4 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

4 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

vi bir ;;:h:_ yahut da bu 98 Mevzuu üze- n , Fonuşmamız « - Müzzetmedi,. hi yar Ki de, hak- — $i Dır..k__.ı:;m SECEN 4 d A,k_g*'ay& ka « Tum Çi Mek istiyo. h Sseki hastae içinde abuk sabuk sualler sorup duruyordu. M üddetumumi 4 de şaşkınlıktan ondan aşağı kalmıyordu. verdi ve tekrar |bunda. Babasının mezarı yanına gömül- bi emlâk Yerkomiser hâlâ derin bir hayret - işlerini ta- MUGVİNİ dej aati un ; hmal etmeme sebeb olmuştu. |rek icab C“"“d"_*“"*en roki, 1SİM Ta a im l za döndü. a üştum am randevularımı bile u yaııl;l::" d:'.ı(uzı.' on geçe İdi. Bilet alar| — Ne diyorsunuz? b 1'%'31 gelemiyeceğim, dedim. k bindik ve tenha bir köşeye oturduk.| — Hem de merasimle... t fıx_f—rıı-n-ı Yinlo YS d H Yapurun hareketinden sarıra Ridvân| — — İmkânı yok. 'ehiri cat: aĞ ullah: — Muhakkak. — © .H caiz olmiyan bir işim var. | Sadullah: ruldüm, ama, sa-| — Pek garib, pek tuhaf... Eğer bir — Bugün epey yo! L na memnun olacağın malümat topla- man bey! dedi. d'İ Ş'!e diyeyim, Allah seni başımız- dan eksik etmesin bocam! hün U(k"jı!de akşam dokuzda Köprü- XD 'Ldal’ iskelesinde buluşacağız. Hin> — İA evvel eve dönmiyecek mi- şey anlıyorsam Allah belâmı: versin! — Bilâkis, ortada anlaşılmıyacak hiç bir şey yok. — Cesedi morgdan defnetmek için < g y iş , Zünn r. i li İ Var, H lttmem, Yapılacak bir hayli mi çalmışlar? Yim p ıl'o““ll dokuza kadar bitirmeli-| — Evvelâ Kevser hanımın cesedinin KT eli bağalir ZöğlledE. B BU ae 36 bagün S0i gö Os- İne yapıl îî , * K;v:cr h;'m'ımm cesedini morgdan def- — Ne yapılmış — Defnedilmiş. — Anlamadım, hocam? — C anlamıyacak bir şey yok “ 8&ce her şeyin biteceğini vü- Abdülmuttalib be- ğrenmek için çal- (Arkası var) netmek için değil, A yin mezarının yerini Öi n ile binerel O, bir ötomobile binerek mışlar. da gi r;y_;::»“'- Ben de tekrar Vakıf ha- t 'İdükten sonra eve dönmek- Hnga AÇ ahbabı ziyaret etmeyi, di- k”[ırıidâpm“k yiyerek saat dokuzda Ulunmayı tercih ettim. ——— ’_ Beyhude öksürük, bronşit çekmeyi Sömur hâta güK Şöned —e 0:| Pastil For kullanın! Köprüngtümızı yanımıza — almıştık. Za :r_'u[-ğkud:r iskelesine vardığım K Seri gra ç t dokuza beş vardı. Serkomi- VİL a &da buldum. Yanında beş tane S- PA STİ L FOR D nezle, bronşit, bademcik boğaz taharrüşlerini ve sür'atle tedavl eder. N, gö bulunuyordu. Hepsinin de İ ')ımf”" çöpten sakınmıyan â- e Hm'“ıuî'ordu. Ser beni görünce yanıma g€- Öksürük, iltihabı, kat'iyetle ;Ö)“,W'îr,îı sıktı ve: 4 C de? SÜ . seramz | PASTİL- FOR SOnra birbirimizden ayrıldık. Lolduğ KCea p Olduğunu söyledi. O zaman Bürmedim. Fakat neredeyse Miser yağan yağmuru işaret © ve burundan alınan Ağız bütün Ve S v'.' blrrh;d hava! dedi. : d da he güzel hava! İşine ba sudarda nereye ve ne y mikroplara karşı Zsepliktir. İ Ğ en müessir ant İ çei Pastil For olan ev, bu hastalıklara ıu:nY muavini nerede? O gel- e d.l : d ektî karşı sigorta edilmiş demektir danı “Eİmiyecek olur mu? Şimdi mey- Çikar, Vini '.fğ'z*" fç kala müddeilumumi u hh göy d dokuzda da Ridvan Sadül- d SÜn ettiler, fiktay *A Sadullah hepimizle selâmlaş- Sönra bir kenarda düran sivil < Ça İşaret ederek: &, ,[."kk'-ddrn vapurla gideceğiz, de- Balin a ©t Mekteb talebeleri gibi tabur Nde dağ tü Tına J€ değil. Osman bey, sen adamla- zma Vat Söyle, — birbirleri ulsınlar. Din ee ee Sörleer | Baş; Yiş; Mozlo; GEİR, Tomdtama:ve DÜS ağrıla Tinler, Aya Yi olarsınlar ve zı derhal keser. Icabında günde üç kaşe alınabilir. #rkar, €O de gene öyle çıksınlar. Bizim Sinizdan Mmüayyen fasılalarla gene| — İçim ve markaya dikkat! Taklitlerinden sakınınız. Bizy Ş İkişer gelsinler. “komiser adamlarının yanına Eide- İşte anahtarlar İngilizceden çeviren: Neyyir K. — Ne olur, bana yardım eder misiniz? diye yalvardı. Marten Larraby otuz yaşında idi. Fa-| — Bilmeden bir takım kaçakçılarlı kat yaşını hiç göstermezdi. Yüzü, saçları, ahbab olmuştu. Farkıma vardığı zaman mavi gözleri çok güzeldi. Bir emlâk a- derhal ayrılmak istedi. Birlikte gezmiyı centasında kâtiblik ediyordu. gidiyorduk. İki adam üstüne hücum ediş Bir pazar günü hava pek güzeldi. Mar- nnu_bır otomobile attılar. ten - et; pek te Iyi pişirilmemiş patates | — Ne îm...._,! n ve tatlıdan ibaret - öğle yemeğini yelki. Bugün. size rastlamadan az evvel.. Evinden çıktı. Kaldırımın üstünde du- | Şoföre bu evin adresini verdiklerini duy rup düşündü. Bu boş sekiz, dokuz saati dum. Polise gidemedim. Çünkü: Ağabe nerede, nasil geçirecekti? Daha bir plân yimin o kaçakçılarla dost olduğunun öğ yapmamışfı. Akrabaları içinde kendine | renilmesinden korktum, Londrada hiç te arkadaş olacak gibi hiç kimse yoktu. O arkadaşımız yok.> — : güne kadar yabancılardan da iyi bir ar-| — Tuhaf bir vak'a! Fakat zarar kadaş edinememişti. Siz burada durunuz, Bu ara ökçeli bir ayakkabının tıkırtı-| Marten bunları söyler söylemez yavaş sını duydu. Genç bir kız tenha sokağın | yavaş, ihtiyatlı adımlarla ikinci kat alt başından (Marten) e doğru koşuyor- | divenine çıkmağa başladı. Ne düşündü du, yaklaşınca heyecan içinde: #ünü tahlile vakti yoktu. Bu garib ma — Ne olur bana yardım edemez misi- | ceraya hiç beklemediği bir zamand niz? diye yalvardı. temeden karışmış bulunuyordu. Bi Marten: düşündüğü şey yalnız şu idi: Se — Elimden gelirse ne âlâ! dedi. yürümek — Pek... pek acele... Oh, çok gükür | pi Kal A Sofasında biraz durdu. Bu- çedler Üzermsi a ha KüğE , İraya üç oda açılıyordu. Üçü de bo Genç kız goföre durması için işaret et- |. vi V L Sirdi 'Tam üçüncü odadan sü- ti M.:rlı'm de: «Buyurun» diye yanına KŞŞK BAA çi DEDKON un eğilip kendine doğru Baklı Marten şaşkın şaşkın otomobile girdi, | vv n ai «ölp Sendine SO genç kız şoföre bir adres verdi. Sonra| — Bakan adam (Marten) ân gördüğünü farkedince: yok Martene dönüp: — Adım (Jessie Cleveland) dır, fazla bir şey sormayınız... şimdilik» dedi. Marten de sormadı. Otomobilin deri yastıklarına yaslanıp, heyecansız bir ta- vırla genç kızı tetkike başladı. Bu, e- mer, güzel saçlı, güzel kaşlı bir kızdı. Krem ve rujun güzelliğini kendi güzi — Ne istiyorsun? diye sordu. Marten birdenbire üygün ve kısa bir cevab uy- duramadı. Kalbi hızlı hızlı çarparak üst ini çıktı. adanın kat merdiveni yanına varınca t bir haberi burada tetkika liğine büyük bir maharetle katmıştı. El- | geldim, dedi. Öteki: leri beyaz ve küçük, tırnakları pembe| — Ya demek bir haber aldın, diye ala boyalıydı. Sade fakat kıymetli şeyler gi-| ya başladı. Boyu Maıten kadar uzundu yinmişti. Marten onu beğenip beğenme- | Omnuzları daha genişti. Keskin kara göz , traşsız yüzü, kemikli iri insanı ürküten bir hali vardı. diğini farkedemiyordu. Çünkü şimdi kadar gördüğü kızlardan hiç birine ben- zemiyordu. Tokrar: Taksi büyük ve tek bir evin önünde | —. Kimmiş bu haberi veren? dedi. G durdu. Yer katının pencereleri kapalıy- | ha hiç Kİ BünastRE ' ööükekli ve dı. Üstteki katta birçok camlar - kıirıktı. | hemen geldiğin gibi geriye dönersin, ya ndeki bahçede kâğıd parçaları, kırık | y yt çu pencereden dişarı fırlatırım seni dökük şeyler göze çarpıyordu. Koca evin | Sana on saniye izin. Düşün, karar v parlak güneşin altında sefil bir manza- Üai ne B n d ibüre a y rası vardı. Genç kız acele acele otomobilden çıktı. Şoförün parasını verdi. «Çabuk, çabuk!» diyerek (Marten) i demir parmaklığa | doğru götürdü. , y görmiye geldim, Göreceğira, dedi. İri adam: Bir «Öyle isel» deyi, n yakaladı. Fakat Ma teni omuzlarında |ten o dakikada çinde kendinin bi dığı bir cesaret duydu. Omuzlarını ta ruk sa aşağı doğru yur dini toplıyamadan, (Mar- * Parmaklığı itip bahçeye girdiler. Ka- pıinın önündeki kirli merdivenleri çık- tılar, Zil bozuktu. Kapı tokmağı da yerinden U urüp merdi. ladı. Esmer cr- kımıldamıyacak kadar paslanmıştı. Kattaki a0 yekın Yatak düsülü Jessie bu sefer: «Arka kapıdan girelim> dedi, Tekrar bahçeye indiler. Yan kapi-| B odanın kapısı açıktı, içi bomboştu. anındaki oda da ayni halde idi. Üçüncü oda kapalıydı. Anahtarı üstünde duru- yordu. Delikanlı bu anahtarı çevirip ka- piyi açtı. İçeride yalmız eski bir koltuk, bu koltukta da şişman bir adam v Marteni şöyle bir süzüp, nazikçe dan arka bahçeye geçtiler, Burası, ön bahçeden daha kirli ve kötü bir halde idi. Evin arka kapısında yalnız eski bir sür- gü vardı. Genç kız «itin de girelim» dedi. | Delikanlı bir dakika tereddüd etti omuzile bir vurup sürgüyü düşürdü. Ön ce karanlık bir aralığa, oradan mutfağa, oradan da döşemeleri basıldıkça sallanan hir (hol) e geçtiler Marten burada genç kıza: <«Artık, dedi sizden bu gelişin sebebini sorabilirim sa- mırim.» Genç kız üsüleş ve acele acele: — Ah, dedi, o kadar yüksek sesle ko- nuşmayın rica ederim. Bu korkunç evin bir odasında benim ağabeyim mahpus, — Niçin? Sonra sedi. Mükemmel! dedi. Marten bu sırada oda kapısında bir a- yak sesi duydu. Dönüp baktı. Bamer ada- mın - yanağı yediği yumruktan kıpkır- mazı - odanın önünde durduğunu gördü. Hiddetle - Ne gene mi... diye bağırdı. Esmer adam onun sözünü kesti; (Devamı 15 inci sayfada) k ıi aa — a

Bu sayıdan diğer sayfalar: