gi Yıldızlar Joan Crawford çok ın içyüzü ve zevksiz bîrkadındır bütün yıldızların hakiki KST KNĞ z Bir sinema fotoğrafçısı Joan Crawford film çevirirken dile çehrelerini ve şahsiyetlerini anlatıyor her jasıtadan istifade ederek tuvaletini tazeliyor Mis Lucille La Suer'e şıpk:ılarmızı çıkarınız, baylar... Zira Mis La Suer !;u gönün Joan Crawfordudur ve bu istiha- le, hem kendis hem de M. G. M. sinema yanyası için, bir buluştur. ku;ı'rr.ıeı:ı)rıl:kîl:to'ılerindın Guuâd;'ng anü bir birahanede, şakrak şakrak öter Ve kısacık külotile dansederken keşfetti: — Kızım, dedi, sen beni dlnl_rıseğı. 5“1 bönimle çalış, zekisin, işe elverişlisin, İs- ikbalin parlaktır.. Ş La Sı_rpr bu uzun görüşlü ir ledi. Sözlerinden istifade etli ve bıgun film dünyasımın en yüksek kadın artist- lerinden biri oldu: patronu din- * San'atım, fotoğrafçılıktır. Dünyanın en güzel kadınları, adesemin yargısın.ıı(ı türlü türlü pozlar alarak mfun—onr;î çek- tirmişlerdir. Sinema yıldıııın_rıın ?a re- simlerini ben alırım. Onun için, bir ıuı; Hollywood'da, (şimdi tîmırhırıîde olınk Buster Keaton Malekin, resmin! ç_ekr;ır—n üzere, gülmezler — kralının ya*..ıgırî:" kalkıp gelmesin! beklerken, bana delâ eden arkadaşım: ; D — İstersen, Joan'ın resmini Çek- ronları ondan ziyadesile memnun,; hafta- attırdılar dedi. MN d Te gök baried bir makyajla odaya geldi. Gözlerinin etrafında h:r":ı:; zı boyalar vardı. Dudakları simsiyatı ve daha ilk görüşte kanlarımız kaynayi- madı, gitti. Tıpkı uyuşamıyan iki ecza B bi idik. Onun bana îı—k az Ti lâlahk edecek vaziye' âîzşîeb;rhç resim çektik.. Bugünlük bu kadar yeter dedik. yi hâdisenin üzerinden bir sene geçti tekrar karşılaştık. Gene resim- m. Crawford'un keçi biraz daha yatışmış, saçları - düzleşmiş, tuvaletleri sadeleşmişti. Bununla — bera- ber, eli kalçasında, gözleri ayrı bir 6 kamette ve daha buna benzer pozlarda ususunda ayak dire- inadı lerini çek! resmini çektirmek hi medi değil. Bugün ise, perdenin en garib yapma- cık tavırlı kadını muhakkak ki Joan Crawford'dur. Onu, öyle duvar gibi bem- beyaz suratı, kazan dibi gibi simsiyah gözleri ve böbrek gibi dudakları lt retmek te hoş oluyor. Saçlarını tür Jü renklere boyar, bazan öndüle yaptırır. Hele tuvaletleri garib mi garibdir. Hiçbir mistik, Crawford kadar idealine sadık kalmamıştır. Crawford, aynaya baka, ba- ka, yüzüne türlü türlü şekiller vere vere, ve günde belki binlerce defa muayene ede ede, görünüşünü tamamile değiştir- miştir. * Gene hiçbir Hind fakiri, kendisine Craw ford kadar eziyete, işkenceye sokmamış- tır, Kalçası çıkmasın ve elmacık kemik-; leri çıkık, çıkık görünsün diye açlık kürü yapmıştır. VUntlrunmeu bita mRblie hir #melive Joan Crawfordun hakiki çehresi telâkki eden Crawterd, paydos düdüğü çalar çalmaz, doğru odgsına koşar. Ken- disini bekliyen sanduviç ile dondurması- na el sürmez. Zira, o, yemek yiyeceğine gündüzkü makyajını gilerek, öğleden sonraki makyajını hazırlamayı tercih e- der, Aynada kendisini seyrederken de: — Fotoğrafçı böyle olmamdan daha hoşlanıyor. Zira yüzüm bareketli görü- nüyor der. Halbuki iyi gören bir göz, bu m ifadenin arkasında korku ile karışık bir hayrı 1 kolayca sezebilir. * Crawford, dalma yeni yeni makyaj şe- lerini dener. Kirpikleri ne ok gibidir, ne de top to, Sadece aşağıya doğru çevrilmiştir. Sa gözle n etralında bir partmaklık vardır. Bazan bir müddet pudra kull ve sivri burnü- i parlaklı; rkese sey- h da garib bir maniye tu tüalür ve tamdığı bir artisle adetâ tapınır. Bir zamanlar Marlene D! eh'e bayılan bu tuhaf tabiatli yıldız, evinin köşe bu- han yıldızmın boy boy, çeşid resimleri ve gramafon plâk- larile doldurmuştur. Marlene'nin yerini bir müddet Tash- yaar, sonra da Eliosa Landi tuttu. Bunun- retfirir. Ba la beraber, Crawford'un en büyük? idolu dalma ve daima Greta Garbodür. Onu o kadar sever, beğenir ki, her hu- susta taklide kalkışır. İki yıldızın resim- letini mukayese ediniz, Crawford'un ken- ni ona benzetmek için ne kadar özen- diğin göreceksiniz, * Joan Crawford hakikatte, hiç te cazi besi olmuyan, alelâde bir kızdır.. Türlü türlü garib huylar da peyda eden bu meş- hur yıldız, bu huylarının - tezahürlerini yanlış yerlerde meydana vurmakta, son- ya da yaptığı densizliklerden özür dile- mektedir. k Mahrem hayatında, gayet — çocuktur. Onun için her şeye kolay inanır, çabuk kızar, a ; Bütün bunlara rağmen, sinema dünya- sının yüksek yıldızlarından ve sevilen vaylıklarından olduğunu da inkâr ede- meyiz. SON STA Bu haftaki serbest Güreşlerde bazı çirkin T adi_lât yapıldı Tekirdağlı Hüseyin Yu- nanistan şampiyonu ile karşılaşacak Dünkü — gazetee — lerde, önümüzdeki pazar günü Tak- sim stadyomunda, | Hindistan şampi- yonu Fazzal - Mu- hammedle Tekir- dağlı ve Mülâyim pehlivanlar arasın- da serbest güreş müsabakaları ya- Yunom güreşçilerin- pılacağı yazılıydı. den Gaolatis Filvaki, Hindistan şampiyonile Tekir- dağlı Hüseyinin ve Mülâyimin bu paza- râ güreşmeleri mukarrerdi. Fakat dün öğrendiğimize göre, Hindis- tan pehlivanı rahatsızlanmıştır. Bu ani ve umulmadık ârıza ise, pazara ya- pılması mukarrer — bulunan — güreş müsabakalarının programını da değiştir- miştir. Eğer bir arıza çıkmasaydı bu pazar, vsunla Tekirdağlı Hüseyin, ve Yunanis- tan profesyonel güreş şampiyonu Pana- gosla da Mülâyim güreşeceklerdi. Mem- leketimize gelmiş bulunan diğer Yunan pehlivanı Galatis de, başaltı şampiyonu- mmuz Hayati ile güreşecekti. Bu vaziyet karşısında Panagosla Mü- lâyimin yerine Tekirdağlının güreştiril- mesi takarrür etmiştir. Bu suretle, Yu- nanistan şampiyonunun karşısına, daha kuvvetli bir rakib çıkarılmış olacaktır. Galatis ile de Mülâyim tutuşturulacak o- lursa müsabaka çok cazib bir şekil alır. Galatis dahâ on beş gün evvel Atinada Dimitriyel adındaki meşhur Yunan peh- livanını 7 dakika gibi kısa bir zamanda mâğlüb etmiştir. Ondan evvel de, Van- dervoldla birlikte İstanbula ğgelen, ve e yenilen Kansı şampiyonu Kampeli 4 dakik: yani Mülâyimden daha az zamanda, ve daha kolaylıkla yenmiştir, Bütün bu neticelerden de anlaşılmak- tadır ki, Galatisi, kendi ayarında bir ra- kib olan Mülâyimin karşısına çıkarmak daha makul ve daha yerinde bir hareket olacaktır. 'Tekirdağlı - Hüseyinle güreştirilmesi mukarrer bulunan Panagos, yukarıda da söylediğimiz gibi, profesyonel — serbest güreşte Yunanistan şampiyonudur. Ve Panagos bu şampiyonluğu, evvelce İstanbula gelen, ve burada Mülâyimle berabere kaldıktan sonra intikam güre- şinde yenilen meşhur Maksosu mağlüb ederek kazanmıştır. Vücudünün harikulâde tenasübünden ve kuvvetinin fazlalığından dolayı, Yu- nanlılar bu genç şampiyonlarına Apollon ünvanını takmışlardır. Selim Tevfik Beşiktaş klübünün güreş yeri ve yüzme havuzu açılıyor Beşiktaş jimnastik klübünün Çırağan sarayındaki stadyomunda yeniden inşa edilen güreş mahalli ve yüzme havuzu- nu yarın $aat 14.30 da İstanbul Valisi Bay Muhittin Üstündağ bizzat açacaktır. Açılma merasimini müteakip bazırlanan program dairesinde yarın ve pazar günü büyük yüzme müsabakaları yapılacaktır. Beynelmilel kabul edilen nizami eb'ad- da olan bu havuzda durgun deniz suyun- da yapılacak müsabakaların neticeleri sporcularımızın hakiki derecelerini tes- bit edeceği için çok mühimdir. Su spor- lariyle meşgul klüpler ve mektebler mü- sabakalara iştirak edeceklerdir. Memlekatimizde ilk defa yapılacak ©- Jan bu yüzme müsabakalarını herkesin seyredebilmesi için dühuliye (15) ku- ruştur. Sovyet müdafaa Komiserliğinde değişiklik Moskova 30 (A-A.) — Merkezi iera ko- mitesi, kızılordu siyast daire şefi Petr Smirnovun Sovyetler Birliği enüdafaa halk komiserliği muavinliğine tayinini tasdik etmiştir. Sayfa 7? “SonPosta,, nın Hesimll_zahıla hikâyeleri 1 — O sabah saat 9,30 da kayıkçı Joe, efendisinin sandallarından birine birkaç tane yastık atmıştı. Berger, ekser sabah- lar, kayıkla gölde gezinirdi. Berger'i kim öldürdü © Samuecl Berger'in sayfiyede bü - yük bir göl yanında bir evi var- GL Bir gün gölün başında bir kayığın içinde beynine bir kur- şun yarası yemiş olduğu —hülde ölü —bulundu. O sıralarda evde Fleteher ve Sims isimlerinde iş ortaklarından — iklisi — bulunu - 2 — Uşağın iddiasına göre, o gün efendisi saat 10 u beş geçe, kü: hane odasında piposunu doldur- muştu. Yanında da Fletcher bulu- nuyordu. üp- 3 — Mary Berger ifadesin- de o gün saat 10,20 de klüpte bir tenis partisi yapmak için evden çıktığını söyledi. 4 — Şayanı itimad bir şahid olan orta hizmetçisi Mister Sim'in saat 10,30 dan biraz sonra kütüphaneye girdiğini ve o gırada efendisile, Fletcher'in nerede ol- duklarını bilmediğini söyledi. 5 — Berger öğle yemeğine gelmemişti. Evde bulunanlar, geciktiğini merak edip dururlarken, Mary bir kayığa binerek göle açılmıştı. Gezerken kendi Ka- yıkhanelerinde bulunan babasının diğer kayığını, kuma çekilmiş bir halde buldu. 6 — Kayığa yaklaşınca, babası- nın ölüsile karşılaşmıştı. Yapılan muayenede maktülün yarım metre uzaktan atılan bir tabanca kürşü- nile vurulmuş olduğu anlaşıldı. 9 — Teleton-| la âmirini bul- haneye gizlendi. du, hâdiseyi an-| Aradan ;ki saat 8 — Müfettiş, katilin kim ol- duğunu anlamıştı. Fakat iddia- sını isbat edecek delili yoktu. Bunun üzerine tuzağını kur- du. İki adamla Mary Berger'i bir odada yalmz başlarına bıraka- xak telefonun bulunduğu öbür odaya geçti Jattı. den: bir bir sesle ve kas-/bir ayak sesi du- «Evot, hâdise cinayetlir/ kayığına atlar- ve katil, müthiş ken müfettişin bir ipucu bırak- elektrik feneri 7 — Müflettiş cesedi muayeneden sonra, gölün dibini araştırarak si- lâhı bulmalarını emretti. Horkesi sorguya çektikten sonra, o sabah bu kayığa Bergerden maada bine- bilmesi mühtemel olan Sims ile Fletcher'i zannaltına aldı. €© Evet, bu adam katile di Fakat a« caba hangisi Tidi, Fleteher mi, yoksa | Sims mi? Kâz İyığa ne yap- maya gel- Mmişti? — Re- simlere — bir daha dikkat« le bakınız ve katili bulma- ya çalışınız. Bulamaz- sanız 9 uncu sayfayı gevie riniz, 10 — Kayık- Yükseki geçti. — Derken yuldu. Meçhul adam mıştır.» dedi. — |üzerinde — ışıl- Ve gece bas-|dadı. tırınca.. a