Maaşını paçalarına saklayan paşa İstanbulluyan Efendi de Âyanın en cömert âzası idi, paltosunu tutan hademelere hergün en aşağı bir altın bahşiş verirdi Yazan: Ayan âzası arasın- da muhtelif tipler vardı. Her birisi im- paratorluğun en yük- sek mesnetlerini, sa* daret (o koltuklarımı, nazırlık okanapeleri- ni, müşirlik mevki- lerini, ordu kuman- danlıklarını işgal © den, en ufağı sivil de bâlâ, askerde ferik rütbesini ihraz et- miş bulunan bu 2€- vatı âliye içinde öy- leleri vardi ki nasıl olup ta senelerce mil- let ve devletin mu- kadderatı üzerinde hüküm sürmüşler, fermanlı olmuşlar, 'boru öttürüp at oynatmışlar, hayret olunurdu. Ekser zamanı, insanların zevahirile ha- kikatleri ne kadar birbirinden ayrı ayrı? şeylerdir. Bunlar arasında meselâ ben, bir paşa bilirim ki, ona bir orduyu veya kaleyi değil, bir mangayı tevdi ederken bile uzun uzun düşünmek mecburiyetini bissederdim. Osmanlı imparatorluğunun inhitatı se- beplerini arıyanlar, o vakitki devleti ba- zan nasıl adamların idare ettiğini göre - rek çok kolay anlarlar. Sonra her biri muhtelif iktidar mevkiinde ve yahut A - nadolu ve Rumelinin muhtelif vilâyet- lerinde hüküm süren, dehşet salan bu zevat, üzerlerinden resmi elbise ve &1 - fatlarını çıkarıp Fındıklı sarayının sakafı altına girince eski tantanı ve heybetle- rinden bir çoklarını kaybetmişlerdi. Her horozun kendi çöplüğünde ötmesi mutat olduğu gibi onlar da büküm sürdükleri vilâyetlerde veya yüksek mevkilerde gür seslerile ötüp aslan gibi bağtırdıkları hal- de burada ispinoz kuşu gibi sessiz, serçe gibi heybetsiz olmuşlardı. Banknotları paçalarına dolduran âyân Ayan AZası arasında tanıdığım tipler- den birisi, bir gazeteci arkadaşımın ya- kın akrabası olmak itibarile ismini bil - dirmek istemediğim bir paşadır ki - mü- şir Fuat Paşanın zıddına - çok cimri ve hasisti, Maaşını alır almaz, soluğunu &- yakyolunda uslırdı. Sonradan öğrendiği- mize göre paşanın bu istical ve tehalü - künde sebep, maaş olarak aldığı banknot paketini, iç çamaşırlarının uçkurlu paçâ- larına yerleştirmekmiş. Çünkü fazla para harcamak istemiyen paşa, arabaya bin- ! memek için her zaman trainvayı tercih! ettiğinden tramvaylarda ise sık sik yan» kesicilik vak'aları görüldüğünden, bank- notları donuna doldurmak gibi bu pra- tik tedbiri ihtiyatiyi almağa mecbur ka- lırmış Paşaya bir gün Divanyolunda rastla - dım. Hava yağmurlu idi. Babacan paşa, fesinin üstünü yağmurdan korunmak için | beyaz benekli geniş bir kırmızı yazma mendille örtmüş, ceketinin önü açık, yelyepelek, yelken kürek kendisini cad- deden aşağı kapıp köyvermişti. O vakit- ler bu mendilleri taşradan gelenler, hem büyük, hem de çok ucuz olduğu için ter- cihan alırlardı. İktisada çok riayetkâr ol- duğundan dolayı paşa da masraf edip şemsiye almaktansa icabında hem terini silmek, hem de fes kalıbı parası verme- mek için bu beyaz benekli kırmızı yazma mendili, her iki maksadı temin için kul- Yanıyordu. Bu paşayı bütün içtimalarda sadece sakit ve sami sıfatile gördüm. Âyanm samiin ve sakitin âzalarından birisi AÂyandaki samjin ve sakitin zümresine dahil olan âzadan birisi de musevi Bo - hor Beydir. Bohor Bey, ufak tefek, çele- bi ruhlu ve çelebi kıyafetli bir zattı. O- nun, mecliste oturmak için topçu Rıza Paşanın yanını tercih etmesi, pek muh - temeldir ki, Rıza Paşanın bir paratöner kadar kuvvetli ve bir paratöner kadar yüksek olan mi mevcudiyetini ken- disine sağlam bir melce ve emin bir si- .çok sahi Salâhattin Enis per edinmek İstemesinden ileri geliyor- du. Âyanın en cömerdi: İstanbullıyan Efendi AÂyan âzası arasında bariz şahsiyet « lerden birisi de İstanbullıyan Efendi idi; kelli felli, müşekkel ve müheykel bir zatı. İri cüssesile ve pos beyaz bıyık » larile Türklüğe yakın, eski ve kibar Er- meni tipinin hakiki bir enmuzeci idi. Ha- linde insana hürmet telkin eden bir şey vardı. Hatırımda kaldığına göre be- kârdı, Perapalasta isticar ettiği mükel - lef bir dairede ikamet ederdi. Hemen 30 seneye yakın İstanbulun en büyük klüp- lerinde oyun oynadığı halde kimse, o - nun bir kere bile ziyan ettiğini görme - mişti. Çok yüksek irat ve servetine rağ- men harikulâde bir sinir kudretine ma - likti. Her akşam oyunu için bütçesinden muayyen bir meblâğ ayırmıştı. Onu or- taya kor, kazanırsa kazandığını alır ve kazancına ilâve eder; eğer ziyan ederse derhal oyun masasından kalkardı. İstanbullıyan Efendi, ayni zamanda bir adamdı; Onun daire nin kapısından içeri girişi, âyanın bü - tün hademe ve odacılarını harekete ge tirirdi; çünkü İstanbulliyan Efendi, pal- tosunu veya pardesüsünü çıkarmağa yar- dım eden hademenin eline, yeleğinin ce- binden çıkardığı bir altın lira çeyreğini sıkıştırmağı asla ihmal etmezdi. Âyan odası ve hademeleri arasında en umumi alâkayı İstanbullıyan Efendi u- yandırdığına göre bahşiş hususunda en! semih olan da her halde İstanbullıyan E- fendi idi. Altın para devrinde bir lira çeyreğinin iştira kıymeti gözönüne ge- tirilirse, her palto çıkarış ve giyişte bi. rer çeyrek Uradan günde yarım lira tu - tan bir bahşişin, &yan hademe ve odacı- larını faaliyete getirecek kadar hatırı sa- yilir bir şey olduğunu kolayca tahmin ve kâbül edersiniz. Banknotu altına tahvil eden müşir | Müşir Osman Paşa, âyan âzası arasın- da en demokratıydı. Bizlerle serli benli tıpkı bir arkadaş gibi konuşurdu. Ve bu konuşuşlarında paşa çök saryimi idi, sa mimiyetinde hiç bir caliyet yoktu. Hattâ hiç unutmam; bir gün bize: — Çocuklar! demli: Ben maaşımı alınca doğru sarrafa götürür, evimin ida- resine yetişecek miktarını ayırdıktan I sonra bakiyesini altın paraya tahvil ede- İ rim. Banknot kâğıttır? uçar. Fakat altın ağırdır, her zaman yerinde durur ve son- ra telehhüfle başını salladı: — Ben nice paşa karılarının kendi - lerine üç buçuk kuruş maaş bağlatmak için devlet kapılarında aylarca süründü- günü gördüm, bunun âcısını ve ıztıra - bını bizzat kendi içimde hissettim, Ve filozofane başını sallıyarak ilâve etti: — Ölüm hepimizi bekliyor. Bir gün hepimiz gözlerimizi yumacağız. Ben kâ- Zıt parayı altına tahvil etmekle yarın ev- lât ve âyalimi bekliyen İsciayi kısmen tahfif edeceğim kanaatindeyim. Siz de benim gibi düşününüz, benim gibi ba - reket ediniz. Bu benim size hakiki bir ba- ba tavsiyemdir. Salâhaddin Enis SON POSTA | ve ye Babasını öldüren Bergamaya bi beş bin mektepli genç (ziyaretçi toplıyan Kerme ».” Hanriyi mahkeme beraet ettirdi, kapının önünde helecanla bekle- yen annesi onu bağrına bastı ve beraberce ağladılar Yüzü kireç gibi bembeyaz, gözlerinin etrafında geçirdiği buhranların, helecan- ların akislerini siyah halkalar halinde taşıyan bir kadın, İngiliz mahkemeleri- nin birisinin bekleme salonunda Otur- muş, dua ediyordu. O sıradı birdenbire mahkeme salonundan dışarıya alkış ses- leri ve boğuk mırıllılar sızdı. Birden göz” lerinden yaşlar böşanarak gülümsedi Tanrı dualarımı, yalvarmalarinı kabul etmişti. Babasını öldürmek suçile muhukeme edilen üniversiteli 17 yaşındaki oğlu Henri, beraet etmişti. Biraz sonra da, o beklems salonunda ana ile oğul, sarmaş dolaş olarak, heye- canlarından tek bir kelime söylemeksizin ağlaşıyorlardı. beri karısile oğlu Henriye rahat yüzü daha beş yaşlarında iken, yani parmak kadar bir çocuk iken, bir gün yatağında doğrularak: «Anneciğim!» demiş. Ben .bu adamı öldüreceğim. Dayanamıyorum, Dediğini nihayet bu senenin 24 nisa- nında yapmış. O gece bermutad sarhoş olan babası anasının üzerine hücum ed'p döğmeğs başlayınca delikanlı ileri atılmış ihtiyarı bir yumrukta yere sermiş, sonra bir bı- çakla kalbinden vurmuş. Ana, uzun boyludur. Siyah Saçlıdır. Oğlu gibi kahve renkli gözlüdür. Oğlu- nun yakalandığı gündenber: kurtulması için düa etmektedir. Hikâyesini kendi ağzından dinliyelim: — Arkamdâ bıraktığım yıllar bana bir İ işkence idi. Eğer sevgili oğlum olmasay- İdi, buna zor Sayanabilirdim. Kocamın 5 canavarca halleri, mesölâ durup durur: ken behi yakmıya kalkışması. gözlerime larını sokmakla beni tehdid et. beriyi çalıp satarak zıkkım içki İye vermesi, daha he bileyim, insanı ca- İnindan bezdiren delice hareketler beni © kadar üzmüştü ki. Kaç kereler intihar edecek oldum. Fakat her seferinde oğlum gözümün önüne geldi. Sabrettim. * Delikanlı bu kadar genç olmasına rağ- men cidden yüksek iradeli bir çocuktur. Üniversitede bütün profesörlerinin te- veccühünü kazanmıştır, Evinde sürmek- te olduğu cehennm hayatını hıç kimseye söylememiş, açmamıştır. Hapishanede iken diğer bütün mapus- Jar onu o kadar sevmiş ve saynuşlar ki yıldönümünde şerefine şenlikler tertib etmişler, hediyeler vermişlerdir. * Şimdi serbest olan delikanlı üniversi- teyi bitirmek için var kuvvetile çalışaca- ğını söylemektedir. Köprüde bir deli yakalandı Bakırköy Emrazı akliye ve asabiye hastanesinden bir müddet evvel çıkan bimekân takımından Diyarbekirli Ha- san, Köprüde direklere taşla vurup ö- tekine berikine söz atarak halkı rahat- Siz ettiğinden yakdianarak müşahede altına alınmak üzere tıbbı adliye seve kedilmiştir. çok güzel oldu İ En geri kalan hayvanın birinci olacağı ilân edile” | eşek yarışı herkesi kahkahalarla güldürdü, kalkan ve zeybek oyunları da çok beğenildi * Kalkan Baba, ana ve oğuldan mürekkep bir Bergama 24 (Hususi) -— Bir hafta aile... Baba. aYyaş bir adam. Senelerden-| müddetle devam eden Bergama kermesi büyük alâka topladı. Kermesin halk tarafından bu derece rağbet göreceği evvelden tahmin edil - memişti. İşin böyle vüs'at peyda etmesi gelecek seneler için, organizatörlere ce - saret verdi, alının kararlar mucibince kermes önümüzdeki sene yeni numarala-; rın ilâvesile daha parlak olacaktır. Bergama kermesine hariçten gelenle- rin miktarı asgeri 18 bindir. 15 bin kişinin ilk defa yapılan bir ker- mes için toplanması fevkalâde bir hâdi- sedir, Bir kaç senedenberi yapılan İstan- bul festivallerine bu derece bir kalaba- lığın hariçten ve civardan geldiğini duy- madık. At yarışları, pehlivan güreşleri halkı fevkalâde alâkadar eden numaralardar- dır, bir çok kimseler işlerini, güçlerini bırakıp Bergamaya gelmişlerdir. Eşek yarışı da yapılmış ve bu yarış Babasını öldüren Hanri anasile, beraber | yatün seyircileri neşelendirmiştir. Eşek yarışında birinciliği en arkada göstermemiş ve evde bir zebani halinde | kalan miskin eşeğe vermek kararlaştı - «icrayı habaset» etmiş. O kadar ki, Hebri | rılmış, ayni zamanda herkesin kendi eşe- Bini yürütmiyeceği de nazara alındığı için, eşek süvarilerinin başka birisinin eşeğine binmeleri kararlaştırılmış, bu - nun tabii neticesi olarak herkes kendi eşeği geri kalsın diye, bindiği eşeği bütün kuvvetile ilerletmeğe çalışmıştır. Yarış yürümemesi matlüp olan eşekle, eşeği ilerletmek istiyen binicisi arasında mücadeleler ile geçmiş, daha doğrusu yarış yarışlıktan çıkmış, insanlarla eşek- ler arasında bir mücadele haliri almıştır. Yarışa iştirak eden merkeplerin en tenbeli Alacalar köyünden halk şairinin eşeği imiş o birinci olmuş, daha doğrusu üzerindeki süvarinin bütün: — Dehhh!. Çuş! demelerine rağmen sonuncu gelmiş ve mükâfatını da kazan- mıştır. * * Zeybekler de halk tarafından fevkalâ- de alkışlanmıştır. Onların kahramanca edaları, muntazam adımları, asil tavır - ları, halkı heyecana sürüklemeğe ve on- ları uzun uzun alkışlamağa kâfi geliyor- du, Bisiklet yarışlarına da bir çok gençler iştirak ettiler, İlerisi için büyük bir istik- bal vadeden Mustafa iyi bir sporcu oldü- Şunu birinci gelmek suretile isbat etti, * At yarışlarını da halk çok beğeniyor- du; tay koşularında Bölcük köyünden Abdullahın hayvanı birinciliği aldı. oyunları ”) mea BE Kalkan ve kılıç oyunları da çok ! canlı olmuştur. Yaşlı başlı adamların i di gibi çarpışmaları ve çeşit çeşit DÜ. göstermeleri halk tarafından çok nilmiştir. â * in ii # Bergama kermesi ilk defa beri gf dg miş olduğu halde fevkalâde m diği. fi oldu denilebilir. Ayni sebat İle çanı, | taktirae gelecek seneler zarfında Beri l ma kermesinin arsıulusal bir mahiy€ i labileceğinden şüphe edilmemelidir... | | Belediyenin soğuk Hava mahzenlerin! Vergi isteniyor Senevi gelir miktarlar, 50.000 le yı tecavüz eden belediyelerin işi€ İİ, mezbahaların kazanç vergisinden ari | “ del | af olduğu hakkında verilen kars liye Vekâletine bütün vilâyet deh l darlıklarına tebliğ edilmiştir. BU rın ittihâzind; bütçeleri 50,000 “ dan yukarı olan belediyelerin mez ha açmalarının o belediyelerin Gi buri vazifeleri meyanında bul! İN sebep olmuştur. md l Bu suretle Maliyenin Karaâğa$ "4 | bahasından istemekte © olduğu el vergileri de terkine alınacaktır. Yazı alâkadar mal memurluğu, buz d larile soğuk hava mahzenlerini bU rarın şümulü haricinde görmüş VE üret bu cepheden tetkiki için Devlet $i sma müracaat etmiştir. Tren hattındaki e istimlâk icap ediyor : Şimendifer hatlarının iki yaradı 30 metrelik boş arazi bulunması bö, çe ve evlerin bu saha haricinde e lunması lâzım gelmektedir. Keyfi ği İstanbul belediyesine bildirilmiş İstanbul belediyesi hududu dabi deki şimendifer hatlarının iki yang. bu şersiti haiz olmıyan bir çok €Y bahçe vardır. * Binaenaleyh usule riayet emek çin bu gibi yerlerin istimlâki icaP ©, mektedir. i İstanbul belediyesi hey'eti temi si bu hususta yapmış olduğu tef#” ri belediye riyasetine bildirmiştir” : Buna göre ileri şehir plân barektl il lanmadan evvel bu emre göre 19 j edilemiyecektir. Zira şehir hudül,. içinden geçen şimendifer hatlari şehir plânına Böre yapılmamıştı” Bu yarışlarda birinciliği Yükçel.İşehir plânında şimendifer ne nas den Halil, Albeylikten İbrahim kazan -|yerleri tesbit olunduktan sonra dılar. Yarışlar sade Bergama ve hava -İta bu Şekle göre hareket oluna a Gİ ekime