İttihat ve Terakkide on sene I düncü kısım No. 5T İTTİHAT VE TERAKKiNİN - SONU Talât, Enver ve Cemal nasıl İmi;iıiar. nası| öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Milli Mücadelenin içinde ancak iki bütün yoklukları şey vardı: Türk milleti ile VMustafş_ lğîmal Paşası... Zavallı — telgraf Dev hu - memurları ve raberesini yedi tabakaya doldurmak için ke birbirini stif etn bütün graf mu üstüne h ve cebhaneden, matbaa ve kâ: u milli hüküme - pul, dairelerinde ra ve, nihayet, dU $in postahanesinde, memur, hazinesinde F tika âleminde dostu ya ve ne de e memura ve le paray TÜümüş bir olmuş ve n yesini y mühtaç olu şeyler o kadar çok v manlar o kadar bü) Sahasında, aynı toprak taraftan ikinci Bi dünya ile fa - ve bu de bir devlet kurmakla uğraş Osman bey aşireti arasında bir muka: yese yapmıya imkân bile yo Namık Kemal bu devri yı di: Cihangirane bir devlet çıkardık bir n Ti Mısramın kiymetini kaybetmiş oldu- ğunu görür ve bunun y Tuktan bir varlık yara mıisradakinden daha kuvvetli bir tan- tana ile ifade edecek başka mısra bu- lurdu! Burada sayılmasına imkân olmıyan bütün bu yokluklar arasında ancak iki Şey vardı: Türk milleti ile onun Muz - tafa Kemal Paşası! Bu korkunç yok - luklar içinde ben onun bir dakika bile meşesini kaybettiğini görmedir ebir yok- asını bu Bizzat şevk ve neşe içinde, etrafına baş şevk ve neşe vererek( muvaffakiyetten evvelâ kendisi emin olup, etrafına da daima bu emniyeti telkin ederek çalı- Şan milli kahraman, yavaş yavaş, bü - tün bu yoklukları varlıklara tebdil et- llarını buldu ve buldurdu. Ben Ankaraya geldiğim günlerde An Zavur isyanının bastırıldığına şahit ol- muştuk. Arkasından, Ankara etrafın- da yeni yeni isyanlar çıktı. Bunlar da bastırıldı, bunlar da kimseye ümltsiz- lik vermedi. Bir aralık Yunanlılar da taarruz ettiler; Burs ve Bileciğe ka- dar ilerliyen bu taarruz esnasında da lAnkaranin ruhu de sanlar, her günkü h: we her günkü neşe ve emn muhafaza ettiler; karınları acıktıkça Ya işkembe çorbası, yahut koyun veya tiftik kellesi yediler ve uykuları gel - diği zaman da, gidip ya portatif karyola, yahut minder üzerine serilmiş bir tiftik postuna kıvrıldılar ve kor * ikusuz rüyalar görerek uyudular. Va - ziyetteki ağırlığın bütün yükünü bu hareketin reisi çekerdi. Bir kısım poli- tikacıların daha o zamandan ona eza ve| tefanın türlü türlüsünü yaptıkları gö- rülürdü. Bu devirlerde onun göster - miş olduğu sabır, toleransı ve taham- mül kuvvetini inkılâp tarihlerinde hiç| bir inkılâpçının göstermiş olabileceğini | Zannetmiyorum. O, bir taraftan bümuî bunlara tahammül eder, bir taraftan da şevk ve neşesini bir dakika bile kaybet- miyerek etrafına, mütemadiyen, hayat güneş gibi, bu şevk ve ne - İyi bir haber geldiği za- dolayı neşelenen, fena bir | £ zaman da bunun arka - | sından geleceğine emin olduğu iyi ha- beri karşılamak üzeni rar neşele - men milli kahraman, yukarıdan aşağı doğru yayılan bu şevk ve n le, inanma ve dayanma kuvvetlerinin sembolü olmuştu. Bunun için, Anka -| ranın en karanlık ay, bir gün bile günlerinde, on üç dığımı, melânko- iye rlamam, Sade ben değil, herkes ay gösterirdi. Hâd veya acı, ne müsbet, ne de bir heyecana dü en, ağı i bütün ağırlığı ile bi den ancak birlik an daha ziyade tabil se hisseden milli bi nun göbe yerini ve sek d nde âkaydane y n bir ruh vücuda geli ranın ruhu, ancak | | hatçılar ve ittihatçılık bahsine g © zamanki Ankar lar teşkil ediy ortada larda olmakla b hatçı yok k hemen hemi n sebebi de or n, on sene İttihat ve Terakki ha ini ba etmi ve en son Talât - Env n idare başladığı | aşa, Musta- k etmiş olanlardandı. Har amandan itibaren Tal: fa Kemal Paşaya biat etmiş, onu T milletinin yeni başı olarak kab ve bir çok dostlarına - İstanbu sun, Ankarada olsun - onun etcafında toplanmayı tavsiye eden mektuplar yazmıştı. Az çok, Cemal Paşa da ayni | vaziyetle idi. Bi iyen bir Enver| Paşa vardı, o da, o sırada büsbütün baş- ka işlerle meşguldü. Esasen ittihatçı Titikayı yapan eşahısi tarafa bırakılacak olursa, b hareketi, bir rub ve fikir hareketi, tarih ve cemiyet dev tihat ve Terakki, milli bir harı at ve Terak- yh bütün atçılar, kü- | zümresi, memle- vvetlerini temsil ediyordu. Bu ittihatçılar içüi şahsının ve camia isminin değiş €hemmiyeti ikinci derecede kalırdı. ten yeni harçketin rel ittihatçıl bir yabancısı mı idi? Makedonyadaki #ik hareketin ilk âmillerinden biri o de- ğil miydi? İrticar bastırmak üzere İs - tanbul üzerine yürüyen ve Abdülha - midi tahttan indiren Hareket Ordusu- nun erkân:harbiye reisi o değil miydi? Bunun için yeni milli hareketin kah- ramanını ittihatçılar hiç bir tarafta ya- dirgamamış de on ik nelik tecrübelerden alınmış milli bir Tuh ile ve milli bir disiplin içinde onun unda toplanmışlardı. Arada, fazla olarak, muhtelif sebeplerle İttihat ve 'Terakkiye darılmış ittihatçılarla itti - hatçılık hareketine karışmamış olan tek tük yeni unsurlar, gençler de vardı. (Arkası var) B.. Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Ziya N da: (İ. Hakkı). Beyazıtta: (Haydar). Ka- ragümrükte: (Arif), Samatyada: (Two- filos). Eyüpter CArif Başir). Eminöntün- de: (Bensason). Küçükpı ti Ahmet). Alemdarda: , yünde: (Merkez). Şeh dD. Penerde: (Emilyadi). Beyoğlu cihetindekiler: Tünelbaşında; (Matkoviç). Yüksekkal - dırımda: (Vingopulo). Galatada: (Mar- kez). Taksimde: (Kemal Rebul). Şişlide: se - ). Şehzadebaşın- bakımından İt-| « (Pertev), Beşiktaşta: (Süleyman Recep). Boğariçi, Kadıköy, Adalardat Üsküdarda: (İskelebağı). Sarıyerde: (0s- man). Kadıköyünde: (Moda), (Merkez). Büyükadada: (Şinasl). Heybelide: (Halk) SON POSTA “Son Posta,, nın büyük deniz romanı : 57 BARBAROS Korsan . Peşinde Yazan : Celâl Cengiz İspanyol şövalyesi el altından yerlileri kışkırtıyor ve Korsikalılarla Türkler arasında vuruşmalar oluyordu — Türkler! Bizi unutmayın! Memle- mizde ebediyen ak bir hatı - Onu, mizin kardeşleri * gibi 1 saklıyacağız. Yolu « nuz açık olsun, merd ve tok gözlü kartağl Barbarosun Kor « sikadan Cezayire dönüşü Doğan Beyin ge- rdiği altınlar Ce « zayirde bir k: mi vücuda getirecek ve Barbarosun bü « ni uzun içinde kadar tün ge zaman T el altından leri kışkırtıyor ve Korsi « kahlarla Türk gemicileri arasında bil « hassa sahildeki meyhanelerde gürül- tü ve vuruşmalar eksik olmuyordu. Yerlil göre o © Korsik rosu büsbütün kuşkulandırmıştı. Barbaros, İspanyol amiralından ve onun donanmasından korkmuyordu. O- nun çekindiği bir nokta vardı: Türk denizcileri Jlimanda iken Alvaro gele - kıma uğramaları muh-« gemiler deniz üstün- dıkça İspanyollarla her ek mümkün olacaktı. lenizcileri böyle bir tesa- cek olursa, bir ba: rbest k zaman di Hattâ Türk düfü gözlüyorlardı. Barbarosun Korsika limanından ay- rılırken, yerlilere karşı gösterdiği mı dane hareket hiç bit milletii deniz rihinde görülmüş hâdiselerinden de - -| gildi Koca Barbaros, eğer isteseydi, li - manda demirli duran sekiz on korsan gemisini de birlikte alıp götürebilirdi. Fakat, yerlilerin Barbarosa ve Türk denizcilerine karşı gösterdikleri misa- frperverlik, Barbayosu sözünde dür - mağa sevketmişti. Hatırlardadir ki, Barbarc limanına girer girmez - yerlilere, min mMalına ve canına dokunul - mıyacağını ilân etmişti. Korsika şte Barbaros tam bir Türk denizci- sine lâyık olan mertliğini burada da göstermiş ve bu suretle Korsikadaki korsanların bile hürmetini kazanmış 'Türk denizcileri Korsika seferinde çok şeyler öğrenmişler ve bilhassa se - fer esnasında açık denizlerde düşma- nın toplu kuvvetlerile karşılaştıkları taktirde bile onlarla çarpışmanın güç bir iş olmadığını anlamışlardı Korsika seferi Barbarosun denizcile- rinin cür'et ve cesaretini bir kat daha arttırmıştı. Barbaros esasen Korsikaya altın toplamak fikrile gilmer nun maksadı bütün Akdenizi ki hayatlarını ve vaziyetlerini yakın » dan tetkik etmekti. Barbaros bu neticeyi aklıktan Korsikada barınan meşhur kü rasında da çekinilecek bir kimse olma- dığını anlamıştı. -Korsikada adan vuruculuğile meşhur olan bir tek a » dam vardı: Don Petro, Barbaros onun kurduğu son tuzağa hiç! düşmekten de kendini ve arkadaşları- nı kurtarmıştı. ... Korsika seferinde en çok sevinen Do- Bgan Bey olmuştu.. Bu kahraman de « nizcinin hissesine epeyce altın düş - müştü, Yalnız bu kadar mı ya? O, hiç yoktan bir de Juzettayı kazanmıştı. Doğan, Juzettayı çılgınca seviyor - du. — Beni nereye götüreceksin? — Cerbeye.. yahut Becayeye.. — Barbaros ta orada mı oturur? — Evet, Evi ve karısı oradadır. — Barbaros evli demek.. Öyle mi? — Şüphesiz... — Karısına çok sadık olmalı. Ken - disile bu kadar yalnız kaldık.. Şarap içtik.. sanhoş gu halde yan gözle yüzüme bile bakmadı. — Ne sandın ya?.. Barbaros dünya - nin meşhur deniz kahramanlarından biridir. O, karısını çok sever, Ve evli bir erkeğin çapkınlık yapmasını hiç te höş görmez. Fakat, o denizi karısından da çok se- ver, Juzetta düşünüyordu: — Beni de Barbarosun karısı gibi Ce- zayirde bırakacaksın demek?.. — Ne yapalım? Kadınlarla sefere çıkmak âdet olsa seni bir dakika bile yanımdan mazdım! Maamafih ferlerimiz böyle Korsika yol- guluğu gibi her zaman uzun sürmez, k denize çıkarız. Fakat, çabuk ışın da ekseriya haftalarca 1Z. ârızasız olarak döndüler. Aradan yıllar geçti. bir gün Cezayir kıyılarında İstanbuldan gelen bir yel- kenli göründü, Bu gemi İstanbuldan, Kanun! Sü ; leyman tarafından pgönderilmişti. Gemide Süleymanın perde çavuş - larından Hasan Bektaş ile bir kaç de- nizci vardı. Bunlardan biri veziriâzam İbrahim Paşanın adamıydı. Sadrâzam İbrahim Paşa o sırada Halebde bulu » nuyordu. l Padişah Bağdat seferine gitmişti. Türk donanması kuvvetli, irade sa- hibi bir kaptana muhtaçtı. İbrahim Pa- şa Kanuni Süleymana Cezayir Emiri Hızır Beyi tavsiye etmişti. Süleyman, Bağdaddan İstanbula bir adam göndermiş, ve Barbarosun hemen Cezayirden İstanbula davet edilmesis ni irade etmişti. İşte Hasan Çavuş İstanbuldan, Cezâ- yirde bulunan Barbarosa bu iradeyi tebliğe gelmişti. Barba o gün iki haberle karşi * tL, kendisine: — Zevceniz birdenbire vefat etti!. Demişler ve arkasından da: - Kanunt Süleyman sizi İstanbula davet ediyor! Haberini vermişlerdi. Barbaros bir müddet bu kara haber” le sevindirici haber arasında bocala * dı.. İlk önce Ayşenin başına gitti. ağ* ladı.. O, zaten Korsikadan döndüğü gündenberi meyustu. Yabancı ellerdt şehit ilan Salih Reis gibi bir aslani | kaybetmi: Barbaros karısını toprağa gömdük- ten sonra, evine döndü. Kendisini zi ” yarete gelen Hasan Çavuşla uzun boy” lu görüştükten sonra İstanbula gitme ğe karar verdi. Barbarosun bu kararı, uzun yıllar” |danberi İstanbula hasret çeken Türk gemicilerini de sevindirmişti. Barbaros Cezayir sahillerini muhafâ” za etmek üzere bir miktar denizci V€ gemi bıraktıktan sonra, İstanbula gö * türeceği arkadaşlarını geçti. On gemiyi kalafatlattı.. Eksiklerini düzdü- kürekçilerini, — yelkencilerini Cezayirde muhafız bıraktı.. n Ve bir sabah, seçtiği arkadaşlaril? birlikte on yedi gemisile yelken açaral Cezayir sahillerinden ayrıldı. İşte Barbaros Cezayirden İstanbula bu gsuretle geldi.. o zaman yaşı altmış! geçmişti. Ve kendisi yolda pllrv': günün birinde Türk devletinin 470_ meşhur bir kaptan paşası olacağını a' lından bile geçirmemişti. — SON — —..i İnhisarlar U. L — 100 kilo komprime halinde kilo Müdürlüğünden: ridrat dökinin 1250 kilo bergamot esansı pazarlıkla satın alınacaktır. I. — Pazarlık, 9/V1/1937 tarihine rastlıyan çarşamba günü Kabat! aşta levle zım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. P. IV. — İsteklilerin pazarlık için tayin ralariyle birlikte udı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. Şartnameler parasız olarak her sözü geçen şubeden alınabilir. edilen gün ve saatte 94 7,5 güvenme P# (3064)