Hergün İzmir - İstanbul Yolculuğu Yazan: Muhittin Birgen —— N zmir Türkiyenin ikinci büyük şehri- dir. İzmir Türkiyenin büyük bir ihra- cat merkezidir. İzmirin İstanbul ve Av- rupa ile büyük ticaret ve iş münasebet- leri vardır. Bütün bunlara rağmen, mir İstanbula en fena bir münakale va- sıtasile bağlıdır. Deniz yolu uzun sürer ve mahduddur. Buna mukabil İzmirle İstanbul arasında en kısa vasıta demiryoludur ve haftada üç defa ekspres vardır. Fakat, geçen gün de yazdığım gibi, bu yolculuk, bilhassa yazın, mecbur olmadıkça yapılır bir. iş değildir. Sebeb? Bandırmada vapur me- selesi! * Biliyoruz ki, bugün, Fransız ve İngilix sahilleri arasında yolcuları aklarmaya mecbur etmemek için trenleri, olduğu Zgibi hususf vapurlara koyup karşıya ge- çiriyorlar; yaşadığımız asır, insaniarın istirahatlerini düşünme asrıdır. Halbu- ki, insan bu İzmir - İstanbul münakale- sinin tarihine baktığı zaman, o fikre ge- Hiyor k: bizde nakil vasıtaları, memleke- tin bir ihtiyacını ve bilhassa haikin is- tirahalini teminden ziyade, sadece işle- mek için icad edilmiş şeylerdir. Eski rejimde kabotaj serbestti. Muhte- lif kumpanyalar arasındaki rekabet sa- yesinde yolcular, her gün, gayet ucuz ve o zamana göre güzel vapurlar bulurdu. Memleketin bayrağına istiklâl ve bâki- miyet, iktısadiyatına milliyet — getiren pahalılık ve müşkülât getirdi. Seyrisefain idaresinin yaldızla parla- dığı devirde, Bandırma yolu sistematik surette âdeta kapatıldı. Bir kere İzmirle İstanbul arasında karşılıklı doğru büet almak usulü kaldırıldı. İkinci derecede, Seyrisefain idaresi Bandırma hattın2 fe- na vapurlar tahsis etti. Üçüncü derecede de yolun devam müddetini kısaltmamak kabil olan her şeyi yaptı. O devirde demiryolu Fransmz şirketi-, nin elinde idi. Şirket, yolcuyu artırmak | için muhtelif teşebbüslere girişmek iste- di. Yolu on beş saate kadar indirmek i- çin husust vapur içletmeği bile göze al- dı, bütün bunlara karşı Seyrisefain ida- resi türlü türlü usullere müracaa: etti. O, elindeki nüfuz ve vasıtalardan istifa- de ederek İzmir yolcusunu mutlaka de- nizden taşımak istiyordu. Halbuki İz- mir-İstanbul yolu, sade İzmirin ceğil, hat üzerinde İstanbulla münasebeti olan irili ufaklı, şehir ve kasabaların da mü- nakale vasıtası idi. * Demiryolu devlete geçtikten sonra yol biraz kısaltıldı. Fakat, doğru bilet ver- mek usulü bir türlü iade edilmedi. Her iki tarafta da iş devletin elinde bir iştir. Fakat, bizde devletin muhtelif teşkilâ- tının birbirine yabancı gözile bakması an'anesi devam ettiğinden denizyolları idaresi bir türlü bu Bandırma hattını is- tiyerek — düzeltmeğe tarafdar — olmadı. Yaptığı «fedakârlıklar» ı hepsini de bir nevi zaruret karşısında yapmıştır. Bilhassa yaz ve iş mevsiminde Ban- dırmada irenden aktarma yapmak, eğer insanlar için bu asırda rahat ve kolay seyahati istemek bir hak ise, hakikaten bir faciadır. Bandırma iskelesinde küçük bir odada, iki masa önüne eturan iki memurdan itişe kakışş bilet almak için mücadele etmek cidden elimdir. İzmir-| den, Manisadan, Balıkesirden, bilet ver- memekiç ısrar etliklerine göre bari şu Bandırma işini tanzim etseler. Hayır, de- nizyölları, bu yolun düzelmesini, her ne- dense, istemiyor ve İzmirden Avrupaya gidenler de, bunun için, hep İtalyan va- purlarile Adriyatik yolunu tercih ediyor- güzel inkılâb, İzmir — yoltularına yalnııı ğ * iryolu istasyonlarından doğ. orlar? Bir Türk vatanda g, İstanbul seyahat acentelerinden ce- | nubi Amerikaya kadar bütün vasıtaların | hiletlerini alıyor da İzmirden İstanbula niçin doğru bilet alamıyor? Bunun asıl sebebini söyledim. Bahanesine gelince, acente meselesidir: «Eğer, diyorlar; doğ- ru bilet verirsek Bandırma acentesi ida- re edemez!» Hayır, bu bir bahanedir; ben eminim ki Devlet Demiryolları gişeler" bu biletleri komisyonsuz satmayı kabul etmeğe hazırdırlar. Çünkü Devlet De- (Devamı 3 üncü sayfada) Resimli Makale: Büyük bir sofrada bir kadın masa komşusuna Çin-Ja- pon ihtilâfından bahsediyordu, bir aralık etrafın ken- disine baktığına dikkat etmiş olacak konferans şeklini verdi, misafirler ya: dinlediler. Fakat bir aralık masanın öteki köşesinde bir erkek: — İstakozun nasıl pişirildiğinden bahsedilseydi daha muvaffak olunmaz mıydı, diye söylendi ve bu mütalea umumi bir kahkaha uyandırarak konferansın yarıda kalmasına sebeb oldu. Dakikagda 28 radyo Makinesi satılan Memleket 5ei e ü B n » Amerika radyonun en fazla inkişaf ey- lediği memlekettir. Amerika Birleşik Cumhuriyeti dahi- lindeki ailelerin sayısı 31.400.000 dir. Columbia Broadcasting'in tanzim eyledi- ği şayanı dikkat bir istastiğe göre bu âi- lelerin: 24500000 in radyo makineleri Wardır. Amerikada dakikada 28 radyo makinesi satılıyoc ve her aile günde beş saatten fazla radyo dinliyormuş... Amerikada faaliyette bulunan radyo makinelerinin sayısı 33.000.000 imiş. Radyoya malik otomobillerin sayısı günden güne artmakta imiş. Radyolu ©- tomobillerin sayısı şimdilik 4.500.000 0- larak tahmin edilmekte imiş... Dünyanın en uzun adamı... Dünyanın en uzun adamı Robert Valdlov adında bir Amerikalıdır. 19 yaşındadır. Babası mühendisdir. Deli - kanlının boyu o kadar uzamıştır ki eve ve odalara eğilmeden giremez olmuş - tur, Bu vaziyet karşısında babaswe - vini satmak mecburiyetinde kalmıştır. | Robert Vadlov'un boyu tam 2.62 metredir. Ona bir kat elbise yapılması için 6 metrelik kumaşa ihtiyaç vardır. Kunduralarının numarası 58 dir. Kundura numarası Avrupa numarası- dır.. Otohüse, tramvaya binemediğin - den uzak yerlere gitmek için üzeri a - çık atomobile binmektedir. SÖN PosTA BE€ Neyi biliyorsan onu söyle. $8 ki müsahabesine rı ciddi, müstehzi miz neyse onu sö: İ Je yalanlar uydurdun ? Eski paşalardan birini ziyarete ge- len bir adamı vekiliharç kendi oda- sına almış, paşa selâmlığa çıkıncıya kadâr lâfa tutmuştu. Misafir paşayla da konuşup gittikten sonra, paşa vee kiliharcını çağırıp sordu: — Ben selâmlığa çıkımcaya kddar misafiri kendi odana alıp konuşmuş- sun.. — Evet paşam! — Adama kim bilir we yalanlar uy- durup söylemişsindir. —Si Wetketttik ' püşamt * * Minnet altında Kalmak istemeyen Küçük mebhtepli Peşte kız lisesi talebesinden 15 ya'- şında Kato Sangi bir kaç gün evvel plâjda bir ük kutusu bulmuş, aç- tığı zaman içinde ehemmiyelli bir para bulunduğunu görerek hemen plâj di - rektörüne götürüp teslim etmişti. Pa « ranın Macar Başvekiline ait olduğu an- aşılmıştır. Ertesi gün Başvekil Darany küçük talebeye telefon ederek bulduğu para- ları hemen plâj direktörüne teslimin- den dolayı hissettiği memnuniyeti bil- dirmiş ve bir hediye vermek arzusun- da bulunduğunu söylemiştir. Kızcağız başvekilin — teşekkürüne karşı vazifesini yaptığını hediyeye is - tihkak kesbedemiyeceğini — söylemişse de nihayet başvekilin ısrarına dayana- mıyarak yağlı boya resimlerini yap - mak için bir kutu boya istemişti. Baş - vekil hemen çocuğun arzusunu yerine getirmeği kabul edince âlelâde vazife- sini yaplığına karşı hediye alarak min- net altında kalmağı bir türlü hazmede- YERGÖN BİR FAKRA İ Bir insanm hele umumi bir mecliste bilmediği bir bah- sa temas etmesi, ve bilhassa o bahis üzerinde derine git. mesi ne derece hata ise dinleyenlerin söyliyeni techile kalkışmaları derecesi o derece büyük bir ayıptır. Bilgi- iyelim, neyimiz varsa onu gösterelim, fakat bir başkası bu umumi kaidenin dışına çıktı mı onu dinlemekle iktifa edelim, Bilâhara, az veya çok bir za- man sonra hatasını anladığı zaman duyacağı mahcubiyet onun için kâfi bir cezadır. 5000 dolar Kıymetinde bir yüzük Yutan at Amerikada — Nassehüseti — eyaletinin Tresminhum şehrinde bir at 5000 dolara satılmıştır. Madam Petit'in sahibi oldu- Bu bu bayvanın garib bir macerası var. dır. Madam Petit bir gün atına şeker ves rinken parmağındaki 5000 dolar kıyme- tindeki elmas yüzüğü de kaptırmıştır. At şekerle beraber yüzüğü de bir hamlede yutmuştur. Madam Petit, yüzüğü sigorta olduğun- dan bedelini kumpanyadan almıştır. Fa- at kumpanya hayvanı öldürüp yüzüğü orltaya çıkarmak — istediğinden —madam kumpanyanın bu teklifini - reddeylemiş- tir. İhtilâf devam edip dururken ortaya bir baytar çıkmış ve 5000 dolara hayvanı satın almıştır. Baytar yüzüğü hayvanın karnından çıkaracağlına kal'iyyen emin- dir. Baytar bu suretle iki yüz dolar kıy- metteki hayvanın kendisine — parasız malolacağını söylemektedir. miyen Kato Sangi: — Öyle ise lütfen karşımda durunuz da bu yağlı boya ile sizin resminizi ya- payım, demiş. Başvekil de küçüğün hatırını hoş et- mmek için memnuniyetle karşısına geçip vaziyet almış ve resmini yaptırmıştır. aai G aE YA a URRADL Grl Fd Aba ol | aa D N İ STER İNAN İSTER İNANMA! Gazetelerden birinde bir müddettenberi İstanbulda | Fakat bu böyle olmadı. Bilâkis salâhiyetli bir dil tarafın- su sıkmtısı çekilmekte olduğuna dair bir fıkra görül- | dan terkos suyunda eksiklik görülmekte olduğu hakkın- | da çıkan fikranın yanlış olduğu söylendi, amma biz evvel- dü: Şehrimizde sıhhi lüzum üzerine kapatılmıştı, yerine terkos verilmişti. sarfiyatı da artmıştı. Şu halde alınacak tertibat ile fazla sarfiyat fazla istihsal ile telâfi edilinceye kadar terkos tevziatında eksiklik görülmesi tabif telâkki edilebilirdi. İSTER Kırkçeşme suları Bu suretle terkaos | İNAN İSTER ce binanın üst katına terkosun kuvvetle çıkarken şimdi ip- lik halinde akmakta olmasına bakarak meselenin anlatı- hşında voe anlaşılışında bir yanlışlık olduğuna inandık. Fakat ey okuyucu sen: İNANMA! K Sözün K sası Sağ, sol || Meselesi B elki şaka, belki yanlış bir V lâkkinin ifadesi: Her ikisi € olabilir; derler ki, erenlerin - yani 6 diyette en yüksek mertebeye varmış * lanların - sağı, solu olmazmış. Bilâkis, sağını ve solunu bilmek, iç4 mal terbiyesi yüksek olanların, medef seviyesi üstün bulunanların harçıdi Hayatta, intizama alışmağa başlıyan cuk, en önce sağını, solundan ayırd m öğrenir, Sösyol mekteblerin en başında bull man asker ocağı, buraya yeni intisab denlere, sağ, sol mefhumlarını her şe) den evvel talim eder; ve buna o kad ehemmiyet verir ki, sağ ve sol kel lerinin ilk hecelerindeki benzerlikten i$| tifade edip te, acemilere her dakika $ la solun farkını hatırlatmak için, bir VE| kitler, onların sağ kollarına sarmisi sol kollarıma da soğan bağlardı. Fakat nedense bu sağ, sol farkını b şehir ahalisine öğretmek güç oluyor. W tekim, İstanbul halkı sokakta sağdan yi rümeği, hâlâ belliyememiştir. Halb bir parçacık itina ve azim ile buna a cak olsa, birçok kazaların önü alınacaf| herkes caddelerde serbest ve rahat yür” yecok ve neticede, şehrin manzarası b değişecek, medenileşecektir. Bunu idrak eden belediyemizin, hususta yeni nizam koyduğunu ve b E. Tala leri sağdan gitmeğe alıştırmak için şiffi a. dilik Galata köprüsünü talimname it? haz eylediğini memnuniyetle haber ald Bakalım, inşallah faydası olur ve biz d sağımızı, solumuzu — öğreniriz. Ereni devri tarihe karışmış, artık insanlbık di rindeyiz. Erenlerin sağı, solu olmıyab lirdi ve kimse de onları ayıblamazdı. kat sağı solu olmıyan hemşerilere başk medeni kimseler dudak 1sırarak karlar. Temizlik mücadelesinden sonra, sol mücadelesinde de belediyemizin W vaffak olmasını dilerim. - nn Sıhhat Vekilinin Egede tetkikleri (Baş tarafı 1 inci sahifede) Anavatana iltica eden göüçmen kard lerin terfihleri, bir an Öönce müstahsil le gelmeleri için ciddi tedbirler alınn tadır. Vekil noksanların bir an evvel ” malini emretmiştir. Göçmenler anavatana kavuşmak! müteyellid memnuniyotlerini izhar mişler, hükümetimizin şefkatinden azif istifade ettiklerini ve çok çalışarak V kümete minnet borçlarını ödiyeceklef ni söylemişlerdir. 'Tekrar İzmire avdet eden Vekil katinde belediye reisi Behcet Uz old halde Kültürk Park'ta inşa edilen sıht müzesini gezdi, izahat aldı ve müzey' ğendiğini, mükemmel bir eser oldi söyledi. Müze (20) ağustosta açılacı dan teşhir edilecek eşyaların, grafiklef' bir an evvel gönderilmesini Ankarad memurlara telgrafla emretti. Sihhat Vekili akşam Manisaya 6 | rek orada yeni yapılan Memleket haf') nesini ve Eskinazi hastanesini ziyaret * tiktensonra Ankaraya gidecektir. BU GÜN HAV TA Hava kısmen kapalı geçti Kandilii rasad merkezinden ald malümata göre, dün saat on dörtte ? metre tazyiki ne- y simiyi 757,5 ola- rak göstermiştir. Gölgede — azami hararet 26,5, asga- ri 19,5 tu. Rüzgâr saat on yediye kadar yıldızdan ve sani- " yede azami 8 metre sür'atle esmif'i y Hava, kısmmen bulutlü, fakat YA geçmiştir. "SPİFİSEzy SHEŞETİEE: SAa ©7