22 Eylül Son Postanın tefrikası: 47 Pu 4 Çeviren: Uçurumlar, ormanlar, Hindistan ortasından inen trenle nihayet Müracaat ettiğimiz yerli berber us- İ a < tura nedir bilmiyordu. Elindeki yerli ğ ş Ş Malezya bıçağını bilediklten sonra işe başladı. Bıçak kılları adamakıllı kes - miyordu ama anlaşılan suratlarımızın derisi o kadar sertleşmişti ki biz acı bi- le hissetmedik. Somatralı berber işini sonra birbirimfizin yüzüne baktığımız zaman hayretten dona kaldık. Hepimiz okadar zayıflamış, o derece bir deri, bir kemik kalmışız ki yekdiğerimizi değil, kendi kendimizi müşki a tanıyor - duk. Yalnız ben fazla değişmemiştim; ne idiysem gene oydum, Ormanda böcek ısırmasından hasıl olan küçük bir iki yaradan başka bende çok şükür büyük bir tebeddül yoktu. Fikrinde sabit kadem, vücutça demir gibi sağlam eski şişko.. Demek oluyor- bitirdikten Padang'a geldik _____— BON POSTA Denizlerin Makyaveli Kaptan Bum Bum Ahmet Cemalettin Saraçoğlu cevizi çiftlikleri MEZARLIKTA.. Çeviren: Faik Bercmen Hayır ben aktörüm... Zamanımızda bir artisti farketmek çok güç... — Baylar, rüzgür şiddetleniyor, güneş| — Siz memur musunuz? dedik.. du ki orman hayatı da, tıpkı deniz ha- İstasyona geldiğimiz zaman garda Alman Kkonsolosu ile Felemenk hükümetinin İK yütğ gilammsiii ti eee — Hayır, ben aktörüm. Zamanımızda vası gibi bana yarıyordu. bir mümessilini bizi bekler bulduk Rüzgâr, kayın ağaçlarının sarı yap -| bir artisti seçip çıkarmak çok güç... Hak« Tabil sıkletim < 15> kilodur. Bir kaç| O kadar yorgunluktan sonra medeni ye-|tırap çekmişler, bu müz'iç hayvanların | , yları n brenllağanlili hai -İ4 gün sonra «Padang» da tartıldım ve bü-| meklerle midesini şişirip üzerine buz|ısırdığı yerler #ltihab yapmış ve vü-’;; bı.'ıl:;ın;n:e hîrldîln hf".'nil:ü—:;:l' Ak(;:ria kinin mezarını çok güçlükle tün o meşakkatlara, yolculuğa ve mahrum ancak (2) kilo kaybettiğimi hayretle gördüm. Zayıflamak için yol y yemek yemiyen, eziyet çeken bayanların bu sözlerim kulaklarına küpe olsun. İnsa- nın tabiatinde zayıllamak olmayınca ne yapsa, ne kadar eziyet çekse fayda- sı olmuyor. kemali akıntılara, uzun| gib! bira çekmek her kula nasib olan âlere rağmen|nimetlerden değildi. Ormanda pirinç yemekten ve Hindistan cevizi kemir- mekten imanımız gevremişti. Maamafih ilk günlere mahsus olan bu memnuniyet günler geçip Holanda- dan beklenen talimatın gelmesi uza- dıkça azalmıya başladı. Ben bir an vel anavatana kavuşup yurdumun düş- manlarile yeniden cenge girişmeğe can «Padangs dağının turna gözü gibijatıyordum. berrak ve temiz bir gölcüğünde birer| Her gün Alman konsolosuna "nüra- banyo yaptık, elbiselerimizi değiştir - Caat ediyor ve yolculuğumun gecikme- dik ve bir ye: g- yerleştik, | sinden dolayı şikâyetlerimi sıralıyor- Somatralılar « e küçük bir| dum, Konsolos bana hak veriyor ve Al- Kköşk kastederler, |manyaya dönmekliğim için elinden ge- «Payacombo» da yerlilerden başka|len her şeyi yapacağını vaad ediyordu hiçbir Avrupalı yoktu ve Payacombo- ama ne çare ki bu zatın elinden ga lular cidden kibar ve mi perver|pek az iş geliyordu. kişilerdi. Bize kasabalarının görülmeğeı Canımı sıkan bir nokta daha vardı ki değer yerlerini gösteri iki tek |e da birkaç hafta evvel «Pelulavan» da lekli bir nevi arabalarla bize tenezzüh-|bırakmış olduğumuz — arkadaşlardan, ler yaptırdılar, hülâsa ellerinden gelen | «Diehn» ve rüfekasından ne Alman nezaket ve garipseverliği göslerdi!er. |konsolosunun, ne de Felemenk resmi «Payacombo» da bir telgraf merkezi| makamlarının hiç bir haber almamış de bulunduğundan «Padang> daki Al-Jolmaları idi. man konsolosuna bir tel yazısı gönder-| Acaba oğlanlara ne olmuştu? Yam- dik. Bu suretle kendisi oraya varışımız- | yam kabilelerin eline mi düşmüşlerdi. dan haberdar olacak ve gafil avlanmı-| Yoksa vahşi hayvanların pençeleri al- yarak icab eden tedbirlere başvurabi -|tında mı can vermişlerdi? Jecekti. Bereket versin ki «Padang» a muva- «Payacombo» dan biraz ötede bir Fe-|Salatımızdan sekiz gün sonra onlar da lemenk şimendifer hattı geçer. Trene| $ikageldiler. Halleri bizimkinden ber- bindik ve iki saatlik pek hoş bir seya-|baddı ve tanınmıyacak bir hale gel- hatten sonra «Padang>» a vardık. mişlerdi. Bilhassa sivrisinekten çok 1z- Uçurumlar, Hindistan cezivi çiftlik- leri ortasında dağdan kıvrıla, kıvrıla | «Padang» a kadar inen demiryolu man- zara bakımından çok güzel ve cidden görülmeğe değer bir mmtakadan geç- tiğinden iki saatten biraz fazla sürmüş olan tren yolculuğumuz bizlere pek k- sa göründü; hiç canımız sıkılmadı. Biz «Pada: iğimiz g> iİstasyonuna ge la Alman kansolosu ile Fe- müme: ümetinin bir kler bulduk. An ekten ziyade So- iş vahşi orman-| olarak geçme- lıları görmek için oraya merak ve tece: gelmişlerdi Bizi «Orange — dar teşyi ettiler, odalar tutulmuş ve hazırlanmış ra grup şefi sıfatile mahalli hükümete m'L ;:ııı' etmem lüzumundan bahset-|kaşe GRİPİN almaktır. Mi- tiler deyi bozmaz, böbrekleri ve «Padang» resmi makamları silâhlı ol-|kalbi yormaz. madığımızdan ve arkamızda da resmi üniforma bulunmadığından bizi muha- rib olarak telâkki edemezlerdi. Bir sü- Bir Gripin almadan evvel Istarabın ve ağrının en şid- İ detlisini en kolay, en çabuk ve en ucuz geçirmenin çaresi bir Portakals ote Bu otelde Ucuz - Tesirli - Zararsız cudları yaralar içinde kalmıştı. (Mar- komanya) nın bilhassa ikinci kaptanı «Johan» sıtmadan pek bitkin bir hal- deydi . Alman kehısolosunun şikâyetlerimiz canına tak demiş olmalı ki mahalli me- murlardan bir şey çıkmıyacağını anla- yınca doğrudan doğruya telgrafla Fe- lemenk Hindistanı vali umumisi Ekse- lâns «İdenburg» a müracaat etti ve ha- limizi bildirdi. (Arkası var) | — Yeni neşriyat — | VARLIK — )01 inci sayısı, Yaşar N&bi, 4gamdı. Bir gün bir kapı deliğinden içe- Nurullah Berk, F. Celâlettin Cevdet Kud- ret, A Mümtaz'ın makale, hikâye ve şiir- leriyle çıkmıştır. Ayrıca Vedat Nedim 'Tör'ün e«Üç kişi arasında» adlı piyesi devam etmek- tedir. Ka Dam e Kamelya — Alexandre Dumas Fils'in bu en güzel aşk romanı, Mustafa Ni- |hat tarafından dilimize çevrilmiş ve Remzi | Kitabhanesinin «Dünya — muharrirlerinden tercümeler serisl» nin 14 üncü numarası ola- rak intişar etmiştir. Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası — 934, 26, 36 yıllarının istatistiklerinden mürek- keb bir eserdir. Kaslamonu ve havalisi Ba. nayi ve Ticareti hakkında malümatı muhte- vidir. Yarım Ay — Tanınmış muhazrirlerin ya- m ve röportajları, bir Çok güzel fotografları, sinema ve apor yazılarını ihtiva etmekte - dir. Bon nüshası çıkmıştır. Siyasi Bilgiler — Bu isimle çıkan — eski (Mülkiye) mecmuasının 77 incl sayısı tanın- mış profesür ve yazıcıların makaleleri İle in- tişar etmiştir. ç— —— —a — aa Aldıktan beş dıkilıf sonra (dı. Bu sırada içimizden biri, çamurlu top- | bulabildik.. Aktörün kabri yıkılmıştı; ve rağın üstünde kayarak yere düşmemek |üstünde sararmış, solmuş çiçekler du < için bir mezar taşıma tutundu. Müvaze -|ruyordu. Bir çelengin üstünde yazılı bir nesini bulunca, kendisini kurtaran mezar | kordelâ vardı. Eğilip üzerini okuduk: taşına doğru eğildi ve üstünü okudu: «Unutulmıyacak olan Muşkin'e» «Burada muhterem müşavir Griyaz -| Zaman, m, i, y harflerini silmiş ve in norukof yatıyor...> sanların yalanını meydana çıkarmıştı. Bu ismi okuduktan sanra:* Aktör: — Bu adamı tanırdım, dedi. Karısını,| — Arkadaşlar ve gazeteciler, diye de « bir azize gibi çok severdi.. Hiç bir şey o-| vam etti, öldüğü vakit büyük bir me - kumazdı. Mükemmel bir midesi vardı.. |rasim yaptılar.. Sanra da, kendisine biz Hayatı huzur içindeydi. Hiç ölmiyecek | âbide yaptırmak üzere mühimce bir mebs zannederdik. Fakat heyhat! Kantn ta -|lüğ topladılar; lâkin topladıkları bu pa- biat şaşmıyor.. Garip ve mütecessis bir | rayı ezdiler, içki parası yaptılar... Nasıl, içki parası mı yaptılar? — Evet. Şaşacak ne var? Basbayağı risini gözetlerken kafasına bir darbe in- dirdiler. Beyni patladı ve ı Şimdi şu | topladıkları pacayı ezdiler. Bunda hay- taşın altında bütün bir hayat yaşamış ©-| ret edecek hiç bir şey görmüyorum.. lan bir adam yatıyor hal. Tabiat ne acı| Aktör koltuğundaki şişeyi ağzına di- bir istihza ile bize bakıyor.. Bizler... Kar- | kerek bir kaç yudum çektikten sonra: gıdan biri geliyor. — Sıhhi Yıiıc içiyorum — arkadaşlar! Hakikaten bize doğru bir adam geli -| dedi. Sıhhatinize ve Muşkin'in ebedi ha- yordu. Sırtında rengini atmiış bir pardesü | tırasına.. vardı. Tıraşı uzamış ve yüzü mavi bir| — Ne hazin hatıra!.. renk almıştı. Koltuğunun altında yarısı| — Hakkınız var.. Muşkin çok tanın « içilmiş bir votka şişesi tutuyor, ve bir | mış bir artisti.. Cenazesinin arkasından kâğıda sarıp cebine yerleştirmiş olduğu | muazzam bir alay yürümüştü.. Mezarına bir sucuk parçasının ucu görünüyordu.. | konulan çelenkler sayısızdı. Fakat görü » Çatlak bir sesle bize: yorsunuz ki unutuldu işte.. Fakat ben — Aktör Muşkinin mezarı nerede? di-|onu unutmadım.. Hayır, yıllar ve yıllan ye sordu. geçse de ben onu unutmıyacağım.. Çün- İki yıl evvel ölmüş olan Muşkinin kab- kü bana yaptığı fenalığın acısını çeki « rine doğru giderken: yorum.. — Size ne fenalık yaptı? Aktörün yüzü hiddetli ve kindar bir ifadeyle takallüs etti: Taklit hiçbir zaman aynı olamaz. — Bana büyük, çok büyük bir fenalıkı Taklit benzeri yaptı. Benim için o bir haydut ve bir demektir. bedhahtan başka bir şey değildir. Allah KRE" PERTEV taksiratını bağışlasın!. Sahnede ilk onu gön üm ve duyduğum zaman aktör ols bu itiba en Üstün mayı düşündüm.. Onun muhteşem san'a« kremdir. ti, baba evini terkedip sahneye atılma « ma sebep oldu. Damarlarımda san'atkâr kanı vardı. Muşkin önceleri bana çok ndü.. Fakat sonraları.. Tut- tuğu kıverdi.. Bu bir aktör için ım.- acı bir darbedir bilemezsiniz.. O va - kittenberi yavaş yavaş düşmeğe ve sön- lmq&c başladım. Pantalonumu yamıyacak g— ANKARADA AKBA Kitap Evi Kâatçılık Bütün mektep kıtaplorının satış 3kadar bildim... Gençliğim de yeridir. Mektep kırtasiye çeşitleri ğ &tmisti. Kafamdaki —bütün gü - €n müsait şartlarin temin edilir. zel kaybettim,. İşte bu ha- z bu sefil hale düş- tüm. Soğuk çıktı muhterem baylar! İçe- İlim.. Onun istirahati ebediyesi şerefine içelim... Onu son defa olarak görmeğe « Doktorlar, pek yakında, içki « ü İşte bunun « Düşmanları af- Telk 3877 Dünyada birinciliği kazanan şkinin mezarı başında bıra- ıdan uzaklaştık.. Mezarlıktan çıktığımız vakit, içeriye bir cenaze giriyordu.. Şimdi rüzgür yap- karak yar rü sorgu sualden sonra bizi muharib sıfatile müşahede altına alamıyacakla- rını, ancak Holanda ile muhabere ede- eeklerinden bu muhaberenin neticesi- ne kadar (Padang) 1 terkelme icab ettiğini şöylediler. Ben «Purta- kal» otelinde bulduğum nefis biraları yuvarlıyayım da onlar istedikleri ka dar Holandadan *talimat beklesinler! icabında günde 3 kaşe alınabilir. TT ADT Ca 15 birinci mülelur, | | | | | raklara çarparak acı acı islik çalıyor ve gece ortalığı mateme gömüyordu.. Yarınki nushamızda: Saadet Pınarı Yazan: Melâhat Sezener