Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Te eli —"ı'_—'î?—rm.—-- p e 2 Sayfa Hergün Vataniler hata ve gaflet İçinde bulunuyorlar ! — vYazan: Muhittin Birzsen —— enevre kararlarından sonra, Va- taniler, aylardanberi üzerinde yürümekte oldukları hatalı yoldan ay - rılmamak hususunda ısrarda devam etti- ler. Önce parlâmento âzasından biri, na - ibler meclisinin kürsüsünden, Alsas-Lor- rain meselesinde vaktile Fransızların yap- mış olduklarını hatırlattıktan sonra Su- riyenin de 44 sene bekliyebileceğini ve Araplığın ittihadı sayesinde, bir gün ge- lip Toros hattını da istirdad edeceğini söyledi. İki gün sonra da, aynı parlâmen- to, 1871 de olduğu gibi, tantanalı bir ka- rar sureti kabul etti ve Hatayın yeni re- jimini kabul etmiyeceğini ilân eyledi. Bunlar, Vatani fırkasının yanlış yolda ve gaflet içinde yürümekte devam ettiği- nin alâmetleridir. * | hile, Hatay, da Arablar, ekalliyettedir - - ler. Bu ekalliyetin ümmi olduğunu, Türk- lJerin bunlara karşı bir kaç defa daha mü- nevver bulunduğunu iddia edenler de biz değiliz. Bunu, bizzat onlar itiraf ediyor - lar. Şu halde Vataniler ne demek istiyor- lar? Ümmi bir Arap ekalliyetinin mü - nevver bir Türk Sünni ekseriyetine ve münevver bir Türk Alevi ekseriyetine, | komiteci Ermenilerle birleşip jandarma B ve komiteci kuvvetile hâkim olmak mı? | Türkiyenin bütün kabahati, Milletler | Cemiyetinin bütün cinayeti böyle bir ta- hakküme müsaade etmiyerek, onun yeri- ne herkesin rahat ve huzur içinde yaşı- yabilmesini ve tabil inkişafında devam et- mesini mümkün kılacak bir rejim getir- miş olmak mıdır? Ümmi Arap ekalliyeti ile münevver Türk ekseriyetini ezmek istemek kabahat olmuyor da bu mu ka - bahat oluyor” Vatani mantık'ının bir ucu öteki ucunu tutmuyor ve bu her tarafı parça parça mantıkla, vatani, Suriye va- tanını hata ve gaflet yoluna sürüklemek- te devam ediyor. Hâlâ, Suriye gazeteleri Sancak rejimini kabul etmemekten dem vuruyorlar ve Cenevreye giden hükü -î met reislerine, «tâdil ettirmeğe muvaf- fak olamadıkları bir kararı protestoya» davet ediyorlar. : * ç Buğgünkü Vatani kafilesinin ileri ge - lenleri, bir zamanlar, Osmanlı parlâmen- tosunda ve serbestce tenkid hakkını haiz Şam ve Beyrut matbuatında, ittihatcıla- rı Jacöbin (Jakoben) lere benzetirlerdi. Asıl Jacobin'lerin kendileri olduğunu a- caba şimdi neden farketmiyorlar? Neden | dolayı Türke ve Türklüğe hâlâ bu kadar şiddetle hücum ediyorlar? Türkler, bir zamanlar kendilerini müdafaa edememiş olan AÂrabları her nevi harici tecavüzle- re karşı müdafaa etmiş olmaktan başka ne yapmışlardır? Osmanlı imparatorlu - ğundan şikâyetleri varsa, evvelce de söy- lemiş olduğumuz gibi, bu imparatorluk- tan herkesten ziyade şikâyete haklı olan Türklere değil, merhum imparatorluğa müracaat etmelidirler. Halbuki, geçende gördüğümüz bir misal, bize gösterdi ki iş öyle değildir: Abdülhamidin oğlu Selim bir kaç hafta evvel öldüğü zaman, ona tantanalı merasim yaptılar. Demek, bu imparatorluktan şikâyetleri yoktur. Ya Türkiyenin kabahati nedir? Ümmi bir zi Arap ekalliyetinin münevver bir Türk ekseriyetine tahakkümüne raziı olmamak mı? e a * Hangi taraftan bakılsa görülüyo.r ki Vataniler gaflet içindedirler ve hatada ısrar ediyorlar. Geçende, Türk konsolo- suna, bir kısım Suriyeliler namına bü - ket takdim etmek suretile Türklere kar- şı dostluğunu göstermek istemiş olmasın- dan dolayı küplere binmiş olan bu nas- yonalistler, Türklere ve Türkiyeye karşı yalnız bir husumetle mütehassis bulu - nuyorlar. O Türkler ve o Türkiye ki, Türkün hakkına dokunmak istemiyen bü- ; tün Araplığın, dün de, bugün de, yarın i da dostudur. Türkler tarafından yardım, müzaheret görmeksizin ve icabında ön - lar tarafından müdafaa edilmeksizin, A- raplık bugünkü halinde, hiç bir davasını tam müdafaa edemez ve Türkler de A- raplara kardeş gözile bakıp her zaman onlarla elbirliği yapmıya hazırdır. İşte, Suriyenin Vatani Jacobinleri, Arap nas- yonalizminin en birinci yardımcısına kar- şı bu kadar ters, bü kadar aksi, bu ka -| (Devamı 3 üncü sayfada) Bizzat Vatanilerin itiraf ettikleri vec- | Karısını 2600 lirete Satan bir mahküm Bir katil maddesinden dolayı İtalyanın Speçya hapisanesinde beş sene yattıktan sonra çıkan Ügki isminde birisi evine gel- diğinde genç karısıni dostlarından Nan- di isminde birisile birlikte yaşamakta ol- duğunu görmüştü. Ugki bu hale hiddet - lenecek yerde bilâkis memnun görün- (müş ve al aşağı ver yukarı bir pazarlık- tan sonra karısını 2600 liretle yüz liretlik bir rovelvere satmıştır. Fakat aradan bir hayli müddet geçtik- ten sonra günün birinde ÜUgki, karısını sattığı Nandinin evine gizlice girerek bir takım elbisesini aşırması üzerine yakala- nıp mahkemeye verildiği vakit bu karı alım satımı ortaya çıkmış ve müddeiu - muminin talebi üzerine karısını satan Ugki yedi sene hapis ve 11,000 liret ceza- ya ve karısı da 4 sene hapsi ile beş bin liret cezaya mahküm edilmişlerdir. Öpüşmelerin uzunluğu mış erkânından biri olan Robert Lsonar gazetecilere filmlerde mevcut öpüşme sahnelerinin uzunluğu hakkında şu iza- hatı vermiştir: «Hararetli iştiyak öpüşmeleri» film- lerden kâldırılmıştır. Bugün mevcut o- lan öpüşmelerin çeşidi şunlardır: | — Sevgililerin öpüşmesi: Bunlar kırk metredir. 2 — Veda öpüşmeleri: Bunlar azami 20 metredir. 3 — (Sizi çoktanberi görmedim) mâ nasına gelen öpüşmeler: 18 metredir. 4 — (Geceler hayırlı olsun) mâna- sına öpüşme: 12 metredir. 5 — Kaynana öpüşmelerinin boyu; 7 metredir. Alış verişte pazarlık yekdiğerini aldatmıya çıkan iki ada- mın münakaşasıdır, bu münakaşada da aldanan her vakit için ve mutlak surette alıcıdır, çünkü satıcı malını hiç bir zaman değerinden aşağıya vermiyecek, veya çok fazla bir para vermiş olacaktır. Holivud film müesseselerinin tanın- | alıcı da daima az ni olduğu yerl A | HERGÜN BİR FIKRA İnanamıyacağım Ahmet Vefik paşanın bir uşağı var- dı. Uşağın gayet sadık bir uşak oldu - ğunu herkes bilirdi. Bir gün paşaya: — Eğer, dediler, siz denize düşecek olsanız, bu uşak, bütün tehlikeleri gö- ze alır, tek sizi kurtarmak için ken - dini de denize atar. Paşa cevab verdi: — Böyle bir şey yapacağına emin olsam, sadakatine inanırdım; Fakat yazık ki hiç bir zaman sadakatine ina- namiıyacüağım. — Neden? ; için hayatımı tehlikeye koymak niye- tinde değilim de!.. K x Öleceğinl sekiz gün Evvelden haber veren Adam Amerikada ticaretle meşgül 56 yaşın- da Jozef Fyor isminde bir adam geçenler- de bir gün ailesine daha sekiz gün yaşa- yacağını kat't olarak söylemişti. Maddi ve mânevi bütün kuvvetlerine sahip olan tüccarın bu sözleri ailesi tarafından cid- diyetle karşılanmamıştı. Fakat tüccar bü- tün hısımlarına ve ailesine korku saçan bir ısrarla öleceğini tekrar ederek vasi- yetnamesini tanzim etmiş, tabutunu kendi elile hazırlatmış, bundan sonra ar- tik tüccar ölümünden bahsetmez olunca ailesi efradı söylenen sözlerin gelip geçiti bir sinir buhranına hamlederek sevinmiş- | lerdir. : Fakat tam sekiz:inci gün tüccâr evinden gezinti yapmak istediğini söylemiş ve bir müddet dolaştıktan sonra evine dönünce bayılıp yere yuvaflanmış ve çağrılan doktor yetişinceye kadar can vermiştir. Rokfeller kaç para bıraktı? Vaşingtondan bildiriliyor: Rokfellerin oğlunun ifadesine nazaran müteveffanın serveti zannedildiği kadar fazla değilmiş. İhtiyar işten çekildiği zaman her ne ka- dar bir milyarı toplamış ise de, faal ha- yatı terkettikten sonra hayir cemiyet - lerine paralarını dağıtmış ve buhranın da gelmesile bu bir milyarın yarısından faz- lası ziyan olarak 450 milyona kadar düş- 'müş, çıkarken karısına ölmeden evvel son bir Mağaza bir tuzak değildir. Tezgâhının arkasında bir örümceğe benzemek istemiyen tacir pazarlık usulünden vaz geçmeli, aldatıldığı hissinden kurtulmak istiyen (alıcı da pazarlık usulüne müracaat edilmediğine mutlak suürette ka- erden alış veriş etmelidir. Dünyanın en bahtiyar Amerikalı üçüzleri kanlılar.. yakışıklı delikanlılar. İçim Dora, Doris, Droti Amerikalı üçüzler- dir Şimdiye kadar bir kere olsun hasta- lanmıyan, hattâ nezle nedir bilmeyen bu üç kızkardeş, ayni mektepte okumuşlar, ayni yaşta mekteplerini bitirmişler, ayni yaşta sevmiş, sevilmişlerdir. Daha garibi, ikişer yaş araları olan üç erkek kardeşten hoşlanmışlar ve yaş farklarının mecmuu olan 6 ay seviştik - ten sonra geçenlerde evlenmişlerdir. Şim- di her yere beraber giden üçüzler dünya- nın en bahtiyar kızları sayılıyormuş. Bir vapurda panik uyandıran yılan Brezilya aormanlarindan yakalanan bir “çok vahşi canavarlar ve yılanlar. Sitief Nevil vapurile Nevyorka getirilirken ye- di metre uzunluğunda bir' yılân nasılsa mühafazadan çıkarak ortada dolaşmağa başlamıştır. Bu müthiş yılân vapurun ko- ridorlarında görülür görülmez herkes korkusundan nereye kaçacağını şaşırmış, vaplrun içinde bir panik başlamıştı. Fa- kat bu arada vapur Nevyorka yaklaştık- ça hava soğumağa başladığından yılan bütün faaliyetini yavaş yavaş kaybede - rek nihayet donüp bir ambarın içinde kışlık uykusuna dalmıştır. Vapur Nevyorka vâsıl olduğu zaman bu müthiş yılan daldığı uykudan bir e- lektrik sobasının yardımile uyandırılmış ve yılan bir maymun gibi elektrik soba- sına itaat etmekte bulunmuştur. Bu sa - yede tekrar kafese konularak vapurdan çıkarılabilmiştir. -- — ——— ye kaldırıldı. Sıhhi vaziyetinin ne hale için geç vakit başdoktorluğa baş vurduk: — Gazeteciye malümat vermek salâhiyetimiz haricinde- dir, denildi. Halbuki beş dakika sonra bu kadının dostla - rından veya yakınlarından olan bir zatın bizden esirgenen İSTER İNAN İSTER İNANMA! İSTER İNAN İSTER İNANMA! Basit bir yol kazasında bir kadın yaralanmıştı. Hastane- geldiğini öğrenmek olabileceğine sen: malümatı öğrenmesi pek mümkündü, biz bu vaziyete ba- karak haber almak vazifesile mükellef bir gazeteciye haber vermemenin yanlış tatbik edilen eski bir emifden doğmuş olacağına inanıyoruz, fakat ey oküyucu bü kaidenin doğru ğ A AA YA AA e M A P K BELAA LA — A, taya atılacak ama: ; da_dır. . Sözün Kısası Kıskanmak-t;îaklz Değil miyim ? " İs. Hulüsi âtün dünya erkeklerinin başlâ:” —— yına konmadık devlet kuşü ”ı_.__' maız onların başlarına konmuş. ; Frankhot Tone, Gary Cooper, bi Gable, bunlar malüm sinema artistlifi Gazeteye yanyana konulmüş resîmlîıeü_ : ikkatli . Güzel ilk defa dikkatli bakıyörum, de bif anda bir kıskançlık uyanıyor: — Ah, diyorum, ne yazık ki biz gibi olamıyoruz. ö Biz onlar gibi olamıyoruz.. bu hl'l:ğ_ me bir kuürd gibi giriyor. Resimlere tıkca kıskançlık damarlarım kabmî'âî Gene mi kiskanıyorum? Beyaz perd Kü karagöz gibi görünmek mi istiyorun't? : lân kadın san'atkârla velev ki ca'li ©* — sun bir filmde bir aşk macerası mi YüY mâk istiyorum? Resmimin genç K7 ceplerinde dolaşması hoşuma mi cek? Gazetlerin kırk defa evlenip, altı defa âşık olup yirmi defa boş F, ll mı ikide bir tekrarlamalarından hâ3 ı duyacağım? itu L Hayır, hayır; bunların hiç biri değil î B Resimlerinin gazeteye konulmasının “' ğ bebini okuyorum: Rar Bu üç sinema erkeği kadınlar yüzün * den meşhur ve zengin olmuşlarmış- — Niye kıskandığımı şimdi anladınız gü SĞ Kadın yüzünden zengin olan şu üç erkfğî ' bir yana bıraksak, geri kalan bütün dün /'yadaki erkekler, ya kadın yüzünden P“; i rasız pulsuz kalmışlardır.. yahud dâ ;h a az hayatlarına kadın girdiği için fer ge geçimlerini bozmuş, sıkıntıya girmiş, * — tün ömürlerince rahat yüzü göı-rns.-ıîni—*î]'?r ; «Kadının fendi erkeği yendi» dediklî ri zaman milyonlarca erkeğin adı ©? | «Erkeğin fendi kadını yendi!.» b “Dedikleri zaman ancak üç erkek *u sayılacak.. bu üç erkeği kıskanmak' haklı değil miyim?... bi İsmet Hulüsi y r — İtalyada yeni ezılileıç'e T gösterilen kolaylıklar Geçen nisanda bal aylarını geçi o_“ : üzere Milânodan 724 çift, karı KOCâ: maya gitmişlerdir. ” j çip Şimendifer idaresinin yeni evlile nakliye ücretinden f 80 tenzilât ge etmesi yeni evlilerin balayı seyahaagi | teşvik etmiştir. İtalya hükümeti bilhâ —— | halk tabakası arasında evlenmeleri © | Bi tırmak için yeni evlilere pek çok koıq_-î—._.__ ; lıklar göstermektedir. e. | &ü Genç kalmanın sırrı Japonyali doktor Kunnyi Yosida SÜÜ lik eksirini bulmuştur. Bugün elli ikİ esğ,_, şında bulunduğu halde gençlik çehr bl"'; ' çevikliğini, dişlerini ve siyah saç V di!'ı"—' yıklarını muhafaza etmektedir. Şimd” TRe e kadar hiç vakit ne boya müteh ,j._ıs"î ne de diş doktoruna gitmek aklına smı)nv*j—“ gelmemiştir. Doktorun genç kalma ü öy sirrı pek sadedir. Bol ispanak yeme]:şw_mv"' Bu esrarı keşfettiği zaman otuz Y M da bulunuyormuş. Her gün nfııı.ıhtel_ifi:ı ç_ui retlerde pişirilmiş ve ekseriyetle Pi” Ğ, iki kilo ıspanak yemektedir. Doktor " . — panakta bol miktarda demir bulundu&' da — fakat vüduda zarar verici bazi tozlaf fdân bulunduğu cihetle bu muzır maddelâ Şi ıspanağı tasfiye ederek yemekte oldufz eç nu ve ancak bu suretle gençliğini M za ettiğini söylemekte imiş! —/ Biliyor musunuz ? — n vi | — Balon hangi yıl icad 2 — Çırağan sarayı kaç sent yanmıştır? çlü 3 — «Zalim bir zulme Si'imrâ;: yal «Elbette olur ev yık“'“;::n!r : aları kimindir? BR (Cevablart V“"“) İ * (Dünkü suallerin cevablarl_)îwlw. | | — Yeryüzünde kibrit 1834 yılında başlanmıştır. M , e ——ySakarya harbi 1921 yılmda y pılmıştır. : ; den 3 — İngiliz hariciye nazır! yîşll" a 1897 de doğmuştur. Bugün ? w