Kadin: — Ah, artık tahammülüm kalmadı di- ye, hıçkırdi ve buruşük — yanaklarından yaşlar süzülerek pencereye doğru yürüdü. Dışarıda müdhiş bir fırtına vazdı. Kar lâpa lâpa yağıyor, rüzgâr evi şiddetle sar- sıyordu. Arada sırada boğuk köpek ulu- maları, damlardan düşen kiremidlerin çıkardıkları gürültüler duyulmakta idi. Kadın pencereye başını dayadı, uzun üzün dışarısını, zifiri karanlıkta uçuşan karları seyretti. Sonra birdenbire döndü, kapının önünde sapsarı, hareketsiz duran kocasına baktı. Yüzü takallüs ederek göz- leri büyüdü, boğuk bir sesle acı acı hay- kırdı. — Necmi deli olacağım.. düşün evlâdı- maz küçük ahşab gemisi ile korkunç dal- galarla mücadele etmekte şimdi. Ah, be- nim güzel ağlum, aslan oğlum benim. O- kumadın mı Necmi? Bugünkü gazeteler ne yazıyordu: «Metin dün Ereğli lima- nında bekleniyordu. Gecikmesi endişeler Tıyor. Fırtına şiddetli. gemiden son telsizde fırtına yolumuzu ke- giyoar, ilerlemek imkânsız deniliyordu.. Kapımın önünde duran erkek arabiyet- le dudaklarını ısırdiı. Yüzü büsbütün sa- | Tarmıştı. Rüzgârın uğultusu gittikçe artıyor. Dı- | şarıda kırılan camların — Şşangırtılarına, yıkılan duvarların - gürültülerine benzer korkunç sesler ver. Oda çok sıcak, sobada ödüülar alev 2- lev yanıyor. Yeri kaplhıysn yamuşak, kır- | mizi halının üz: her şeyden haber. Biz tekir bir kedi uyumakta. | K artık ağlamıyor, yanakları ıslak e gözleri birer ateş gibi yanıyor. Rolla- rını havaya doğru kaldırmış: Allahım, Allahım, diyor acı. Küçük gemisine yolunu göster. Alla- | hım,o ölmesin,Hayır, bayır daha pek genç onun yerine ben öleyim, Şimdi ne azab içinde kim bilir.. korkunç bora, fi İ €anavar gibi saldıran yüksek dalgalar.. | sonra gecenin karanlığında dalgaların ü- zerinde her an devrilmek tehlikes, için- de çatırdıyarak sallanan küçük ıh;.ıbl gemi. Nihayet oğlum, benim biriciğim dümende saç, baş perişan, sırsıklam, ya- | ni başında ölümün nefesini duyarak ge- misini kurtarmıya çalışan cesur ev'âdım. Susuyor. Sonra telâşlı bir hareketle | dönüp koltuğun üzerinde duran — siyıh yün atkısını alarak başına örtüyor. Ken- disine ümidsiz, muztarib bir tavırla ba- kan kocasını çılgın nazârlarIn süzerek, sesin! alçaltıp: — Onun çektiğini çekmesem bile diyor, içinde bulunduğu felâkete biraz yaklaş- malıyım. Sokaklara fırlıyacağım. Büzgâr Böğsümü dövsün, soğuktan donayım ve fırtına beni bir yaprak gibi savursun, u- murumda değil, o, engin denizlerde kü- çük gemisi ile çırpınırken ben burada şu sıcak, rahat odada oturamam. Denizi, ev. Tüaneen Çökeh Dışarda rüzgârm uğultusu gittikce artıyordu.. lâdıtm yutmak istiyen denizi daha yakın- dan gürmek, çocuğumun başında esen fır- tınayı iyice hissetmek wtiyorun. Dudakları keskin bir tebessümle aralık, fakat bu tebessümde insı ten ne müdhiş bir mana var! Siyah atkısımı başına dolryarak' bir rü gâr gibi adadan fırlayıp çı Kocası arkasından bağır — Hanım, hanım nereye içini ürper- Cevab yok, camlar gardadı. İhtiyar çöktü * — Beyefendi, beyefendi İhtiyar adam Birdenbire doğr lerini yaşlarla ıslak yüzi harab, perişan gözlerle karşısında metçi kıza baktı. Kızın elinde bir telgraf var. Efendisine yak — Beyefendi bir telgraf. «Gemiyi E: manına çeklim hatim, neş'em ye: hasretle kucaklarım.» İhtiyar adamın yüzü sevinçle dı. Derin, rahat soluklar aldı hizmet, ve kıza doğru uzatıp bağırdı: — Evlâdım kurtulrauş, kurtulmuş anlı- yor musun kız, kurtulmuş! aa y öyennlr Elemieenezez Keşif bedeli 1251 lira 27 kuruş olan Zi ekziltmeye konulmuştur. Keşif evrakile rülebilir. İstekliler 24980 No, hi kanunda lüğünden alacakları fen ehliyet vesikasi buz veya moektubile berabor bulunmalıdırlar. — (B) — (B -| bulmuşl ledir. Sizi ve annemi | Hizmetçi kız da seVİnçte gülmeye daş- ladı, fakat ihtiyarın birdenbire yüzü de- Bişti, kolları yeisle iki yanına düştü ve te- lâşlı, korkulu bir tavırla sordu: Fırtma müdhiş, ken- a çıkmaması içinde eve Onu rıil r da, içinde yarı donmuş bir ,’..l ar Yapılan bi tedavilere mu kurtarmak imkânsızdı. getirildiğindenberi da idi: Ki anım, oğlumuz kurtulda, Sıkhat ve neş'em yerindedir diye. yaz- IŞ Son nefesini verii dibinde bu. sözle İrağmen artık |Eve kocası başucun- iye kadar kulağının n ihtiyar kadının u, azab içinde ir.. yüzü öyle sa- daki tebessümde © kadar bir mana vardı ki da neş'esiz. meyus old öldüğünü kim söyliye k udaklar YARINKİ NÜSHAMIZDA.: E e&trikci Yazan: Mih. Zoşçenke Rusçadan çeviren: H. Ak Alar ihrevi Hastanesine yaptırı'acak helâ açık şartnamesi Levazım Müdürlüğünde gö- yarılı vesikadan başka fen işleri müdür- le 93 lira 85 kuruşluk ilk teminat mak- '937 Salı günü saat 4 de Daimi Encümende | KULAĞINIZA KÜPE OLSUN! EVROZİN kullanmakla kabildir. | Baş, diş, sinir, mafsul, Bir hamlede nezle ve gripi geçirir. adale ağrıları ancak NEVROZİN almak Harareti sür'atle düşürür. suretilb Çarçabuk defedilebilir. Kat'i Tesir Icabında günde 3 kaşe alınabilir İsim ve markaya dikkat. Tak'idlerinden sakınmız. halde Tüîım'ıı: BÜYÜK MİLLET MECLİSİ İDARE HEY'ETINDEN. 1 — Seksen bin litre benzin alınacaktır. 2 — Şartname her gün Büyük Millet Meclisi Muhasebe Müdürlüğündem be » delsiz olarak alınabilir. | Puşa | heyeti odasında olacaktır. Ekgiltme 10/1/938 Pazartesi günü saat 15 de Büyük Millet Meclisi idare Eksiltme kapalı zarf usuliyle olacaktır. akkat teminat 1110 Hradır. if mektubları M/1/938 Pazartesi günü saat 1£ de kadar Idare heyetl- ne verilecektir. Bu saatten sonra Şartnamenin 4 üncü maddesinde Baş, dış, nazle, zarf içerisize konulmuş olacaktır. mektublar kabul edilmez. istenilen vesikalar teminalım konduğu «B348» «&5ll» m ip, romatızma ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde üç kaşe alınabilir. GGT “Son Posta ,, nın edebi romanı: 17 Bir G enç' Kızın Ro&ıanı | «İzmir Kız Lisesi Müdüriyeti Ali - yesine. «Efendim, «Mektebiniz talebesinden kerimem Selma*Reşidin mart taksiti olarak ... | «ra, İzmir ...... bankasına havale edil- emiştir. Keyfiyeti iş'ar ile hürmetleri- «min kabulünü rica ederim efendim.» Zavallı babacığım! Sinirli ellerle onun başka bir yazısı- ni arıyorum. İşte bir tane daha; babam bunda da mekteb taksiti gönderdiğini| bildiriyor, fs bir üçüncüsü daha u- | zun ve doğrudan doğruya müdiremin kendisine hitaben yazılmış: | İ «Muhterem müdire hanımefendi. | ak bir| 1mişken len bu seyahatim dr. Şimdi de rahatsızlığım bir mü «det daha İzmire avdetten Beni mene- «diyor; halbuki bir tanecik kızımdan «bi aman uzakta h nanın beni ene kadar üzmekte olduğunu tahmin #edersiniz. Bu üzüntümü bir parça ol- «sun izale eden şey, onu sizin müşfik den mülfarekatimin kadar süreceğ işler yüzünc Muazzez Tahsin Berkand «kollarınız arasına emanet etmiş olma- «mın tesellisidir. Küçük yaşta anasız ka «lan Selmacığıma öksüzlüğünü bildirme «mek için kalbinizin sıcak hislerini vere «diğinizden dolayı size ne kadar teşek- «kür etsem azdır. Bugüne kadar gös- —a —a vinci kesik ve soğuk cümlelerle anlatı- yordu. Amcamın oğlunun bütün mek- tubları müdireminkilere cevabdan baş- ka bir şey değilmiş meğer... Kendi ar- zusile ve benden haber almak için bir satır olsun yazmamış. Ne hain, ne kalbsiz adam — yar Son — mek- tubları Ankaradan geliyordu ve kâğıd- İlarda «Avukat Ahmed Fuad> — başlığı vardı. Satırları arasında ehemmiy bir şey göremiyeceğim! anlayınca bilâ- ihtiyar kâğıdları tedkik etmeğe koyul- dum. Eski tarihli olanlar alelâde cins- imtihanlardan sünra sana veririm ol - maz mı? Gece yatağımda, uzun uzün babamı düşündüm; bir tanecik yavrusunu gör- meden dünyaya gözlerini kapamış olan müşfik babamı... Fakat, çocukluğumda olsun, onun beni sevmiş olması içimin Öksüz acısını biraz yumuşatıyor şimdi.. * Bugün birdenbire başımın içinde bir halledemediğim bir muammayı hallet- tim. Babamdan bana kalan para dokuz se- ışık yandı ve çoktanberi düşünüb de| bazan fanteziye kapılarak sürükleni - yorum. Hayal bu ya; bir kaç bin lira- lık bir sermayem olsa, mektebimi bi- tirince herhangi bir müessesede alclâ- de bir memur olacak yerde serbest ti- carete atılır, bir kütüphane açarndım. * Bu kütüphane açmak fikri bir kaç gündür beni tatlı bir hayal gibi sarı - yor, Emele, Sabahata, hattâ öteki ar- kadaşlarıma bile bundan bahsettim: — Tasavvur ediniz çocuklar, İzmirin en işlek bir yerinde, meselâ Kordonda ten iken yıllar geçtikce bunlar güzelleş- «terdiğiniz sevgi ve şefkati bundan mn-wm Son mektubun kâğıdı parşümen «ra da kendisinden esirgememenizi tek- «rar rica eder ve kızcağızımı evvelâ «Allaha, sonra da size emanet ederken «derin hürmetlerimin kabulünü istir- «ham ederim muhterem müdire sefendi.» Gözlerimde yaşlarla bu mektubu tekrar tekrar okudüm ve tanımadığım babacığımı düşünerek kalbimde derin bir sızı duydum. Zavalh, zavallı baba- cığım benim. Fuadın ilk mektubu İstanbuldan geli yordu. Bunda müdiremden gelen bir tuba teşekkür ediliyordu. İkincisi ve üçüncüsü gene İstanbuldandı ve bir imtihanda muvaffak olduğumdan dola- yı Mmemnuniyetini yazıyor, ötekisinde de apandisit ameliyatımın iyi bir su- rette bitmiş olmasından duyduğu se-, hanım- ve üstündeki damga da kabartma el ya- zısı... Demek âmcamın oğlu zengin ol- müş. | Ben bir polis hafiyesi gibi araştırma> İlar yaptığıma gülerken kapı yavaş ya- vaş açıldı, müdiremin sevimli başı gö- ründü. Onun merak ve telâşla açılan tatlı gözlerini görünce kendimi tutama- dan koşarak onun boynuna sarıldım. — Anmeciğim, benim melek huylu, yüksek duygulu anmeciğim. Siz olma- saydınız benim halim ne olurdu? Yaşlı göelerle bakıştık. İkimizin de dudaklarımız titriyordu. — Babamın mektubunu ben sakla - yım mı anne? — Bunların hepsi senin kızım; fakat istersen şimdilik gene bende kalsın, ne benim ihtiyaclarıma kâfi gelemezdi, | İf kütüphane açsam... Fakat sizin bil- Bahusus ki iki defa ameliyat oldum, bir| diğiniz gibi üstüste yığılmış kitablarla İçok hastalıklar geçirdim ki bunları yal- dolu bir kitapcı dükkânı değil, içinde |nız mektebin doktorunun tedavi edebil-'yer yer masalar konmuş ve müşterile- TMesi kabil değildi. Demek müdirem ilk'rin oturub okumasına müsald bir sa * ti halde aoaradan mescani okul -| 9. Burada benden başka daha iki müş ve benim tahsilim için ayrıca ken- kadın çalışacak. Birisi kitab satmak, kon. disi de masraf etmiş. Bunu anlamak be- ni altüst etti. Bu fedakâr kadının iyili- ğini nasıl ödeyeceğimi bilemiyorum, fakat ne olursa olsun, artık diplamamı aldıktan sonra ona yük olmuyacağım. Kendi hayatımı yapmağa azmettim; Bunun için hiç bir şeyden kaçmıyaca- |ğım. Bunu düşünerek imtihanlarıma mteşli bir istekle hazırlanıyor, gece gün- düz durmadan çalış:yarum. * Yaşamak için çalışmayı düşünürken ötekisi de yalnız okumak için gelecek Müşterilerle meşgul olmak için. Yaramaz Perihan sözümü kesti: — Gelenlere çay, kahve, gazoz ikram edecek misin? Hep gülüştük, fakat Sabahat gayet eiddi bir sesle: — Niçin olmasın? Ancak © zaman mağaza ile salenu ayırmak lâzım gele- gek. (Arkam var)