Hergün Acaba, bu işlere Amerika ne diyor ? — Yazan: Muhittin Birşgea —— uavvetli silâhları, büyük banka- ları, yüksek tekniği ile dünyaya hökim küvvetler arasında mühim bir mevkii olar Amerikanın bugünkü cntı.r- nasyonal siyaset hakkında ne düşündü- ğünü bilmek, hayli mühim bir mesele- dir. Fakat, maalesef, bunu bilmek kıh_ıl değildir. Olsa olsa, Amerikanın ne dü- adandü : Hi şündüğünü bilmek değil, ne düşünebi! tahmin etmek mümkün olur. Tah- ceğini * «Bu işler» dediğimiz şey, Avrupanın Dünyanın birbirlerile bir türlü anlaşamı- yan milletleri Avrupada oturanlardır. Bunun için, Ameri âkadar olaca- ği işler ve vaziyet de Avrupanın bilip tükenmek bilmiyen kavgalarıdır. Amerika, Amerika olalı, Avrupa işle- rine hiç karışmamıştır. Bu kaldenin bir tek istisnası oldu, o da cihan harbinde- dir. 914-918 harbinin en son safhasında, artık İngiltere ile Fransanın, yalnız baş- larıma Almanyayı zabtedebilmelerinin imkânsızlıkları görülmeğe başladığı sı- yalarda, idealist bir protestan vâlzi gibi ortaya çıkaen Wilsaon Amerikanın bütün kuvvetlerini toplıyarak İngiltere, Fransa ve İtalyanın imdadına koştu ve harbi ka- zandı. Fakat, bu kazanılan Amerikaya ne werdi? Büyük bir HİÇ! Wilson İngiltereye, Fransaya, İtalyaya, etek dolusu değil, vapur dolusu para ver- di; Amerika fabrikaları bı için çalış- tı; sonra delikanlıları silâi ni omuza alıp Avrupaya geldiler; niha- yet, sulh oldu, Amerika hiçbir şey &lma- dı; hattâ, verdiği borç paraları bile geri alamadı, döktüğü kanlar da yaptığı iyk liğin cabası oldu. Eğer harb devam ettiği müddetce, bu memleket eski an'anel ne sadık kalarak yalnız para kazanmı ehemmiyet verseydi elbet bugün çok da- ha mamur ve çok daha mes'ud bir mem- Jeket olurdu. Böyle yapmadığı için, Av: rupanın şirret ve nankör siyasetelleri karşısında âdeta suç işlemiş, cürüm ve ginayet yapmış gibi bir mevkide kaldı. Alacaklarını istediği zaman, onun bu yüzsüzlüğüne ve terbiyesizliğine karşı hayret eden borçlu devletler, kendisine sadece şu cevabı verdiler: Allah bize, biz de sana! * Bu acı tecrübeden sonra Amerikanın Avrupa İşlerine ciddi surette tekrar ka- rışabileceğine ihtimal vermek güçtür. İş adamı olan, hayatı büyük bir Busines, yani iş kombinezonu halinde gören A- merikâlıyı, Avrupa işleri ancak para ka- zanmak bakımından alâkadar eder. Bu- nun için harbden sonra, denberi, Amerika Avrupa iş dokuz sene- 'ne bir de- fa karıştı; o da iktısadi buhranı yenmek | âçin yapılan gayretler esnasında İngiltere ile Fransaya yardım ederek Ayvrupa ile Amerika arasında ticaretin artmasını te- mine çalışmak oldu. Kendi iktısadi ihti- yaçlarının tesiri altında vaki olan bu mü- dahaleyi Amerika uzatabilir; fakat bir şartla: Kendi içinde siyasi bir salâh ve an- Avrupanın iktısadi kuvvetlerinin Amerika için de faydah olacak bir inkişaf istikametine doğru tanzimi mümkün olmak şartı. Bu- nun haricinde bir müdahalenin mümkün olduğuna dair meydanda alâmet yök gi- bidir. İşte, Roosovelt de başka tarzda bir idealist olarak görünüyor, vakıâğ: son zamanlarda bir sulhcu idealist sıfatile hararetli ve şiddetli nutuklar söylemiş bulunuyorsa da Amerikayı Avrupa işle- rine müdahaleye sevkedecek derin ve kuvvetli sebebler meydanda yoktur. A- merikanın Busines adamı, Avrupada ye- ni bir harb olursa, tekrar parayı nasıl Hazanacağını düşünmekle meşguldür ve bu defa bedelini peşin almadıkca Avmı- paya bir paralık mal vermemeğe ahdet- miş görünüyor. * Bundan başka, şu sırada Amerika &a-. hili işlerle meşguldür. Her ne kadar New Deal Amerikayı urdı, buhranı delet. tiyse de bugün Amerikada eskiden mev- €ad olmıyan bir takım meseleler çıkardı. Kendisi sol fikirlere kuvvetle meyleden Roosevelt, Amerikada sermayedarlarla sıkı bir mücadele içinde bulunuyor ve bu mücadele arasında — memleketi, Av- rupa'nın sülh fikri etrafında — pro- paganda yapan — sol - fikirlerine doğ- Resimli Makale; Cidât bir bahsi alaya çevirenlere kızmayınız, kendilerine daha ziyade acımşk lâzımdır. Çünkü dımağları <hazımsız- hığa» uğramıştır, onu örtmiye çalışmaktadırlar. SON POSTA Cehlini saklamasını bilenin hareketini bu adamın ölünceye kadar cahil kalmıya mahküm olduğu- nu unutanlardır. Bilmemek değil, bahis üzerinde durmiya- rak öğrenmemek ayıbdır. B Cehli saklamak kâfi değildir. $8 maharet sananlar SOÖZ ARASINDA Sinema artistliği Yapan kardinal ma artistliği yapan İlk din adamıdır, Ki- lise propagandası yapan bu filmde Harry Baur ve Charles Boyer de rol almıştır. ru yaklaştırmıya çalışıyor. Son Şi- kago — mutku, sonra da Brüksel konferan- sına Amerikanın da iştiraki Roosevelt- de görülen bu temayülün alâmetlerin- dendir. Zaten bundan dolayıdır ki bir za- mandanberi Amerikanın İngiltere ve sonra, bu defa da siyasi olan bir anlaşma- ya doğru gittiği hakkında bir takım mü- talealara tesadüf ediyoruz. Belki de Bay Roosevelt'de böyle bir te- mayül vardır; fakat, ne o eskisi kadar kuvvetlidir, ne de mevcud şartlar onun bu sahadaki temayüllerini kuvvetlendir- meğe müsaid görünüyor. Dahili mesele olarax kendisini hattâ kendi fırkası için- de bile büyük mücadelelere atan Wa- ges and Hours, yani as İ yevmiye ve arami iş saati kanunu h halledilme- miş bulunuyar. Bu suretle Roosevelt, bir taraftan sermayenin ve bir taraftan da grevler ilân eden amelenin makas a:ceşi (ırınndıdırv Haricde de Brüksel konfe- (ransının tecrübesi gösterdi ki Avrupali- |lar, sulh yolunda samim? düşünmekten İziyade hâlâ nüfuz ve politika oynamakla | meşguldürler. Dahildeki mesele Roosevelte harici me- seleleri düşünmeğe vakit verecek mahi- yette olmadığı gibi Brüksel kanferansı da, Amerikada uyandırdığı inkisar lle, onun bütün cesaretlerini kırmıştır. Bun- dan başka, hattâ-kendi fırkası içinde bi- le, Avrupa işlerine karışmıya muhalif o- lan pek kuvvetli bir grup vücude gelmiş- - - Fransız Kardinallerinden Verdier, sine- Fransa ile daha sıkı, para meselesinden |* İYRERGUN BİR FAKAA | İki yumurta iki lira Kralın biri bir gün, bir köy Tokan- tasına uğramış, İki yumurta yemiş. Lokantacıya sormuş: — Kaç para vereceğiz? — İki lira.. Kral şaşırmı — Sizin köyünüzde yumurta nadir görülen bir şey midir ki; bu kadar çok para istiyorsunuz? Demiş, Tokantacı cevab vermiş: — Yumurta nadir görülen bir şey değildir ama kralları çok nadir görü- Tüz.. ——— — Devriâlem seyahati Yapan kedi Cimmi isminde mavi gözlü bir Ankara kedisi bir buçuk defa dünyanın etrafını dolaşmış ve nihayet bu uzun seyahatini |. ikmal ederek Sidney civarında bir eve varıp orada ipekli minderinin üslüne ku- muştur. Cimminin bütün bu seyahati 40 İngiliz lirasına malolmuştu. Madam Bi dını çok edip pek ziy sini geçen min birincikânununda be- raberine alarak Sidneye gitmişti. Avuş. tralya kanunları hayvan mubhaceretini in. san muhaceretinden daha sıkı kayıdlata tâbi tutuyordu. Sidney memurları kedi. yi memleketlerine kabul etmemişlerdi. Bunun üzerine madam Brandes ya kedi. yi Ankaraya geri göndermek ve yahud öldürmek şıklarından birisinl tercihe mecbur kalmıştı. Madam çok sevdiği An. kara kedisini öldürmeğe bir türlü razı olamadığından birinci şıkki ihtiyar eda- rek fanıdığı bir vapur kaptanma emanet ederek karantina devresini dünyayı bir daha dolaşmakla geçitdikten sonra geçen gün Cimmi muzafferen Sidneye dönmüş ve burada İngiliz madamının beslediği on kadar hemcinsi tarafından — karşılan- [mıınr. . sminde bir İngiliz ka: ük fedakârlıklarla tedarik aa aerrenererarereneac ereeneneene AA LARERAN ea tir. Şu halde, Amerika, bugün için Avru- pa işlerinin yalnız bir seyircisi olarak kalmakta devam edecektir. Ku-Klax-Klan Faaliyet sahnesinde ftak Amerikadaki meşhur Ku-Klux-Klan cemiyeti, son günlerde yeniden faaliyet sahasına çıkmıştır. Yukarıda zencileri vahşice öldüren ve protestan olmıyanla- ra karşı mücadele eden bu cemiyetin, ge- çenlerde yaptığı bir toplantısını görü- yorsunuz. Bu- yüzden Amerika gazetele- rinde birçok şiddetli yazılar intişar et- mektedir. SŞarab kaığılerinden mürekkeb orkestra Peştenin aristokrat barlarından birin- İde birçok zamanlardanberi büyük şöh? de sevdiği bu Ankara kedi- ş düf edilmemiş şarab kadehlerin- mürekkeb yeni bir örkestra ilâve e- dilmiştir. Kadehlere vurulunca çıkan güzel kris- lal ses orkestranın şefi Çingene Yanos Houssar'ı şarab kadehlerinden tam bir orkestra teşkil etmeğe sevkedilmiş ve ni- hayet buna muvaflak olmuştur. Orkestranın on iki azası vardır. Her aza önünde sıralanmış bulunan 100 şarab kadehini icghb eden sesi vermek üzere pek büyük bir maharetle kullanmaktadır. Kadehlerin hepsi muhtelif yükseklikte şarabla doludur. Çalgıcılar — tarafından hafifçe vurulmakla çok temiz ve fevkalâ- de ahenkli güzel seşler çıkarmaktadırlar. İngı'liz kraliçesinin bir hareketi İngiltere kraliçesi Elizabeth, daha genç kız iken kralın kendisine evlenme tekli- finde bulunduğu noktaya bir söğüd ağacı Muhittin Birgen | dikmiştir. —a N e— -İSTER İNAN, İSTER İNANMA! | | Bir arkadaşımız anlattı: | — Belki halırlarsınız, üç beş &y evve! nümuünesi- olmak üzere söylemiştim. Benim bir telefonum var, senede 500 mükâlemeye hak verir. altı aya iki taksitte öderim, Bir gün taksit almıya gelmiş- lerdi. Altı aylık muhavereniz 500 ün y: miş, hem ikinci taksiti, hem de bu fazla mükâlemeleri ödi- yeceksiniz, demişlerdi. İtiraz etmiştim. Bunu aldığınız dakika 500 mükâlemeye hâkkım tamam o- lur. Eğer sene sonunda muhaverelerimin yekünu 500 ü ge- çerse fazla mükâlemeleri almıya © zaman hakkınız olür, demiştim, dinlememişler, nizamnamemiz abone üÜcreti altı | size garib bir vak'a Ücretini altı aydan | mecbur olmuştum. arısı olan 250 yi geç- — Yahu, üç beş İkinci taksiti alınız. bone yoktur. Onu aydan altı aya ödendiği takdirde aboneyi senelik değil altı aylık sayar, cevabını vermişlerdi, ben de parayı vermiye Dün telefon çaldı, bir arkadaşımın sesini işittim: ay evvel senin başına böyle bir vak'a gel- miş, doğru mu? diyordu. Tasdik ettim, hikâyeyi anlattım. Aynı hal ile karşılaşan arkadaşım bana şöyle demez mi? — Telefon müdürlüğünün nizamnamesinde altı aylık a- sana söyliyenler yanılmışlar, sen de bu cevabla iktifa ettiğin için abdallık etmişsin... İSTER İNAN, İSTER İNANMA! Sözün Kısası Bugün birinci — Sayfamızdadır Alman Hariciye Nazırının Londra seyahati (Baştarafı 1 inci sayfada) İngiliz siyast mahfellerinde Lord Hali- fax'ın görüşmeleri Alman siyasetinin bâ. zı noktalarını aydınlattığı ve Halifax'ın bu görüşmelere Londrada devam vdil- mesini teklif etmesi tabil olduğu söylen- mektedir. Berlin görüşmelerinin hakiki kıymcti hakkında henüz kat'i bir şey söylemek mümkün olmamakla beraber Lord Hae Hifax'ın Berlin seyahati dolayısile intişar eden nikbinane haberler memnuniyet fa: kat ihtiyatla karşılanmaktadır. Almanlara göre vaziyet Diğer taraftan Alman gazeteleri gayet tlh bir lisan kullanmaktadırlar. Bu hususta Völkischer Beobachter diyor ki: Von Neurath'ın Londrayı ziyaretine dair Londra ve Paris gazetelerinde çıkan haberler tamamile faraziyeden ibarettir. Böyle bir seyahate bugünlük hiçbir lü- züm yoktur ve derpiş de edilmediği söy- lenebilir. Fransızlara göre Paris, 21 (Hususi) — Lord Halifax'ın Bere Hin seyahatin! mevzuubahs eden Madam Ta- bouls, «L' Osuvre» gazetesinde müzakereler hakkında şu malümatı vermektedir: B. Hitlerin Lord Halifax'a merkezi ve gare Kİ Avrupa e Balkanlara müteallik mesall - de Almanyanın İngiltereyi karşısında bul - ması için hiç bir sebeb mevcud olmadığıni ihsas etmiş olduğu söylenmektedir. Füh « | assa Çekoslovakya — Sudete'lerinin |muhtariyetini istihdaf eden bir hal sureti tolmanın kendi niyet ve maksatları vrasın- 04 olduğunu biraz huşunetle söylemiş o'due Gu beyan edilmektedir. B. Hitlerin Avustarya meselesinde pek a ;kadar sarih hareket etmediği, yalmız bir ple- İbist ierasını düşünmek için daha çok vakit mevcud olduğunu ihsas eylediği söylenmek- tedir. Lord Halifax'ın beyanatı Berlin 21 (ALA.) — Lord Halifax, gazete« cilere aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: B. Hitler, Göring ve Von Neurath ile o « lan görüşmelerim, serbest, açık, gayri kat'l ve husust mahiyette olmmuştur. Ümld eğ rim ki görüşmelerimin neticesi olarak, İ giltere İle Almanya arazındaki havanın iyi- leşmesi ve daha iyi bir İngiliz - Alman an « laşması için, kapı biraz açılmıştır. B. Von Neurath'a Londrayı ziyaret hak « kında yapılan gayri kat'i davet hakkındak? bir #uale, Lord Halifax aşağıdaki cevabı vere miştir. Bu görüşmelerin netlcesi olarak vukua ge lecek şeyler Berlinde ve Londrada bu 2örüş« meler Üzerinde yapılacak müzakerelere bağ- h bulunmaktadır. Lord Londraya dönüyor Berlin 21 (ALA) — Lord Halifax, bu ak « şam saât 21/20 de Berlinden hareket etmişe tir. Harlc'ye Vekili Ankaraya döndü Birkaç gündenberi şehrimizde bu « lunan Hariciye Vekili Doktor Tevfiki Rüştü Aras, dün akşam, eksprese bağı lanan hususi vagonla Ankaraya hâre « ket etmiştir. Hariciye Vekili, istasyonda dostları tarafından uğurlanmıştır.