7 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

7 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fakat bunun için telgraf çekmeye ne lüzum vardı. İsterse, kendisi gelemez Miydi?. Telgrafı aldı. Üstü halasına yazılıy- di. Kendi kendine: — Bünun böyle olacağı belli idi. Hiç © kadından kolay kolay vazgeçer mi?.. Diye söylendi. - Postacının uzattığı kâğıdı imzaladı. Sonra kapıyı kapadı. İçeriye girdi. Halası telgrafı aldı. Gözlüğünü tak- tı. Okurken, birdenbire yüzünün rengi bozuldu .Dudakları titredi — Bizim Muzafferden, rdu. Ya- Tın nikâha gelemiyecekmiş, onu haber Veriyor ;seni de tebrik ediyor. Süheylâ, halasının telgrafı uzatması- nt bekledi. Fakat kadıncağız nedense, birdenbire değişmişti. Dalgın dalgın tel- Brafı dörde büktü; koynuna soktu, Süheylâ, gene kendi üzüntüsünü u - Nuttu; halasını bu kadar sarsan bu kâ- ğit parçasında ne olabileceğini merak etti. Muzaffer, onun oğluydu. Süheylâ ile beraber büyümüşlerdi. Fakat kız, ©- u pek sevmezdi. Babasından kalan Parayı yiyip bitirdi, şimdi de annesine hiçbir yardımı dokunmadıktan başka Üstelik kadıncağıza yük oluyor, diye öfkelenirdi. Öyle iken halası, bir. tane- tik oğlunu pek severdi. Süheylâ: — Yazık, dedi, çok üzüldünüz. Zaten altı aydanberi onu görmemiştiniz. Ya- Tın artık hiç olmazsa benim düğünü - Bunu söylerken dili dolaştı. Sanki düğün olacakmış gibi kendi kendini u- Butmuştu. »» Gelir, diye bekliyorduk. Demek Bene gelemiyecek, öyle mi?, İhtiyar kadın, dalgın dalgın: — Sağ olsun da, ne yapayım?.. dedi. Hem bu sefer gelme için pek o ka- dar üzülmüyorum. Yeni girdiği iş çok| ,, İyi imiş. Daha ilk günlerde ayrılıp bu- Taya gelmesi zaten pek de doğru olm- Yacaktı. — Kuzum hala, yoksa başka bir şey Mi var?, ne olacak kızım?.. Allah eşir- Besin!.. Bunları söylerken, kadıncağızın göz- leri yaşarmış, dudakları titriyordu, Sü- dâz — Peki ama, dedi, birdenbire pek de- Ülştin. Nen var, söylesene... Benden mi Baklıyorsun?.. — Senden niye saklıyayım kızım?. Bir şey yok ki... Muzafferin yarın gele- Miyeceğini anlayınca, ne kadar olsıı iraz üzüldüm, işte o kadar... Yoksa! ne olabilir?.. Benim en sevinçli | Bünlerimden birisi.. Allahtan iki bü-| Yük dileğim vardı; biri oldu işte.. Öl- Meden senin de bir yuva kurduğunu Bördüm., Bilirsin ki seni öz evlâdım -| dan ayırt etmem. Muzafferi ne kadar Tsem, senin için de öyle içim bit -| Ter, Hele sen kız olduğun için bana da- yakın sayılırsın!. Kim bilir, belki de kadıncağızın baş- | bir üzüntüsü vardı da, böyle bir Süheylânın neşesini lurmımakW saklamıya çalışıyordu. Onu bu ka- seven bir insana karşı nasıl olup . $4 kendisi, o, saatlerdenberi dilinin al- - Tinda dolaşan acı sözleri söyliyebile « Cekti: — Ne yapayım, diye düşündü, ben de “Yârın söylerim. Şimdi hiç strası değil... -Benden ne kadar saklarsa saklasın, © afta herhalde bir kara haber var- Şimdi ibir de benim döğünümün bo- Zulduğunu duyarsa — zavallı, mutlaka da olur, iyisi mi yarına kalsın.. O kadar belki benim sinirlerim | de bm daha yatışır!. Biraz sonra herkes kendi odasına çe“ . Süheylâ, bu geceyi nasıl geçire - Seğini düşünüyordu. Evin içinde bir UYku ilâcı olsa, hiç olmazsa bir kaç saat Uyuşup sızmak için ondan yatdım is - B kli.) Karyolanın ayak ucuna u - ndı. Hüsameddinle tanıştığı güne ka- Ha Beçen çocukluğunu, gençliğini, hep hıı bir yana bırakıyor; sanki tün yatı şu son bir senenin içinde imiş 'BI, gözünün önüne yalnız o geliyor - du. Şimdi kendisinden bü kadar uzak- iaşan, birdenbire ona bu kadar yaban- €et oluveren bu gençle birlikte ne iyi günler geçirmişti. Dün hiç çekinme - den, artık kendisini sevmediğini, gözü- ne Fehametten başka hiç bir kadının görünmediğini söylerken sanki o her zamanki Hüsameddin değildi. Eskiden onun gönlünü almak için ne tatlı, ne kadar candan sözler bulurdu. Ölünciye kadar Ikisini de birbirine bağlıyacak böyle bir güne kavuşmak için, başbaşa, ne süslü hülyalar kurarlardı. Süheylâ bu hiltyalardan ayrılmıya bir türlü da- yanamıyor, nişanlısının bütün o tatlı sözleri hâlâ kulaklarında çınlıyordu. Bunların hepsi de mi yalandı?.. » — Meğer ne kadar bön bir kızmışım bent.. Hepsine inandım; bu hep böyle tatlı geçecek sandım. Derken artık kendini tutamadı; hıç- kıra hıçkıra ağladı. Bütün gece, böyle geçti. Ancak ortalık ağarırken biraz daldı. Yorgunluktan, üzüntüden kim bilir belki de böylece saatlerce kala - caktı. Uzaktan uzağa halasının sesi ku- lağına geliyordu: — Kalksana artık kızım!.. Bu ne uy- kusu böyle?.. Bugün gelin olacak bir kızın gözüne uyku girer mi?.. O zaman rüya görmediğini anladı: — Saat kaç oldu acaba? ü Diye doğruldu, yatağılın içine otur- a. — Dokuza geliyor. ir gün evvel ©- özünün önüne ge — Saat önda d3 nikâh kıyılacak, di- yordu. Sabahleyin erkenden ayakla - rımın ücuna basa basa odana geldim. O| kadar derin uyuyordun ki uyandır -| k miya kıyamadım. Sonra — Süheylânin — yüzüne hak- Gözlerir altı sitn. HER NEVi B M BET EZ Telefon: 2316 Rolu Eskişehir ni eg e BÜYÜK AŞK ROMANI | Yazan : K. R. Enson tı. Anlaşılan genç kız, sevinçten bütün gece uyuyamamıştı. — Yetişemiyeceksin, biraz davran - Sana... Diye saçlarını okşadı. Süheylâ: — Başım da öyle ağrıyor ki... Diyor, yeniden kendini yatağa atmı- ya hazırlanıyordu. — Saat tam onda orada bulunmaz * sakı:x-rkese ikarşı ayıp olur. Haydi kalk artık!.. Genç kız birdenbire başın: kaldırdı: — Peki, dedi, ya ben evlenmekten vaz geçtim, dersem... Belediye daire - îi'le gitmiyecek olursam, ne olur san - it.. Bunu söyler söylemez üstünden ağır bir yük kalkmış gibi sevinç duydu: — Ob, kurtuldum iştel.. Oldu, bitti!. | Diye derin bir soluk aldı. Halası gü lüyordu: — Ne diyeceğim, şımarıklık, derim!.. Sen galiba uyku sersemliğile hâlâ sa -| yıklıyorsun!.. — Sahi söylüyorum, Neden sayıklıyayım?.. Süheylânın sesindeki katılık kadın- cağıtı korkuttu: — Haydi, dedi, bunun şakası bile se- nin ağzına yaraşmaz!.. — Şaka değil diyorum!.. Birdenbire Vvaz geçmiş olamaz mıyım?.. Gitmek is- temezsem gelip te beni zorla evlenme dalresine sürükliyemezler ya... — Deli mi oluyorsun, Süheylâ?.. Nen var, dündenberi ne oldun?. Kalk ta ay- nada yüzünün rengine bak!.. — Demek ki söylediğim şaka değil- miş!.. Hüsameddine varmak istemiyo - Tum, açıkçası bu, işte... Genç kız. artık kendini tulamadı; yastıkların üstüne yıkıldı. Bunu bu lâr söyliyebiln için neler çek - miş, kendini ne kadâr zorlamıştı. Ha- lası da baygınlıklar geçiriyordu bhalacığım!.. Her ay faizleri ödenen: KUPONLU VADELİ ŞUBELER: Türkiyenin her tarafında muhabirleri vardır. TELGRAF ADRESİ : “GENEL DİREKTÖRLÜK: TÜREKBANK — Şubeler: TİÇARET BANKA MUAMELÂTI MEVDUAT « Son Posta.,nın Hikâyeleri Oktay Hanın Adaleti Şehirde büyük bir asker kalabalığı var- | kabul olunur ve belki çok geçmeden Cen — dı. Çekik gözlü, çıkık yanaklı ve yassı burunlu, sarımtırak esmer yüzlü Mogn! beyleri süslü atlara binmişler, saraya doğru gidiyorlardı. Bir haber, küçük kuşların kanat ses- leri gibi ağızdan ağza dolaşıyor; bütün şehre ve şehirden dışarıya yayılıyordu: — Cengiz Han ölmüş!.. Taşkendli Tahir şehrin göbeğindeki de- ri dükkânında bu haberi aldığı zaman için için sevindi. Çünkü © Cengizin ölü - mile birlikte yasasının da öleceğini umu- yordu. Bu yasaya göre başkasının evine girmenin cezası ölümdü; Taşkendli Tahir bunu beğeniyordu; fakat meselâ hayvan- ları boğazlarından keserek öldüren de ö- lüm cezasına çarpılırdı. Moğol âdetleri- ne göre karnını yarmak, yüreğini kopa- rıp öldürmek lâzım geliyordu. Halbuki islâmlıkta bayvanlar boğazlanıyordu. Taşkendli Tahir bu yüzden doyasıya et bile yiyemiyor; kurban kesemiyordu. Tahirin komşusu Kapçaklı Turgay da sevindi. Çünkü Cengizin ölümile bera - ber imparatorluğun yıkılacağını, ortalı- ğın karışacağını umuyordu. Turgay bu kargaşalığı fırsat bilerek Tahiri öldüre - cek, böylelikle şehrin deri tacirliğinde bu Jyaman rakipten kurtulmuş olacaktı. Fakat ikisi de yanılmışlardı. Çünkü or- talık karışmadığı gibi Cengizin yerine Zeçen Oktay tahta çıkar çÇıkmaz şehre davullar ve tellâllar çıkartmış, halka şöy- le bir ilân yapmıştı. — Cengiz Han öldü. Fakat Cengiz yasa- sı hep yaşıyacaktır. Herkes ona uymalı - dır. Aykırı iş yapanın boynu vurulacak- tır. Kim suçluyu görürse dosdoğru Ok - tay Hana getirsin! Taşkendli Tahir kendi kendine şöyle dedi: Gene kurtuluş yok. Bugün bir ko - yun alayım da bizi Cengizden kurtardı- ğt için Tanrı adına kurban edeyim. Kur- (Arkası vtar) — banla birlikte yapılan dua daha çabuk Ğ ee ae TÜRK TİCARET BANKASI Merkezi: ANKARA İSTANBUL Telefon: 22971 | —Hayvan kıvrandı ve bacaklarını titret — Yazan: Kadircan Kaflı giz soyunu başımizdan atar! e Turgay kızgın kızgın mırıldandı: ğ — Bu herifi ortadan kaldırmak içim — Cengiz yasasına aykıri bir işini yaka'a e — maktan başka çare yok. Yasaya aykırı iş yapanları yakalı li — herkesin hakkı ve vazifesiydi. a Turgay o günden sonra zaten ke &e şan deri alış verişine büsbütün aldı <8 oldu ve Taşkendli Tahirin gizli gizli -: dına düştü. * 'Taşkendli Tahir o gün dükkânını ( erken kapadı ve çıktı. Turgüây da onun gibi yaptı ve arl ı « sından gitti. 'Tahir hayvan pazarına saptı. Turgay ona görünmeden gözetliyordu. Taşkendli Tahir bir koyun sürüsüne doğru yürüdü. Onun başında duran a « damla konuştu. Satıcı, sürünün içine gire di ve bir kaç tanesinin ense ve gerdanımı yokladıktan sonra birisini seçti. Bu genç ve semiz bir koçtu. 3 Taşkendli Tahir parayı ödedi ve yarı — çıplak bir kırgızı çağırdı. Koyunu onun sırtına verdi. Evine yollandı. 4 Turgayın içinde büyük bir sevinç vaân — dı: — Tahir bunu Moğol âdetince öldür « miyecektir. Ah, onu suç üstünde yak: 4 bilsem!.. Dosdoğrru Oktay Hanın önüne sürükliyeceğim. ğ Diyordu. < Tahir evinin bahçe kapısından girdi ve kapıyı kapadı. B Etraf yüksek bir duvarla çevrilmişti. — Avluda olanları görmek şöyle dursun bi — katlı olan ev bile görülmüyordu. $ Turgay evin arka tarafına geçti. Orası daha ıssızdı ve bir ağaç dama kadar yük- seliyordu. ; İleride ve geride kimseler yoktu. Hemen ağaca çıktı. Dam toprakla örtülmüştü ve düzdü. Turgay oraya doğru uzanan dallardan geçti. Dama utladı ve bacanın ardına saka — landı. Oradan bütün avlu görünüyordu. Koç bir pencerenin kenarına bağlan - mıştı. Biraz sanra Taşkendli Tahir e — — kapısında göründü. Sırtındaki kafta, M Elinde de keskin bir bıçak vardı. Tahir, bıçağı bir kenara koydu. Koça — yaklaştı, yere yatırdı, bacaklarını bağ « — rak koçun boğazını kesti. Kıpkızıl kanlar fışkırdı. ü Hoca bu manzarayı büyük bir borç öx 4 demiş olanların, gönül rahatı akse « — den, bakışlarile seyrediyordu. A Tam bu sırada yanıbaşına: 4 — Paaat!.. Diye büyük bir şey düştü ve dönünce — 'Turgayı karşısında buldu. A Turgay onu yakasından tuttu. Kanlı bıçağı da alarak: — Yürü, alçak! Okltay Hana götürece- iğim seni! Dedi, kapıya sürükledi. Zaten güçlü bir adamdı. Tahir ondas kurtulamıyordu. Çok geçmeden kendisk 4 ni sokakta buldu, artık şaşırmıştı ve rüz> ğ gâra kapılmış yaprak gibi gidiyordu. Ka 1 Turgay, Taşkendli Tahiri Hanın ayak e — lar) altına fırlattı. Bıçağı da göstererek 6 nun suçunu anlattı. Oktay, Hakan olduktan sonra ilk hüke münü verecekti. Bir kaç dakika dalgın dalgın Turgay'a baktı. Onun yüzünde büyük bir sevinç vardı ve birisini ölüme — teslim etmekte olan bir adamın yüzün « de bu derece sevinç görmekten — Ol d hoşlanmamıştı. Dü Oktay Han doğruldu ve Taşkendli Te — hire: — Korkma! kalk! Dedi. Tahir güçlükle yerden kalktı. Oktay Han bu sefer Turgaya döndür — — Sen, Cengiz yasasını eksiksiz bilir — misin? YA — Evet Hakanım! — Başkasının evine ondan izinsiz veya Çağırılmadan girmenin cezası Ölüm ol « duğunu da biliyorsun ya? © pi ni ll rekl l | (Devama 11 inci sayfada) " ea

Bu sayıdan diğer sayfalar: