İttihat ve Terakkide on sene 16 inci kısım No. 26 Memleket haricinde ittihatçılar Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Rus süvarilerinin tazyiki altında Enver paşanın küçük ve mağlüp ordusu perişanlığa uğrıyarak, dağınık bir halde cenuba doğru çekilip gidiyordu Bütün hatası burada idi. Türkistan-|ket esnasında bu kuvvetinin artacağını daki bu içtimai ve siyasi tekâmüle va-|ümid ettiği halde bilâkis azaldığını gör- kıf olan herkes, gerek Âzeriler, gerek|müştür. Louis Fischer - Lüi Fişer - bir Yeşil Türkistanlılar, onun hareketinin, |İngilizin yazdığı «Dünya işlerinde Sov- dibi gelmez bir iş, bir hata olduğunda | yetler» unvanlı bir eserde Enver paşa- ittifak ediyorlar ve - Türklüğün derin|nın kuvvetlerini, kendisi ile ilk mühim || duygusuna bakınız - Yeşillikten bölşe-| muharebeyi yapan general Kakurin'e — viliğe geçmiş olanlar bile ok yaydan|latfen ,3000 kişi olarak gösteriyor. Bu — L SON POSTA (İSON POSTA|| | nın ( TaRİHI , |/ TEFRİKASI || —33 — | Yazaa: | M Raalaa oıı-I Ortada dönen rıvayetleııe göre yakılacak olan esir Zalin torunu ve kahraman Rüstemin yeğeni Givdi — Bilmiyor musun? dedi, Derebeyi- miz, bir haftadanberi hasta yatıyor. Kâhinler, onun hastalığına, kale ku- Mandanının, derebeyinin başına yalan yere yemin ettiğini meydana çıkardı- lar. Bugün, «Tubiti> mabedinin mey - danlığında kale kumandanına — yemii ettirilecek, in |PiSina doğru yürüdi İtaraçaya.. oradan da, orta yerde, sedire rahatca durabilecek kadar, bir yer aç-)şifayap olabilmesi için kumandan «Ta- tı. rım» ın yakılarak günahkâr vücudünün ifnası lâzım geldiğini.. derebeyinin, onun yanmış vücudünün külü ile karış- tırılacak olan suyu içince, vücudüne hülül eden cinin çıkıp gideceğini ve derhal hastalığı geçeceğini anlatmaktan ibaret oldu. * Başkâhin.. arkasından bir cemaat sü- rükliyerek, mabedten, meydanlığın ka- 'aş merdivenden çıkmış bulunduğu için teossür ve tees- süf duyuyorlardı! Enver paşa nasıl öldü? Enver paşayı Baküde 921 senesinin flk teşrin ayının sonlarına doğru gör- müştüm. Bu tarihten takriben bir ay sonra, onun avlanmak üzere şehirden çıktığını ve bir daha dönmediği haber- leri geldi. Bir müddet sonra da Enver paşanın Basmacılar arasında — teşkilât yaptığı ve bir ordu vücüde getirmeğe * çalıştığı öğrenildi. Kış mevsiminde Enver paşa, bu teşkilâtla meşgul oldu- ğu için, kendisinden pek az bahsettir- — di. 922 ilkbaharından itibaren de bir takım baskınlar yapmıya başladı. b Enver paşa, harekete geçer geçmez, Kkoşa koşa, herkesin kendi etrafında top- lJanacağını tahmin etmiş olsa gerekti. Halbuki vukuat, bu tahmini doğru çı- karmadı. Enver paşa yalnız Basmacılar muhiti içinde kaldı ve belli başlı yar- dımcıları da hanların ittifakına mün- hasır oldu. — Çarlık zamanında bir nevi muhtari- — yeti haiz olan Türkistanın Buharada oturan emiri 920 senesi eylülünde, Ye- şil Buharalılar tarafından yapılan bir isyan neticesi olarak, ailesi ile birlikte kaçmış ve Efganistana iltica etmişti. Enver paşaya ve Basmacılara başlıca yardımı yapan o idi, Bu sayede tekrar Türkistana girmek ve orada hâkim ol- mak istiyordu. Efganistanda da bu ha- reketi tutan küçük bir zümre vardı. Bazı Efganlı gönüllüler de ona yardım ediyorlardı. Baküda bulunduğum sırada bir müd- det Enver paşanın ordusunda bulun- müş olan bir Taşkendli ile konuştum. Buü, Enver paşanın son gününde etra- fında bulunanlar arasında oduğunu ve nasılsa kaçıp kurtulduğunu anlatıyor- du. Enver paşanın bu son sergüzeşti ve ölümü hakkında şimdiye kadar bir çok şeyler yazılmış ve nakledilmiştir. Bun- Jarın hemen hepsi de rivayot ve hikâye- den ibaret kalmış şeylerdi, ekserisi bir- birini tutmuyordu. Bir Avusturyalı mu- harrir de geçenlerde Envı Bof tarafından bizzat yazmıştı. Ben bu rivayetlerle meşgul /— Olmak yerine Baküda bir defa konuş- tuğum bu Taşkendlinin söylediklerini mnakledeceğim. O, gördüğü şeyleri top- lu bir halde ifade edebilen Bir insan de- ğildi. Kendisine muhtelif tarzda sordu- ğum suallere verdiği cevabları bir ara- — ya toplıyarak o zaman bu sergüzeşt — hakkında umuümi bir fikir edinmiş, bil- hassa onun ölümüne aid tafsilâtı tes- bite ve hafızamda muhafazaya çalış- mıştım. Bugün, bunların hafızamda an- €ak tortusu kalmıştır. 4 Bana bu hikâyeyi makleden Taş- — kendli, Enver paşanın ordusunda son - devirde, dört ay kadar bulunmuştu. — Kış esnasında teşkilâtla meşgul olan — Enver paşa ilkbaharda - etrafında beş “bin kadar tahmin edilen bir kuvvet vü- cuda getirmişti. Askeri zabıt ve rabıt- — tan mahrum olan bu küvvetin biraz to- p pu ve mitralyözü de vardı. Enver paşa — bu küvvete aden Türkistanın içine — doğru yürümek istemiş ve ilkbaharla /— beraber harekete geçmiştir. İleri hare- asasşaşasa a aA AAA * eeesseseraea Ev kadınının şeker kuponu: Ev kadımı, taze yemiş mevsimi geçmeden kilerini reçel ve şurupla doldur. Bu kuponları 30 gün neşredeceğiz. Onları hergün — kesiniz, suretle benim menbamla Rus genera- Hinin tahmini arasında bir yakınlık ve münasebet vardır. Bana malümat veren Taşkendliye nazaran haziran ortalarında ve Fis- €her'in eserinde tasrih edildiğine göre 14 haziran 922 tarihinde, geceleyin Derbend denilen bir bogazda Enver paşa, kenrisine yolu bağlıyan Sovyet küvvetlerine gece basktını tarzında bir hücum yapıyor. Fakat, Enver paşa, Ci- han Harbi esnasında olduğu gibi, bu defaki baskında da talihin yardımından mahrum kalıyor. Bizzat kuvvetlerinin önüne geçerek kahramanca yaptığı hü- cum, kendisine en az bir misli faik ve küvvetli mevkilere yerleşmiş bulunan Kakürin kuvvetleri karşısında çabukca kırılıyor. Rus ordusunda nisbeten sıkı bir askeri inzibat ve bununla bir ara- da mebzul mikdarda top ve mitralyöz yardır. Bunun için, Enver paşanın yap- mış olduğu gece baskını, topli bir hal- de bu nevi hareketler yapmıya alışkın olmaiyan kuvvetlerinin — intizamsızlığı neticesinde akamete uğriyor, Gece yapılan baskını defeden Kaku- rin kuvvetleri müdafaada vaziyete bu suretle hâkim olünca ertesi den i- tibaren mukabil taarruza geçiyorlar ve Enver paşa da bu mukabil taarruzu defedemiyerek ric'ate karar veriyor. Ric'at güç oluyor. Enver paşanın kuvvetleri bu nevi toplu harekâta alı- şik değildir. Pek az süvarisi vardır. Bu süvari dümdarlık vazifesini yapmaktan âcizdir. Buna mukabil, Rusların mü- him bir süvari kuvveti vardır. Bu sü- vari kuvvetinin tazyiki altında Enver paşanın küçük ve mağlüb ordusu peri- şanlığa uğrıyarak, dağınık bir halde ce- nuba doğru çekilip gidiyor. Enver paşanın etrafına topladığı kuv- vet, ekseriyetle Basmacılardır. Bunlar,| geçerek etralı yüksek duvari İmuntazam asker harbi yapmıya alışık değildirler. Çete halinde harbetmeğe ve| nındakilere uydu. Sağa karşıda kuvvet gördükce orltadan kay- bolup, düşmanın zayıf bulunduğu yer- lerde nagihani baskınlarla meydana çıkmıya alışan avları üstünde «Basma- cılars, birer birer dağılıyorlar ve bu suretle Enver Paşanın ardusu eriyip gi diyor, (Arkası var) Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi aolan eczaneler şunlar- 'i İstanbul cihettudekiler: Aksarayda: (Sarım), Alomdarda: (Ab- dülkadir), Beyazıtla: (Cemil), Samatya- dü; (Ridvan), Eminönünde: (Aminasyu) Eyüpte: (Arif Beşir), Fenerde: (Emilya- d, Şehremininde (Nazım), Şehzadeba- şında: (. Hakkı), Karagümrükte: (FPunt) Küçükpazarda: (Necatf Ahmet), Bakır- köyünde: (Merkez). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: ( Galatasaray ). (Garih) 'Galatada; (Hidayet), Kurtu - luşta: (Kurluluş), Maçkada: — (Feyzi), Boşiktaşta: (Süleyman Recep). Barıyer- de: (Osman). Anadolu ve Adalar cihetindekiler; Üsküdarda: (İskelebaşı), Kadıköyünde: (Büyük), (Üçleri, Büyükadada; (Şi- nasi Rıza), Heybelitadada: (Halk). Deyince, Rüstemin beyni atlı; çün- | befiziyen, örtülü ve dört köşeli bir yere kü bu yemin merasiminin ne suretle cereyan ettiğini biliyordu. Merasime, kurbanlarla başlanıyor. bir kaç esir idam olunuyordu. Hatırı - na, derhal Givile Hurap gel- di. Ya büu merasimde, — tesadü - fen bunlar idam olunursa, diye düşündü. Sonra, saf bulduğu uşağa sordu: — Peki! Bu merasimde idam edile- ceklerin isimlerinden bahsolundu mu? Hiç, Giv, Hurap gibi isimler duydun mu? — Öyle isimler duymadım. Yalnız, bir genç var. Derebeyinin kızı ile se- vişmiş diye yakalamışlardı. «Azap Ku- yusu» na atılmıştı. Kim bilir, nasıl ol- muş.. kuyuda ölmemiş. Kâhinler bunun sihirbaz olduğunu söylemişler. Kuyu- dan çıkarilıp kalede hapsedilmiş. İşte, bu sihirbazın da bugün öldürüleceğini söylüyorlar, Rüstem.. bu cevabı altaca.. «Her hal- de Givi öldürecekler. Ne ise tam zama- nında yetiştim.» diye söylendi. Sonra, kılıcını kaftanının içinde - saklıyarak, hizmetcilere bir şey söylemeden, hanın nünden geçen kalabalığın arasına ka- rıştı. O, Çermis kasabasını, hiç görme Mişti; hiç bir tarafın: iyordu; fakat, akıp giden halkla beraber istediği yere gideceğinden emin olduğu için, yolunu şaşıracağıhdan endişelenmiyordu. «Tüubiti» in en büyük 1 olduğunu hatırlıyor.. kendi «Tubiti mabedi», — anlaşılan, kendine: bu kasabanın en büyük mabedi, diyor- du. Rüstem.. karıştığı adamlarla beraber kale kapısından girdi. Üstü, kubbeler- le örtülü epeyce karanuk bir de rilmiş geniş bir avluya çıkt küçük k bir meydan- bir kapıdan geçerek büy lığa çıktı. Bu meydan.. sol tarafta yükselen «Tubiti» mabedinin önünde bulunuyor- du. Bunun da etrafı, iki metre kadar yükseklikte uzun bir duvarla çevril- mişti. Bu duyarın on metre kadar mesa- fesinde kale duvarları yükseliyordu, meydanı çevreliyen duvarın dibinden kale duvarına, kademe kademe, basa- maklar tırmanıyordu. Öyle bir şekilde saklayınız. 30 tanesini bir seri halinde biriktirip idaremlae getirenlere ve gön- | cerenlere hir — numara vereceğiz. Sonra ulusal — ekonoml ve — arttırma kuru- munun İstanbul şubesi tarafından tayin olunacak bir günde bu numaralar ara- sında kur'a çekilecektir. İlk 2$ numaraya yirmişer kilo, müteakıp 26 numara- ya onar kilo, bundan sonraki 50 pDumaraya beşer kilo, 250 numaraya da iklşer İ — kilo şeker verilecektir. W Sağa, solzı akın eden ahalin " W_wrde. |ki, halk, bu basamaklarda, birbirinden bir kademe daha yüksekte sıralanarak, meydanda olup bitenleri rahat tahat seyredebiliyordu. tem de, bü basamaklardan birinin üzerinde durdu. Meydanın ötesinde, tam mabedin önünde, bir kapı.. bu ka- pınin üstünde de bir taraça gördü, Bel- li, ki kurbanlar, idam edilecek adamlar bu kapıdan getirilecek.. dini merasim de taraçada icra edilecekti. Rüstem.. bulunduğu yeri beğenme- di. Burası, meydanlığın kapısına çok uzaktı. Burada, durmakla Givi nasıl kurtarabilecekti? Givi kurtarmak için en müsaid yer.. kapınin yakınlarındaki basamaklardı. Giv.. daha moyoöanlığın kapısına geldiği zaman, muhafızların üstüne atılır.. bir kaç kişinin kafasını uçurursa, orta birbirine karı: a da bu kargaşalıktan fade & (.vln kaçıra aılırdı Nereye? O'ıu Rüstem.. bulunduğu )ırdcn avrldı arasında, ir basamağa çıkarak iki kişinin jarasına sokuldu. Onların mırıldanma- Jlarına ehemmiyet vermiyerek bir sa- lğmı, bir soluna dayandı. Kendisine, çıktı. Yanında, iki kâhin daha vardı. |Kâhin, zadegğân ve zabitlerden mürek- Arkasından | kep olan diğer cemaat, taraçada kaldı ve başkâhinin bulunduğu yerin yanla- rına ve arkasına sıralandı. Başkâhin, bir dua okuduktan sonra oturdu; bağdaş kurdu. Diğer iki kâhin de, onun karşısma yerleşti. Üçünün e- linde, birer deste, birbirine müsavi ke- silmiş söğüt değneği vardı. Kâhinler.. değnek destelerini bağlı- yan ipleri çözdüler, Dualar mırıldana- rak, değnekleri önlerinde sıralamıya başladılar. Hepsinin değnekleri, önle- rinde sıralanınca, başkâhin, değnekle- rini birer birer toplamıya başladı ve her değneği alırken, yüksek sesle, bir şeyler söylüyordu. Onun, değnek toplayıp tekrar deste haline getirdiği ana kadar bütün söyledikleri; derebe- yinin hastalığının, vucüdüne bir «cinwsin | bülül etmesinden ileri geldiğini.. buna da, kale kumandanı «Tarıms ın, dere- beyinin başına, yalan yere yemin eyle- mesinin sebeb olduğunu.. derebeyinin Başkâhin, hükmünü verince, ikinci kâhin değneklerini topladı. O da, baş- kâhinin sözlerini tekrar etti. Ve aynı hükmü verdi. Bu da sözünü bitirince, üçüncü kâhin, deyneklerini topladı ve aynı mütalealarla aynı neliceye var- . Üç kâhin, aymı hükümde birleşince, başkâhin ayağa kalktı. Verdikleri hük- mü, halka ilân ettikten sonra, dini me- rasimin icrasını emretti ve tekrar yeri- ne oturarak diğer kâhinlerle beraber dua mırıldanmıya başladı. Duvarla çevrilmiş olan meydanın or- tasına, bir koç getirildi. Bir adam, bir iple koçun ön ayaklarını bağladı ve o nu, yüzü kendisine doğru olmak üzere arka ayakları üstüne oturttu. (Arkası var) erreeeserernereeAALARAAAAAAALER AD Belsogukluqu ve FRENGİYE DA yakalanrm FÇ LKL L F Kırklareli İskân Müdü lugundn: 1 — Demirköy kazasında on adet şehir tipi kürgir göçmen evi (3295) lira (70) kuruş ve (97) üde! köy tipi kârgir ev (3020) llra ki ceman yokün (108) adet evin muhammen bedeli (33317) lira (70) kuruştur. 2. — Kerestesiyle Beraber bilümum maizemei inşaiyesiyle veyahut yalnız iş- çhpı on beş gün müddetle kapalı zarfla eksiltmeye çıkarılmıştır. 3. — 16 Temmuz 1937 günü saat 14 de ihalei evveliyeleri yapılacaktır. Taliple- rin plân ve şartnameleri görmek ve inşaat mahallerini öğrenmek için İskân Mü- dürlüğüne hergün ve kaza iskân memurluklarına müracaatları. & — İhale günü taliplerin ehliyet vesikalarının yanlarında bulundurulması. $. — 2400 sayılı kanun hükümlerine göre eksiltmeye iştirak edecuk taliplerim ©6 7,5 muvakkat tem saat evvel İskân D osinde müteşekkil e yeni larını havi kapalı zarflarını belli saatten — Tüakal Üç knmııymı teslim etmeleri. — (3761) —— bir G G;? 6’ Macunü PERLODENT ©'runnı