Bükreş müsabakalarında aldığımız yeni dereceler Atletizmimizin bugünkü Bir senelik emek, gayret ve neçriyat tan sonra Bükreşte yapılan Balkan oyun- larından gelen haberler, umumi vaziyete göre bizi bu sene gene dördüncülük inev- kiinde bıraklı. Nasıl olup ta Balkan oyunlarındaki vaziyetimizle alâkadar olduklarını hâlâ anlıyamadığım eş dost, bu sahada neden bu kadar geri olduğumuzu merak edip soruyarlar. Atletik sporlara karşı gösterilen alâ - ka, verilen chemmiyet karşısında inan- mak lüzımdır ki bugünkü vaziyet bizim için muvaffakiyettir bile. aç klübümüz atletizm yapıyor? Kaç Ben Galatasaray idare heyetinde öyle simalar gördüm ki bir araya gelen Üç futbolcunun idmanında bulunur da ter dökerek, emek ve kuvvet sarfederek ko- <a bir İstanbul atletizm şampiyonasını omuzlayıp Kadıköyünden klübe getiren atletlerin müsabakalarını seyretmek çöy- le dursun, isimlerini bile doğru dürüst bilmez. Bir vakitler bir umum? kâtip vardı. Ba- na Semih derdi. Bilmem ki Semihe de Besim mi derdi? İşte yara buradadır. Şimdi gelelim Bükreş müsabakalarına, Her müsabakalarını kırk binden fazla, - hem de anlıyan - meraklı seyreden, yaptı! beş Balkan müsabakasında seksen binden fazla halk bulunan Yu - nanlıların bile bu sene Romanyalılar karşısında emdikleri süt burunlarından geldi. Demek oluyor ki Romanyada at - letizm hareketi etrafında büyük bir kal- kınma var. Balkan oyunlarının ikinci gününe ka- dar yapılan müsabakalara on dört pu - van kadar bir sayı toplamış bulunuyo - Tuz. Çocukların gene himmetleri var olsun. H0 mânlialı koşuculuğundan işi 400 mâ- nialı koşuya döken Faiğin bize hediye et- tiği yeni bir rekorla üçüncülük yabana atılır bir derece değildir. Yarış esnasın- da insanın canını burnundan alıp diz ka- paklarına getiren dört yüz metrelik bir koşuda mânia atlıyarak 57 saniyede koş- mak mükemmel bir derecedir. Bütün tecrübesizliğine rağmen bugün bu vakitte koşan Faik için en yakın de- rece 54 saniye olarak rekor listelerimize geçecektir. Son üç senedenberi yüksek atlamada ikincilik kazanan Pulat en kuvvetli raki- bi Yunanlı Pantazise bu 'defa gene mağ- lüp oldu. Pulatın elde ettiği 1.84 lük irtifa yal - nız bizde değil, Avrupada bile hatırı sa- yılır bir derece olduğu için onun bu mu- vaffakiyetile cidden övünebiliriz. 1500 metrede koşucularımızın başına gelen akibet acıklıdır amma, biraz da ta- bildir. Dört dakika, iki saniyelik gidiş arasına karışan 4.17 koşucular için ya Re- cebin yaptığı gibi altıncı olmak ve ya « hut ta Galip gibi koşuyu yarı yolda ter- ketmek zaruridir. Derecesi yüksek atlet- lerin akıntısına kapılmak öyle zannedil- diği gibi insanı galibiyete değil, bu şe - kilde mağlübiyete sürükler. 10,000 metrede Rıza Maksudun koş - vaziyetinde aldığımız 14 puvan bile bir muvaffakiyet sayılmalıdır turulmaması bu mesafe için lâyıkile ha- zır olmadığından İleri gelmiş ,ayni za - manda beş bin metrede rahat koşabil - mesini temin etmiş olduğundan çok a - kıllıca bir harekettir. Artinin son turda koşuyu terketmesi Galibin başına gelen akibetten doğmuş- tur. Veysinin esasen idman yapmamış vücudundan daha iyi derece beklenme - diği için beşincilik en normal derecedir. Balkan bayrak yarışı yeni bir Türkiye rekorile geçerken bu arada üçüncülüğü almakta memleketimiz için iftihara de - Ber bir neticedir. Pazar günü yapılacak son müsabaka - larda mukadder dördüncülüğümüz ile bi. terken gülle atmada İrfan bize bir birin- cilik hediye ederse müsabakaları ağız tadile kapamış olur, gelecek senelere in- tizar ederiz!.. * — Ömer Besim İstanbul muhteliti İzmire hareket etti İstanbul muhteliti namı altında İzmir fuar maçlarına iştirak edecek olan takım dün Afyon yolile İzmire hareket et- miştir. Futböl fe - derasyonu lara » fından tensip e » dilen şekilde İzmi. re giden takım se- kizler turnuvasın- da oynuyan klüp- lerden - seçilmiş » tir. Futbol federas « yenunca hazırla « nan ptograma gör — Tzmire giden kaflesin re birinci maç ct — Reisi Mahtar Aygur martesi günü Anl va - İzmir takımları arasında olacaktır. Bu maçın hakemliğini Güneş klübün- den Şazi Tezcan yayacaktır. İkinci maç pazar yünü İstanbul . An- kara takımları arasmmda yapılacaktır. Üçüncü müsabaka salı günü İstanbul - İzmir arasında olaa ktır. İstanbul takımı şu şekilde tesbil edil- miştir. Beykozdan — Safa (Kaleci), Bahadır (müdafi), Sadeddin (muavin), Kemal (Mmuavin), Tarhan (sağaçık), Şehap (mer- kez muhacim). Süleymaniyeden — Ruhi (müdafi), Daniş (muhacim). Vefadan — Muhteşem (sağiç), Musta- fa (soliç). Topkapıdan — Salâhaddin (musvin). Eyüpten — Halid (kaleci). Hilâlden — Faruk (muhacim). Anadoludan — Salih (müdafi), Liva (muavin). İstanbul takımı izinleri alınamıyan ba- zı oyuncuların iştirak edememeleri yü - zünden oldukça zayıf bulunmaktadır. Kafileye mıntaka muhasebecisi ve Süley- maniye klübünden Muhtar Oygur baş - kanlık etmektedir. Takım perşembe günü İstanbula dönecektir. Kalbimin Romanı Mündesicatımızn çokluğundan bugün neşredilmedi, itizar ederiz. SON POSTA B Esrarengiz ta (Boştarafı 1 inci sayfada) ky, muharririmize uğradıkları taarru- zun heyecanlı hikâyesini başından ni- hayetine kadar anlatmıştır. Arkadaşı- mız diyor ki: Kaminsky'yi, ve baş muavini Pre - deri'yi dinlerken, çok heyecanlı bir kor san romamı okur gibiydim. Batan Bulagoyef vapurunun kap - tanı Haminsky, soğukkanlı ve hemen bütün şişmanlar gibi güler yüzlü bir Ga G ü Haa ü Mürettebat, gemici. Sağ elinin üzerinde döğrmeyle | dala doldu. Geminin sağlam kalmış o-|ateş yaktık... Ve küreklerimize takıP yapılmış bir bahriye çıması, ve «D. K.» | Jan üçüncü sandalını indirmeye vakit|ladığımız gömleklerimizi görmemezlik harfleri var. Kendisinin de, muavini - nin de esvapları gri renkte. Kazadan kurtuldukları halde, sade şık esvapla - rı, şık gömlekleri, şık kravatları yok, gümüş kalemleri, plâtin saatleri, hattâ ağızlıkları bile var. evvelâ müthiş bir kazadan anadan doğma sa- hile çıktıktan sonra, bütün bunları ne- reden bulduklarını soracağı geliyor. Kaminsky, batan gemisinin macera- gını, bir facia aktörü kadar meharetle canlandırarak anlatıyor: — 28 Ağ Azak — denizinin türecektik. Henüz 23 yaşımda bulunan gemimiz, 2500 tonluktu. Gemimizin hamulesi, eğer — yanlış hatırlamıyorsam, bir Fransız müesse -| sesine 90.000 İngiliz lirasına sigorta ettirilmiş bulunuyordu. Gemide 49 kişi idik. İçimizde üç de kadın vardı. Bunlardan birisi baş ka - marottu, birisi yemek pişiriyor, diğeri de yemek dağıtıyordu. Bir eylâl sabahına kadar, seyahati- miz ârızasız devam etti. Fakat o sabah, Yunan Toplu adaları açıklarında, ya. ni meşhur Lkiros adasının tam on se - kiz mil uzağında yolumuza devam e - derken arkamızda bir tahtelbahir gör- dük... Saat altı buçuğa geliyordu. Tahtel. bahirin bayrağı yoktu. Buna rağmen, evvelâ ondan şüphelenmemize sebep göremedim, Çünkü eğer taarruz niye- tini besliyen bir düşman tahtelbahiri olsaydı, hukuku düvel — nizamnamesi mucibince bunu bize ihbar etmesi lâ- zımdı, Böyle bir ihbarda bulunsaydı, benim yapacağım — hareket de bittabi telsizimle icap eden yerleri vaziyetim- den haberdar etmek, ve yardım iste . mekti. Fakat bayraksız tahtelbahir, peşi - Kmizi takip ediyordu. Onun bu harekeli, — bende zayıf ta plsa bir şüphe uyandırdı. Derhal, ge -« minin bütün mürettebatının uyandı - gılmasını emrettim. Nitekim, yarım saat geçmeden kork tuğuma uğradım. Sol tarafımıza ge - gen tahtelbahir, hiç bir ihbarda bulun- Zaya lüzum görmeden bize bir torpil Torpilin gelişi, suyun dışından gö - ünür. Ben torpilin geldiğini görünce, geminin burnunu — tahtelbahire doğru çevirdim. Ve bu manevra sayesinde tor pilin isabetine mani oldum, . Torpil yanıbaşımızdan geçip gitti 'Tahtelbahir, torpilinin boşa gittiğini görünce, bize bir de mermi savurdu. Mermi de üzerimizden geçli. Ve ben, geminin makinelerini durduttum. Tah telbahir, o sırada, bayrağını çekti... Bay rak, eski İspanyol bayrağı, yani İspan- yol âsilerinin, Frankonun bayrağı idi.. Bayrağı çektikten sonra bizim sa . ğımıza geçti. Bize muvazi bir vaziyet aldı. Ben de o sırada, tayfalara, gemi - nin sandallarını derhal demize indir - melerini emrettim. Tam tayfaların sandalı indirdikle- ri sırada, denizin sathında, bize doğru müthiş bir sür'atle gelen ikinci bir tor pilin izini göpdüm ve sandalla uğraşan tayfalara bağırdım: — Sandalı bırakın ve kenara ka - Çın... Sandalın başında dört tayfa var - dı. Üçü kaçtılar. Fakat birisi sandalda kaldı. Bir kaç saniye içinde — de, izini gördüğüm torpil geminin bordasının he men hemen tam ortasına — isabet etti. Hem gemide 6 metrelik müthiş bir ya- ra açlı, hem de indirilmesine çalışılan sandalı parçaladı. Biçare tayfa, sandalla birlikte de - nize yuvarlanmıştı. Torpil parçaları da, karnına saplanmıştı. Ben, bir taraftan onu denizden çı - karttırırken, diğer taraftan öteki san - dalları indirttim. O sırada, su almıya| Batan Sovyet gemisinin mürette Pa Ebmie Hü denize indirilen iki san Mürettebatı hâmil sandallar uzak - laştılar. Ben, gemide bir müddet daha kaldım. Ve seyrüsefer jurnalile evra « kı kurtardıktan sonra güvertesine ka- dar sulara gömülen gemimden, yana - şan sandallardan birisine atladım. Bütün bu işler, torpilin isabetinden sonra 15 - 20 dakika sürmüştü. Biraz uzaktan, içinde yıllarca ya . şadığım gemimin sulara gömülüp kay. boluşuna, ocağının yanıp yıkılışını sey- reden bir insan iztırabile baktım. Sonra gözlerimi etrafıma çevirdim. U- silik bir çizgi gibi hayal meyal gözükü - yordu. x Bir 1ssız dağ başında, bir pusudan çıkıp ta, çırçıplak bir insanın üstüne saldıran tepeden tırnağa kadar müsellâh bir eşki- ya alçaklığile, masum bir ticaret gemi - sine taarruz eden tahtelbahir, geldiği is- tikamette uzaklaşıyordu. Nefretle dolan gözlerim, koyu gri tek- neli ve simsiyah köprülü tahtelbahirin kıçında okuduğum «G> harfine bir müd- det daldı. 'Tam o anda, denizden kurtardığımız yaralı tayfanın öldüğünü haber ver - diler... Oğlu şimdi burada bulunan Taş- kend vapurunda çalışan bu masum tay - fanın dul kalan karısını ve babasız ka - lan yavrusunu düşündüm. İtiraf ederim ki, bu 52 yaşındaki yaşlı ve temiz deniz- cinin o6 anda gözlerimi yaşartan hatıra - sını ölene kadar içimde saklıyacağım! On saat kürek çektikten, ve boyumuz- dan aşan dalgalarla kanter içinde boğuş- tuktan sonra, Skiros adasına çıkabildik. Size unutmadan şunu da söyliyeyim... Bizi batıran tahtelbahir, iki mil uğazımız da bür başka ticaret gemisinin de yolunu kesti. Fakat o gemi, renklerini seçeme - diğimiz bayraklarını çekince, suya da - lıp ortadan sır oldü!.. Yani o, rastgeldiğine körü körüne sal- dıran şuursuz bir anarşist değildir!.. Skiros adasına çıktığımız zaman gece Sovyet gazeteleri İtalyaya karşı Moskova 9 — Sovyet ticaret gemileri- ne karşı korsan ve İtalyan harb gemile- ri tarafından yapılan taarruzlar dolayı - sile Sovyet hükümetinin İtalyan hükü - metine verdiği protesto notasını mevzuu bahseden Pravda gazetezi diyor ki: «Sulh düşmanları ve başta İtalyan fa- pistleri Akdenizi bir korsanlık sahası ve yeni bir harb tehlikesi ocağı haline ge - tirdiler. Bütün dünya Romayı korsan çe- telerinin emir aldıkları merkez olarak gösteriyor. Sovyet hükümetinin notası korsanların maskesini düşürmüştür. Sov- yet hükümeti, “Temiriazef ve Blagoef Sovyet ticaret vapurlarild diğer bir çok ecnebi gemilerine karşı yapılan korsan- hkların İtalyan ıharb gemileri tarafın - dan icra edilmiş olduğuna dair Tedde - dilmiyecek vesikalara malik bulunuyor- lar. Faşist İtalya bu cinayetlerin doğ - rudan doğruya mes'uliyetlerini taşımak- tadır. Sovyet gazeteleri İtalyaya ateş püskürüyorlar Sovyetler Birliğinin sarsılmaz kud- reti, apaçık şaşırmış olduğu gözüken faşistlerin tahrikâtını sükünetle ve iş- tihfafla karşılar, Mütecavizler şuna ka- ni olsunlar ki, Sovyetler Birliği vata - nimizin bayrağını taşıyan ticaret ge . yailerine karşı harp gemilerinin kor - sanlıklarına tahammül edemez. Müte - caviz faşistler anlamalıdır ki, netice - si çok ağır olacak bir oyuna girişmiş bulunuyorlar. Bütün dünya işçileri gö rüyor ki, İtalya yeni bir dünya harbini tahrik ediyor. Ecnebi sularda dolaşan Sovyet denizcileri ve ticaret gemileri müdafaasız değildirler. Çocuklarını se- fere gönderen Sovyet vatanı onları her türlü ölçüyü kaybeden şakilere karşı müdafaa etmesini bilecektir. Faşist korsanlar hatırlasınlar ki, ! uıi' batı dün karaya çıkarlarken arasından yolduğumuz otlarla ge , / ten gelerek yoluna devam eden © bi raklarını sezemediğimiz ticaret hef meslek namusuna lânet ede ede, $4 kadar titredik. Bereket aç kalmadık. Çünkü bıh:; mizamnamelerimiz mucibince, iılh:’y* sandallarımızda yiyecek ve içecek Fakat hepimiz hemen hemen çmıçıpl; tık. Çünkü gemiden şahsi hiç bir kurtaramamıştık.  Ertesi sabah, o kayalık sahilde Biİ duğumuz bir toprak parçasına, h("Ç hemen tırnaklarımızla kaıdığılll’w mezara biçare Stepenkö Petro Hıfz' çin cesedini gömdük. Ve üzerine dikt, miz taşa, batan gemimizin adını ya” , rak gemiciliğin an'anevi ve hazin vağ fesini de yerine getirdik! A Saat ona doğru epey açıktan geçcğ? lerya motörüne sesimizi dı:yurlb:’ Sandallarımızı peşine bağlıyan Y b motörü, bizi Evlerya kasabasına götü' Orada hüviyetlerimizin tetkikinden ra Atinaya telgraf çekildi. Atinadan İ Jen mümessil Şeymin bizi otobüsle  d! ya götürdü. Orada, hemen hemen Çi7 | çıplakken bu kılığa sokulduk. Yunafli | lardan yollarda gördüğümüz ikrami g riften âciziz. Şimdi, Büyükderedeki Sovyet sefç tinin Boğazın en güzel köşelerine —'*Ş' odalarında, insansız bir adanın sah gömdükleri masum arkadaşlarının #f nı, ve atlattıkları müthiş maceranın f gunluğunu gidermiye çalışan dön! rin kaptanma: Acaba, dedim, İçinizde tahtebif| İrin tipini teşhis edebilen oldu mu? O hiç tereddütsüz, cevap verdi: — / en, 32 senedir denizlerde dolaf yorüum. Hemen bütün Avrupa deî'ı_ rinin bahri üslerini karış karış bilif” | Size, birzi batıran tahtelbahirin bir kisini çiziyorum. Eğer bu gemi, İ ' limanlarındaki tahtelbahirlerin — tıpt eşi değilse, ve İtalyan tc:ıınclcn": çıkmamışsa, ben, açık alnımın olancü refinden vaz geçerim! — Naci Sadulld raklarının her karışı gibi aokunul"" bir şeydir.» de ayni md İzvestiya gazetesi hakkında diyor ki: yaf «Sovyet hükümetinin faşist İtal VB verdiği notanın hedefi İtalyanın ki çehresini ve müstakbel plân bütün dünyaya göstermektedir. ü Sovyet notasına karşı İtalyanın gl dığı vaziyet we İtalyan matbust” neşriyatı, Akdenizdeki batırma is_'b_, faşist İtalyanın tertip ettiğinin * tından başka bir şey değildir. » İspanyada halkâ . Faslı askerlerin . . eğe eti yediriliyormu; Berlin 9 (AA. — D.N. B. &P ğ bildiriyor: Valansiya makamatının # yeceğin azlığı dolayısile halka Fâ* y der'den gelen bir haberi mevzüü Unf eden «Deutsche Allgemeine Zeit diyor ki: , Bu bariz ve müsbet vakayi Karsi sında kendilerine medeni diyen l0 leketler var ki bu vakayiden MeS y » Janlara ait harp gemilerini ””,,,n' manlarında tamir ettiriyorlar VE Ti y messillerini de kendi mümessill” ayni masa etrafında ot:u'tuyofh"w,f Salamanka 9 (ALA.- — AvVUS C eephesinde Nasyonalistler Ju!“"?gıd deni ile Mellina ve Rana mevki” ele geçirmişlerdir. j Valansiya 9 (AA) — AIIEO":; hesinden bildirildiğine göre, Cb“;';i V yetçi kıtaat Puebla civarındâ Ktt kaç noktada mukavemet göstef | olan âsileri tardetmişlerdir. BU # y le mezkür mıntaka tamamiyle başlıyan gemi de, yavaş yavaş sulara Sovyet gemilerinin bayrağı Sövyet toplriyetçilerin eline geçmiştir.