İttihat ve 16 inci kısım Terakkide on sene No, 24 Memleket haricinde ittihatçılar Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Kafkasyadaki ikinci zümreye göre Enver Paşa “ Dibi olmıyan bir deryaya ,, dalmıştı: Onun Türkistanda hiçbirşey çıkaramıyacağını söyleyorlardı Tiflis büyük bir siyaset merkezi de olduğu için Şeytan Pazarı siyasete de alâkadar olur. 'Tifliste bir de Erivan Mmeydanı var- dır. Bu meydan, Tiflisin en mühim merkezidir. Nümayişler ve toplantılar orada yapılır. Burası kibar bir meydan | olduğu için, para da piyasa denilen ge- zintisini burada yapar. Para, şık yeri sevdiği için ay meselâ, sarraflık hususunda bütün ran- devular burada verilir, Burada da işle- rin yüzde doksanı - o tarihten bahsedi- yorum - Türklerin elindedir. Burada da onlar dolaşırlar. Ben de hep onların arasinda dolaşı- yorüm. Artık onların lehcelerile konuş- mayı da öğrendim, Türk i Türk ol- mak itibarile bizim bir imtiyazımız var- dır; bize karşı daha dostane davranır- lar; fakat, gene dikkat etmeli, Şeytan Pazarında da, Erivan meydanında da insanı şeytan çarpar; çünkü bizim dost- Jar yaman tüccarlardır! Ben Ankaradan ayrıldığım tarihten ilibaren yeni tarzda normal bir hayat yapmak ve sergüzeşi politikacılığ » karışmamak istediğim için, Tifliste bu- lunduğum müddetce bu iki meydandan dışarı çıkmadım. Zaten aynı zamanda bu iki meydan birer siyaset piyasasıdır: Siyasetin y piyasa değil, ha - berlerin dolaştığı piyasa! Her şey Sen evvel orada duyulur; bilhassa ti- caretin sivasetle çok ihtilât halınde bu- r hili ve hari- set haberleri bu iki meydanda dolaşır. Bunun için orada hem tüccar: —lik yapılir, hem de gazete okumaya Mühtaç olmaksızın dünyanın bütün - diseleri kolaylıkla ve mükemmelen ö; Tenilir. Ötelde okurum ve biraz da not ha- | linde bir takım şeyler yazarım B Bu, yacımı van meydar £ ye uğrar, — da vatanla tem bir iki saati de Şeytan Pazaril Mmeydanında geçiririm; bu da ) için lâzımdır. Bizim buraya gelirken Uzaktan yaptığımız pazarlar, Şeytan Pazarına pek de uymamakla ber orada daha iyi öğreniyorum ki, in: O çalışmasını bilirse hayatını kazanmı tan korkmamalıdır. Enver paşanın 'yeni ben bu Şeytan Pazarı danından takib ettim. entellektüel — ihti - eder; arada, Eri- ethane- benim rla konuşurum bu Bi sergüzı l de ile Erivan mey- Enver Paşanın isyan haberi ilk defa burada yayıldığı zaman derhal ıki tür- “lü fikir göze çarptı: kurtuluyoruz!» dö yacında olanlar - Hsi! - her şeyde v Kurtulmak ihti- yatın ebedi tesel- görürler. Bunlar bu kı- sımdandı ve bilhassa tecrübı olan iyi yün temiz Türklerdi. İkin- karşısında du- rafların ahvalini iyi tanıyanlardı. Bun- lardan biritçilesin nas mdülılı bir İran Aze - risini misa| gösterek im. Kendisi ticari münasebette bulunduğumuz bu — zat, - ismini lemeğe lüzum yok! - bir gün bana taze, gayet memnun bir yehre ile havadisler getir! eee ee y AAA kısım, sartık her tarafta bir kur- | z ve genç| le | — Bilirsiz Mehettin efendi, (!) En- ver Paşa bâresinde (2), çoh yahşi ha- barlar almış Özü (3) bu saat (4) lap (5) böyuh yuz min kişilik bir or- du ile Taşkent üzerine yörür (6) Tut- sak (7) olup Rusette kalmış kalmış ni- çe Türk koşunu (8) varsa hammısını toplayup, bulara (9) basmacını, za - di (10) katup böyuh bir ordu düzel - dip (l1), Bir kerre Taşkendi alanda artık bölşevikler onun kabağına (12) durabilmezler! Şükre kında kurtuluş muhagi Şeytan Pazarı havad ladı. Bana bunları söyliyen dostum, İ , fakat, Kafkasyada yerl nu ümit ettiği kurtuluşun önce yeğâ- ne manası bölşeviklikten kurtulma, ser bestçe gene ticaret yapmak olduğunu bilmez değildim. Bununla beraber, ne de olsa, Kafkas Türkleri arasında Türk- lük duygusu inkişaf etmiş olan bu dos- tum, bu havadislerden Türklük itiba- rile de memnun oluyordu. Fakat, bu işlerin mahiyetini daha iy |bilen ikinci zümre hiç bu fikirde değil- |di. Onlara göre Enver Paşa «dibi ol - İmiyan bir deryaya» dalmıştı. Bu tabir, bizim hududumuza çok yakın bir yer- den ve aklı başında, münevver, bir çok defa İstanbula gelmiş, bizi tanır baş dostundur. O bana, Türkistanın bu kıs- mi hakkında etraflı malümat verdi ve buradan Enver Paşanın hiç bir şey çı- |karamıyacağını daha ilk haberler çık! ği zaman, gayet sarih olarak — söyledi. (Arkası var) (1) Benim adım Kafkasyada büyle idi. (2) Hakkında, (3) kendisi, (4) ha- len, elyevm, (5) gayet), (6) yürüyor, yürümektedir, (7) esir, mahpus, (8) (asker, (9) bunlara, (10) basmacıyı ve |saireyi (zad, zat ve şey demektir). (11) düzeltti, tanzim etti, (12) önüne, * Azeri dostlarıma Tefrikarın bu kısmında Azerbayc hakkında yazdıklarım bir çok Âzeri ara- l;ır.dı büyük bir alâka uyandı ait ve şimr'iy bilinmemiş solan bazı hakikatleri yazmış olmamdan dolayı bir çok dertli Azeri ba- a teşakkür ediyor ve iltifatlarda bulu- 'ör. ayrı teşekkür dığım için bu sa- la bu vazifey: ifa etmek istedim. Bu iltifatlara a eğe imkân bulama Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan cezanelör şun- lardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Ziya Nuri), Alemdarda: (Eşref Neş'et), Beyazıtta: (Haydar), Sa- (Erofilas), Eminönünde: (Be - ), Eyüpte: (Arif Beşir), Fener- : (Hüsamettini, Şehremininde: (Na - zun), Şehzmdebaşında: (Hamd!., Kara - gümrükte: (Arif), Küçükpazarda; (Hu- Tüsü, Bakırköyünde: (İstepan). Beyoğlu cihetdidekiler: 'Tünelbüşinda: (Matkoriç), Yüksek- kaldırımda: — (Vingopulosi, — Galatada: (Merkez), Taksimde: — (Komal - Rebul), Şişiide: (Pertevi, Beşiktaşla: (AİL Rıra), Anadola cihetindekiler: | da: (İmrahor), — Sariyerde: ( adıköyünde: (Moda), (Merkez), Büyükadada: (Şinasi Rıza), Heybellada- da: (Halk), Â Kasa y eee A ga eee ea ea AAA da eee eee Ev kadınının şeker kuponu:: Ev kadını, tazo yemiş dölduür. Bu kupoajarı 30 gün neşredeceği ız. 30 tanesini bir seri halinde orslml geçmeden kilerin! reç, ve şorupla iz, Onları hergün' — kesiniz biriktirip idaremize getli ve a ulusal — ekonomi ve tırma ki olunacak bir günde bu numaralar &. yirmişer kilo, müteakıp 25 numâ göne “İgideceğim. Esterleri hazırlayın! kadar Türk efkârınca hiç | İ i İdı, muhakkak Hurapı, göremeyince, onun dı -| şarıda, esterlerin yanında bulundu-| |ğunu zannetti. Çadırdan çıktı. Esterle- |re baktı; hepsi tamamdı. Yalnız birinin Dipi kopmuştu. Hurap, ortada görünmü yordu. Bir kaç defa «Hurap» diye çı ğırdı, Cevab alamadı. Onun bağırma- sından uyanan hizmetciler çadırdan çıktılar. Her biri, bir tarafta radı. Bulamadılar. Bir saat tem kararını verdi — Hurap kapana tutuldu. Hindlinin halinden, haklı olarak şüphelenmişim Dört süvarinin geçişini de hayra yor- mamiştim. Etrafımızda, sinsi bir faali- yet var; fakat ne olursa olsun Çermise | urapı a- rar Rüs- Rüstem.. esterine atlayıp yola koyu- lunca, düşünceye daldı: Hurap, ne di ye yakalanmıştı? Etrafında dönen bu karanlık hareketler, ne gibi bir ga, doğru gidiyorlardı? Mid harbleri, baskınları, akınları vardı nu, şahsan görmiyenler, ismin. biliyor- lardı; fakat, o, Çermis havalisine hiç gelmemişti. Burada, onu tanıyacak kim- nal vermiyordu. -Yok mi, onun hakiki hüvi- hudud muhatfızlarına se olduğuna iht sa, Hindli hanc yetini anlamı haber vermişti? Rüstem.. böyle ndü jda dönen şüpheli hareketlere zinirleni- yordu. Kendi kendine: ce, et payım? Çermis ka'esine hü Givin ne dar ses çıkarmamıy y ye mecburum. lolduğunu anlıyayım da, yapacağımı & m., Diyordu. Son tini düşünüyor. tes diğini,. Lak |tahmin ediyordu. bu suallerin birincisine cev yordu. İkincisine gelince, bur gene Hurapın âkihe- taraf için, bir düf edemedikler | | kat bir gÜ e? I addedilebilecek bir cevab bulahiliyor- du: — Hiç şi mu bilmiyorlar |Anla Dhesiz, benim kim ol ; fakat şür , geceler 1 ansızın baslırmı- y dı.. belki de, baskına ka- rar verm çadıra doğru yürümüş- ler; fakat Hurapla karşılaşmışlardır. Rüstem., tahminlerini buraya kadar getirdikten sonra, bir takım meçhulle- yordu, Hurap, bunlarla kar- İşılaşığca kılıcına sarılma idi? Sonra, ne diye baj rl. mı nıştı? Bağı n biri duyaca luşundak tı. Hurapın 3 vra,w( 'er, Rüstemi, bazan şüpheye düşü- » önün kendilerine ihar tarafa sıvıştığını hatırına getiriyor- du; fakat, onunla pek uzun seneler kadaşlık etmişti. Onu, her zaman, ve akâr görmüş y kahpeliği irtikâh edebileceğine, değil, ihtima! vermiyordu. O halde? rarengiz bir tuzağa jşürülmüştü ve meçhul bir t , belki de Çermisi irülmüştü. Muhakkak, onu, sıkış caklar.. kafilede bulunanların kim olduğunu ve ne maksadla Çermi tiklerini anlamak istiyeceki çok emindi, ki Hurap, ne kadar ta etseler, kendisinin kim oldu i Rüstem.. di noktasına gelince; — Bütün bu şüpheler.. bu sıkı t sudlar, hep G yüzünden... Derebe yinin kızı ile . Sonra da yak ele vererek derebeyini çileden ç Anlaşılan, dereheyi, İranlı na diş bileyor! Bilesin ba hem Givin, hem de Hu Rüstem.. ğ eteğine ind yolculuğu: günü, masındanberi, hiç bir hâdise laşmadı. Artık, ini muhite gelmiş sadüf ediyorlardı. Hava, buralarda, dağdaki gibi soğuk değildi. Geçtikleri ondan sonrâ 'T erlerde, ağaçlar, yeşillikler vardı. Rüstem.. bugünkü yolculuğunda şim- diye kadar görmediği bir şey gördü, bu, yolun kenarına dikilmiş uzun bir direğe bir mille tutturulmuş bir tekerlekti. O, bir müddet durarak, böyle tenha bir yerde, bunun neye yarıyacağını düşü- nürken, tekerleğin arkasından perişan kıyafetli.bir adam çıkt Bü, dua değirmenidir. Tekerleği çevirenin bütün günahları affolunur. O adam, muradına erer, Dedi. Sonra, bütün kuvveti ile teker- leği çevirdi, kerlek, düdük yibi bir ses çıkararak döndü, Rüstem.. değirmene fazla bakamadı; çünkü ileride, birdenbire, beliren bir ge gördü. Bunlar, kendilerine elen üç süvari idi. Nereden çık- mışlardı? Anlıyamadı. Süvariler, biraz sonra döndüler. Dört nalla çekilip git- de, |tiler. Rüstem.. dua değirmeni tekerle- ğinin, düdük sesi çıkararak dönmesini.. arkasından süvarilerin görünmesini ve bu arilerin kendilerine r gel- meden dönüp gitmesini düşünürken, uzakta, Çermis kalesini gördü. Kendi kendine: — Dua değirmeninin ıslığı.. geldiği- mizi süvarilere haber verdi. Onlar da, haberi, kasabaya götürdüler. Bakalım ne olacak? Al şime şeytan Gö karışma Sokağı $ Pernal Tekke Bekçi Kozyatağı ılmıştir. İhaleleri ülerin Kadıköy V NNN 'akıflar Müdürlüğüne müracaatları. bakınan hizmetcilere seslendi: Sükünetinizi muhafaza edin! Da- ima, tüccar olduğumu hatırlayın! Onla- rın böyle gelişi, bizi korkutmak içündir. Korkmayın. Vakitsiz kılıçlarınıza da davranma; Diye nasihat etti, Rüstemin tahmini d! süvari müfrezesi, u çıktı; çünkü kafilenin; durmadan ve lelâş etmeden yoluna devam ettiği ni görünce, on adım mesafede durdu. Müfrezenin kumandanı, atını, bir kaç adım ilerleterek Rüstemin önüne gel- di, Kim olduklarını.. nereden geldikle rini sordu, Rüstemin verdiği cevaplara inanmış görünerek: — Öyle ise hoş geldiniz! Beyimiz, tüccarlara iyi muamele etmemizi.. on- ları her tehlikeden, her zarardan mu- hafaza etmemizi emretti. Artık geç ol- du. Surların kapıları kapanmadan ka- sabaya yetişemezsiniz. Bu gece, bizim misafirimiz olursunuz, Der demez, on süvari öne, diğer ©- nunu da arkaya geçirdi. Kafileye hare- ket emri verdi. Rüstem.. hiç sesini çıkarmadan siiva- rilerin arkasından yürüdü. Kendi ken- dine, bu nezaketin, bu misafirperverli- ğin nereye çıkacağını soruyordu. Yok- sa, bir tuzak mı kurulmuştu? Oraya mı sürükleniyorlardı? Kafile bir saat yürüdükten sonra, on kadar çadır kurulmuş olan bir su ba- şına geldi, Bur süvarilerin ordugâ- 1, ekmek getirt- (Arkası var) — -- TECRÜBE EDERSENİZ, Aylık kirası Lira Kr. ——— No, sı 6 8 17 28 Dükkân sonuna kadar kira verilmek üzere mbe günü saat 15 de istek- (8713) 7 pe