön beş buçukta kral sa- w th’ih,t &n vermişti.' Sinayada is- hafta eweı&te bulunan kral Karol, bir KI Plthnc' âni olarak Bükreşe gelmişti. " b“hran. Bina ihtimal verdiği siyasi Vvej Mihüim olabilmek için vaktinden ü €rine başlamıştı ve böylece Bramaksızın Bay Tataresko- Müteakip milli hıristiyan ö Bay Otavio Gogğa'yı sağ K “*'_—'dtiel bir mümessili - sıfatile D Gi şkile memur etti. Mösyö l t kğ;?ğde ön milli hıristiyan ve dört | h'“'ın bi fırkası azasının isimleri bu- | Ükümet listesi çıkardı. m'"'“"!l heyecan içinde bir vaziyeti vardır. Romanya, bilhass: tahribkâr bir harbden sonra zafer esna- sında mevcud toprağını üç misline çı- karmıştır. Bulgar Dobricesin:, Tranmsil- vanyayı, Besarabyayı, Bükavinayı, Ba- nadı ve Marenür arazisini ilhak etmiştir. 1913 de nüfusu altı milyonken 1918 de on altı milyonu bulmuş ve buügün bu mikdar ön dokuz milyona çıkmıştır. Bu nüfusun yüzde yetmiş beşi Rumendir. Bir milyon kadarı halis Macar, dört yüz bin kadarı Alman, bir milyonu Uk- ranya Rüteni, sekiz yüz bini de Yahudi- dir. Bu ekalliyetlere rağmen Rumen mil- leti kuvvetlidir, sağlamdır ve Çekoslo- vakyadan daha kesafetli ve daha hayati- yetlidir. Ona zenginlik veren iki ticaret maddesi vardır: Hububat ve petrol. O, Tuna sahillerinin bir kızıdır ve etekleri lar bu vasıflarını kuvvetli bir seci - |yeye de bağlarlar ve daha ağır başlı olurlarsa emellerine muvaffak İ 5 E—w Fotograf tahlili için bu kuponlardan WE 5 adedinin gönderilmesi şarttır. H (haziranında gökten Romanya taprakla- rına inen bir kral: Karol. | " B Ây Karadenize serilir. t : ka A, TMiliş köylü îrhhk heyeca'n içinde| Kendisi için, maalesef diyelim, — Ro- Ha 80.'1 seçlı." - E k&h kil M uanj"hmmn şefi ve sabııık manya Baltık sahillerinden, Revalden _Şm?dı asıl facıayaî gş Yei. Bl.ı gİK hğ- !; %îtin millet m“' I_n.ıtbuata 'Yeî l;u- başlıyarak İstanbulda hitam bulan ve or- |Tti _sfî"%“t meseleslı bi drîtaktan AM bır ş lâ% Bi buğuk eehımg' karşı açık bir |44 Ayrupayı, şarki Avrupadan ayıran; | dahili siy aseğ mesel e L: Burduk Üüi BÜ bi h"ta âleyh Bayri meşrut! ve par-| 4dha doğrusu Almanya ile Rusyayı, ya- ' dür ki müphem olan ve parlmanter ba- kımdan rezaletâmiz hulunan Romanya- nın dahili vaziyetine sathi bir göz atma- miz lâzımdır! Romanyada dört tane sağcı fırka var- dır: Geörge Bratiano'nun meşruti libe- ralleri, Vayda Vayvad'ın Rumen ceb- hesi, Göğa ve Küza'nın milli hıristiyan ve Kodrianu'nun bugün «Her şey vatan için» ismini alan demir muhafız fırkaları, Bunlardan Goga'nın fıirkası faşist me- yillidir. Kodrianu'nun fırkasi nasyonal sosyalist meyillidir ve krallık aleyhda- rıdır. Bunlara M. Maniu'nun büyük bir sol fırka olan milli kövylü partisini ilâve etmek lâzımdır. Son intihabatta sağcı fırkalardan libe- rallerle, Romanya cebhesi partileri M Tatareskonun himayesi altında bir seçim ittifakı vücuda getirdiler. Buna mukabil solcuların reisi M. Maniu da, sağcı fırka- lardan milli hıristiyanlar ve demir mü- hafızlarla anlaştı. Bu, garib bir vaziyet- ti ve bu garib karteldir ki, hükümet fır- kalarını mağlüb edip yere serdi. Bu şe- rait altında meydana bir hükümet çıka- rabilmek bir hayaldi. Çünkü, gerek Ma- niu ve gerek Kodrianu krala karşı ısrar- la mücadele etmiş kimselerdi ve kralın onlarla ittifak edip te bu ittifaktan galib çıkan, fakat kendisine sadık bulunan tek adamı seçmesi kadar tabii bir şey ola- | mazdı. Titüleskonun siyaseti nasıl iflâs etti ? Bu iç meselenin, harici siyaset Üzerin- ni bölşevizmle, Hitler faşizmini birbirin- den ayırd eden bir hudud memleketidir. Tuna ise Cermen - Slâv mücadelesin- de akınlara karşı en az müdafaası olan en rahat bir yoldur. * Romanya müşkül bir harb sonu dev« resi yaşamıştır. Son derece fakir düştük- ten başka içinden çıkılması adetâ muhal olan bir meseleyi halletmek mecburiye tinde idi. Bu mesele, toprak meselesiydi. Buna rağmen Avrupanın en hoşa giden ve en moödern bir toprak siyasasının esa- sını kurdu ve Âgrar meselelerinde haki- ki bir inkılâb yaparak, kral ve büyük arazi sahiblerinden koparılan parçalarla bir buçuk milyon çiftçi ailesine mikdarı beş ile vedi hektar arasında değişen ara- zi tevzi etti. Fakat halletmesi icab eden ikinci bir mesele daha vardır ki o da bu- günkü buhranın bir sebebi olmuştur. Fonanyadaki Yahudi meselesi Ramanyada elyevm sekiz yüz bin Mu- sevi vardır ve ticaretin büyük bir kısmi- le bankalar ve serbest meslekler bunla- rın elindedir. Romanya; —Almanyanın gösterdiği müfrit Müsevi aleyhdarlığına kendini kaptırmaksızın bu davayı hal- letmek meecburiyetindedir. Bütün bu işler yapılırken ve Romanya mes'ud mukadderatına kavuşurken onun lehinde iki kozun tesir yaptığını görü- rüz. İyi bir kral olan Ferdinand ve tacı olmamasına rağmen bir kral nüfuzu gös- teren büyük bir nazır; Jan Bratiano, ve umm dîm mahiyette şahsa bağlı İhda Olduğunu» protesto maka- Yan Şeh“"e | 4 /|ediyardu. Ayni zamanda ğ o:u**l nrı::hml M. Titülesko'nun Bük- '!m h:dam da ederek Viyanaya gittiği ve D seçarlk sîencelerine alışık bulundu- nllıyoı.d t Moritz'i boylıyacağı öğ- d, h ':â.hmıdîüî&_ hükümetin tahlif merasi- k Di Tlhıl Goga'ya cevab veren kral ı' " teisi, ©, Maniu ve demir muha- OÜ dŞt Kodrianu'yu kasdederek "j ruy»“l*re k:mlf_m karşı sadık olmiyan F “VTinda oldükum“t! yer vermemek j Uğunu bildiriyordu. B m;"sada endişa ı ;;; k_al'Şîandı Fransız mat- ğ bir kısmı çok şiddetli bir B kip ? vamyo, ** ve bu tezahür tehdide 5#1 ııh “Miş ?lomu_ Belçikayı Romanya ta- B öin> Pta ' ay içinde Fran- $ düetn &h Sadık ideolojisinin ve politika- ı Unu kaybe 'k_i Müşterisi ve iki eski| ! tezaha, EMiş oluyorlardı. hn;üe Cermsermım - Leh misakının N - Belçika müşterek be- - rihinde duyulmuş olan Tetin ayni idi. Acaba bu en- unmly(h? Hakikat ne mer- Hn esbabı mucibesi ne & ınd;minin t;::it ?debilmek için Avru- ğ A ilerilerine gitmek lâ- wı. kqdç iye | Da? B“ülın vaziyeti ğ |müdüriyeti boyla: “ Ben bir tiımarhane kaçkınıyım!,, “ Haydi, çarşıcı geldi! .. 1D? Röpaortajı yapan: —BA4A — Hayretten ağzım iki karış açık kal-| mıştı. Ben böyle cüzdan aşırmamıştım. Cebime nasıl girmişti? Aklım ermedi vesselâm. Sordular, soruşturdular, yaz- dılar, çizdiler.. bizi trene bindirdikleri gibi hudud harici ettiler. İşim içyüzünü çok sonra öğrendim. Filistin polisi benimle başa çıkamıya- cağını anlayınca, Yahudi yankesiciler- le müştereken bana bu oyunu oynamış- lardı. Geldik İstanbula.. fakat iş yapabilir- sen aşkolsun. Daha elini kaldırır kal- dırmaz, burnunun dibinde bir taharri bitiyor. Haydi, suçlu suçsuz ikide birde — Bu işi sen mi yaptın? diye derd an-| lat! Çekilir mi bu? Çalmak imkân haricinde.. ne yapma- L? Çalışmağa gelince iş nerede? Be- nim gibi dünya kadar sabıkası olan a- dama kim iş verir? Söz aramızda iş verseler bile biz bu- güne kadar yorulmadarr havadan geçin- meğe alıştık... Düşün babam düşün.. iş yapamayın- ca kılık kıyafet de külüstürleşti. Eski itibar da gitti. Aldı mı beni merak. Niçin çalamıyayım? Niçin herkesin cebinde dünya kadar para olsun da ben de olmasın? Ben ki ecnebi memleket- lerden en buhranlı devirlerde bile para getirmişim. ede bir gün ne olmuş bilmem beni ge- tirmişler buraya.. işte yedi aydır bura- dayım, Fakat bir şeyim —yoök ha!.. Zaten burada tedavi altında bulunan hastâların ekserisi akıllıdır. * — Çarşıcı, haydi çarşıcı geldi.. Şişman, karayağız, beyaz kapelâlı, kahverengi pelerinli, gri pijamalı bi- Tisi, elinde bir defter bağırıyor: — Çarşıcı, çarşıcı! Haydi çarşıcı gel- di, öleberi ısmarlıyacaklar.. Hastalar etrafına toplanıyorlar.. — Çarşıcı, al şu yedi buçuğu! Bana beş kuruşluk şeker al! —AÂJ şu yirmi kuruşu, bana on beş kuruşluk peynir al. ismimi biliyorsun ya... — Âl şu lirayı, eczaneye git, benden selâm söyle, uyku ilâcı versinler.. — İstasyondaki Acemde bir paketim var, al getir. İşte sana on kuruş. Soruyorum: — Bu kim? — Sormağa hacet var mı, görmüyor musun? Çarşıcı, hastalara çarşıdan öte beri alır. — Bu adam memur mu? — Ne memuru be, senin, benim gibi hasta... — Hasta nasıl çarşıya çıkar? e Şimdiye kadar nazarı dikkati celbet- miyen, uzun boylu, esmer, zayıf bir has- ta söze karıştı: — Osman Ratibi öldüren, Arnavud 0604500 tu. Harbden sonra on beş sene müddetle Romanya siyaseti hariciyesi şu vaziyette idi: Lehistan, Yugoslavya ve Çekoslovak- yadan mürekkeb üç müttefik; aralarında sarih bir ittifakname bulunmamasına rağmen Fransa gibi sadık bir dost ve düşman olarak ta Rusya ile Almanya., Her ne kadar Romanyanın bir numa- ralı dostu, daima Rusya olagelmişse de M. Titulesko'nun Cenevrede işgal ettiği mevki ve bütün Avrupada temin ettiği muvaffakiyetlerin Bükreşte uyandırdığı ferdiyetçilik Romanya siyasetinin mün- hasıran iki numaralı düşman olan Al- manyaya karşı durmasına vesile vermiş- tir. O suretle ki garbda bir ara Romanya- nin Sovyet Rusyaya bir peyk olabileceği ve Almanya tarafından hücuma uğramış bir Çekoslovakyaniın yardımına koşmak için topraklarından Rus askerlerinin geçmesine izin vereceği bile tasavvur e- dilmiye başlanmıştı. Bunun böyle olabileceği her zaman şübheli idi. Çünkü Transilvanyaya gire- cek Rusları oradan çıkarmanın mümkün olmıyacağını Rumenler pekâlâ biliyon- B nihayet bir aşk macerasından sonra 1930 |de aksi tesir yapmamasinın imkânı yok- !g Senesindenberi —mü- Hastalara dışarıdan öteberi bağırırken Salamon yanıma yaklaştı: “Faruk bir rakı aldır da bu akşam karşı karşıya içelim! ,, dedi Böyle, kendi kendime hasbıhal ede | inun siyaseti bir gün reddediliverdi. almıya memur deli Faruk Küçük (Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzsdur! Hüseyin nasıl istediği yere çıkıyordu? Şimdiye kadar meydanlarda görün- miyen Salamon da yanıma Bgeliyor: — Faruk, çarşici yeldi, bir şey aldi- racaksan aldir. — Şekerle gazete... — Daha başka bir şey aldıracaksan seni çarşıcı ile ahbab yaparım.. — Canım senin vasıtana ne hacet.. benim ağzım yok mu, ne istesem aldı- ramaz mıyım.?.. — Aldırırsın, fakat her şeyi değil. — Tabii her şeyi aldıramam, burası hastane... — Daha iyi söyledin ya, bazı yasak olan şeyler vardır. İstersen getirtiriz. — Ulan Salamon atıyorsun.. — Ver para, sana bir 49 luk aldıra - yım.. akşam, çekiştiririz.. ben salâta falan da uydururum.. Sağamormun sözlerine dnanmıyorum, Onun için tecrübeye karar verdim. — Peki, dedim.. bana bir 49 luk al « dırt. Bir türlü inanmıyordum. Hastaneye nasıl rakı girer? Gerçe doktorların ha- beri olmadan sokulduğunu kendileri de itiraf etmişlerdi. Fakat, ne olursa ol - sun.. çarşıcının herhalde sıkı kontrol edilmesi lâzımdır. Çünkü nihayet gâayri mes'ul bir a - damdır. Böyle bir adama böyle bir işi emniyet etmek kediye peynir tulumu emniyet etmekten farksızdı. . Acı bir düdük sesi beni düşüncele - rimden ayırdı: — Ne oluyor? Acaba bu düdük sesi de ne? Gardiyan İzzetin sesi merakı tat - min ediyor: — Haydi. Öğle yemeği.. bahçeye... — Haydi bahçeye. — Ruski haydi.. Muallim Nihad, uzun boylu, sarı ce- ketli, beyaz kapelalı Kâmile: — Benim yemeği dün gibi geç getir- me, diyor, Mehmed efendiye söyle ba- na bir parça da mahallebi göndersin. — Peki,.. İzzet bana sesleniyor: — Ne duruyorsun Faruk. Aşağı ye- meğe insene. gilim a.. — Kaşığı kaçırırsın.. Aşağı iniyorum. Bahçede merasim dünkünün ayni. Kaşık tevzii, ekmek dağıtılması... Tabit bana gene kaşık yok. Fakat dün usulü öğrendik. Enayi değilim a, bugün de ayni şeyi 'tatbik ederim. Yani hastaların birisi - nin kaşığını kapabilirim. Hastaları ted- kike başlıyorum. Benden evvel bu usulü düşünen ol- malı ki hastalar kaşıklarını gayet sıkı tutuyorlar. Hastaların etrafında per « vane gibi dolaşıyorum. ÂAşırmanın im: kânı yok... — Arkası var — rın duygularile sademeleşen Tituleskos« Bu netice dört sebebden doğdu: 1— Çin ve Habeş meselelerinde köllek- tif emniyet formülünün fiyaskoya uğk raması. 2 — Fransanın, Alman faaliyeti karşı- sında statik durması. 3 — Almanyanın silâhlanması ve kısa zamanda müessir bir rol oynamıya baş- laması. 4 — Fransanın Sovyet Rusya ile bir misak imzalaması. Bu, Fransa için son ihtardır. Belçika- dan ve Yugoslavyadan sonra Romanya, Maamafih bugün için kral Karolun F*ran- saya olan bağlılığından şübhe edilemez ve bu ihtar bize raci olduğu kadar Ro- manyalıları da alâkadar eder. Romanyalılar 1917 de imzalamaya mecbur tutuldukları muahedeyi ve top- raklarında mevcud yarım milyon Car- meni unutmamalıdırlar ve gene unulma- malıdırlar -ki yarın, Berlinin kendilerina göstereceği bazı iktisadi faydalar, siyasi bir el koymanın mukaddemesi olacaktır. Böyle bir Almanya Romanyca için Sov- lardı. Bundan dolayıdır ki Romanyalıla- T Ü AY A CA — MALAÇERİ — | — ” e< N D yet Rusva tadar tehlikelidir. — İniyorum, vapuru kaçıracak de- BU" £ - REr l * T ÇORE F CERE S DA B ç - Zi Tf 'a  F ) W a , 15 aa AT L AA AA U e l L a lğiz, Kdim