Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
2 Sayfa SON POSTA .— __ Hergün Uzakşarkta iki Siyasi hâdise: Yazan: Muhittin Birgen İngiltere hükümeti, Çin sefirinin uğra- dığı kaza şeklindeki tecavüzden dolayı - Japonya hüküme- |ng|".'..n|. tine bir nota vere- Japonyaya rek ondan üç şey notası ıstedı l — Tam bir tar- ziye. 2 — Bu gibi hâdiselerin tekerrür et- miyeceği hakkında teminat. 3 — Tahkikat * yapılarak mütecaviz tayyarecilerin cezalandırılması. İstenilen şeylere bakılırsa, İngiltere bu meseleyi çok sıkı tutmaya karar ver- miş görünür. Tamv bit tarziye, Japon hükümetinin şeref ve haysiyetine halel vermiyecek, fakat ayni zamanda İngiliz bayrağının şan ve şöhretini, tam olarak teyid edecek bir teessür ve teessüf ifa- desi ise Japon hükümeti bunu vermek- ten çekinmiyecektir. Fakat, bu gibi hâ- diselerin tekerrür etmiyeceği hakkında teminat vermek bahsinde —Japonyanın ne suretle İngilizleri memnun edebilece- ğine akıl erdirilemez. Tahkikat yapıla- rak mütecavizlerin cezalandırılması bah- sinde Japonya, belki de İngiliz notasını, şeklen memnun edebilir; ancak, bütün bunlar, Japonyanın şeref ve haysiyetini rencide etmiyecek şekiller dahilinde mümkündür. Aksi takdirde Japonyanın İngiliz notasını tamamen memnun ede- cek bir cevab vermesine imkân görü- lemez. Bu ahvale göre, İngiliz notasının U- zakşarkta İngiltere ile Japonya arasım- daki siyasi vaziyeti birdenbire pek ger- gin bir şekle sokmuş olduğuna hükmet- mek ve bundan vahim akibetler zuhuru ihtimallerini düşünmek lâzım gelecek- tir. Fakat, bugünkü dünya vaziyetine nazaran İngilterenin Japonya ile harbet- mek fikrine gitmesine imkân yoktur. Şu halde bu notanin meydana çıkardığı me- sele mutlaka halledilecektir. Şimdiden Japon hükümetinin «tam tarziye> tâbi- rile ne anladığmı İngiltereden sorduğu veya soracağı hakkında bazı haberler geliyor. Bu, Japon hükümetinin, cevab vermezden evvel İngiltere ile konuşaca- ğına ve şekil meselelerinde anlaştıktan sonra, her iki tarafı da memnun edecek tesviye tarzı bulunacağına delâlet eder. Şu halde bu hâdiseye şimdiden kapan- mış gözile bakabiliriz. * Uzakşarktan gelen ikinci mühim bir haber de Sovyetlerle Nankin hükümeti arasında bir dost- Sovyet - Çin | luk paktınm ak- dostluk paktı | dedilmiş olduğuna dairdir. Bu hâdise de bazı dünya matbuatında biraz heye- canla mütalea ve tefsir ediliyor. Halbuki hakikatte buna da mahal -yoktur. Paktın neşredilmiş olan resmi şekli, Sovyetlerin ötedenberi muhtelif memle- ketlerle akdetmiş olduğu komşuluk, dost- luk ve ademi tecavüz paktlarının umum! foörmülünden pek te başka bir şey değil- dir. Bununla S. S.R. İ. devleti Nankin hükümetinin manevi kuvvetini artırma- yı kasdetmiş olsa gerektir. Lüzumundan fazla ehemmiyetle bahsedilen gizli mad- delere gelince, bu maddeler hakikaten mevcud olsa da, olmasa da Sovyetler, Çi- ne bütün kuvvetlerile yardım edecek- lerdir. Yardımda şeklen belki de biraz dikkatli ve ihtiyatlı olabilirler, fakat, esasta herhanği bir mukavele ve taah- hüd mevcudiyeti olsa da olmasada, hiç bir fark bulunmıyacaktır. Japonya, hem Çine, hem de Rusyaya karşı harbetmeğe taraftar değildir. Ayni zamanda Rusya- nın da, Japonya ile harbe taraftar olma- dığı muhakkaktır. Bununla beraber Rus- yı, bütün imkânların müsaadesi nisbe- “nde Çine yardım edecektir ve etmeğe e mecburdur. İki memleket arasında, hukukan, as-' kerlikçe bir harb yoktur ve bü hal, iki taraf ta harbi istemediği için, şimdilik || bu süretle devam edip gidecektir. Fa-| kat, resmi ve hukuki bir sulha mukabil, iki memleket arasında manevi harb za- ten ilân edilmiş bulunuyor. Ne Japonya Rusyaya hürmet gösterecek, ne de Rus- ya Japonyaya rahmet okuyacaktır. Şu hale göre, Çin ile Sovyetler arasm- da imza edilmiş olan yeni pakt, filen mevcud olan vaziyette hiçbir yenilik yapmış veya yapacak değildir. (kine icat etmiş, bu makıne sayesinde | Resımlı Makale : DE Dünya geniş bir sa'nedir. Ş6 Bir tiyatroda sahneye çıkan iyi aktör kendi unutur, yaptığı rolün hüviyetini takınır, linde yaşattığı şahsa verdiği hisle mütehassis olur. Ağlıya- bilmesi, gülebilmesi, şen veya kederli görünebilmesi bu temsil kabiliyetinin bir neticesidir ve seyircilerin gör- dükleri piyesten mütehassis olup olmamaları da aktörün samimi olup olmamasına bakar. benliğini muharrirın haya- hep onu tekrar ederiz. W//W//////// Hayat ta geniş bir sahnedir ve yaşıyan insanların her biri bu sahnede aoynıyan bir aktör sayılır: İyi bir adam ise iyi bir muhitte yaşamış, üzerine iyi bir rol almış demektir. Fena bir adamsa, fena bir karaktere sahip ise, fena bir mu- hitten müteessir olduğu şüphesizdir. İnsanı muhiti ve okuduğudur, ne görür, ne öğrenir, ne işitirsek insan eden —ĞR © y Kol ve bacak Kırarak sahtekârlık Yapan makinist Amerikanın husust detektifleri ye- ni ve çok orijinal bir sahtekârlık mey- dana çıkarmışlardır. Hâdisenin tefer- rüatı oldukça enteresan ve o nisbette hayrete şayandır. Son günlerde Amerika sigorta kum panyaları el ve ayak kırılmasından mü tevellid kazalar için dehşetli tazminat vermeğe başlamışlar. Bu arada ikinci derecede bir artistin de, sandalyadan düşerek ayaklarını kırdığ: ve 20 bin dolar tazminat aldığı görülmüştür. Şüpheye düşen sigorta kumpanya - ları, hususi detektiflerini derhal bu i- şin tahkikine memur etmişler. Niha - yet arana tarana Giorge West isminde bir makinist ele geçirilmiştir. Maki - nist biraz sıkıştırılınca, el ve ayak ki- rılma hâdiselerinin sebebi meydana çıkmıştır: Meğer makinisi, bu iş için bir ma- el ve ayakları hiç bir ağrı hissettirme- ARASHN.A | KERGÜN BİR FIKRA | En fenasını yazmışsınız Fransa kralı on dördüncü Lwinin yaşadığı devir, Fransa edebiyatının en parlak devriydi. Bu devirde Frgn- sada edebiyat meraklıları pek fazla- laşmışlardı. OÖn dördüncü Lüi de bunlardan biriydi. Bazan şiirler de yazardı. Yazdığı şitrlerden birini bir gün meşhur münekkid Buvaloya gös- termiş, fikrini sormuştu. Buvalo, şii- Ti okuduktan sonra: — Efendimiz, dedi, siz her şeyi yapmaıya müktedirsiniz. Fena bir şiir yazmak istemişsiniz. Başkalarının ya- zamaıyacakları kadar fena bir şiir yaz- maşsınız, * Bir İngiliz 75 Yılda en aşağı 20 öküz yermiş! Bir İngilizin bütün hayatı müdde- tince neler yediğine dair son günlerde İngilterede garip bir istatistik neşre - dilmiştir. Bu istatistiğe göre her İn - giliz senede vasati olarak 140 kilo et yemektedir. 75 sene yaşayar bir İn - gilizin 100 ton, yani muntazam bir in- san vücudunun ağırlığından 1275 de - fa fazla yiyecek istihlâk 'ettiği hesap edilmiştir. Bu 100 tondan yüzde 12 den 25 e& kadarı ekmek, yüzde 7 kadarı et, 2 den 3 e kadarı yağ ve yalnızca 10 tonu meyva ve sebzedir. İngiliz etlerin i . çinden en ziyade sığır etini tercih et - mektedir. Binaenaleyh her İngiliz ha- yatında vasati olarak ef aşağı yirmi ö- kuzu govdesıne ındırmektedıı den kırıyormuş. Sonra tazmmatm ya- rısımı ahyor ve kırıkları kısa bir za - manda yerine kaoyarak ayakları veya elleri mükemmelen tedavi ediyormuş! Salhan temini Ancak dausı Sevmekle kabilmiş! İngilterenin Vançugurt şenri bele- diye reisinin kendisine mahsus garip bir kanaati vardır. Yer yüzünde sul- hun temini ancak dans ile mümkün ©- İacakmış! Eğer bütün insanlar dansı se ver ve dans öğrenirlerse muharebeyi düşünmeğe vakitleri kalmazmış! Belediye reisi bizzat bunun tecrü - belerini yapmağa teşebbüs —etmiş ve İngilterede şehir şehir dolaşarak Tan- go, fokstrot müsabakaları açmağa baş- İlamış. Dans âşığı belediye reisi 56 ya- ğında olmasına rağmen bu müsabaka - ların çoğunu bizzat kazanmaktadır. Belediye reisi bu faaliyetinden mem nun görünmektedir. Gazetecilere de - miştir ki: — «Gençler danslara — koşuyorlar, ayni zamanda yaşlıları da beraberle - rinde sürüklüyorlar. Bu suretle- Avru- pa ve Uzakşarkta muharebe kârdır. Hakikaten sulhu sevenler dan. sın taammümüne çalışmalıdırlar. Çün-| kü harp ve dans birbirine zıd iki ha - | rekettir'» —— Dün akşam köprü üzerinde bir zat ç neticeyi anlıyamadık. Fakat az sonra marasında iki dost arasında geçen gar şahit olduk. Birincisi: çıtleri gösteren böyle çiviler döşense ne İkincisi sordu" — Sebep? Birincisi anlatı. ISTER İNAN geçmek istedıi, polisler mâni oldular, halk adamın başına toplanmiıştı, bineceğimiz vapur kalkmak üzere olduğu için — Tekmil sokaklara bir taraftan ötekine geçilecek ge- ISTER İ ivili yol haricinden vapurün yan ka - ip bir müuhavereye | - n Ş ğunu hatırına bile iyi olacak, diyordu. kendini çabuk topladı, ve çivili yere gidinciye kadar ben savuştum. Âyni şeyi bugün de başka şekilde tekerrür etti. Bu âefaki daha müziç bir alacaklımdı. Beni görünce köpür- dü, köprünün çivisiz yerlerinde yürümenin yasak oldu- dim, kurtuluş kalmadı, belâyı bulduk. Fakat adam tam ya- ya kaldırımına ayak basacağı sırada memurlar tuttular. A- dam «barakınız alacaklımdır, kaçırmıyayım» diye tepini- yordu. Dinlemediler, çal yaka götürdüler, ben de geniş bir neles alarak vapura atladım.» NANMA! getirmeden koşmıya başladı, eyvah de- işlerin -| den bahsedilmiyor. Bu da büyük bir| < Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu İçin Bugün Konamadı Kadmlann hiç Hoşlarına gitmiyecek Bir cürmü meşhud Kadınlar sakin zamanlarında, içlerin” deki duyguları saklamaya kolaylıklâ muvaffak oldukları durgun dakikaların" da, ne zaman erkekten bahsedilse, he* men hemen istisnasızca, hepsinin de du“ daklarından şu kelimeler dökülür: — Erkek mi? Hiç te enteresan bif mahlük değildir! Halbuki, bu sözleri söyliyen kırmız! dudaklar, erkeklere höş görünmek içill boyanmıştır. Onların üzerinde, kendile“ rini güzelleştirmeğe yarayan her ne val* | sa erkekler içindir. Onlar bunu daima in“ |kâr ederler fakat, birçok zamanlarda dâ yakalanırlar. İşte, fotoğrafın objektifi onları bu se“ fer de yeni bir meşhud cürüm esnasındâ yakalamıştır; yukarıdaki fotoğrafa baki* nız: Elele verip canlı ve heybetli bif kordon vücuda getirmiş olan İngiliz p? lislerinin arkalarına sıcak bir helecanlâ (Çarpan göğüslerinin bütün kuvvetilt yüklenmiş olan bu genç kadın ve kız kaâ“* filesi, Londra istasyonunda büyük bil şey bekliyorlar. Bu, bir insandır; bir in“ san ve bir erkek! Hangisinin — çantasını — karıştırsanıli içinde, onun birkaç türlü fotoğrafını gö“ rürsünüz. Hangisinin yatak odasına gir“ seniz, yazı masasının üstüne, tuvalet ay“ nasının önüne baksanız orada onun ŞÜ ve yahut ta bu pozdaki bir resmini buü* lursunuz. Hepsi de ona âşıktır; hepsi d€ onun bir hareketi, bir duruşu, bir bakış! veya gülüşü, bir (İlow Yon!) u karşi* sında saatlarca hulyalara dalmışlar ve” mestolmuşlardır. VWe işte, şimdi, bu heyecanlı dakika dâr, onun, meşhur yıldız. Robert Taylorul lar. Gene onlar Valentino ölürken, güB"' lerce kapısmı beklemişler ve onun içil ağlamışlardı. Şimdi, heyecan içindedirler, bekliyof” lar. Birkaç saat sonra, tekrar kendileri" ni toplayınca, ayni şeyi söyliyeceklerdir! — Erkek mi? Hiç te enteresan bir mah* luk değildir! Mekteplere kabul için bir yaş küçük ve iki yaş büyüge bakılmıyacak Ankara, 31 (Hususi) — Maarif Veki" leti yaşları muayyen yaştan bir yaş Kü" çük ve iki yaş büyük olduğu için lise V? orta mekteplere talimatname mucibint? kabul edilmiyen çocuklarla, kayıt müd” detini geçirenlerin eğer orta mektep V" Hiselerde yer varsa kabul edilmelerini teşkilâtına tamim etmiştir. Kaymakamlar arasında Ankara, 31 (Hususi) — Kaymakamlüi? arasında yapiılan nakilleri bîldiriyorum: Gölcük kaymakamlığına Ünyeden Ne* dim, Ünyeye Erovadan Avni, Erovay? Şarki Karahisardan Nihad, Bakırköy? Emirdağından Ahmed, Ayvalığa Osmü” niyeden Celâl, Osmaniyeye Sökeden Gü“ fur, Emirdağa Fenikeden Hüseyin, Os* mancığa Işıkdağdan Kemal, Yalvaca AF şehirden Talât, Akşehire Cihanbeylide? Mehmed tayin edilmişlerdir. ——— istasyonunun — ver malâmata göre dün hava açık ve SIC olarak geçmiştir. - Güneşte — sıcaklık 55, gölgede en faz- la 27, en az 18 ola- rak kaydedilmiş- tir. Rüzgâr saniyede 8 metre Ssür'atle poyrazdan esmiş- tir. Hava tazyiki 'T5l1 i göstermiş, rütubet derecesi de sek olarak kaydedilmiştir. yuk' — Dün bir alacaklım köprü üzerinde beni karşıdan gö- Biz bu hikâyeyi dinledik, söyliyeni samimi bulduk, doğ- D T4 rünce benim tarafıma geçmek istedi, fakat memur vardı, | ruluğuna inandık, fakat, ey okuyucu sen: = ı âîı, ça Üğle î :â'“ â Y :22:9—lııııık. 3.40 İSTER İNAN İSTER İNANMA! | — Bumi eme 1553 —. Areki ae SÜ ÜB ——— .w -l İ Hızır 119 Londra istasyonuna gelmesini bekliyor* | Tdi kip Yara #şmı ku le Cl'ıa ( ın Vemı Çini lare küm tara dlma &102 DU r'_ v — & — MH — İ —— S ai