yakalandı. On, önbeş kişi Yakaln- — Tutunuz, kati! kaçıyor. nin arkasından koştular, Her ne kadar katil can havlile var kuvvetini tabana vererek kovalıyanların ellerinden kur- tulmağa çalışdıysa da buna muvaffak: Oolamadı. Takib edenler tarafından ya- kalandı. Ön, on beş kişi üzerine hücum ederek sille, tokat ve tekme vurarak onu gene kaldır:m üzerine sürükledi- ler. Her yumruk vuran ona bir küfür savuruyordu. Kü i — Edebsiz herif, Berlin sokakların: dağ başı m: sand herkeşin gözleri önünde adam öldürü- yorsun? diyor, — Al benden bağırarak elindeki bastonun sapını Tayliryanın kafasına indiriyordu. Katil Tayliryan, bu hücumlardan kurtulmak için yarım yamalak bildiği Alınancasile: — Size ne? O yabancı, ben yabancı, Biz Alman! diye söz anlatmağa çalışı- yordu. Halbuki katilin bir yabançcı ol- duğu anlaşılınca üzerine hücum ederi Almanlar daha ziyade köpürüyorlar ve: — Bak, hem de yabancı imiş! Hain herif, git vahşiliğini kendi memleketin- de göster, Berlin sokaklarının huzur ve rahatını ne hakla ihlâle kalkıyorsun! Diyerek daha ziyade üzerine hücum ediyorlardı . Cinayet fiilinin işlenmesi ile polisle- tin yetişmesi arasında geçen bir daki- kalık müddet zarfında katil o derece pataklanmıştı ki urtık ayakta bile dur- mağa mecali kalmamıştı. Ağzından, hur. nundan ve başından bastan darbelerin- den dolayı hasıl olan yaralardan müte- madiyen kan akıyordu. Polisler onu 8-| lhp en yakın karakola kadar sürü ler ve derhal lâzım gı mafğla başladılar. Ka' bil cürüm şerikleri Şi O gün Tayliryanın yediğı dayak, ağ- zından burnundan akan kanların Ta - lât Paşa faclasının müretteplerinden len alınmış ve alınacak ye - r am ol o esnada ataba kimin hatırına gel irdi? * Nazım ve Bahaeüdin Şakir, ihanede Talât Paşayı bekli -| Paşadan hiç bir seş çıkmayın-| câ Bahaeddin Şakir yaz.hareden çıkıp , gitmek istedi. Tam bu esnada kapı ça- Jindı. Arada sırada yazıhaneye uğrı - k arkadaşlardan birisi içeriye . Birdi, telâş içinde: — Paşa yazıhanede mi? diye sordu. Doktor Nazım ona: — Hayır, bugün uğramad., cevabını verdi. Yeni gelen zat endişeli bir tavır ta - kınarak: — — Haberiniz var mı? dedi. Şimdi Hardenberg sokağından geçiyordum. -Kaldırım üzerinde bir kalabalık gör - / düm. Polisler etrafı kuşatmış'ardı. Me- rak etlim, ne var diye sordum. Benim gibi kalabalığa sokulmak istiyen - bir, adam: Galiba bir Türkü vurmuşlar, ce- / sedi kaldırım üzerinde yatıyormuş, ce- vabını verdi. «Bir Türk vurumüuş» sö- zünü işitince aklıma bin türlü fena fi- /yazıhaneye uğramadığını haber alınca üzlerimin bağı çözüldü. — Gelen zat bunu söyledikten sonra bir sandalyenin üzerine yığılıp kaldı. Al - nında hasıl olan ter tanelerini silmeğe başladı. Arkadaşlar cinayetlen haberdar ol - mamakla beraber hepsi, hatırlarına ge- den şüphenin tesiri altında — titrediler. “Yerde yatan ölünün Talât Paşa oldu- Bunu akıllarına getirmek istemedikleri halde gene gayri ihtiyari düşünceleri 0 noktaya gidip saplanıyordu. — Nihayet döktor Bahatddin Şakir da- W Şapkasını giyince kapıdan ya fırladı. Hızlı adımlarla Har - nberg sokağına doğru yürüdü. So - tağın köşesine gelince havvanat bah - 1 istikametinde baktı. kalabalığı gör- Son Posta'nın siyasi tefrikası : 42 şanın BEZEEN tokat ile onu kaldırım üzerinde sürüklemeğe başladılar yınız herifi diye bağrışarak Taylirya- ; ledi. da güpegündüz, |tı. son günleri Yazan : Arif Cemil Tayliryan kaçarken arkasından koşanlar tarafından üzerine hücum ederek sille dü ve sendeliyerek o tarafa doğru iler- Vak'a mahalline geldiği zaman dur- du, daha ziyade ilerlemeğe cesaret ede-| Gözlerimi «Javas denizinden ayırıp medi. Çünkü yerde yatan nâşın Talât| muhatabıma çevirdiğim zaman herifin Paşa olduğunu derhal anlamıştı. Her| cebinden İsveç mamülât: bir kibrit ku- ne kadar cesedin üzeri Örtülü ise de! tusu çıkarmakta olduğunu gördüm. dizlerinden aşağısı örtünün dışımda| Holandalı kibrit kutusunun kapağı galmıştı. Pantalonunun bir kısmı — ve/ üzerindeki isveççe yazıyı parmağile i- potinleri görünüyordu. O pantalonun | şaret ederek: ve potinlerin Talât Paşaya ait olduğu-| — Bunu bana lütfen Du anlamakta güçlük çekmedi. miüsiniz? diye sordu. Bahaettin Şakir ölüye doğru yaklaş-| Derin bir oh! çektim, Vakığ isveççeyi i olmak istediler. O, bu-| su gibi bilmezdim ama öyle ufak tefek di. Bir Alman po -| tercümeleri pekâlâ yapahilirdim. Binâa- enaleyh her kelimeyi birer birer ingi- lizceye tercüme ettim, Herif tasvibkâr ör-| bir eda ile başını salladı ve bana teşek- tercüme eder Bahacddin Şakir titriyen e'leri tüyü kaldırdı ve baktı. Evet, yatan ö-| kür elti. Hiç şüphe yok ki ımtihanı mu- iü, Talât Paşa idi. Kafasının arkasın -| vaffakiyetle atlatmıştım. Çünkü Holan- darf giren bir kurşun beynini deldikten | talı arlık bit daha yanıma uğramadı sonra yüz tarafından rıkıp gitmişti.| ve beni rahat bıraktı. Osmanlı devletinin sadaret mevkiini| Yalnız bu vak'a benim için bir ders işgal etmiş olan Talât Paşa, yaraların-| olmuştu. Tevekkeli atalar bir söz söy- dan akan kanlar içinde ölü olarak yüzü|lemeden evvel iki kere düşün deme- koyun Berlin sokaklarında yatıyordu!| mişler. Zaten bunun için değil midir ki Bahaeddin Şakir canı kadar sevdiği| Allah insanlara bir ağız, lâkin iki kulak 'Talât Paşanın ölüsünü tekrar örttü ve|ihsan etmiştir. Bâdema daha ih- soğukkanlılığını muhafazaya çalışarak|tiyatlı davranmıya karar verdim. Ve yavaş yavaş doğruldu. Biraz evvel po-|bu gibi işlerde ihtiyatsızlıkla ağızdan lislere işaret eden Alman şimdi ona yaklaşarak elini uzattı ve: — Çok feci, çok acıklı bir hâdise! O kadar şaşkımım ki ne söyliyeceğimi bi- lemiyorum. Arzı taziyot ederim, dok- tor, dedi. (Arkan var) Bir Doktorun Günlük Cuma Notlarından — () Diş çürüklerinin sebepleri Ve hastalıklarla olan Münasebetleri n Diş çürümesi sebeblerinde elinsiyolin dü- hi dahli ve tesiri çoktur. Kadınların diş- leri erkeklerden daha fazla ve evvel çü- rür, 1 — Kadınlar gebe olduğu zaman çocuğa lâzım olan kireci kemiklerinden ve diş- Jerinden alacaktır. —Dalı bir surette kalsyum kaybedecefinden 2işterinin çü- TÜmezine sebeb alur. İkinci sebebi de gebelerin tükrüklerinin hamızt olmasıdır. Hamtzi bir oğuzda İse dişler çabuk çürür, Kadınların üdet za- manlarında ağızlarının hamızt almasmı dişlerinin çürümesine sebob olur. Yaş messlesi: Gençlerde ihtiyarlara na- zaran çürük daha faszla olur, sebebi de gençlerin dişinde uzvi maddeler çoktur. Diş çürüklerinin umumi hastalıklarla münasebeti: Umum! hastalıklar dolayı. alle zayıf düşen vücud mukavemetsiz ka- lır. Bunun neticesi olarak dişlerin çürü- mesine sebeb olur. Bu hastalıkların başlıcaları: Mide, karaciğer, şeker, kan, sinir, akci- ger, böübrek, gebelik, kızıl, kizamık, çiçek, roamatizma, verem, frengi gibl hastalık- Jar aynı zsamanda ağız ve dişler üzerine tesir ederek onlafın harabiyetine sebeb (* Ba notları kesip saklayınız, yahal Nöbetci Eczaneler Bu gece nöübetç! olan ecsaneler çun « lardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Ziya Nurli, Alemdarda: (Eşret — Noş'eti. Beyazıtta: — (Haydar). Bamatyada: — (Tealike). Eminönünde: (Salih Necatl), Eyüpte! (Arif Beşir), Fe- nerde: — (Hüsamettini. — Şehremininde: (Nazın), — Şehzadebaşında: (A. Halil). Karagümrükte: (Kemal). Küçükpazar . da: (Hulüsi), Bakırköyünde; (Merkea), Beyoğlu cühetindekiler: İstiklâl eaddesinde: — (Galatasaray). 'Tünelbaşında: (Matkaviç). — Galatada: Üüi yol). Pındiklıda: (Mustafa Nail). Cumhuriyet eaddesinde: — (Körkçiyan). Kalyoncuda: (Zafiropulos). : TEertağrul). Şişlide: LASImM). Beşiktaşta: (A Rıza), Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (İttihad). Sarıyerde: (A- saf), Kadıköyünde: (Sıhhat). (Rifat). Büyükadada: (Şinasi Rexa), Heybeliada- dat (Tanaş). kaçırılan bir tek kelimenit bile telâfi- si mümkün olmıyacak felâketler doğuü- rabileceğini bir kere daha anladım, «Java» denizini geçtikten sonra uğ- radığımız ilk iskele «Selebes> adaları- pın iİdare merkezi olan «Makassar» li- manı oldu. Vapur limana girer girmez bir sürü ziyaretci gemiye üşüştü. Ben karada tanınmak tehlikesine daha az maruz kalacağımı düşünerek şehre çık- tım ve ötellerden birisinin Jokantası- na giderek lâalettayin bir masaya otur- dum. Canım bira içmek istiyordu, Lâ- kin İsveçlilerin kuvvetli içk'lere mef tun olduklarını bildiğimden bir « ile soda» ısmarladım. Masamda «eViski» mi yuvarlamakla meşgulken «Makassare da yerleşmiş birkaç Alman İokantaya girdiler ve yanı başımdaki masalardan birine otur- dular. Bunların arasında gemileri li- manda sıkışıp kalmış olan birkaç Al- man bahriyelisi de vardı. Bu baylar aralarında koruşurlarken mübahası sında ismimin geçmekte olduğunu farkeder etmez derhal kulak kabartlım. Bunlardan birisi; — «Emden» in seyir zabiti Laüter- bah Almanyaya dönmeğe çalışıyor- muş! Diyordu. Diğerleri, hep bir ağızdan birer: — Yal! çektiler."Beriki etralına bir göz gezdirdi ve beni görünce sesini al- |çaltarak arkadaşlarına izahat vermeğe |başladı. Yalnız biraz kulak kabarlınca ne söylediklerini pekâlâ işitebiliyor- dum. Bakınız herif ne diyordu: — Haydi çocuklar! Hep birlikte şu Felemenk vapuruna gidip bir bakalım. Belki kaptan Lauterbah'ı buluruz da «Emden» in akınlarını, Singapur isya- nınin içyüzünü kendi ağzından dinle- YİZ... r Hüsnüniyet sahibi olduklarında şüp- he etmemekle beraber projelerinde mu yaffak olurlarsa beni mahvedeceklerin- de gene şüphe etmediğim bu düşünce- siz vatandaşlar hep birlikte lokantadan çıkarak gemide beni aramıya gittiler, Onlar gittiler ama beni de bir düşün- cedir aldı. Acaba bu adam benim ge- mide olduğumu hakikaten biliyor muy- du? Bu bana pek mümkün görünmü- yordu ama kendi kulaklarımla işitmiş olduğum sözler de meydandaydı. Bunun için vapurun vakti hareke- tinin son dakikasına kadar dışarıda kal- dım ve gemi tamam limandan ayrıla- cağı dakikada kendimi merdivene zor attım. Lokantada arkadaşlarına ben! arıya- cağını söyliyen Alman kaptanı hakika- ten gemiye gelmiş ve vapuru yukarı- dan âaşağıya aramış. Bünu hem «Sohen- berge den hem de İskoçyalı «Mak Pherson» dan öğrendim. Hattâ İskoç- yalı bir aralık: — Acaba Lauterbah denilen bu adam Denizlerin Makyaveli Kaptan Bum Bum Çeviren: Ahmet Cemalettin Saraçoğlu Ben lokantada otururken karşı masalardan birinden bir ses geldi: “ Emdenin seyir zabiti Lauterbah Almanyaya dönmeğe çalışıyormuş! a & Hattâ İskoçyalı bir aralık: eAcaba Laute rbah denilen bu adam hükikaten bu vapurda mı?> di ye benden sordu. hakikaten bu vapurda mı? diye benden|na girerken yolcular arasındaki müba sormuştu. hase tavsadı ve ben de biraz nefes ala: Felemenk vapuru limandan çıktık-| bildim. tan sonra gemide büyük bir nıübıhm| «Dongalia» da ancak birkaç saat kal: ve münakaşadır başladı. Herkes kendi dık, Sonra yeniden «Selebes» sahilini * görüşüne göre benim maceralarım: tah- lil ediyor, Hindli askeri isyana teşvik etmek için benim bile hatır ve hayalim- den geçmemiş olan binbir şeytanetim- den bahseyliyordu. Aman yarabbi! Me- ğer ben neler yapmışım?... Herifleri dinledikçe sırlımda soğuk ürpermeler hissediyordum. O kadar ki biraz kendi- me gelmek için garsonu çağırıp veni- den bir eviski ve soda» ısmarlamıya mecbur oldum... «Makassar» dan sonra uğrıyacağımız doğrulduk ve «Kurndang» a uğradık Burada da pek az kaldık ve «Selebessii şimali şarkisinde ıssız bir liman olat «Mendao» ya vardık. Vapurumuz «Met dao» da tamam iki gün kalacaktı. Beş ve arkadaşım «Sohenberg» vapurdar orada ayrılmayı kurmuştuk ama lalil ve kaderimiz buna müsaade etmedi. Biz «Mendao» da bizi eFilipin» e gö türebilecek yerli bir kayık bulabilece iskele «Born&o» daki «Dongallar is- minde küçük bir limandı. Vapur lima- Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden : - 1 — Kurumumuzun ihtiyacı olan aşağıda isimleri yazılı altı kalem eşya ka- pah zarf usülile, eksiltmeye konulmuştur. 2 — İhale 4/10/937 tarihine rastlıyan Puzartesi günü saat 15 de Yüksek Eng- titü Rektörlük binası komisyon odasında yapılacaktır. 3 — Muhamrmen bedel 8555 ve muvak kat teminat 642 Jiradır. 4 — Teklif mektublarınım ihale günü saat 13 & kadar makbuz mukabilinde ko- misyon relisliğine vermeleri ve ihale gaatinde komisyanda hazır bulunmaları, 5 — Daha fazla izahat ve parasız şartname almak istiyenlerin Enstitü Daire Müdürlüğüne müracaatları ilün olunur. — <3346> — <6139, ığ*'mi?.i ümid etmiştik. (Arkası var) erinin fiatı — Yekün tutarı C'nsi Adet Kuruüş Lira Yorgan çarşalı 1200 380 4560 Yatak » 1200 215 2580 Yastık yüzü 1200 75 900 Yatak » 225 80 180 Yüz havlusu 100 60 60 Bornuz 60 550 275 8555 — Teknik okulu giriş imtihanı Teknik okulu müdürlüğünden : Giriş Imtihanı 4Teşrinlevvel/997 Parxartesi günü Üniversite Fen Fakültesi konlerans salonunda yapılacaktır. Kavd >»lunanların fotoğraflı karnelerile o gün aat 8,30 da Fen Fakültesi bahçesinde bulunmaları ve riayete mecbur oldukları “entihan talimatını öğrenmek için her gün mektebe müracaatları ilân olunur. (6456) — tanbul Telefon Direktörlüğünden 4000 aded Ankara Telefon rehberi bastırılmak üzeredir. Memleket iç ve dışi- na tevzi olunacak bu rehberin iş adamları ve ticarethaneler için kuvvetli bir propaganda vasıtası olacağını izahtan müstağni görürüm, İlân şeraiti İstanbul Telefon rehberinin aynıdır. Kayıd muamelesi ve izahat almak için Müdüriyet Abonman Dairesine bizzat veya (02) No. roya telefon edilmek suretile müracaat lâzımdır. Rehber kısa bir zamanda tab'a verileceği için istital buyurulmasını rica ederim. Müdüriyet ——— T Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden: 1 — Kurumumuz okulları için lüzumlu olan 200 adet tulum ve 600 adet spor lâstik ayakkabı açık eksiltmeye konmuştur. 2 — Muhammen bedel 2650 iki bin altı yüz elli ve muvakkat teminat 1968,90 Jiradır. 3 — İhale Yüksek Enstitü binasında toplanan komisyon tarafından 18/10/937 tarihine rastlıyan Pazartesi günü saat 14 de yapılacağından taliplerin hazır bu- lunmaları. 4 — Daha fazla izahat ve parasız şartname almak istiyenlerin Enstitü Daire Müdürlüğüne müracaatları ilân olunur. t 4«3582 <Götl