23 Ağımtas SON POSTA Millet Ordusunu Saray, 22 (Hususi surette gönder - Giğimiz arkadaşımızdan )— Kırmızı ve Mavi taraf manevralarından sonra bu - Gün yapılan geçit resmi, şimdiye kadar Yapılan ordu geçit resimlerinin en bü. Yüğü ve en parlağı oldu. Saray ilerisinde askeri harekâtın ce- Teyan ettiği Sülüklü ova alanı, daha Beceden itibaren köylerden, kasabalar- dan köy arabalarile, kamyonlarla veya Yaya olarak gelen büyük, küçük, kadın, erkek, kahraman - ordusunu görmeğe, #nu doya doya bağrına basmağa gelen binlerce halk ile dolmağa başlamıştı. Köylünün sevinci - Sevgili Mehmetciklerini görmek i - Çin uzak köylerden gelen vatandaşlar, büyük bir sevinç içindeydiler ve yor - Bünluklarına rağmen geceyi açıkta ge- Şirmekten bile bir zevk duymuşlardır. arasında ihtiyar nineler, hattâ Yeni doğan çocuğunu kundağile geti - Ten Türk anaları vardı. Hemen hepsi şöyle konuşuyorlardı: — Gün doğsa, muradımız olsa: İşte: Uzak bir köyden gelmekte olan bir kafilenin candan söylediği bir marş, aranlıkların esrarını yırtarak yükse. Güneş ufuktan şimdi doğar... Yürüyelim arkadaşlar... Sabırsızlıkla beklenilen sabah ol - du, Edirneden, Çorludan, Lüleburgaz- Tekirdağından, Trakyanın her Tafından ve İstanbuldan yeni yeni ka - İileler gelmeğe başladılar. Öğleye doğ- Yü Sülüklü ovası mahşeri andırıyordu. h tanlar, otomobiller, arabalar yo - An gerisine, tarlalar içine çekilmişti. Geçit resminin yapılacağı sahanın or- e a büyük bir tribün yapılmıştı. Bu- Üa önünde geniş bir alan bırakıldık - he'“"'l halk yolun kenarındaki yer- dizilmiş ve oturmuştu. Seyyar es- m da dolaşarak yiyecek satıyorlar- . Öğle üzeri biraz yağmur sepeledi; tiy t büyük geçit resmini görmek ih- KG kadar şiddetliydi ki, H'ıçs:i: ::nm;; dolduran bu yurdsever altmış gı “LAşan öz Türk kütlesi, tabiata kar- 'du: — Âteş yağsa, gitmiyeceğiz! Tribünler doluyor Saat: 14 BağüiYük tribün de davetlilerle dolmağa hm Tribünde generallere, mebus- €cnebi askeri heyetlerine, asker ağ ö e Türk ve ecnebi matbuata mah- ayrı yerler ayrılmıştlı. Bu zevat :'_"*üıımm.ıi vilâyetlerin valileri, baların kaymakamları, nahiyelerin nn Çiltri geliyorlardı ve gillikçe saha- Strafını çeviren, büyük Manika kö- Yüne Yordu kadar yollara dizilen halk artı- Ve heyecan da çoğalıyordu. â::': “î.;it resmi başlıyor den büyük bir alkış koptu ve dal- gm a, dalgalana bütün sahayı — sardı: ı'_l'lpkurmıy Başkanı muhterem Ma- kat &vzi Çakmak geldi ve askerce; fa- büng * Sevimli yüzle selâm vererek tri- İm y Ortasındaki yere oturdu. Mareşa- ke ırüıııdı manevra kumandanı Örgene- i s:::'!:ldin Altay, soh:n'd:ı Örgeneral h“'“uluv 'e başhakem Salih Omurtak ©- Kahraman tayyareciler ._ı'şi Sahayi dolduran binlerce insan, İerini 'Üs bile etmiyormuş gibi, herkes iç- hı-, Titreten bir heyecanla ve gözlerini l.h;.:'" geçid resminin başlamasını .,:"" saat ön beş. Gökyüzünde sanki Tüye M üekler çakıyor ve yıldırımlar gür- Üü w Şimalden, tayyare filomuz görün- Motür alkış seşleri, göklere yükselerek ı.,hıârf:lu'ılerine karıştı: Kahraman imize selâm gölürdü. göl l—o.d' bir keşif tayyaresi, yere pek ya- Yarelesi* Onu, avcı ve bombardımar. tay- takib ediyorlar.. Sabiha Gökçen Dumarayı taşıyan keşif tayyaresin- " Türk kadın tayyarecisi Atatürk Ylı:'h. Gökçen uçuyor.. Yâkm tayyarelerimizin motörle- Bltyor çx':ln gürlemelerden yer, gök sar- ©, "’G'huı Bün evvel biten manevralar- q.“m 'etle harbettiklerini bizza! gör- w:dlerimiıin uçuşları çok C4 Bunu, kumandan, asker, ü, #ehirli her Türk görüyor ve ec- nebi asker misafirlerimiz de takdir edi- yorlar. Heybetli bir manzara Sahada çılgınca alkışlar ve: — Yaşayınız, varolunuz! Sesleri yükseliyor. Şimdi iki güne ka- dar birbirlerinin hakiki hasımları imiş gibi çarpışan kırmızı tarafın komutanı Korgeneral Nafiz Gürman sağda, mavi tarafın komutanı Korgeneral Sabit No- yan solda ve at üstünde Mareşalı selâim- hyarak geçiyorlar. Mareşal ve herkes a- yakta. Türk ordusunun ve Türk çocuk- Tarının yekpareliğini gösteren bu me- hib manzara gözleri sevinçle yaşar- tiyor. Mavi fırkalar Bunların arkasından manevrada mavi tarafın 46 ıncı tümü. (fırkası) geçiyor. Fırka komutanı General Avni önde. Mü- teakiben bu fırkanın 45, 68, 126 piyade tlayları geçiyor. Fırkanın bandosu, tri- bünün karşısında selâm havasını çalıyor. Alayların başında alay sancakları ge çerken alkışlar kopuyor ve binlerce ki- şi sancağı huşü içinde selâmlıyor. Pi - yade alayları tabur kolu halinde yü - rüyorlar, askerler, Mareşalın önünde hep birden keskin bir surette başları - nı sağa çevirerek selâm veriyorlar. Günlerdenberi siperden sipere ko - şan askerimizde yorgunluk değil, bü . yük bir çeviklik görülüyordu, Piyade alaylarından sonra ayni fır- kanın 31 inci dağ topçu alayı geçti. Çok alkışlandı. 52 inci fırkanın 10, 35, 174 üncü pi- yade alayı ve 52 inci topçu alayı geç - tiler. Düzgün yürüyüşlerile çok beğe - nildiler. Kırmızılar geçiyorlar Manevrada kırmızı tarafın 61 inci fırkası geliyor. Önde ve at üzerinde tüm komutanı Muharrem Mazlüm, Ma- reşal Fevzi Çakmağı ve yüksek kuman- da hey'etini selâmlıyarak alkışlar ara. sında ilerliyor. b Fırkanın bandosu yüz senelik öz 'Türk eseri bir selâm marşını çalıyor. 6, 159, 190 ıncı piyade alayları saf saf geçiyorlar. Dik adımlı erlerin amuz- larında asılı silâhların üstünde takılı süngüler, düşman. bir anda parçalama- ğa hazır, parlıyor... 61 inci ağır topçu alayı geçiyor. Topları atlar çekiyor ve çok düzgün gidiyorlar. Birinci fırkanın 3, 4, 5 inci piya- de, 43 üncü topçu alayları ayni mera- simle geçtiler, alkışlandılar, alkışlan - dılar.., * 15 ve 228 inci hudut alayları ve is- tihkâm, muhabere taburları geçiyor. Halk coştukça cuşuyor. | ve 48 inci sahra topçu alayları ge- çerken bando çabuk tempolu bir hava çalıyor ve alaylar sür'atli geçiyorlar. Atlılar geliyorlar Halk bağırıyor: — Atlılar geliyorlar. Profesör Bayan Âfetin yedi yaşında kardeşi Kutlu, piyade asteğmen elbise- si giymiş, bu sevimli yavru bağırıyor: — Atlılar geliyor. Sordum: — Süvari mi olacaksın? — Bilmem; fakat herhalde asker o . Jacağım. Ve mini mini ellerini birbirine çar- pıyor. Bando, Kozan marşını çalıyor.. Atlı- lar, şiddetli rüzgârların önüne kapılan bulutlar gibi uçarak geliyorlar, süvari- lerin mızrakları pırildiyor, dörtnala ko- şuyorlar ve koskocaman avayı tozu, du- mana katarak, halkın çılgınca uğulda- — Bravo! Sesleri arasında yıldırımlar gibi geçi- yorlar. Ve coşkun binlerce Türk, atlılarımı- zın akınlarını gözlerinden sevinç yaşları akarak seyrediyor. Modernleşen ordumuz Miletimizin — fedakârlığı, ordumuzu yeni motörlü vasıtalara sahib kılmakta ve ordumuz modernleşmekte, motörleş- mektedir. Bunu, manevralarda gördüm. Geçid resminde de bütün millet gördü, gururla göğsü kabardı. Askerlerimizi bir cepheden diğer cep- heye yıldırım hızile yetiştiren motosik- let bölüğü çok muntazam geçiyor. Bindi- rilmiş —alay — göründü. — Beherinde da şoföründen başka yirmi silâhlı asker | taşıyan kamyonlar, bir alayı — istenilen yere çok hizli taşıyabilmektedir. Tayyare ve tanklar için — kullanılanr dafi makine bölüğü gene motörle geç- ti. Makineli istihkâm bölüğü kamyon - ları nehirler, ırmaklar üzerine köprü kurmağa mahsus tombazları taşıyorlar- dı. Zırhlı otomobilleri, tanklar takip et- ti. Bunlar, seyyar birer kale gibi iler. liyorlardı. Motörlü ağır topçu alayları ve motörleşen — kıt'alarımız eidden gö- rülmeğe değiyorlar. Halk, asrın en son sistem harp vasıtaları olan bu tankları, motörlü topları gördükçe © kadar co- şuyordu ki, anlatmak için kelime bul- mak güçtür. Halk, bu heyecanla: — Yaşasın Atatürk Diye bağırıyor, bağırıyordu. Akşam oluyor, Geçit resmi bitti Ma- reşal Fevzi Çakmak, samimi tezahürat arasında ayrıld. Köylüler, şehirliler, kadın, erkek tatmin edilmiş milli zevk ve heyecanlarının verdiği emniyet ve gumrurl.ı yerlerine, yuvalarına dönüyor - Şimdi ben de sekiz on gündenberi siperlerine, karavanaiarına kadar alış - tığım bu yiğit asker arkadaş'larımın, kardeşlerimin yanından içimde sızla . yan bir acı ile ayrılıyorum. Kuman - danlarından tutunuz da erlerine kadar bu merd adamlara o kadar alışmıştım kı, onların diyarından ayrılırken kendimi sanki öksüz buluyorum. Bu duygu bel- ki gözümü askerlikte açmış olmaklı - Bumdan ileri geliyor. Fakat beni tesel- li eden bir nokta vardır ki, Ordumuzun güç ve kuvveti göründüğünden, tah - min edildiğinden çok üstündür. Muh - terem Örgeneral Fahreddin — Altayıri söylediği gibi ordumuz: «— Atatürk'ün takdirini kazanmak. la ona lâyık bir evlât olduğunu göster- Mmiştir.» Bu hakikat önünde hangi acı vardır ki, şifa bulmaz? — Allaha ısmarladık arkadaşlar! 'Tevfik Necati Kozol Akdenizde Tehlike (Baştarafı 1 inci sayfada) terede büyük akisler yapmıştır. Paris matbuatı bu hususta şiddetli neşriyatta bulunmakta, İspanyol gemilerinin meç- hul denizaltı gemileri tarafından ihbar edilmeden batırılmalarını etehlikeli bir oyun>» diye tavsif etmektedirler. Paristen gelen bazı haberlere göre, Akdenizde, İspanyadan Karadenize — gi- den bir gemi daha batırılmıştır. Bu gemi, dört bin tonluk Coönde Abasolo iszminde bir vapurdur. İspanya bandıralıdır. Ka- radenizden alacağı bazı eşya ve malze- meyi Barselona götürmek üzere İspan- yadan hareke tetmiştir. Bu gemi, Sicil- yadan 75 mil açıkta tabil seyrile gider- ken, meçhul bir torpido tarafından tor- pillenerek yaralanmış, biraz sonra da batmıştır. Meçhul torpido da derhal kay- bolmuştur. Gemide bulunan 41 kişiden ancak 23 kişi kurtulabilmiştir. Batan geminin müretlebatı şehrimizde Bozcaadanın 15 kilometre kadar ce- nubunda meçhul tahtelbahir tarafından batırılan ikinci İspanyol gemisi Armuro- nun kaptanile kurtarılan 36 kişiden mü- rekkep mürettebâti dün sabah saat se- kizde Kemal vapurile İstanbula gölmiş- ler, Sirkeci rıhtımına çıkmışlardır. İs. panya konsolosu madamı ile Sirkeci rıh- tımına gelmiş ve gemiye çıkarak batan İspanyol vapuru süvarisi Antonyo Alan- soya, karısından gelen ve hayat ve me- matından haber beklediğini bildiren bir telgraf vermiştir. Kemal vapuru süvarisi Hüsamettin kaptan şunları söylemektedir: — Telsizle vaziyeti öğrendikten biraz sonra yetiştik. Biz gidinciye kadar gemi- yi baştan kara etmişler, mürettebat sa- hile çıkmışlardı. Bunları gemimize aldık. Dün Çanakkaleye, bugün de buraya geldik. Batan geminin süvarisi ne diyor? Batan İspanyol gemisinin kaptanı da, kendilerini torpilliyen denizâltının İtal- yan tipinde bir tahtelbahir olduğunu, karşılarına çıktığı zaman kendilerine «durt> işareti verdiğini, kendisinin gemi- yi baştan kara ettiğini, bu sırada, arka- dan, 4 numaralı ambar üzerinden torpil gururla Mareşal vi kuvvetler tarafından yapılan hareket- lerin doğru ve yanlış olanlarını birer bi« rTer tebarüz ettirdi. şalın eseri olduğunu söyledi ve bu terak- teşrif eden Büyük Şef Atatürkün tak- dirini kazanmakla ona lâyık bir evlât ol- duğunu isbat ettiğini ilâve etti. bulunan zevata ve mareşala teşekkür et- "alkıŞladı *' Çakmak ve orgeneral Fahrettin Altay dün kritiklerini yaptılar « Bir piyade için en emin nokta düşmanın boğazına sarılmaktır ,, Çorlu 22 (Hususi) — Ecnebi heyetler bu sabah 7,40 da genel kurmay ikinci başbakanı ve Korgeneral Asım Gündü- zün refakatinde Tekirdağından hareket- Je 10 da ikj gün evvelki taarruz hareke- tinin cereyan ettiği bağlar sırtı 194 ra- kımlı tepede mareşala, Örgeneral ve Kor- general Omurtaka mülâki oldular, Gene kurmay karargâhı ile ordu karargâhı ve hakem beyetleri kırmızı ve mavi taraf komutanları yanyana orada bulunuyor- lardı. Bunlardan başka Örgeneral İz- zettinin ve Ali Said ile Kornegeral Ali Fuad ve Halis ve daha birçok generaller, manevralara iştirak eden kıt'aların ku- mandan ve zabitlerile hazır idiler. Örgeneral Altayın kritiği Örgeneral Altay harita ve krokiler ü- zerinde kritiklere başlıyarak Mmanevra- ların devamı müddetince kırmızı ve ma- Ordunun bilhassa muhtelif teşkilât kı- sımlarının son manevradan beri geçen zaman zarfında iki üç misli terakki gös- terdiğini kaydeden örgeneral bu terak- kinin orduyu yetiştiren, talim ve terbi- yesini bazırlıyan muhterem Şef Mare- kileri elde eden ordunun, manevraları Orgeneral müttefik ve dost askeri he- yetlerin ve ataşemiliterlerin manevrala- rı teşrifleri baisi şeref olduğunu ve gör- dükleri manzaranın kendilerine ordu hakkında itminan verdiğini beyan etti. Örgeneral sözlerini manevralarda hazır hususatta Örgeneral Altayın fikirlerine kalan bir iki noktayı tenvir etmek istee diğini söyledi ve evvelâ harlta ve kroki« ler üzerinde sonra bulunulan bâkim noke tada araziyi işaret etmek suretile fikir- lerini izah etti. Mareşal, piyadelerden bahsederken dedi ki: — Bir manevra sahasını dolaşan bir adam ne bir süvari, ne bir topçu hülâ- sa hiç bir şey görmemelidir. Ancak ha- reket vakti gelince piyade, yer yarılmış ay emniyetle oturdular. Bunu, askerle- mühim bir şey söyliyeceğim: Tayyare meydanlarında benzin bidonlarının zerlerinin sadece dallarla örtüldüğünü kazılarak saklanmalıdır. da birden fışkırmış gibi fırlamalı, düş- mana atılmalıdır. Bunun için her yerde gömülmeli ve örtülmeli: arkadaşlara bunu anlatı r. Ve Piyade — Bir piyade için en em manın boğazına sarılma O zaman, ber iki tarafın topçusu sus- nokta, düş müuştur. Nihayot bir adamın, diğer bir adamın boğazına sarılması harplerin vereceği zayiattan azdır. dehşetli Çanakkalede bizi!m en emin nokta« mız Yaşsıtepe'de iki siperin 5 metre kadar yakla ya top atamıyordu. Bombalar bile tel ör| i. Hiç kimse orâ. örgülerine takılıyordu. Bu sure'le beş rimize iyice anlatmalı, sıkışınca ileri çıkıp düşmana atılmalıdır, Tayyarelerimiz için ; Tayyarecilerimiz için de ufak, fakat gördüm. Belki manevradır, diye böyle yapılmıştır. Fakat tayyara meydanları her iki tarafın taarruz edecekleri nok- talardır. Orasının havadan setrolundu- mu farzetsek dahı, atılacak bomba i- le bunlar ateş alabilirler, bunun için benzin bidonları bir toprak 4 - 5 metre Şunu ilâve edeyim ki: Hazerde öğ. rendiklerimizin onda birini seferde ya- pabilirseniz zaferi size şimdiden teb » tamamen iştirak ettiğini ancak müphem şir ve tebrik ederim. oe M A K A ae eee ee a n A YS Baltık denizinden Karadenize kanal Baltık denizini Karadenize bağlamak üzere bir kanal inşası fikri ötedenberi Lehistanın ehemmiyetle meşgul olduğu bir iştir. Her iki denize de uzak bulunan Lehistan, bu denizlere dökülmek üzere kendi memleketinin içinden geçen ne - hirlerden istifade ederek bir kanal aç- mak ister. Son aylarda Lehistan ile Ro- manya arasında pek ziyade samimile- şen siyasi mümasebetler, bu mesclenin tekrar meydana çıkarılmasına sebeb ol- muştur. Bugünlerde pek ciddi bir suret- te bahis mevzuu olan yeni proje şudur: Baltığa dökülen Vistül ve bu nehrin a- yaklarından biri olan San nehirlerini Dinyester nehrine ve bu nehri de Prut nehrine ve nihayet onu da Tuna nchrine bağlıyan birer kanal açmak. Bu suretle Baltık denizi Karadenize bağlanmış olacaktır. Gerek Lehistan ve gerek Romanya için iktısaden çok büyük faydalar verecek olan bu kanal projesi evvelce Rusya hududuna yakın bir sa- hadan geçiriliyordu. Şimdi her iki mem- yiyerek gemide bir rahne açıldığını söy- lemektedir. Kaptanla mürettebat, bir müddetten- beri limanda duran ve şimdi Halice çe- kilmiş bulunan Macellanes vapuruna gö- türülerek misafir edilmişlerdir. Burada, 116 gem! mürettebatı daha vardır. 5 * Marmarada dolaşırken görüldüğü r- vayet edilen tahtelbahirden hiçbir yeni haber yoktur. Maamafih, her türlü ihti- yatf tedbir almmış bulunmaktadır. — İs- panya maslahatgüzarı M. Begonianın bu- günlerde Hariciye Vekilimiz Tevük Rüştü Arasla görüşmesi muhtemeldir. l —ai aa leket bu kanalı Prut - Tuna yoluna çıvir. mek suretile Rus hududundan tamamen uzaklaştırmayı tercih ediyorlar. Her iki memlekette yapılacak kanal açma ve nekir yataklarını islâh etme ameliyatının cem'an 170 milyon Türk lirasına baliğ olacağı anlaşılmaktadır. Projeye göre teknik ameliyatın en mühim kismımnı, San nehrf ile Dinyester nehri arasındaki su satıhlarının müvazenet haline mesi meselesi l ediyor. Yapılaca! ameliyatırı en mühim ve en masraflı kışe mı Polonyaya ait sahadadır. Polonya bu işe iktısaden çok ehemmiyet vermekte olduğu ve memleketin bir kısım vilâyet- leri bunü çok istedikleri için Polonya hükümeti bu husustaki fedakârlıkları Röze almaktan çekinmiyecek gibi görün- mektedir. Macar ve Avusturya Başvekilleri görüştüler Viyana 22 (A.A.) — Macar başvekili Daranyi dün Salzburga hareke temiş, o- radan da Steilgene giderek Sehuschnigg ile görüşmüştür. Bu ziyaret Avusturya ile Macaristan arasında dostluk bakımından mükemmel olan münasebetlerin yeni bir tezahürü addedilmektedir. Yunanistan - Mısır Atina, 22 (Hususi) — Misırda kapitü. lâsyonların Jâğvına dair Monircux kon- feransı tarafından verilen kı nan hükümetince tasdik edik kararname resmi gazetede intişar zmiştir.