Bambul boce i ile nasıl mücadele e_tmeliyiz? x» * * Bu muzır böcekle mücadele ederken bilhassa Bambulu açlıktan kır- mak, zehirleyip öldürmek, yumurtalarını yok etmek, kurdlarını kör- letmek veya yakmak lâzımdır Geçenki yazımda Orta Anadolu t manlarının Ankarada yaptıkları münasebelile ortaya dökülen bazı önem- H nöktalara temas etmiş ve bunlardan biri olarak ta Bambul böcüsünden bah-| setmiştim. Onun zararını, yaşayışını, u- zun boylu anlattıkta ra hakkından nasıl gelinebileceğini anlatmayı bu fere £ Mıştım. n bambuldan iki senede bir i geliyor. Öz fazlasını t iren bambul, Bambul ek'len veya prak altın. her iki yerde de çok Neciliye ve Sayvar kendi biten lice, kamış, tilkikuyruğ ten nebatlara - Sayvani maydanoz, anason, tercotu ektiklerimize, devedikeni, baldıran, y raotu, kotu gibi kendi biten yabani otlara saldırır ve bunların hem kökleri- le, hem çiçek ve £ rile geçinir, Tar- | lalarımızda binlerce çeşidi iki fasile nebatları, bizim hiç bir şey ek- mediğimiz zaman ları bol bal beslediğinden bambulu körlemek bir | hay- K güçleşmektedir. Bununla beraber ye - rine göre aşağıdaki tedbirleri el birliğile yaparak hakkından gelinir: 1 — Bambulları elle toplamalı: Köyün çoluğu, çocuğu hep birden bu işe girişir- se belli sahalarda bir hayli azaltı Hu- ir kanımumuzla bu iş mecburi de tutulabilir. İcahında civar köylerin halkı da mücadeleye iştirâk eti Macaris - tanda, Budapeştede — bul bi yapmakta olduğu r Gletle bam- daha ha me şak! ma, bulların |bet bilirsiniz. Bambullu tarlay !ı.ı.— nun için bambullu tarlalara bir kaç bir şey ekmemeli, mutlaka bir şe mek lâzımsa Ne mahrum kalınca ş r ğ yok etmek Bu çeşid otlar fazlaca ise, üzerler hut ta ha - ar otları yakar | biçmek te hep ! ların hakkından ge - olduğunu el - nebat eker de böylelik ü İlam? mücadele edilmektedir. Sodah v ar- senikli kurşun ile hazırlanacak | 10 bir arnik otları ve otları yiyecek böcüleri rlixrmeğe kâfidir. Zehirleme, yabani ot - lara kolaylıkla kabili tatbik ise de ekin- Tere yapılması biraz zahmetli ve masraf- hıdır. Pek geniş alanlar da devlet yardı - mmına muhtaçtır. 4 — Bambulların yumurtalarını #üneli: balta vurmalıdır. Bambulların çiftleştik- | ) sonra ne gibi yerlere yumurta, inı geçenki yazıda okumuştunuz. Böy- umuşakça ve neciliye veya sayyaniye rınan bulunduğu yerleri eçeleyi ölüsünü ve yun yok yerleri icabına göre ya sabanla, ve belle kazıyıp aktarmalıdır? işde de birlik olmayı ünutmama murtalar açığı çıkınca havanın türlü te- en mahvolurlar. Bunları kurt- , kuşlar da toplıyarak tarımmana yar - ile kâ Bürünen Vakitlsiz aşk.. Zeyrekten postaya atılmış bir mek- tup aldım, imza yerinde «İ. Ü.» harfleri var: — Ben 28 yaşında ve talebesindenim, cümlesi ile haşhıyor. Doktor mektebi.. sözü kulağımı tır- maladı. Müntesibleri arasında <Tıb Fa- kültesi> veya kısaca «Tıbbiye, denilir, Fakat üzerinde fazla Mektubun muht - «Okuyucum sevişmekledir, nin orta sınıflarındanberi vam edegelen temiz bir açk h hertüz t miş, para kaz: zın ise her doktor mektebi © ev Jdurmuyalım, » let & tercih e lanmamış! mi hik cek şaşırtlmamasını tavsiye ederim. 'Okuyucum: Ne yapmalıyım? diyor. * Zamanından evvel başlıyan varlık - sız aşk mutlaka üç şekilden biri rünür. Ya plâtonik olarak kalır, za - manla unutulur, ya yolunu şaşırarak | mMüsu, yetini kaybeder, kızın fahişe lmasına sebebiyet verir, yahut ta bir wvlenme ile biter, bu takdirde de sefa- nağıdır. * sorarlarsa elbette birinet şekli erim: Vâkıâğ bir neticeye bağ:- vâkıâ bugün için un üştur. Fakat istikbalde, hele k günlerinde bir hatıra olar acak, tatlı bir h Okuyucum Ba etin zev tir gaşırmama: TEYZE . İdim ederler. “|€a, sınır, kenar diye çiğ yer bırakmama- Ve böylece soyunun — üremesine | BOR”FOSTA HÂDİSELER KARŞISINDA Günün bilmecesi Asmalı evin kiracısı Aliye hanım, mü- meyyizin gelini Necmiye hanımla kav- gaya tatuştular. Aliye hanım söyledi, Necmiye hanım söyledi.. Aliye hanım y mi bırakmadı, Necmiye hanım söylemediğini bırakmadı. Aliye hanım, Necmiye hanımın kirli çamaşırını yahut kirli zannettiği Çamaşırını ele geçirmişti. Evinin önüne çıktı, yoldan geçenlere ba- ğırdi: — Durun, durun.. Durduülar: — Ne var, ne oluyor? Kirli çamaşırı gösterdi: — Bakın, dedi, Necmiye hanımın kirli şırını gördünüz mü? Neemiye hanım da Aliye hanımın kirli, yahut kirli zannettiği çamaşırını eline B yoldan geçenlere bağı — Durun, durun.. Durdular: — Ne var, ne oluyor? Kirli çamaşırı gösteri — Bakın, ben kirli çamaşırını gi Aliye hanımla Neemiye hanımın kom- şuları Zehra hanım bu halj gördü. Hid- size Aliye hanı steriyorum.. Gördünüz hanımın e- P ı Aliye linden kaptı. Yolun ortasına çıktı; geçenlere bağırdı, uzaklardakileri rdı — Buraya gelin durun! Durdular. , ne olacak, ne oluyor? 'e hanımın da Necmiye hanırmı Bu İst den hangisi? Bilin baka- İsmet Hulüsi rerarerearerene AAA Erken anız bozn yıbı yapan ü an tarla- nın burada ehemmiyeti büyüktür. 5 — Bambulların kurtlarını körlemeli: Ömrünün hir buçuk senesinden fazlasını toprak altında geçiren bambullarla bu - rada savaşmak tesirli bir usuldür. Bu - urtların toprak yüzüne yak - Taştıkları ilkbahar aylarında, toprağı sür- k Ve kurtları havanın soğuğuna, sıca- yaman bir kırım olur. Fa - a ziyade ekilmiyerek dinlen - rmiye bırakılmış tarlalarda kolaydır. laları baharda sürmekle nadaslı bır nme temin edilmiş olur ki bunun eti de ayrıca kayde değer. 6 — Ba al kurtlarını yakmalı; Bam- bulları bir de yakıcı maddelerle » öldürürler ki bunun için kullanı- lan maddelerin başında kibritiyeti amon- milen ve ileri memleketlerde top - ak verilen madde gelir. kilosu sonbaharda tar - serpilip üzeri sürülür: toprak ar başına yağmurların ip hem top- raktaki kurtları öldürür, hem de arkadan ekilecek ekinleri besler a Anadolu - nun bilhassa azotça fakirliği sabit aldu- Bundan bu liki bakıradan kazançlıdır. Bambul kurtlarını boğmalı: Bam- İhul kurtlarını topra, (sülfür dâ kar - İbon) denilen kokulu bir suyu şırınga et- “r..-wo de öldürmek mümkün ve kat'i te. | sirlidir. Bunun yerine formalin de kul - Hamlabilir. Fakat hususf bir şırınga ile (adım adımı yapılar bu iş hem pahalı, hem de tehlikelidir, patlar. 8 — Bambul kurtlarını hastalandırmalı: 1 memleketlerde Bambul — kurtları yaşıyarak çürüten bir küf - ma İtardan çok istifade edilmektedir. (Botri- İtis Tiella) adındaki bu mantar yetiştiril- diği lâboraftarlardan getirtilerek Bam- bullu tarlalara tarifnamesi veçhile karış- tırılırsa orada yaşıyan kurtlar p mahvolurlar. 9 — Bütün bu tedbirlerin üstünde yarıyan bir çare d |üzerinde şe e erken Yyetişen to - humluk! a tan çıkıp başaklara saldırıncıya kadar zin ekinlerinizin başakları kem Jolursa zarardan tam eki umluklar elde 'X intane bi inde yetişmektedir. sinde erken n L dilmiş- yi bizde 12 Tımıımum çirmişti. O da evinin önüne çıktı. O da | Moda nasıl yaratılır ? Paris sergisinin moda pavyonu müdiresi “ Fransâ çok şeyler kaybetti, fakat hamdolsun moda bayraktarlığını Yazan: Muazzez henüz muhafaza ediyoruz!,, diyor Tahsin Berkand Paris sergisinin modaya mahsus olan paviyonunu anlatabilmek için, orasını tanzim edenler gibi hakiki bir artist ol - mak lâzımdır. Kumaşlar, kürkler, tül - ler, ipekler, elmas ve inciler birbirlerile kaynaşıp bir güzellik âbidesi olarak mey- dana çıkmışlar. Vaktimin az olması dolayısile büyük terzilerden birisile, kendi hususi salon - larırda görüşemiyeceğimi anladığım için bu paviyoru ziyaretimden istifade ede - rek bir dalre müdiresine yaklaştım — ve kendimi tanıttıktan sonra sordum: — Yeni bir modayı nasıl yaratıyor ve bütün dünyaya yayıyorsunuz? Gülümsedi. Yanında yer göstererek br- ni oturmağa davet etti: — Fransa son senelerde bir çok şeyler kaybetti, fakat hamdolsun moda bay - caktarlığını hâlâ muhafaza etmektedir ve bütün dünya terzileri ve şapkacıları se- nede dört defa, Pariste saltanat süren moda sultanından emir almak için bu - raya yüz sürmektedir. Bu sözleri söylerken yüzünde ve gi bebe Je gurüur ve sevince ben: ım yanıyordu. Önümüzden ge- - B..kmıı size bir modanın nasıl mey- çıktığını anlatayım: Daha mevsim gelmeden © e meşgül an büyük patronlarımız, kâh hayalle - dikleri resiml. kâh seyahatle- ları ilhamları kroki halinde hazırlarlar. Fakat bunlar en büyük bir sırdan gizli tutulur. Büyük terziler, mevsim gelmeden ev- vel, reak, kumaş ve sair noktalar hak - kında, esaş itibarile gerek aralarında, ge- rekse fabrikslarla mutabık kaldıktan re hepsi kendi odalarına kapanıp çalış - mağa başlar ve bir kaçar tane manto, tayyör, gündüz elbisesi hazırlarlar. Modeller hazırlandıktan sonra, dün - yanın dört ucundan, Avrupadan, Asya - dan ve bilhassa Amerikadan gelen ve günlerdenberi sabırsızlanarak — bekliyen k terzilere ve tüccarlara takdim &- dilir. — Modeileri herkesten evvel bunlara göstermekteki sebep nedir? — Çünkü bu adamlar Amerikalı mil - yarder ve milyoner kadınlara elbise âl- mak için tâ uzaklardan gelmişler ve hiç bir fedakârlıktan çekinmemişlerdir. O: lar için, Pariste giyildikten ve görüldük- ten sonra Amerikaya gidecek olan bir modelin kıymetl yoktur. Ancak bundan sonra moda - salonları kendi belli başlı müşterilerini davet e - derek yeni modellerini takdim ederler. — Bu müşterileriniz her hangi bir mo- deli müşkülütsız ve islekle kabul eder - tiraz etmezler mi? 'aratılan model artık dünyaya gel k gibidir. Öldürülmez, Ancak bu üzerinde müşterinin arzusuna iklikler yapmağı müessese o - modeller göre bazı de kabul cd Her çıkan moda rağbe Bazı Gefa çok beği ettiğimiz modeller * fa da hoşa gitmez. Çok de - inti derecede tasavvur ettiğimiz çok büyük bir sükse kazanır. apkalar da böyle midir? — Evet manto, şapka, çiçek, kuşak vel- hasıl kadınt yakından alâkadar eden her şey, bir nisbet dahilinde, böyle bir ımoda kanununa tâbidir. Ve ayni sıradan geçe- rek halk arasına yayılır. Muhatabımın suallerime cevap vermek hususunda gösterdiği hüsnü niyetten isti. — Bu kış modaları kkında ufacık bir mada bulunabilir misin Bütün anlatlığı kayıtlar ve memmnut- İyetlerden sonra bu sorgumun lüzumsuz- | ; luğunu ve cevab alam Jyonda bir ıyacağımı bildiğim imale karşı bunu tabım komik - bir ğru kaldırdı ve korkmuş gibi gözlerini açtı: Allah ver n kovulı mesin! Moda âleminden &- nit (tığı zaman burasının daha ziyade çot Paris sergizinde ateş ve ışık oyunlüft ok... Esasen kışa ne kaldı Kİ bredin. tavırla tu sözleri * Paris sergisinde, belki hakikatte muvaffak olr rium» dur. bir salona gi Bgibi kocaman, yere çivili sandi risin kabartma ma varı çepeçevre bir kı Bir ses bağırıyoı — Madamlar, mösyöler, dikkat edinili gimdi kapılar kapanacak, burası karanlik olacak ve kırk dakika kimse yerinden Kİ” pırdamıyacak,. Size dünyanın Basıl göne düğünü, gece ve gündüzün masıl 0:0 gü nu, yıldızları, ayı, güneşi, hüsüf ve k—ıâ“' k gibi sarmış- fu velhasıl göğün esrarını göv Kumandanın emrini dinliyen . asker l? ler gibi bepimiz sandalyelere oturup bek” liyoruz ve ayni ses, kürsüde ders anlatâ hoca sesi söylerken biz bütün anlatılaP şeyleri başımızın perdesinde g'bi, fakat laklığile görüyoruz. — Bakınız sabah oluyor, Parisin üstü pernbe bir duman içinde.. Bulonya Of * manını görüyor musunuz? Hayır mı? İf bir parlak okla duvar üzerinde işaret © diyorum, Ne güzel değil mi? Bu pembr iki dakika devam ediyor, şimdi güne$ * çılıyor, ortalık gündüz oldu. Bu da saniyelik bir günmüş, bakınız hemefi ake m karanlığı basmağa başladı.. İşte Yi ” dizlar birer birer gökte görülüyor... ! Ve bu mükemmel ışık oyununu seyft” den yüzlerce kişinin göğsünden, bilâih * tiyar: — Ne güzel! Sesi yükseliyor. areketi y T yaşında bir mektep talebtö b le malüm olduğu halde gözöntit ” deki güzel renkler gene insan ruhundt V ş bir çocuk hayranlığı y.m.n." ve ancak kırk dakika sonra kapıdan Çi kıp dışarıdakj parlak güneşle karşılâf ” çuk” ziyetleri, an yâ ları eğlendirmeğe mahsus bir yer oldi” ğunu düşünüyor. * Haftada iki gece sergide ateş ve 1şıf ” yunları yapıldığını işitmiş ve bunu meden Pazisten ayrılmak istemem İsabet olmuş! Yalnız bu saatleri yaşam kilometrelerle yol yürüyerek Pari meğe de, Ş Gündüz ışığından daha tatlı bir #Y | dınlık çimenleri yaldızlı akı gt turan insanların hmsım güzel .ız—g.ııwvf Bu ziya altında hiç bir şey çirkin değ' Ne insanlar, ne de eşya. Cidden büyülenm k tâ kuleye sansörüne bininciy dim Ve şip onun kadar deVi Büyük bir oda kadar geniş olan bü "_' gece ve gündüz, durü kulenin b Sunsör, hları ıikarmaktadır. .ıJ asansörde ) mak için $ ri (Devatı 11 inci sayfada)