© Mülâyim-Amerika boğası maçı berabere bitti Mülâyim hâkim güreşti ve birkaç defa |,' rakibinin sırtını yere getirdi EŞ mn Güreşten heyecan lı bir sahne (Baştarajı 1 inci sayfada) münakaşalara sebebiyet veren bu gü - Teşin uyandırdığı geniş alâka stadı dol- duran büyük kalabalıktan belliidi; üyük gü n evvel yapılan mü- biri sekiz diğeri çük pehlivan a- dı. Türkiyenin en küçük an ve Selim arasında ada Türkiyenin en sn; su yolcu Mehmet ha örildikleri göze ik (oOpehlivanla- tatbik olunan bir çok oyunlarla devam eden bu seri ve heyecanlı güreşleri iftiharla, zevkle ve heyecanla seyrettik. Neticede Ha - san Selimi on dakikada tuşla yendi, Müsabakalar İkinci müsâbaka küçük orta birin- cisi Süleymanla Dinarlının kardeşi İs- mail arasında yapıldı. Ve bu yarım saat lik güreş berabere bitti. Üçüncü müsabaka İzmirli Hasanla büyük orta birincisi Ali Ahmet ara » sında idi. Bu güzel güreş te altı daki - ka otuz sekiz saniyede Ali Ahmedin tuşla kazanmasile bitti. Ağır güreşten evvelki son güreşi de Molla Mehmetle Hayali O yapıyordu. Molla Mehmet on beş dakika yirmi beş saniyede tuşla galip geldi. Büyük müsabaka Beş dakika istirahati müteakıp bü - yük müsabakaya başlandı. Günün bü - tün müsabakalarında orta hakemliği yapan Cemal pehlivan hoparlörle her iki pehlivanı sahaya çağırdı. Onlar ge- lnceye kadar halka şu izahatı verdi: Bul Komarla Mülâyimin - Bursada başladıklari güreş Komarın sâkatlan- ması üzerine yarıda kalmıştı, İzmirde yapılan ikinci müsabakada Komar çok sert güreşiyordu. Bu sert güreşin seyrine alışmamış bulunan hal kın beyecanlı nümayişleri üzerine bir hâdise çıkmamas! için o güreş te yarı- da bırakıldı. Bugün yapılacak olan güreş hetice- siz kalan o iki müsabakanın o revanşı mahiyetindedir. Bu müsabaka © için Mülâyim ortaya 500 dolar ve Amerika- dokuz yaşlarında iki k: rasında y çarpan, oObu rm meharetle Mülâyim Amerikalının kemerini muvakkaten taktıktan sonra den sekiz on kilo ağırdı. Fakat bu far- ka rağmen Mülâyim gittikçe daha ağır basıyordu. On on beş dakika müsavi cereyan eden güreş yavaş yavaş Mülâ- kahir hâkimiyeti altına gi i gün tam kırk beşinci dakikas: Amerikan boğası Okaçmaktları kov mağa vakit bulamadı. Amerikalı ip - lere sarıldıkça, kendini ikide birde ringten dışarıya fırlattıkça halk heye- canla bağırıyordu: — Bu; boğa değil dana! Gejsinler de görsünler bizde ne boğalar var. Mü yim boğa gene kaçıyor, iyice sıkı tut. Mülâyim kemeri unutma vaki: azal - dı. Fakat bütün teşviklere rağmen alt- tan kalkmaya vakit bulamadığı halde Amerikalı bir türlü yenilmiyordu. Çün kü Amerikan usulü güreşte sırtın üç saniye yerde durması icap eder. Bu şart olmasaydı Amerikalı her dakika len az iki defa mağlüp sayılabilirdi. Mülâyim Boğanın kaçmasına iena lı da şampiyonluk kemerini koymuş -İhalde hırslanıyordu, Nihayet güteş bek! tur. Bu müsabakada parmak bükmek- ;lenilen neticeyi veremeden n.hayetien- ten, göze parmak sokmaktan başka her)di. Fakat Mülâyim güreşi bırakmak is- hareket serbesttir, Bu itibarla güreş bı- raz sert olacağı için itidalinizi muhafa- za edin. Bu izahatın tamamlandığı sırada iki pehlivan ringe çıkmışlardı. Güreş Ko- marın teklifi ve Mülâyimin rızası üze rine bir saat olarak tesbit edildi. Yal- nız Mülâyim pehlivan bu bir saat zar- fında beş dakika istirahat © istemiyor. İstirahat esnasında üşürüm diyordu. Komar buna itiraz etmedi. Hakem ne Cemal pehlivandı. Yan hakemlerin- de Su yolcu Mehmet ve Abdullah peh- Jivarlar vardı. Saat tem on sekizde güreş başladı. Bundan az evvel iki tarafın orzusu ü - zerine konulan beş yüz.doların ciro se- nedi ve şampiyonluk kemeri getirtil.s miş yediem yılan su yolcuya hal şları arasında teslim o - im hâkim güreşiyor N Güreşin başlangıcında Mülâyimi © dişleri kanamış ve bu kanlar Amer ” İmmun vücudunu da kırmızıya boyamış- © ti. Bu mansara dakikalar geçtikçe sert — Jeşen güreşin heyecanmı büsbütün g tarıyordu. 115 kiloluk Boğa Mülâyim - temiyor yenilinceye kadar diyordu. A- merikalı ise su yolcuya emanet edilen kemeri alıp sıvışmak istiyordu. Bir aralık Mülâyim (Amerikalının su yolcudan aldığı kemeri zorla geri aldı ve yeniden su yolcuya emanet et- ti, Heyecanlarına ve hislerine kapılan iseyirciler de Mülâyimin galip ilân edil- mesini ve kemerin ona verilmesini is- »-İtiyorlardı. Etrafın teşvikine kapılan su yolcu elindeki kemeri hakem kararını beklemeğe lüzum görmeden Mülâvi « me teslim etti. Mülâyim de kemeri ku-|ç şarıp ahbaplarının seyircilerin ömüz- larında gitti. Böylece halk Mülüyimi galip saydı. Hakem kararı Fakat hakem kararı o berab idi. Bazı kimseler hakemin kararını huk sız buluyorlardı. Filbakika az evvel ımız gibi Mülâyim tamamen ireşmişii. Bu suretle de Ame- eğini isbat hakem hey sayabilmesine şti, Fakat bütün bun! jetinin Mülâyimi gelip | kâfi değildi. Eğer Mülâyim müsabakanın başlan- YADİSELER AİN Anlatışa göre fetva Evvelki gün Erenköyden trene bindim. İkinci wevkidek! bütün kompartıman- dolmuştu. Ayakta kaldım. Dört kişi- nin oturduğu karşılıklı koltuklardan bi- rine, dayanmış duruyordum. Koltuklarda oturanlara baktım. Bir tarafta iki genç kız, bir tarafla de orta yaşlı iki erkek vardı.” Dişarıda yağmur bardaktan boşanırcas sına yağıyordu. Erkekler pencereden baklılar; biri: — Mübarek râhmet, dedi, tam zama- nında geldi. Yoksa sıcaktan (oprak çat- Mıyacaktı. Her şey bozulacaktı. Pentureden baktım. İçime bir ferahlık geldi kendi kendime: — Mübzrek, dedim, ne iyi şeymiş! Kızlar da pencereden baktılar. Biri içi- ni çekti: — Of Melöş, (Melihanın alafrangacası olsa gerek) dedi. Bilsen bu yağmur behi ns kadar üzüyor. Düşün; bugün cumar- tesi ne plâja gidebilirim, ne de akşam gezmiye çıkabileceğim... Yarın da böyle olursa çok fena! Ben de pencereden baktım içime bir üzüntü çöktü. — Bu yağmur da ne fena şeymiş! Dedim. Duyduklarımı matbaaya gelin- ce yazdım. — Sudan bir yazı, dediler, bunu neye yazdın? Sordum: , dediler üniversilede 860 kişi imtihana girmiş, 6ü kişi imtihanı kazanmış 800 ikmale kalmış. — Bön de onu yazdım ya!. — Onu mu yazdın? — Tabii onu yazdım. Talebe anlatsa #nlebeye hak vermek icap edecek, pro-| fesör anlatsa profesöre hak vermek icap edecek., Anlatışa göre fetva verecek ol- duktan sorra.:. Ha yağmur bahsi, ha bu bahis arada ne fork var kil, İMSET Londranın en tanınmış çocuğu İngiliz polisinin pantalanundan ya- kölayıp da kapı dışarı etmek üzere bu- u çocuk, Londranın en tanın- lerinden biridir. Marileti ve yahut iptilâsı da, İngilterenin, diğer memleket (büyüklerinin el yazılarını toplamaktır. Bu yüzden onların yanına girmek için türlü hilelere baş vurur, Son günlerde, Kralın bir yarışa geldi- ğini haber alan çocuk, muazzam bir po- lis kordonunu yarmış, tam Kralın ya- runa yaklaşacağı sırada, resmini gör” * düğünüz polis tarafından yakalanmış - tr. gıcında müsabakanın bir saatte netice- lenmesini kabul etmeseydi ve yenilin - ceye kadar güreşileceğini kararlaştır - dı güreşden kaçınan Amerikalı mağ lüp sayılabilirdi, Fakat dünkü şartlar içinde ,tesbit edilen güreş müddeti ve- levki o mütemadiyen Oo kaçarak da olsa (o sırtını üç saniye oyer- de (o tutturmadan güreşi niha « yetlendirebilen Amerikalı mağlüp sa - yılamaz, çünkü Amerikan güreşlerin - de puvan hesa mağlübiyet yoktur, Bu itibarla Mülâyimin belindeki keme- rin Amerikalıya iade edilmesi bir'ni » zam, bir hak, bir nezaket ve bir man « 2150 rakımlı tepeden muhalefet sahasına bakış Açlıktan, sefaletten kurtulan halk yeni bir hayata kavuşuyor “Ben Seyit değilim diyen,, Seyit Rıza gönderdiği bir mektuba “Seyit Rıza,, imzasını atmayı unutmadı Muhalejet sahasında bir m akineli tüfek müjrezemiz (Sureti mahsusada giden Genç sübaylarımız heş'eli, anlatıyorlar! muharririmizden | Kitaat bir hamlede eşkiyayı temizlemiş, Beyazdağ - Garbi Dersim en sarp araziyi aşmış ve zirveleri işgal Elizizden hareketle Tunceline gidiyo- Letmiştir. Dürbünlerle bakıyoruz, kuş uç ruz. Yolda mükemmel emniyet tertibatı |/1yan zirveler beyaz ve mahruti çiçek: var. Har #arıfik umumi sikübet bükim Jerle süslü. Bir tayyare bombardımanın- Herkes iş gücile meşgul, da oruzundan yaralandığı haber alınan Hozata vardık, geceyi telde geçir- Seyit Rıza işin sarpa saracağını anlayın- dik. Burası Hozatın yegâne otelidir. Ha-|“8 Sin merkezine bir mektup yöllünş; şarat sergisi den'ise duha yerinde olur.) — Ben seyit değilim, âsi değilim, baş» Üs, dört, altı yatak bir odada, Horlıyan- | Kasirun Yaptığını ben çekiyorum, benden lar, yorganı bir tarafa atanların hesabı |NC İstiyorsunuz, beni mahkemeye verin, yok. Birer metre genişliğindeki merdi- | GEMiŞ, Yakat buna rağınen gene Seyit Riı- venleri iner, çıkar, dehlizleri geçer ve ni-|24 İnizasını aitmiş, havet otele vasıl olursunuz. Sabah erken| Muhtelif yeritlerie görüştüm. Hepsi biz otelden çıktık. memnun. Açlıktan, sefaletten kurtulas Gazetecilikte atletiiğin çok kiymeti|caklarını, yeni bir hayata ve medeniyete —r, bu sebeble diğerlerini geride bırak- | kavuşacaklarını anlamışlar. Bunlardan tık. 2150 Takımına doğru yükseliyoruz. | birisi gazetecilerle konuşurken: Bakire köyüne çıktık. Bakire bir kız| — Meronunuz, çünkü bol beyaz ekmek gibi güzel, havadar, ormanlık ve yemye-| yiyoruz.. dedi, $il. Atlara binerek değ garnizonuna çık-| Bunların dağlık kısımlardaki ekser tık. Bütün muhalefet sahası ayağımızın | halk siyah darı ekmeğini yerler. sibinde, Kılaat tabiatile çatpışarak temizleme Tam bir sükünet var, beraberimizde | ve tarama ameliyesine devam ediyor, Ku nazik yüzbaşı Rüştü Nurter bizi garniz0-İtu deresinin bir kolu da işgalimize gep nun gün görmüş kumandanına takdim €t- | miştir, Sökülmez çember gittikce sıkışta ti. Etrafımıza genç sübaylar toplandı, | nlıyor, muhalefet son demlerini yaşıyor. Dağda üşüyoruz, dehşeti! soğuk var, * Otomobil kazalarını önlemek için Amerikada yapılan garip bir tecrübe Kazalarda ölenleri temsil eden 85 kefenliden mürekkep bir alay sokak sokak dolaştırıldı Medeniyetin er.çok revaç bulan na- (da rikkate getirmek için bir tedbir dü kil vasıtalarından biri de, hiç şüphe yok şünmüş ve tatbik de etmiştir. Bu ted. ki ötomobildir, Fakat, gene her mede -İbir şudur: ni ve fenni vasıta Bibi, bunun da, mah-| © Son yıl zarfında otomobil kazala - zurları, kurbanları vardır. Gün geç -İrında ölen 85 kişiyi temsil eden 85 ke- mez ki, bir otobüs veya otomobilin dev- fenlinin deyiştirak edeceği bir cenaze rildiğini; bir otomobille bir tramvayın, | geçit resmi yâpmak... i veya bir araba ile bir otomobilin çar - Filhaki NE . e $ PM vi ilhakika, geçen hafta, üstünde müt Pıştığını, bir kaç kişinin yaralamp bir biş bir k ri lee dr emi ir kuru insan kafası bulunan si- kaç kişinin öldüğünü duymıyalım.. gör- Di ikisi z yeli e ÖR şalii yah tüllerle örtülü bir otomobilin ar - a b ank YAR kasında, beyaz kefenlere bürünmüş 65 Ri elesi edyan kişi, daha arkada da büyük bir kalab rafındadır. Otomobil Şi mir iy a ei gün geçtikçe, otomobiller lik bulunduğu halde, şehitde, cadde bf cadde, sokak sokak dölaşmıştır. Diğer bir otomobilde de, büyük bir *nezar ve bu mezarın başında da, ölenlerin ana, karı ve kerdâşlerini temsil eden, siyah- lar giymiş bir kadın ağalmakta bulun- Son zamanlarda, dünyanın her ye-|Müştur. Bu otomobilin arkasından da, rinde olduğu gibi, Oklohamada da o -|siyahlara bürünmüş bir çok kadın ve tamobil kazaları artmış, geçen sene, şo çocuklar yürümüşlerdir. , iörlerin dikkatsizlik veya kaprisleri | Bu nümayiş bir çok kimse yüzünden ölenlerin sayısı 85 i bulmuş, | teessir etmiş, hattâ ağla; yaralananlar da bunun ön mislinden |lunmuştur. Fakat, bu tedbirin kazala « / ta - kazaları, ziyade - leştikçe, otomobil hevesi ve merakı art her tıkça fazlalaşmaktadır. Bu kazaların ekserisi de, şoförlerin dikkatsizliği den veya hızlı gitmek merakından ile- ri gelmektedir. ü fazlaya baliğ olmuştur. Bunu gözönü -/rın önüne geçmek hususunda ne dere- mertçe güreşinden dolayı iftiharla aj- kışlayabilmemize hiç de mani değildir. ne alan Oklohama belediyesi, şoförle -!ceye kadar müessir olacağı henüz ma“ ri ikaz elmek ve akıllandırmak, biraz |Jüm değildir.