İthamlara cevap Yazan: Bestekâr Sadetlin Kaynahk Bugünlerde, musikimiz, gene hücum- Jara uğrayıp durmaktadır. Bazı edibleri- | ğil. miz, bugün halka dinletilen şarkıların bostelerinde san'at kıymeti bulamıyor- kar Ben, bugün ağızlarda dolaşan nağme- 1 den çoğunun bestekârı bulunmak sfa- t o, bu ithamdan şahsıma bir tariz his- $ 5i çıkarıyorum. Bu ediblerden her biri, bugünkü mu: s'kimizi istihfafkâr birer sıfatla anıyoı- lar. Kimisi «bahçe musikisi», kitalsi «alke- Jik müsiki>, kimisi «mezbaha musikısi» diyor. Bazıları musikimizi iğneli fıçıya ben- 7“'iyorlar. Bazıları da, musikimizin ar- tık İlerlemek imkânlarından mahrum bu- Kusduğunu iddia ediyorlar. Musiki, dünyanın her köşesinde, insan- Jezin ruhlarıma, hislerine vuran bir san'-. a hane sahnesine çıkmamtak için güçlüklere göğüs gerdiler. Bu san'at fedail resi hâtırlıyabi mile sahib olabi geçirdi. dı? Ne kazanabilirdi? bir Hi bu suale cevab bulabilirler mi? Bir heyecan nehrini, dilenilen yere Halbüki, musikimize verilen istihfaf- Kâr sıfatların, ve musikimiz aleyhinde ortaya atılan Jddiaların bolluğundan ane aşılmaktadır ki, musiki bizde maalesef çok kimselerin ruhlarına, hislerine ğil, kafalarına ve çenelerine vürmak- mak lâzımdır. muıyan musikimiz bugün, h: boşluğa akan bir serseri sel halin: lerde dinletmek yolları da denenmedi de- Bir çok değerli san'atkârlar, bir mey- K çok lerinin en başında Nev- Belediyenin yardı- * iği bir Çukura beş dös- tunun omuzunda götürülmükten sonra rabbilut sıfatını alan koca san'atkâr, bir içkili gazino sahnesinde mızrap sallama- mak için bütün ömrünü selalet içinde Fakat musikimiz, Nevresin bu muka- vemetinden, bu asil teannüdünden, bu * san'atkârâne fedakârlığından, bu yolda çektiği kahırlardan, Nevresi vaktinden çok erken kaybetmekten başka ne kazan- Bilmem, müsikimizin bugünkü haline hzarcı gözile bakan bu edibler, kıtabilmek için ona bir yol, bir yatak aç- Halbuki mecrası ve hedefi malüm ol SON POSTA HÂDİSELER KARŞISINDA Meyvalara dair Sordülar! — Meyvayi memnua niye derler? Cevap verdim: satılan meyvalara derler. * Karpuz lezzetli bir meyvadır. kar, buzun içinde durmuş ol * Ayyaşa sordum: — Rezakiyi sever mi Cevap verdi: — «Ez» j olmazsa s * Fak n? fazla hoşlananamıdır. Lâleyi göster, he men ağacından kopup içine düşsün! Plâjlarda yet va bence kara üzümdür. Oğlum, öğle sıcağı züm yiyotdu.. seslendim: sana kaç defa tembih ettim. Oğlum cevap verdi: geniş kenarlı hasır şapkani var. Bir dostum gördü: — Bahçeye korkuluk koysana! dedi. bahçede geziyor. Komşumun bahçesinde bir cins mey va var, Adını bilmiyorum. sordum. — Bu meyvanın adı nedir? yor musun, bunun a0ws apta irler. — Bir kilosu altmiş kuruştan fazlaya ası şartile.. İncir, meyvaların içinde çiçekten en asip mey « da bağa girmiş; Ü- — Güneşte üzüm koparıp yeme, diye — Güneşte yemiyorum baba, başımda Bahçemde bir çok yemiş ağaçları var.. — Lüzumu yok, dedim, karım her gün Kendisine Ağustos 30 M Deniz ve Denizcilik: A . . . Okyanus derinliklerinde .» » * 1872 de İngilizlerin Çellenger gemisinin yaptığı seyahat dört sene tehlikeler içinde geçti ve dört yıl Okyanuslarıdaki hayat ve hayvanlar tetkik edildi Ahmet Coemalettin Saracoğlu Yazan : at İngiliz korveti (Lisboa) Timanını 21- denberi gemiler dünyadaki de- A ETNE a yaret ettiği zaman Portekiz kralı gelip nizlerin her köşesine, her bucağına girip : çıkıyorlar ve bugün, buzlu kutup mınta- | Tesmen gemiyi Ziyaret ğun'şth kaları hariç olmak üzere, haritası çıka - (Çellincer) iskandillerine devam et rılmamış - derinlikleri ölçülmemiş deniz tikçe tuhaf ve acayip deniz mahlükları parçası kalmamıştır diyebiliriz. da elde ediliyordu. Gözleri fırlak acayip ”| “Lâkin Okyanusların dibindeki hayat ve | balıklar, o zamana kadar görülmemiş de- hayvanlar meselesine gelince (Oseanoğ- | RiZ hayvanları, fosforlu bir ışık saçan rafi) ismi verilen bu fen henüz pek ye- | Mahlükat korvetteki âlimleri olduğu ka- nidir ve bütün fenlerin en genci olup |'dar, bu keşifler duyuldukça, bütün dün- 1 | yaşı henüz yüz rakamını dolduramamış- | YAYI hayret ve taaccüp içinde bırakıyor- İt du. tır. tedır. Bih düşünüp bir söyliyeceklerine, Lir düşünüp bin söylüyorlar. Bu mevzu etrafında intişar etmiş bü- dlaları dikkatle okudum. i, arzularını sezmek im- Kkörüm maalesef bulamadım. Musikimizin, içki içilen yerlerden kal- Gırılmasını mı istiyorlar? Ben şahsan buna muarız değilim. Çün- Ki alaturka musikinin, ayakta durmak fçin, içki ş Ben de gül, — Ben de onun İçin sana sordum ya! * Bu vaziyette, o ediblerin, bugünün bes- tekârlarını tenkid etmeleri bence, titiz r müşterinin, arabasını henüz tâmir örmemiş bir yolda süren hir şoföre sar» sıntıdan şikâyete kalkışmasına benzer. Ben buna rağmen, bilâtevazu söyliye- bilirim ki, bugünün bestekârmı, buçünün Manava gi mı? Manav yüzüme baktı: — Sizin dükkânda armut bulunmz: masına mensup «Çellencer> buharlı korvetin dört sene süren seyaha' z|üzere denizlerin dörinlikleri Okyanusların yatakları ve derinliklerdi yaşıyan hayvanların mahiyeti öğrenil 18712716 yılları arasında İngiliz donan - gsırasındadır ki, ilk defa olmak ölçülmüş, dil yapmasına hemen hemen imkâr, san'atkârı, bu toprağın yetiştirdiği kıy- — Arada sırada bulunur, dedi, fakat biz anı dan ü İ İ metlerin en fazla iftihar vericileri ara- n adına müşteri deriz. sında sayılmalıdır. Bu yeceğiz ki bugünkü denizciliğin en bü- işi bir kelime ile'anlatmak için di- İskandil kolay bir iş değil Denizde iskandi! öyle zannettiğin ka » y bir iş değildir, aziz kari... Bir keve yelkenli biç teknenin iskan: e |yoktur. Çünkü yelken üzerinde bir ge- -İmi mıhlanmış gibi bir noktada dura * maz. Halbuki iskandil yapan bir gemi - nin İstenildiği zaman seyyar, istenildiği - |zaman sabit olması lâzımdır. Bu itibarla seyahatinin büyük bir kis « elerinden birer kol değnoği- Çünkü musiki, bir milletin ruhi ihti- Oğlum komşunün - bahçesinden elma | Yük yardımcılarından birisi olan- (derin ' koparmış.. darıldım: S sular iskandili) çok ehemmiyetli bir de- | Minı yelkenle yapan' «Çellencer> iskan na, ve içki masalarından birer desteğe | yacını dayurmakla mükelleftir. Diz fennidir ve bu fennin ehemmiyeti | dil başladı mı yelkenlerini mayna edi muhtaç olmadığına kaniim. Fakat eğer, bugünkü şeklinda rağbet gören musiki, diğer “şekilde rağbet gör- mez, ve elemanlarını geçindirmezse, aciz Ve kusur gene bestekârin ve san'atkârın Omuzlarına mı yi mecek? Musikimizi, içkisiz mahfellerde, maha! ——0 ga — a — — ——— —— ONUL İSLERİ Akşam güneşi Tehlikelidir Teyzeciğim, Ben 40 yaşında, saçları boyazlanmış bir adamım. Evliyim. Üç tane de ço- €© ğun babasıyım. Mali vaziyetim mü- Bait, dişardan bakanlar tarafından Mes'ut sayılırım, fakat değilim. Bu. nun tek bir sebebi var; karımı sevmi. yorum. Hayat aşk çılgınlıklarından kurtul- ma safhasına girmiş bir erkek için k bu mesele sayılmaz, diyebilirsi- netekim ben de öyle diyorum, bir $oy söylemeksizin, kimseye şikâyet etmeksizin çekip gidiyorum. Fakat kalbimde birdenbire fırtına koptu: Ben 15 yıl evvel başka bir genç kız- la evlenecektim, ona bir şey söylemek- sizin aşkını kalbimde saklıyordum. Kendisinin de âilesinin de müvafa - katini alabilirdim. Almadım, o zaman parasızdım, o da fakirdi, korktum. zaman geçti, ban başkı bir ndim, © başka bir. erkeğe Birbirimizi tam 15 yıl kaybet » vardı. sik. Beni biliyorsunuz, söyledim. "*>s'ut değilim, ona gelince: Şimdi zengin bir #&damın karısıdır. İki çocuk annesidir. Ve sanımım ki mes'uttur. Bunu tesa « Yüfen uğradığım bir ailenin salonunda gördüğüm zaman öğrendim. Nezaket icabı bir kaç cümle taat' et tik. Gözlerinde derin bir tecessüs van — Koparmadım. Dedi, kızdım: — Yalan söyleme, dedim, çok fena şeydir. Sordu: Bugün, elemanları iyi seçilmiş çalgılı gazinoların, dolup başalmasından da an- laşılmaktadır. ki, - bugünkü musikimiz, »eksiklerine, kusurlarına rağmen. halk indinde müteber sayılmaktadır. Yan, va- zifesini Jâyıkile görebilmektedir. harsızlık mı? Heeeeereenı yalancılık gün geçtikçe anlaşılmaktadır. kablolar döşemeği düşündüğü İnsan oğlu Okyanusların - yataklarına zaman kabloyu döşeyeceği yerin mahiyetini iyi- — Baba yalancılık mı dâha fena, yoksa | ©© tetkik etmek istedi ve işta İngilizletin Çellencer sefinci hümayunu bu - yüzden di. Karımı sordu, çocuklarımı sordü, görmek istedi. Müphem biz cevanla karşıladım. İstemiyorüum" görmesini, tanışmalarını. — banâ öyle geliyoc ki küçük düşeceğim.. Demin mes'ut olmadığırm söylemi tim, bu tesadüften sonra büsbülün bedbaht oldum. 'Teyzeciğim, size bir çok okuyucula- rınızın yaptıkları gibi sormıyacağım, ne yapayım, demiyeceğim, biliyorum ki yapılacak hiç bir şey yok.. hayatımı mahvetmiştim, yalnız bunu söylemek var, dert yanmak var.» * Yukarıya aynen geçirdiğim bu mek- tubu İzmirden aldım. Okuyucum ben- den tavsiye istemiyor, bundau dolayı kendisine müteşekkirim, beni müşkül yötte bırakmamış oldu, fakat kendisine sormak isterim: Sevdiğini sandığı 15 sene genç kızı alâaydı slacak mı idi? Şimdi bu aile salonunda gördüğü - nüz mütebessim bir genç kadındır, bir salon kadınıdır; bu kadın alnmın ar- kâsında ne saklıyor, evinde nasıldır bilir misiniz?. «Aziz okuyucum, gönlünün bu masa- hırı eskiden okunup ta bir kenara a- tılmış.bir roman say, karının gimas: ar- kasında çocuklarının yüzlerini görme- ge çalış ve unutma: Akşam güneşi tehlikelidir. evvelki muhakkax mes'ut TEYZE T kile £ vağller İsmet Hulüsi e — Bu da gösterir ki, bugünün , musikl | seeseserecaneneiencnmeneenrereeae | sefere çıkarıldığı gibi (oseanografi) ilmi Ze | san'atkârları, bu muhterem — ediblerden | de böyle doğmuş oldu. birinin söylediği gibi, meyhaneci ile ore tak çalışmıyorlar. ile azami arasında değişen muhtelif din- | lâboratuvar, mükemmel bir fotoğraf ka- leyicilerj aynı çatı altında mümkün mer- | ranlık odası ve daha bir çok fenni tertibat tebe tatmin etmenin çarelerini araştırı- | vücuda getirilmiş, muhtelif derin! yorlar, Ve buluyorlar da.... lerden alınacak suların hemen tahlili için Ve unutulmasın ki, onlar, çok güç işi icap eden âletler büyük .bir itina ile te- görürken, henüz rotası çizilmemiş olan | darik ve padan kırılıp müteessir ol « müsiki teknesinin içinde istikametlerini, | Muyacak bir şekilde mevkil mahsuslarına sade kendi bislerine, tecrübelerine, iz'an- | Yötleştirilmişti. e Yarına istinad ederek tayin ediyorlar, E- | ' ÜSt güverteye iskândil âletlerini Idare İeE Gülüz,iba eet HİNĞE Binitı a edecek (18) beygir kuvvelinde bir bu - ğ ; "i har makinesi konulması da Jhmal edil - bir meybane çatısı altında, zevkierinin medi. ÖO zamanlar iskandil için piyano ruhlarına yular takmamış sarhoşlardan | teli kullanmak henüz bilinmediğinden tutun da, zevkleri kıldan ince kesilmiş kuvvetli demir ve kendir halatlar bu iş- dinleyicilere varıncaya kadar, her çeşid te kullanılacaktı. müşterinin yüzünü güldürebiliyorlarsa, Her şey hazır!.. bu tenkide değil, takdire lâyık bir zafer- | Her şey hazırlandıktan sonra- «Çellen. dir kansatindeyim. cer» 1872 yılı ikinej teşrininin on beşinci Unutulmasın ki, san'atkâr, günü (Seheerness) limanından yola çıktı Reçinmek mecburiyetindedir. ve (Portsmut) a uğrayıp pusulalarını da Bugün, bir çalgılı gazinoda, musiki din kontrol ettirmeyi ihmal etmedi. A n r tlim Klemli ört lemek için 50 lira masrafa girmekten çe- rtık bütün dünya ilim âleminin dö: kinmiyenler bile var, gözle beklediği bu fennt sefere başlamış v oluyordu. Geminin süvariliğine İngiliz Halbuki, içkisiz yerlerde verilen san”- | bahriyesinin en meşhur denizcilerinden u.k.ı:.!n: koönserlerin ellişer kuruştan sa- kaptan (G. Nares) tayin edilmişti. Diğer tılan biletleri müşteri bulamıyor. zabitler ve efrat ta en güzideleri arasın- Hem birinci musiki ziyafeti her gece müşteri buluyor, ve bu ikincisi ayda yıl dan seçilmişti. da bir defa çekildiği halde rağbetsiz ka» eserlerile Çellencer fena hava yüzünden dokuz gün İskandil yapamadı ve ilk iskandil işi eserler verebilmek için, kalabalığa hitab eden nağmeler de yaratmak zaruretinde. yiz. diyorlar. Zira maalesef, bu üstad ediblerden bi- risi «havada ağır ağır sallanan tem- Faraza Yanık Ömer bizi besliyor. Biz | kinli, vakur edali) musiki arıyanlarımız, de ondan kazandığımızla san'ali besle- | bugünün san'atkârlarını rağbetlerile ya- miye çabalıyoruz. Yani bu ediblerin aşa- | şatabilecek mikdarda değildirler... ilik buldukları halk eserleri, san'a: £Sadattin Karmak (2306) tonilâto maimahrecinde ahşap ee bir korvet olan «Çellencer» heyeti sefe- Bilâkis onlar, musiki zevkleri, asgari İtiye emrine verildiği zaman gemide bir yor ve makinesini çalışlırmak — suretile seyrediyordu. Sonra iskandil ameliyesi de uzun sürüyordu. Bu gemide yapılan en derin su iskan- dil başlangıcından sonuna kadar Üç saat devam etmişti. İskandil ameliyesi şun « dan ibaâretti. Geminin provası rüzgâra karşı olmak üzere staper ediliyor, sonra termometre- ler, derinliklerden su nümunesi- almıya mahsus şişelerim takılı bulunduğu is « kandil denize indiriliyordu. £ İskandil sahverilince Çellencer yavaş yavaş ilerliyor ve bu suretle denizin di- bini taramak mümkün oluyordu. İskandil gemiye alınınca zuhur edecek * tuhaf ve acayip hayvanları görmek için zabitan ve efrat “«rasında umumt - bir merak ve kaynaşma'oluyardu. Bü 'suretle Atlas Okyanusunda da İs * kandiller yapıldı. Heyeti seferiye sü < künet ve intizamla çalışmasına devam ©“ diyordu. Çellencer bu uzun tetkik sevahati e8- nasında «Varuna» isminde (1300) tonluk bir yelkenliyi kurtardı. Bu geminin fırtınadan mizena ve anâ direği uçmuş, yelkenleri parçalanmıştı. - Tayfa gemiyi terkedip filikalarla kaç ** mışlardı, Çellencer bu boş ve direksiz tokney', rastgelince onu yedeğine aldı ve bir l? mana getirdi. (Bermuda) yakininde he yeti seferiye iki kıymetli- termometre, kaybetti. Bu Aletler (3865) kolaç derif" liğe inince suların tazyikinden içeriye doğru — çökmüşler, — parçalanmışlardı. (Bermuda) dan (Halifaks) a gidildi V8 yolda (golf strim) cereyanı geçildi. BU - cereyan üzerinde yapılan tetkikler göÖSt terdi (golf strim) günde kırk mi) sür'atlş R ükmaktadır. ve takri ) geniş" lıyor. İspanyada (Vigo) nun batısında yapıldı. | iğind z kriben (60) mil ge Binaenaleyh, biz, san'at kıymeti üstün | meti üstün olan eserlere velinimetlik e- | — Sıcaklık — derecesine gelince (golt strim) akıntısı suları Okyanusun kom” şu sularından vasali olarak sekiz derect daha sıcaktır. Gönüllü sürgünler (Çellencer) bu dört senelik bilgi seY9* hatinde takip ettiği rotalar bir harita Ü* K (Devamı İl inci sayfada) AAA | A Y Y aN #r>a "pom avmr