26 Temmuz 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

26 Temmuz 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(Ankara mektupları Atatürk bulvarında ençok göze çarpan bakkal b olluğudur Defterle alış veriş. Ay sonlarında hesaplaşma... Ankarada hayatı pahalı gösteren Konfor ihtiyacı gün geçti sebeplerden biri de bu... kçe daha iyi anlaşılmakta, konforlu binalar kapışılırcasına tutulmaktadır Atatürk Bulvarında yapılmakta olan büyük apartımanlardan biri Ankara, 24 (Temmuz): Demir ve kereste gibi maddelerin bu yıl bahalı olmasına rağmen başşehirde İnşaat geçen yıllara nisbetle hiç de az de- Bildir. Şehrin hangi semtinden geçseniz yeni arın yükseldiğini görürsünüz. Yeni gaz binası, Sümer Bank ve belediye bankası binaları şehri tezyin eden âbide- ler halinde yerlerine kurulmuş bulunu- yorlar. Belediyeler bankasının zarif cep- hesi, Sümer Bank binasının azametli du- ruşu”bilhassa kayda lâyıktır. Ancak bü- yük bina Ulus meydanını âdeta kapladı- ğından bu meydana yeni bir şekil vermek zarureti hasıl olmuştur. Meydanın tarihi ehemmiyet ve kıymeti de bunu âmirdir. İhtimaldir ki günün birinde hâlen Kültür Bakanlığının işgal ettiği bina ile yanın- daki meydana bakan dükkânlar kaldırı- lacak, burası ve şehir bahçesinin de bir kısmı meydana ilhak edilmek suretile bu- rası genişletilecektir. Bu takdirde heyke- Jin yerini de değiştirmek lâzım gelecek- tir... Şehrin en güzel caddesi olan Atatürk Bulvarı üzerinde de görülen tek tük boş arsalar dolmıya başlamıştır. Bulvarın her iki tarafında da ya yükselmiş beton bina iskeletleri, ya lar, veyahud tamamlanmış inşaat görülmektedir. Ço- Kurumu Denilebilir ki bu işli bir apartıma- lokanta veya bi- ük bir salonu, na göze çarpmakta bina Bulvarın en gi m olacaktır. Alt katındı rahane olmıya müsaid bi GONÜL İŞLERİ; “ Zevcem bana Yılan gibi geliyor,, Ankarada oturan bay «<H. R.» bana garip telakki edilebilecek bir hâdise - den bahsetti. Diyor ki: — Bir yıl evvel bir kızla nişanlan « mıştım, Hata ettiğimi daha ilk haftalar- da anladım, ayrılmak istedim, allesinin üzerimde manyatizma gibi bir tesiri vardı, olmadı, evlendik, fakat karım şimdi ne zaman yanıma gelse yılan görmüş gibi oluyorum, betbahtım, tey- zeciğim.» * Bu okuyucum betbaht olmadan ev- vel muhakemesini, sonra iradesini kay- betmiştir. Kabahati başkasında değil, kendisinde araması lâzım. Fakat şimdi olan olmuştur. Bazan içten doğan tik- sinmeler vardır ki sebebi izah edileme- rak kullanılacağı rivayeti vardır. Bu tak- dirde Yenişehirin büyük bir ihtiyacı kare şılanmış olacaktır. Resmi dalrelere yakın bir mehallede böyle bir otel rağbet gö » receği gibi temiz bir lokanlanın muhitte sevinçle karşılanacağı muhakkaktır. Atatürk Bulvarının iki dükkânların ekserisinde bakkallar yerleş. miş. Burası anlaşılan henüz bir çarşı ol- mak istidadında değil. Denebilir ki her apartımanın altında bir de bakkalı var- dır. Adeta veresiye iş gören birer alle ki- leri halinde. Defterle alaş veriş. Ay son- larında hesablaşma, Ankarada hayatı ba- halı gösteren sebeblerden biri de bu. Ve tabiatile burada zarif vitrin usulü teessüs edemiyor. Zira dediğim gibi, iki pastahane, bir kaç kolacı, berber, camcı, marangoz, bir iki tuhafiye dükkânı ve geriye kalanı hep bakkal... Dün gece bu- radan geçerken bir apartımanın altında- ki dükkânın kapısında işporta malı bir âsma kilit asılı duruyor. Apartımanın müstesna cephesine, ışık tertibatına, ge- niş vitrinlerini . Bir de bu - asma kilide baktım ve ü: N, .. Karşı tarafta gene bir apartımanın i- çinde ve kapının ü esadüf eden bir hücrede bir adam y: a |pici, Hücrer Buzlu değil, perdesi yok. Antredeki ışık- tan yatan adamın her hareketi dışarıdan yor. Daimi bir mücadele halinde. | Anlaşılan tatarcıklar kaşınıp durüyor... kendisini yedikce leri dar sevdasın- vazgeçecekler? Kutu gibi —.. Bakalım diği gibi önüne geçilmesi de mümkün değildir. Okuyucum bu çeşit bir hissin tesirine tutulmuş olmasın: Vaziyeti karısı ile karşı karşıya tahlil etmesin- den başka müracaat edebileceği bir çare görmiyorum. * Edirneden imzasız mektup yollayan okuyucuma: Dilimizde «İki gönül bir olduktan sonra samanlık seyran olur» şeklinde beylik bir söz bulunduğunu hatırlıyo- rum, eğer sizin de kulağınıza gelirse inanmayınız, içinde küçük bir hakikat hissesi varsa, bu ancak «muayyen bir varlığa sahip olan insanların gönülle - rini tatmin etmeleri için daha fazla varlıktan istiğna — gösterebilecekleri manası kastedildiği takdirderdir. Türk- çemize: — «İki çıplak ancak bir hamamda yakışır» cümlesi de vardır, tarafındaki | HADİSELER - RARŞISINDA Güneşte yanma modası |Earhart'ın acıklı âkıbeti kadın tayyareci Emi Consonun gözünü yıldırdı Emi Conson: “Uçmaktan vazgeçtim, düşüneceğim en son çare tayyarecilik olacaktır,, diyor Bir pudra tüccarı anlattı: — Eskiden kazancımız çok iyi İdi. Cins cins kremler, pomadlar, dudak, çene, kirpik, kâaş boyaları»icat edilme - diği için kadınlar bol bol pudra ahırlar, birbirlerile yarışırcasına kat kat sürü nürlerdi. Vaktâki bir çok çeşit boyalar orta- ya çıktı. Kadınlar da artık pudraya az ehemmiyet verir oldular. Eskiden kullandıklarının yarısından daha az pudra kullanıyorlardı. İşlerimiz birdenbire bozuldu. İflâs- lar çoğaldı. Biz iflâstan yakamızı zor- lukla kurtaran bir kaç tüccar bir ara- ya geldik, bir çare düşündük. Aramız- dan biri: — Ne olurdu, dedi, şu kadırilar bir - denbire kararıverseler de beyazlanmak için pudralarımıza muhtaç kalsalar! Bu sözü duyar duymaz beynimde bir şimşek çaktı: — Buldum, dedim, işlerimizi yoluna koyacağız. Buluşumu anlaitım, arkadaşların da akılları yattı. D ra satışı bir kaç m! Sesini yavaşlattı: — Bir moda çıkardık, dedi, plâjda yanma modası.. Her tarafta — reklâm yaptık. Kadınlar derhal bu modaya uy- dular, Beyaz yüzleri beyaz vücutları ka - rardı, Kadıntar böyle daha güzel ola - caklarını zannediyorlardı. Fakat ayna- ya bakınca kendilerini beğenmediler, Tekrar beyazlanmak çaresini aradılar. Pudradan başkâ ne çare bulunabilirdi ki. Bulandılar pudraya, bu sayede bi- zim işimiz de yoluna girdi. Yüzümüz güldü. İMSET odalar, delik kadar pencereler binaların | içini ve dışını bozuyor. Halbuki konfor | ihtiyacı gün geçtikce daha iyi anlaşılmak: ta, ve konforlu binalar kapışılırcasına tu- tulmaktadır. — Kalorifer, —asansör, ©- fis, hizmetci odası hali vakti yerinde bir kiracının aradığı hüsusiyetlerdir. Belki de yakın bir yarında apartımanlarda yerli soğutma cihazı ve hattâ radyo bulundur- mak âdet hükmüne girecektir. O zaman bugünkü dar ve konforsuz apartımanlar ne olacak? Sâade bir banyo odasının, apartımana «konfor» lu vasfını kazandırdığı devir ta. Deve güreşi, horoz ve koç dövi bilirdik amma.ıf.illeıın güreştiklerini gördünüz mü? İşte Assom'da filler, a- ğir siklet şampiyonluğu için çarpışı - yorlar. Resimde gördüğünüz bu iki fil, 50 fil arasında yapılan müsabakada, kalbur üstünde kalarak nihai çarpış - maya kalmışlar ve tam sekiz saat gü - reştikten sonra, sağdaki fil hasmına pes dedirterek şampiyon olmuştur! Ortasından bölünen balık yeniden yaşatılıyor Göçenlerde Pariste kanser enstitüsün- de 30 İngiliz operatörünün hazır bulun- duğu bir heyet önünde çayanı hâyret bir operasyon yapılmıştır. Operasyonu yapan enstitünün direktö- rü meşhur operatör Leon Binet'tir. B. Binet bir akuaryümden canlı bir balık alarak bir ameliyat masasına koy- müuş, bıçağı ile hayvanı ikiye — bölmüş, küçük bir iki ilâç ve ameliye ile balığın kesik parçalarını birleştirmiş ve suya at- mıştır. Yaşıyan kadın tayyarecilerin en maru- fu, Emi Conson altı sene rekor uçuşları yaptıktan sonra artık uçmaktan vazgeç- tiğini gazetecilere bildirmiş ve sözüne şöyle devam etmiştir: — Uçmak mı, artık bu benim için bir hayal olmuştur. Yani demek isterim ki, hiç bir iş bulamazsam en son tecrübe e- deceğim saha, bundan böyle, tayyareci- lik olacaktır. Şu dakikada ise bu meslek- ten tamamile alâkamı kesmiş bulunuyor ve kendime bir iş arıyorüm. Ne yapabilirim, iş hayatına atılabilir miyim, yoksa tayyareciliğin ticari kıs- matda mi çalışmalıyım?. Daha düşünme- dim. Bununla beraber, artık uçmamağa ka- rar verdim. Vaktile bütün işim gücüm, fotoğrafcıların, sinemacıların karşısında kocam ile birlikte poz almaktı..» Bütün bu iddialı sözlerine rağmen E- mi Conson tam bir iş kadınıdır. Yaptığı ve yarım düzineyi aşan büyük uçuşla- rında binlerce İngiliz lirası kazanmış, en yüksek ve lüks otellerde yaşamış, mali- kâneler ve ötomobiller satın almıştır. A- merika ve Bermude'da keyif sürmeğe den milyonerler, Consonun muhitini a. rarlar, orada istedikleri zevk ve safayı bulurlardı. Emi Consonun me: li ve korkunç bir mez Fakat karşı- sında korkulacak bir ra olmadiği i- çin, kaybetme tehlikesi de azdı. Emi Consonun en başta gelen rakib ve arkadaşı Amelia Earhart idi. Ve bu iki kadın, kadın are rekorlarını arala- rında paylaşmışlardır, 'denilebilir. , Amella ise, şimdi yaptığı o körkunç de- Consonun tayyarede alınmış bir resmi nemenin kurbanı olmuş bulunmaktadır. Emi, daha bir çok tayyareci arkadaşlarıe nin garp uçuşlarına çıktığını ve ekserisie nin bugün hayâta göz yümmüş olduğund da bilmektedir. Caledonia ve Clipper HI gibi muazzana hava Transatlantikleri, Atlas Okyanlıe sunda mekik dokuyorlar, Beynelmilel hâava sefe ine çıkan hükümet tayyas releri önlerine gelen eski rekorları kıre maktadırlar. arecileri şimal kutbunu aşas e kadar hiç bir tayyarenin ue laşamadığı mıntakalara indiler, Bundari dolayı, uçulacak yeni bir mıntaka bulas mıyan ve devlet yardımı olmaksızın dâ rekor uçüşl nıyacağına inanarl Emi Conson akıllı davranarak: «— Artık uçmaktan vazgeçtim. İcab eş derse, düşüneceğim en son çare tayyare« cilik olacı » demektedir. İ e rers ea seş AAA AAA A Ge GA ü AAA SAa seeseeeeAe Mahkemeye suçlu giren bir arabacı güçlü çıktı Kendisinin hırsızlık maksadile değil, 50 yaşındaki eski metresinin daveti üzerine bir eve girdiği anlaşıldı ve beraet etti. Ve... Evvelki gece, gece yarısı, Ferikö -| yünde, Talan sokağında, Karagümrük polis komiserliği birinci komiseri Ta- Jâtın 318 numaralı evinde hizmetçi 50 yaşlarında Huriye, eski tanıdığı araba- gı Mehmedi, kimse evde bulunmadığı bir sırada içeri almış, bir müddet son- ra da ev basılarak arabacı Mehmet tu- tulmuş, hırsızlık için gir iddiasile müddeiumumiliğe verilmiştir. Dün as- liye dördüncü ceza mahkemesinde ya- pılan muhakemesinden sonra, müddei- umumi muavini Sabri, Mehmedi eve Huriye aldığı ve eski metresi olduğu İ« çin hırsızlık kastı cürmisinin sabit ol- gözü de kan içinde olan Mehmede 50* rulduğu zaman, komiser Talâtın: «Bu kâratlayı gebertin!» dediğini, o” dan sonra da elleri kayışla bağlanari dövdüklerini iddia etmiştir, Müddeiumumi Sabri, suçlu Mehme * gdin bu ifadesinin de, adli vazife sıra * gında dayak atmak ve eza: yapmaktafi dolayı mütecasirleri hakkında takibatt fa bulunulmak üzere müddeiumumi * Jik makamına gönderilmesini istemi$” tir. Mahkeme, müddeiumuminin — iddiâ ve mütaleasına uygun olarak, arabati Mehmedin beraetine ve dayak utan hakkında takibat yapilmak üzere GA Biraz evvel ortasından bölünen balık|madığını, bundan dolayı beraetini is -| yak hakkındaki ifade ve iddlasının suyun içinde gene eskisi gibi yüzmeğe devam etmiştir. temiştir, , Yüzünün sol tarafı şiş ve çürük, sol Mmüddeiumumiliğe gönderilmesine KA * Trar vermiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: