26 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

26 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Begen diğin erkek tipleri — 535 — Kadın hamarat ve gözü tok olmalıdır Bence ideal kız şi ohrılıdır. Ev işlerini bilir, hamarat, faal, hantal- lıktan hoşlanmaz, zek! al sa- | hibi, edebiyat ve mu sever, gözü gönlü tok, kibar, ağır başlı, terbiyeli, na- Mmuskâr, evine bağlı, sıhhati yerinde ol- | mMalı, Yaşı en aşağı 25, boyu 1,60, narin, es- mer, elâ gözlü, kimsesiz, olmalı. Beyoğlu Paşabakkal No. 45 de Ser — >536 dk Kadının sosyete hayatına yabancı kalmaması İâzımdır Kadında aranılacak evsaf şudur: 1 — İik tahsil görmüş olmalı. 2 — Vücudu orta, ağız ufak, ra, gözler elâ, saç kumral: $ — Ev işlerinde tam bir ihtisas sa - hibi, çocuk bakımına vâkıf bulunması, Soösyete hayatına yabancı kalmaması lâ - Zzundır. met | lar ka- Balıkesir: N. Ocak (Sarih adresinin neşrini istememiştir.) e GÜi e Kadın herşeyden evvel akıllı olmalı Kadın her şeyden evvel akıllı olmalı. - Güzellik Ikinel derecede kâlır. Tabiat gü- zelliği her şeyden üstündür. Ne çok gü- zel, ne de çok çirkin olmalı. Sarışın, esmer bence hepsi birdir. Tam bir ev kadını ve erkeğini idare etmesini bilir olmalı. Modadan anlamalı, şık giyin- meli, kendine yakışlırmalı, ifrat dere - cede giyime düşkün olmamalı. Ankara: P. E. (Sarih adresinin neşrini istememiştir.) z HBA Ce Şiir seven kadından hoşlanırım , Öyle bir kadın tipi tasavvur ediyorum ki, ne pek beyaz, ne pek esmer, ne şiş- Man, ne de zayıf olsun, gözleri elâ, sözü Sazı yerinde natıkaperdaz, şiire meraklı, | temizlik için biraz titiz, bir aile yuvası kurmağa kabiliyetli, cömert olmalı. İda- Tesini bilmeli, kuvvel hafızası tam, ana- gı, babası Türkoğlu. Türk olmalı, Başkatr — milletten dünya güzeli olşa istemem. Ayrıba inadı sevmez, gıpta etmez, va- fanperver olmalıdır. İzmit Kozluk saray karşısında 321 Aytekin * Sön Posta » am tefrikanı: 65 — Yöğü.. öyle mi?.. O halde, lütfen söyler misiniz?.. — Mecliş bana bir ünvan - vördi. Şim- diye kadar hiç kimseye verilmemiş o - lan bir nam ve ünvan. m, aziz asilza - — Şövalye. Endü İhlıv.ır çi zmeci, üs şövalyesi... çılgın bir sevinçle termişim... 'mşum Şmalyem yaşasın, En b Diye bağırdı. Ve zavallı ihtiyar, sar- hoş.ukl.ı büsbütün kuvvetini arttıran — beyecana dayanamadı. Bir :ki defa ile- Ti geri sallandıktan sonra, sırtüstü yere yuvarlandı. x Şövalyenin aşkı Şüvalye, Kırmızı Horoz otelinin 8 « nüne geldiği zaman, birdenbire afal ÖL Kapının önüne, her yaşta ve her cins adamdan mürekkep bir kalabalık toplanmıştı. (Kırmızı Horoz — öoteli ve meyhanesi) yazılı olan levha çıkmış.. bunun yerine, (Genç Afrika — teli ve lok 1) yazılı bir levha asıl- mıştı. Bu | üzerinde, elindeki Endülüs Şövalyesi Abdurrahman lanı o - iz kadın ve hangileridir? — 539 — Kadının gözleri iri ve yeşil olmalıdır Hayalimde yaşattığım kadın: Uzunca boylu, vücudu mütenasip, sarı kıvırcık saçlı, iri yeşil gözlü, cazip çeh - reli ve evinin Idaresini temin edebilecek kabiliyette, orta tahsilini ikmal etmiş, her )ıangı bir çalgıya âşına olmalıdır. Ankara: M, Fethi (Sarih adresinin neşrini istememiştir.) Kadınların Genç- leştirilmelerinde Bir Mucize: Dünyanın'en büyük profesörleri genç ve kuüvvetli — hayvanların höceyre - terinden çıkardıkları özü insanlara aşı - lyarak —ölen kuvvetli — te hayâti ia- de ediyorlar. Ayni esas üzerine genç ve dinç hayvanların cildlerini besliyen hö- ceyrelerin ilraz ettikleri o kıymetli özü voesaiti fenniye ile ikinci bir koruyucusu Yağlı ve yağsız Hasan Acıbadem krem- leri elde edi man mucize denilecek büyük değişiklik görülür. Gevşiyen adaleler gerilir, yüzdeki güukurlar büyük düzen alır. Açılan mesü- mat kapanır. Cild elâstikiyet kazanır. Cil ve lekeleri kökünden temizler. 60 ya- şında bir kadıniın bu krem ile buruşuk yüzünü genç bir kızın cildi kadar taze - Zeştirir ve düzgünleştirir. Bu hal tecrübe ile gabittir. Hasan acıbadem kremleri çir- kinleri güzelleştirir. ve ihliyarları genç- leştirir. Kadınlara füsunkâr, tatlı — sıcak bir cazibe verir, Cinsi cazibeyi ziyadeleş - tirir, fakat acıbadem yağı kremini yap- mak çok güç olup bu bir san'at ve fen mesolesidir. Bazı ıtriyatçılar Acıbadem e- nsıni vaze'in ve buna benzer yağlarla karıştırarak acıbadem yağı kremi altın - da satmak isterler, cildinizi acıbadem ya- | ümdan aslâ malüm olmıyan acıba - dem — yağı — kremlerinden knru_vun aksi halde yüzün esmerleştiğini ve üylendiğini görürsünüz. —Yağlı Ha - acıbadem kremini sabahları kalkınca yüzlerine süren her bayan cild- lerinde bu büyük değişikliği görecekle dir. Her gece bayan teninin güzell şeflafiyet ve letafe kremlerile idame ett masın, sız Hasan AOR yalın kılıcı dehşetle etrafına savuran, getiç bir Berberi resmi vardı, Lokanta kapısının önünde bir adam Yazaat bir mâsanın üstüne çıkmış.. ara sıra e- lindeki küçük çıngırağı çıl' yor.. ayni zamanda, elile levhayı göstererek kı - sılmış bir sesle şöylece baı,.uyuriu. — Gençler., ihtiyarlar!. — Erkekler.. kadınlar!... Hepinize malüm olsun ki; şu resimde gördüğünüz Afrika aslanı - nın yatağı, burasıdır... Bugün emsalsiz kahramanlıklarına şahit — olduğunuz o genç Afrika aslanı, bu ötelde yatmış.. bu' lokantanın nefis ve kuvvetli yemek- lerinden gıda almıştır... Yemeklerimi,- zin çeşitleri. yağlarının nefaseti.. ba - har ve salçalarının kuvveti.. hele şa - raplarımızın lezzeti.. genç afrika asla- nının damarlarındaki şecaat kanlarını arttırdıkça drttırmış.. .en nihayet ona bugünkü ük muvnf!aklvclı kazan - dırmıştır... Ey, damarlarındaki kanlar kuruyan ihtiyarlar!. Geliniz... Ey, sev- gililerinin pencereleri altında serenad yapmaya cesaret bulamıyan gençler; geliniz... Ey, âşıklarına kalblerindeki muhabbeti izhar etmekten çekinen ka- dınlar; geliniz!.. Yeniden hayat.. yeni - den kuvvet.. yeniden cesaret bulmak isterseniz, içeriye giriniz. Üç kap mek yiyiniz. Bir çişe Mader şarabı niz. Göreceksiniz ki, hepiniz de olan acıbadem yağı ile imtizaç ettirirler. | ” ir. Yüze, cilde sürüldüğü za- | * | oUN UDT |—Kl!aplar arasında | İbni Sina 'Türk Tarih Kurumu yayınlarından: VIE seri - No, - 1 5 Ahmet Halit Kitap Evi. İstanbul - 1937. 'Türk Tarih Kurumu, büyük Türk filo- zofu ve tıb bilgini İbni Sinanın 900 üncü yıldönümü münağebetile, geçen gün İs- tanbul Üniversitesinin konferans — salo- nunda tertip eylediği çok muvaffak ihti- fali 0 yüce âlimin şahsiyeti ve eserleri hakkında mükemmel bir eter tabı ve neş- rettirmekle ikmal ve itmam eylemiştir. Buna esei demek hakikatte azdır. Çün- kü gerek muhtevası, ve gerek - temsili itibarile bu, daha ziyade bir abidedir. Elimizde bulunan bu beş yüz Bur sayfalık kilabın, ilimlerin yüce hâmisi Atatürkün, çalışma masasınin başında çekilmiş gayri münteşir bir fotoğrafı ve İbni Sinanın da, Türk ve İslâm eserleri müzesindeki kolleksiyondan alımmış ne- tis bir minyatürü ile süslü Bulunan baş tarafındaki Tahreylediğ fihristte, memleketimizin ilim adamlarının isimleri - Profesör Şemseddin Günaltay'ın derin bir vukufla'yazmış olduğu (İbni Sinanın milliyeti, bayati, mükemmel etüdü, Nevzad Ayas'ın İbni Sina felsefesine' bir nazar) 1, — İzmirli üstat İsmail Hakkı'nın (İbni Sinanın fel. sefe sisteni!), ve gene Şemseddin Günal- y Ziva Ülken, Halil Nimetul- lah Öztürk, Mehmed Ali Ayni, Nevzad Ayas, Ahmod Hamdi Akseki ve doktor von Aster'in, büyük Türk hakimini muhtelif cepheden etüd eden yazıları ir- hünemizi zenginleştinen cev- herlerdir. Bu saydık'larımız, kitabın ancak birin- ei kısmının muhteviyatıdır. İkinci kısım «Tabib İbni Sina> ya aittir. Ve Türk yurdunun en salâhiyetli üstad- ları, burada ünlü seleflerine karşı şük- ran vecibelerini, vâkıfane yazılarile oda etmişlerdir. Ordinaryüs profesör, Dr. Akil Muhtar Özden, Neşet Ömer İrdelp, Fahreddin Kerim Gökay, Hayrullah Diker, Osman Şevki Uludağ, F. Nazif Uzluk, Süheyl Ünver, Sadi Irmak, Necmeddin Rifat Ya. rat, Saim Erkun, reşterle kalemin, erba- bi elinde ne güzel birleşir olduğunu bu yazılarile isbat eylemiş ve İbni Sinanın hekimlik bakımından kıymet ve ehem- miyetini, kudret ve azametini tebarüz et- ııı'r.ıdwrdır Sade bu kısmı okumakla, dokuz asır önce dünyaya gözlerini yummuş olan bü- |yük Tü inin tıbba ne hizmetler et- san acıbadem kremini göce yatarken yağ- | tiğini, bugünkü tıb ilminin kurumuna ne değerli yardımlarda bulunduğunu anla- yıp iftihar etmek için kâfidir. Bu ikinei fasla, garbin ma rtinden olup, ihtifalde de ken lemiş olduğumuz Frans: ile anın Louvain Ü- nivorsitesi profesörlerinden Dr. Tricol Royer ile Romanyalı Dr. Gomoiu'nun iki birer :cnç Afrika aslanı kesileceksiniz. Şövalye; bir kahkaha atmamak için kendini güç zaptedebilmi — Vay açık göz herifle Derhal va- ziyetten istifade etmişler... Her şey ak-| ltma gelebilirdi. Fakat; böyle bir otelin, bir gün olup ta, lokantarım.. bir | meyhanenin reklâmı olacağım aklı ım- | bessümle gülü dan bile geçmezdi... Ah, h: yizli şey... Elverir ki, onun 'sirla istifadeyi bilmeli... Diye, söylenerek; hiç kimseye gö -| rünmeden usullacık otel kapısından i- çeri girdi. Merdiven başında, lokanta- | nın bulaşıkçı kızı ile cilveleşen garso - na: — Acaba.. evvelce misafir kaldığım oda boş mu?.. O odadan çok memnun idim. Dedi. Bir gün zarfında, bu kadar bi ikbal ve şerefe nail olan Abdurrah - manin a bir daha bu otel ve lokan- taya geleceği, kat'iyyen ümit edile - mezdi. Onun için, şimdi birdenbire Ab- durrahmanı karşısında gören, ve sesini işilen garsonun da hayretten dili tutu- lüvermişti. Derhal koşmuş; otelciye ha sermiştl. Zekâsile bulduğu reklâm sayesinde, sabahtanberi kazandığı paraların nesa- bile meşgul olan patron; evvelâ garso- nun verdiği habere inanma' Fa - kat; lokantanın ara kapısından bı uzatarak Abdurrahmanı met nündeki sahanlıkta dimdik mez; sesinin bütün kuvvetile: — Madonna.. Madonna!. Ta, kendi- » Genç Afrika aslanı.. Ah, Madonna.. kültürü) hakkındaki | “İbölgeler çok yağmur yediği için arıcılar se- —————LLİETTİELMLE——: ——— F HLEKONOMİ İ S C-ıı Ü 3;3 Trak 'ada istihsal edilen ballara rağbet artıyor Edirne (Hususl) — Fenni arıcılık glebildi. Bine yürüyor, Vaktile kara kovanlarla — dolu olan Trakyanın bügün en az altı bin Dadanb- lad modern kovanlar; yardır. Ziraat Vekâletinin bunda da çok yardımı dokunmuştur. —Büyük merkezlerde arı müte- hassıslarının gözü ö » | nünde on kovandan elli kovana kadar top- lu ve kümeli istasyon- İ lar vardır, İkiden ona kadar kovan — evdinen ra kovanları mevcut olduğu için arıları ye- nilere aktarıyor, ve seki balmumlarını bü - yük merkezlerde Kurulan mâkinelere gön - dererek fenni ve sun'i paketlerle değiştiri - yor. Başkaca hiç bir masrafı olmiyan arı kos Jünün geçinme kaynağıdır. Bu sene içinde çok ümit olunur - f kooperatif hayatmına balcılar da kayuşsun, İktisat Vekâletinin 'Türkofla teşkilâtı ve İxmir Enternaayonal fuari Trakyanın müm. taz ballarını ve bulmumlarını dünya piya - sazma tanıtmıştır. Bir çok firmalar mal iş- tedikleri halde bu büyük istek karşılanamı- yor, Süzme balı yetmiş kuruşa toptan veren köylü satıcılar çok sevişmiştir. Bu yıl bazı kiymetli etüdü zeyledilmiştir. Kitabın üçüncü kısmı İbni Sinanın ri- yaziye ve heyet âlimliğine hasrolunmuş- tur. Bu kısım, rasathanenin fâzı! ve fa- tin direktörü Bay Fatin Gökmen'in 25 sgayfabk mükemmel bir yazısını ihtiva etmektedir. Bundan sonra İbni Sina Folkloru, hal tercümesi, basılmamış şiirleri, eserlerin- den bazı parçalar ve nihayet çok zengin bir bibliyografya ile bezenmiştir. Kuşe ki Üzerine basılmış 16 sayfa- hk resim dokümanları, kitaba başka bir kıiymet vermekte ve onu - tekmillemek- tedir. Türk Tarik Kurumu, böyle mükemmel bir eseri terlip ve neşretmekle, irfan âle- mine karşı ifa etmekte bulunduğu ilmi hizmetlere bir yenisini daha ilâve etmiş bulunuyor. İbni Sina kitabı sade her Türkün de- ği, her irfan âşıkının evinde, kütüphane- sinde, masasımın üstünde yer tutması lâ- zaım gelen nefis ve kıymetli bir âbidedir. E. Ekrem Talu bu, ne saadet' Diye, bağırmağa başlamıştı. Abdurtahman, bu ç: güçlü terki " içinde hiç bır eri yatmamış olan eski odasının nı açtıkları zaman, garip bir te - kapı ı dört beş günlük hayat, bir anda gö-| ün önünden geçti, Kapının önünde | du an patronlara garsonlara dönerek:| — İstirahate — ve Uykuya ihtiyacım var, Beni kimse rahatsız etmesin. Dedi. Kapıyı kapadı. Bel kayışını çöze - rek, kılıcı ile hançerini ortadaki dan - tel örtülü masanın üstüne attı. Bütün vücudunu kaplayan uzun bürnuzunu da çıkararak bir kanapenin üstüne at- . Elbiselerini soyunmaya lüzum, gör- meden, boylu boyuma karyolaya uzan- dı. Gözlerini kapadı. — Ne yapacağım?.. Şimdi, ne yapa - cağım?. Diye mırıldandı. x Aradan saatler geçmişti. Abdurrah- man; bu uzun saatleri, yatağının üs - tünde, hil ç k.pırdımad.m derin bir sü- künet içinde geçirmişti. Acaba, uyuyor muydu?.. — Hayır. O, düşünüyordu... Mütemadiyen dü- şünüyor.. ve zihnini kurcalıyan şu su- ale, cevap bulmak istiyordu: — Ne yapacağım.. şimdi, ne yapaca- Bim?.. (Arkan var) Trakyı ta kullanılan Dadanblad lmvıııhıı küylülerin sayısı da pek çoktur. Beş ane| viniyor, Bazı yerlerde yağmur aa düştüğü 1- seyyar arı mütehassısı gezmektedir. Un « - |çin arların büyük hareketi hendis tamam - mi müfettişliğin 8 - 10 liraya yaplırdığı a >|lanmamıştır. Üç senede 15/000 yeni kovan vanları köylü kendi emeğile tüp ve çapı boz “yapılacağı muhakkaktlır, maksızm dört liraya mal ediyor. Kendi ka-| İstanbul Borsası kapanış Hatları 25 -6 - 1937 ÇEKLER Açılış Kapanış 626,75 62700 0,7877 0,6861 17,6925 17.6150 M.9T1S 4.468) 81.1619 SASIS 19650 S.9RRR 11415 Ya! 240150 Bomoönti - Nektar Aslan çimento Merkez bankası İş Bankası 'Telefon İttihat vo Değir. Şark Değirmeni Terkos ls'rıxnnu.nı Açılış l—-— 1845 17,15) 'Türk borcu T peşin » » I vadeli » » I vadell O TARVİLAT 18.3$ 17.65 Anadolu I pe, » TI vadoli » n pe. » TI va. Anadolu mü, peşin İSTANBUL Ticaret ve Zahire Borsası 25/0/937 Buğday yumuşak Buğday sert Arpa Kotentohumu yeni Ketentohumu eski Kuşyemi dökme Yapağı Erzurum Poynirt beyaz n » Peynir kaşar s » Malkarada bir köylünün hayrı Malkara (Hususi) — Yörücük kö- yünden Hacı Selim namında bir zat ö- lürken varislerine köy civarına bir çeşme yaptırmalarını vasiyet etmiştir. Bu vasiyet yerine getirilmiş, Yörücük ve Güneşli köyleri arasına ve Malka - ra, Uzunköprü yolu üzerine on yalaklı / büyük bir çeşme yaptırılmış, ve suyu çeşmeye getirilmiş olup halkın ve hay- vanatın bu mer'alar üzerinde su ihtiya- c tatmin edilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: