22 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

22 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

€ Sayfa “Ben bir tımarhane kaçkınıyım !, Nihayet Adli Tıbbın bir odasına tıkıldım Odada dört tane yastıksız karyola vardı. Halbuki biz içerde tam onbir kişi idik Röportajı yapan: Faruk Küçük (Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur) — Sİ — 'Tekrar aşağı indik. Sol taraftaki ko- ridorun sağındaki birinci kapıyı vur- duk. Cevab almadan içeri girdik. Bay Fahri Can mesası başında kar- gısında oturan bir zatla konuşuyor: verem hakkında benim dehşetli projelerim var, Hattâ evvelce... Girdiğimizi hissedince, hissedince di- yorum. Çünkü bize bakmadı. — Verin bak: Uzatılan kâ; “Gene başını — Eroinman mu kokainman mı- dır, esrarkeş midir nedir? diye söylen- di, Kâğıdın üzerine bir şeyler yazdı: — Alın bunu yukarı teslim edin, 'Tekrar yul ve o asık suratlı, lâ- civerd elbise, amın karşısına. O, evrakı okurken pencereden bakıyorum Merdiven sahanlığının ü: de bir levha var. Koskocaman bir tek ; Altında tablası bir tarafa hafif bir terazi. Anl rafından mua; tında değneğe s: Çarşafile gözünün birini kapamış yal- nız diğerile bakan bir kadını hatırlatan | bu tek göz ne: lade ediyor? Ya altındaki müvazenesiz terazi? Ada- leti tem: yor desek olamaz, Öyle ya Adalet böyle ayarsız bir terazi ile mi dar- tlacak? Söpanın etrafına sarılı yılana gelince bu insana büsbütün korku veriyaor: — Abdal, abdal ne bakmıp — durüyor- sun? Kulakları parçalıyacak kadar yüksek söylenen bu cümle üzerine yerimden sıç- radım. Bu, bizi deminden uşım kovan. ve kâtib olduğu anlaşılan lâciverd elbiseli- —a —e — dışarı an ayar müfettişi ene edilmi ir yılan, muhakkak ki bizi gör- |* medi, Başını değil, gözünü bile çevirip| * memiş. Daha al - : [,—m sesiydi. Yerimden sıçradığımı görün- ce: — Ne diye şaşırıp kaldın? Boşalt baka- yım ceblerini, | Sebebsiz, manasız maruz kaldığım bu İmuameleye şaşırmış abdal abdal bakıyor- dum, Deli olduğuma, buraya geldiğime bin kı re pişman oluyorum. Düşünün bir kere, ibbi adlinin kapısındaâ daha polis yatırm- r'..r yıımı len bu muameleye m: seli bağırıyor: blerini! Bebi getiren polis de bu muameleye şa- şırmış Rıra ederim, bu k hastadır. chlf- dar bağırmayım. boşaltır. ne, lâcivert el- müdahale et- m ettiniz. Artık işiniz bitti. Biz, nasıl müamele yapacağı- mızı sizden Çok iyi biliriz. Memurtağız, hiç ses çıkarmıyor. der gibi bakı -| Eyanın gidiyor. vaz kalınca içime bir acı çöküyor. Mektebe kaydolünan talebenin iIk gece hissettiği eziklik var içimde... Benim hiç aldırmadığımı görünce pür- |biddet yerinden fırlıyor: K Beri sana söz dinlememeyi gösteri- rim, diye, tartaklıya tartaklıya üstümü Jaramağa başlıyor. Lâciverd elbiseliğin bu muamelesine fe İna halde içerliyorum. Benim de gözleri- mi hiddet bürüyor. Avazım çıktığı ka - | gur bağırmağa başlıyörum! — Ne oluyoruz yahu, karşındaki de in- sandır. Biraz daha nazik hareket et. Has- talara böyle mi muamele edilir? Tartaklamasını daha ziyade arttıratak ceblerimin muhteviyatını birer birer ma- | sanın Üstüne ayor: Poliste meydana çıkan üç anahtar, —— —c ——— — 0 —” . CONUL 1$ Okuyucularıma Cevablarım Ankaralı okuyucularımdan M. H. U on sekiz yaşındadır. Bu yaşta haya'a atılmıştır. Komşusu genç kızı seviyor. Ona mektub yazmış. Cevab almış. Kız sevgisine karşı lâkayddır. Şimdi bana, ben ne yapayım; diyor. * Kendisine şunu söyliyeceğim: Oğlum, sen henüz pek gençein ev - lenmek için daha zamanın var. Bu yaştaki sevgiler de ekseriya geçiçi o - lur. Ona karşı sen de lâkayd kal, az zamanda unulursun! * İstanbuldan bir okt m bit kızı seviyor. Kız da onu. Kız ona yaşamak Cesaretini veriyor, onu çalışmıya alış- tırıyor. Fakat genç erkek san günlerde değişmiş. Kıza karşı lâkayd davranı- yor. Ayrılıyorlar. LERİ! Beni seviyor, diyor, bana iyiliği var, ben onu kırdım. Ben fena insan meyim? Ben şimdi ne yapayım? Mektub çok uzun ve mektubun ya- zılış tarzına göre de hakikaten genç kı- zı seviyor.. fakat bir yanlışlıkla kırmış, Bana kalırsa bu gence vereceğim na- sihat bana yazdığı mektub tarzında bir mektubu sevdiği kıza göndersin. Bana anlattıklarını ona anlatsın, af di- lesin ve iki sevgili hemen karar verib evlensinler, * Eskişehirden mektub yazan okuyu- enmuza: Ben, imzasız mektub yazana verece- ğim cevabı verdim. İmzasız mektubla başkalarının saadetlerini ballalamak ig tiyenlere evvelce de sgöylediğim gibi ar kadan görünmeksizin bıçak - sallıyan haydutlara benzerler. Hâdisenin üze- rinde fazla durmıyacağım. TEYZE SON POSTA - Bunları biliyor mıydınız? İki gram ağırlığında bir — | böceğin marifeti Lükan adında bir böcek vardır ki ağırlığı iki gram- dır. Fakat iki kü- çük kıskacile 400 gram — ağırlığında bir cedvel tahtası- nı, başını kaldırıp indirmek suretila | Karasinek İklimi — sihhate za olan - bir mantakada yakala- nan bir karasinek tedkik edilmiş ve üzerinde (500) mil yon bakteri bulun- muştur. Bir mez- bahada tululan bir karaslneğin üstün. de ise büu mikdar 100 milyarı bul- makta imiş. * Yanardağların indifaları Sandviç adala - rındaki yanardağ- ların bir senelik yem | indifaları — esna - sında dışarı fır -« lattıkları — lavlar Avrupanın üzeri « ne yayılabilsey - di, bütün Avrupa 32 santimetrelik bir toz tabakası altında kalırdı. - * Prusyada ormanın kıymeti Bugünkü Prusyanın mesahai sathiyesi $4 milyon hoktardır. Bunun 10 milyon hekteri ormandır. Bu ormanlar, bu ha- lile muhafaza edilmediği takdirde Prus- ikl n değişebilir. Bu se- beble, Prusy manlara mem- leketin gözbebeği gibi bakar ve tek bir ağacın eksilmemesine dikkat eder ve ek- silenin yerine yenisini vtu rir. kirli mendil, 1 küçük defter, l kurşun ka- lem, 1 kalemtraş, 4 lira para, 1 kırık ay. | na, 1 de demir tarak, Mendille defteri veriyor, öbürlerini a« hikoyuveriyor: — Parayı diyorum, parayı verin, Bağırıyor: — Para verilmez. Burada parayı ne yapacaksın? — Ne m. yapacağım, ben gazetesiz dü- tamam, Gözete aldıracağım. — Bu kafa ile gazete mi okuyacaksın? Haydi bakayım, kıs çeneni, Sonra sesleniyor: — Ahmed efendi al bunu içerl.. Sarışın bir jandarma yaklaşıyor. Lüci- verd elbiselinin inadına gayet tatlı bir sesle: — Gel kardeşim, diyor. Sol tarafa dönüyoruz. Bir kapının ö - nünde duruyor, Cebinden anahtarı çıka- rıyor. Kapıya sokuyor. Kapının yanındaki pencereden bir sürü adam birikmiş bakıyor. Bizi görünce İn- eeli kahnlı sesler yükseliyor: — Ahmed ağabey ne olacak? Daha kaç gün burada kalacağız? — Bir haftadır. buradayım. Anamla kardeşime benden başka bakacak kimse yok. Söyleyin doktora muayene etsin. Ne rapor verecekse versin. — Bir sigara olsun yakalım, Çıkarın | bizi dışarı. Biz de insanız be? — Bizde insaf merhamet denilen şey yok mu? (Arkası var) En büyüğümüzden en küçüğümüze ka- dar Türk Hava Kurumunu benimseme- yi Yhmal etmiyecek olursak, Türk hava- cılığına da, Türk askeri gibi, milletimize hâs bir özlülük vermek kolayca elde & « .|i Haftanın filmleri Bu hafta meşhur yıldızlardan Ginger Rogers Te Lupe Velez'in de iki güzel filmini seyredeceğiz LA Ginger Rogerste Dick Powell Bu hafta Türk sinemasında gösterilen | filmin ismi <Yirmi milyon ona âşıkıdır. Oynuyanlar: Ginger Rogers ile Divk Po- welldir. Filmin mevzuu şudur: Rush Black, radyoda şarkıcılar komis- yancusudur. Hollywoodda büyük bir şöh- rete malik bulunan Klayton namındaki şarkıcıyı Nevyork radyo kumpanyasına kaydettirmeğe muvaffak olur. O sırada |radyoda çalışmakta olan güzel Peggy ile tanışırlar ve âşık olurlar. Peggynin rad- yoda mukavelenamesi hitama erer ermez Klayton da artık okumak istemez. Peggy bir sinema kumpanyasında iş bulur. Rush bunların aralarını bulur. Bir hayli mace- n sonra gençler birbirlerile evlenme- ğe muvaffak olutlar, Çigan Melodisi Sümer sinemasında gösterilen bu fil - min baş rolünü Lupe Volez yapmıştır. Hikâyemize Sibürg büyük Dukalığın- dan başlıyoruz. Aslen çingene olan Erik Danile muhafız alayında — yüzbaşıdır. nasında yaptığı bir hatadan do- layı Erik Danile'ye Dükün yaveri haka- ret ediyor. Hâdise bir düclle ile neticele- niyer, Düello olurken sis yüzünden Erik bir başkasını yarâlıyor. Onu divanıhar- be veriyorlar ve kendisinirn çingene ol - ması yüzünden on sene hapse mahkâüm edil e Erik bütün saray kadınları tarafından |sevilmektedir. Lâkin onlara ısmarladığı tuvalet ve moda sının parasını ver- miyor, hapse girdiğini gören moda mağa- zasının sahibi madam Beatris alacaklısı- na nezaret etsin diye kocasını da hapse attırıyor ve Danilo ile beraber hapisten kaçırtıyor. Şimdi onları çingeneler arasında görü- yoruz. Erik genç ve güzel çingene kızı Milla ile sevişiyör. Fakat kabile reisi Marko kıskanıyor onları mösyö Beatris ile birlikte çıkıyor. Erik ile Beatris bir meyhaneye giriyor- lar, yiyip içiyorlar fakat paraları yoktur. Para yerine Erik çalgı çalıyor o aralık Milla da geliyor dansetmeğe başlıyor, bun ları seyreden müşteriler arasında Ame- rikalı Palavracı - bir (İmpresarie) vardır onları angaje ediyor. Hep beraber gidi- yorlar ve Londranın meşhur bir oteline yerleşiyorlar. Milla ile çingeneler otelde gürültü çıkarıyorlar. Otel sahibi onları kapı dışarı ediyor, Bu esnada Beatris o- «20 milyon ona üşık »filminde tel sahibine bir iyilik ediyor sokağa atıle maktan kurtuluyorlar, Üstelik öte! Bi çalarak büyük bir muvalffakiyel nıyorlar, Şimdi bir devri âleme çıkmış e lardır. Lâkin tayyareleri fırtımaya tutu» luyor ve Sıburg büyük Dukalığında ye- re inmeğe mecbur oluyorlar, Kalpazanlar Çetesi Chester Moris, Margot Gra! rian Marsh tarafından çevrile zar sinemasında gösterilen fil şudur: Stevens kalp para yaptırarak Amerika piyasasına sürmektedir. Metresi Almı de bu işlerde ona suç ortaklığı ediyi Stevens darphanenin cen kıymetli me- murunu kaçırarak onu kalp para İmâli iş- lerinde kullanıyor. Kalpozanlar çetesinden bir sahne Aimâe'nin Verna isminde güzel bir hemşiresi vardır. Genç kız apartımanının kirasını veremediği için kapıdışarı edil- mişlir. İki kızkardeşin geceleyin gittik e leri otomobile bir adam atlıyarak A'mde nin çantasını alıyor ve kaçıyor. A polislere bu adamın bir dost olduğ hiçbir şeyierini almadığını — söylü; Çünkü çantanın içindeki paralar kalpur. Ve kendilerini polisin eline düşürecektir. Hakikatte tecavüzü yapan John adlı bir hafiyedir. Mahirane bir manevra o « larak tertib ettiği bu tecavüzle Aimâ kendisi hakkında itimad — vermiştir. sayede kalpazanların karargâhına gire- biliyor ve Stevens'in emniyetini kazanı- yor. John haydutlarla beraber çalışır gi« bi görünerek bütün hareketlerini takib ediyor. Verna'ya ge « lince: Stevens 'dilini tutmiyacağını — bil « diği için genç xızı karargâhlarında tev e kif ediyor. John genç kızı öl- dürmek için haydüt. Jar tarafından tazyik vdildiği esnada polis- sev yetişerek kayar « gâhı basıyorlar. Bu mücadelede — bütün haydutlar ele geçi « Tildiği gibi Aimde de yaralanarak ölü « yor. Jahn'un hakiki al- viyetini anlıyan Ver- na da onunla evleni- yor,

Bu sayıdan diğer sayfalar: